Yeni Akit yazarı Ahmet Gülümseyen, yakalaşan Güreş Federasyonu Başkanlığı seçimleri hakkında "Bayanlara mayo giydirip, marifetmiş gibi mindere çıkarıp güreştiren anlayışı, bırakın oy vermeyi, şiddetle kınadım, kınamaya devam edeceğim!.." diye yazdı. Gülümseyen, "Peki, genç kızlarımız Olimpiyatlarda derece alsa ne olurdu? Anneler, babalar kız çocuklarını ‘güreşiyor’ saçmalığı adı altında mayo giydirip salonlara koşarlardı. Tek düşüncesi, elde edeceği madalya-para ödülü ile mali açıdan ailenin ‘sözde’ geleceğin kurtarma hayali…" iddialarında bulundu.
Ahmet Gülümseyen'in Yeni Akit gazetesinin bugünkü (4 Kasım 2016) nüshasında yayımlanan 'Bayanı güreştiren anlayışa ‘HAYIR’' başlıklı yazısı şöyle:
Güreş Federasyonu Başkanlığı seçimi için hummalı bir çalışma-rekabet var. Güreş camiası merakla beklediği soru; ‘Musa Aydın mı, yoksa Enis Erdem mi?’ Sizce hangisi? Çok değil, 13 Kasım’da bu soru karşılığını bulacak. Bizce farklılık, ‘bayan güreşine hayır’ hassasiyetinde gizli! Nasıl mı?Açalım…
Her şey buraya kadar normal. Anormal olan ise, bir Federasyon Başkanlığı için neden ortalığın bu kadar kızıştırılması. Öyle ya, Musa Aydın çok değil, bundan 1,5 yıl önce yapılan Olağanüstü Genel Kurulda 277 delegenin 161’ini alarak, 90 oy alan diğer aday Şeref Eroğlu’nun önünde minderin yeni başkanı seçilmişti…
Musa Aydın seçilmesinden kısa süre olmasına rağmen, 52 yıl sonra Olimpiyatlarda 5 madalya kazanan branşın başında başkan olmanın ‘ayrıcalığını’ yaşadı. Peki buna rağmen, Enis Erdem hangi ‘farkındalığı-cesareti’ göstererek Musa Aydın karşısında aday olduğunu açıkladı…
Kulislerde konuşulan Erdem’in Aydın karşısına çıkmasında Hamza Yerlikaya’nın etkisi olduğu iddiası! Bana sorsanız, Yerlikaya’dan her hangi bir açıklama gelene kadar, bu yaklaşıma inanansım gelmiyor. Her defasında konuşulur ya ‘Başkanlık koltuğu insanı çeker diye…’ Ama kartvizit, ama egolar, ama hizmet, ama şu veya bu… Herkes kendine ne pay çıkarırsa!..
Elbette ki iki adaydan bir tanesi başkan olacak! Peki, bana ‘Seçimde oy hakkınız olsa kime verirdiniz?’ diye sorsanız. Şunu açık ve net olarak söylemek isterim ki; ‘Bayanlara mayo giydirip, marifetmiş gibi mindere çıkarıp güreştiren anlayışı, bırakın oy vermeyi, şiddetle kınadım, kınamaya devam edeceğim!..’
Hakkını teslim etmek lazım. 2000 yıllarında Ahmet Ayık’ın başkan olduğu dönemlerde başlayan ‘Bayan güreşi kampanyası’, Musa Aydın döneminde adeta tavan yaptı. Kategorilerinde derece yapan 5 genç kızımız Olimpiyat Oyunlarına katıldığı diye kendilerini öve öve bitirmediler. Sormak istiyorum, güreştiriyoruz diye her defasında övülen kızlarımızın arasında başkan, yönetici ve antrenörün kendi kızı, yakını veya akrabası var mıydı!..
Peki, genç kızlarımız Olimpiyatlarda derece alsa ne olurdu? Hemen hemen tamamı ekonomik alt gelir düzeyinde olan bu bayan sporculardan bir tanesi Olimpiyatlarda derece yapsaydı, sonucunu sizler de tahmin edersiniz. Anneler, babalar kız çocuklarını ‘güreşiyor’ saçmalığı adı altında mayo giydirip salonlara koşarlardı. Tek düşüncesi, elde edeceği madalya-para ödülü ile mali açıdan ailenin ‘sözde’ geleceğin kurtarma hayali…
Bu satırlarda defalardır yazdık, bir kez daha hatırlatma gereği duyuyorum. Müslüman Türk kızını-kadınını mayo giydirip mindere çıkarıp güreştirmenin, 1932 yılında 28 ülkenin katılımı ile Belçika’nın Spa şehrinde yapılan güzellik yarışmasında, mayo giydirip birinci seçilen ve jüri tarafından ‘Hıristiyanlığın zaferi’ olarak kutladığı Türk güzeli Keriman’dan farklı bir yanı yoktur. Anlayış aynı…
Buyurun, Güreş Federasyonun internet sitesine bakın. ‘Minik Kadınlar…, Yıldız Kadınlar…, Genç Kadınlar…’ şeklinde başlayan kamp, turnuva, şampiyona gibi başlıklı haberlere rastlayacaksınız. Bu demek oluyor ki, yaş ve kategori ayırt etmeksizin kızlarımızı mayo giydirip güreştirmek için, elinden gelen gayret ve çabayı gösteriyorlar. Dur diyen yok…
Sadece bir soru soruyorum? Tarihimizde atasporu diye övündüğümüz, düne kadar minderi ‘abdestsiz’ çıkılmayan bir branşın içerisine, sözde sporcu diye bayanların sokulması hangi düşüncenin ürünü? Araştırdığınız da uygulamanın mimarlarının, 1932 zihniyetinden farklı olmadığını göreceksiniz!..
Sahi, oyumuz olsa kime verirdik? Bayan güreşi konusunda yeni başkan adayı Enis Erdem de, 2000 yılından sonrasındaki başkanlar gibi düşünmüyordur inşallah!..
Güreşte güzel işler de yapılmıyor değil. Kişinin-takımın olumlu düşünce-anlayışı, sahaya-mindere de aynı şekilde yansıyor. Sultanbeyli Belediyespor güreş takımını tebrik ediyorum. Antrenörleri İbrahim Albayrak hocanın öncülüğünde büyük başarılara imza atıyorlar. 11 ülkenin katılımıyla 2016-2017 sezonun ilk uluslararası turnuvasında 3 madalya kazanılması, plan ve programlı çalışmalarının ‘meyveleri’…
Sultanbeyli Belediyesi gibi duyarlı belediyeler, atasporumuz güreşi tabana yayarak milli takıma yetiştirdikleri sporcularla ne kadar övünseler, bizler de onları ne kadar alkışlasak azdır. Bu tür anlamlı çalışmalarda emeği geçen herkesi kutlarız…