Akit yazarı: Kardak çıkarması yerinde ama eksik, İskeçe, Gümülcine ve Selanik'in kurtuluş günü hesaplanmalı

Akit yazarı: Kardak çıkarması yerinde ama eksik, İskeçe, Gümülcine ve Selanik'in kurtuluş günü hesaplanmalı

Yeniakit gazetesi yazarı Ayhan Demir, 'Kardak Krizi'nin 21. yıl dönümünde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile kuvvet komutanlarının Kardak Kayalıkları'na yaptığı çıkarmanın "yerinde ama eksik" olduğunu belirterek "Kardak çıkarması yerinde ama eksik, İskeçe, Gümülcine ve Selanik'in kurtuluş günü hesaplanmalı" dedi.

Demir'in Akit'teki yazısı şöyle:

Yunanistan, sekiz darbeci vatan hainini iade etmeme kararı aldı. Şaşırmadık. İlk değil, son da olmayacaktır. Şaşırtıcı olan başka hususlar var. 

Yunanlıların geçmişi, olmadık kötülüklerle doludur. Müslüman Türk milletine ne gibi fenalıklar yaptıklarını, herkes biliyor. Anadolu’da düşman kelimesinin karşılığının hâlâ “Yunan” olması boşuna değildir.

İslam beldesi olan Selanik, Yunan eline düşünce, birkaç yılda Müslümanlardan temizlenmiştir. Şehirdeki camiler yıkılmış ya da kiliseye çevrilmiştir. İslam mezarlıkları, yok edilmiştir. Yunanlılar Selanik’i aldıklarında, ilk icraatlarından biri, minarelerin yıkımı olmuştur. Mark Mazower, olan biteni Selanik: Hayaletler Şehri isimli eserinde şöyle anlatıyor: “Kentte daha önceki tüm Müslüman varlığının izlerini silmek istercesine, yerel yönetim neredeyse derhal, o zamana değin Selanik’in siluetini belirlemiş olan minarelerini yıkma kararı aldı ve bu iş için şirketleri ihaleye davet etti.”

Kurtuluş Savaşı yıllarında Yunanlılar İzmir’e çıkarma yapmış, Sakarya’ya kadar ilerlemiştir. Yunanlıların işgali ettiği yerler, adeta yaşanmaz hale gelmiştir. Editörlüğünü Ö. Andaç Uğurlu’nun yaptığı bir kurul tarafından hazırlanan Türkiye’nin Parçalanması ve İngiliz Politikası adlı kitap, İzmir’deki Yunan mezalimini İngilizlerin gözünden anlatıyor. İşte onlardan birkaçı:

İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Arthur Calthorpe’den İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a (10 Haziran 1919): Yunanlılar İzmir’i bir mezbaha durumuna getirdiler.

İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiser Vekili Amiral Richard Webb’ten İngiliz Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Eyre Crowe’e (17 Ağustos 1919): Yunan orduları, İzmir halkını sindirmeye çalışıyor. Bütün bölgeyi bir yıkıntı durumuna getirdiler. 

İngiliz gizli yazışmalarında bahsedilen yıkımın boyutlarını Justin McCarthy, Osmanlı’ya Veda adlı kitabında anlatılıyor. Yunanlılar, Manisa ve Kasaba’nın yüzde 90’ını, Alaşehir ve Salihli’nin yüzde 70’ini yok etmişler. Resmi rakamlara göre, Batı Anadolu’da Müslümanlara ait 142 bin binayı yerle bir etmişler. Bazı ilçelerde, ayakta kalabilen bina sayısı yüzde 10’un altındadır.

Bütün bu mezalimler, bu nefret, bu öfke gün gibi ortada iken, Yunan mahkemelerinin “adil yargılama”, “işkence” çekincesi şaşırtıcıdır. 

Biz Türkiye’deki kiliseleri tamir ettiriyor, vakıfları sahiplerine geri veriyoruz. Buna karşılık, Yunanistan, ülkesindeki Türk kökenli Müslümanlar için hiçbir şey yapmıyor. Yunanistan: Yeterli sayıda çift dilli azınlık okullarını açılmasına müsaade etmiyor, öğretmen ve kitap ihtiyacını karşılamıyor. Dini ve siyasi temsil ve katılım haklarını engelliyor. Vakıf mallarını teslim etmiyor, İslam mezarlıklarını yok ediyor. Vatandaşlık haklarını gasp ediyor, Türk varlığını ve ifadesini kabul etmiyor. 

Hazreti Mevlâna şöyle söylüyor: İyilik ziyan olmaz, kötülük unutulmaz.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, adlarında “Türk” ya da “azınlık” kelimeleri geçtiği için, kapatılan ya da kurulmasına izin verilmeyen İskeçe Türk Birliği, Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği ile Meriç İli Azınlık Gençlik Derneği davalarını 2007 ve 2008 yıllarında karara bağladı. Mahkeme oybirliğiyle, Yunanistan’ın Batı Trakya Türk Azınlığı’nın örgütlenme özgürlüğü hakkını ihlal ettiğine hükmetti. Yunanistan, söz konusu kararları uygulamayı yıllardır reddediyor.

AİHM’nin kararlarına uymayan Yunan makamlarının, darbecilerin iade edilmesini talep eden Türkiye’ye, “mahkeme kararlarına saygı duyma” çağrısı oldukça şaşırtıcıdır. 

“Medeniyet ve demokrasinin beşiği” olma iddiasındaki Atina’nın, Arnavut kartalı yaparak poz verdikleri için, Yunan ordusundaki yedi kişiyi askeri savcılığa sevk ettiğini de hatırlatalım.  

Bir de şu var: Dönemin Erzurum mebusu Hüseyin Avni Ulaş’a göre, Türk milletinin düşmanı Yunanlılar falan değildir. Yunanlılar, bize düşman olamayacak kadar küçük bir kuvvettir. Haksız mı?.. 

İtirazdan önce hatırlayın: İşgalci Yunan askerlerini İzmir’e çıkaran donanmada, Amerikan gemileri vardı. Yunan askerlerinin İzmir’den tahliyesinde de Amerikan gemileri görev almıştı. Amerika, Lozan Barış Antlaşması’nı imzalamaya yanaşmadığı gibi zaman zaman Montrö’yü delmeye çalışmaktadır. Pensilvanya’daki terörist başını ve diğer hainleri iade etmeye de yanaşmıyor. 

Son olarak: Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın, Kardak çıkarması yerinde ama eksiktir. İskeçe, Gümülcine ve Selanik’in kurtuluş günü hesapları da yapılmalıdır.

*Şair Cem Yavuz’un bir mısrası