Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, girilen erken seçim sürecine ilişkin olarak, "Sizin eski-yeni bakanlarınız, milletvekiliniz kendilerini illerinin kralı sanıyor.. Her şey onlardan sorulur.. Kendilerine biat etmeyen dernek başkanını, mahalli mediasını da boğuyorlar.." dedi.
"Milletvekili, belediye, teşkilat, işadamı arasında bir kumpas kurup oligarşik bir yapı oluşturuyorlar" diyen Dilipak, "Bütün partilerde bu durum böyle.. Bizimkiler aralarına emekli müftü, hacı hoca takımından, tarikatlardan birini de alıyorlar, onlar da bu işin fetvasını veriyor.. Böylece dini açıdan vicdani bir baskıdan kurtulmuş oluyorlar" ifadelerini kullandı.
Dilipak'ın Akit'te "Hangi adaya oy vermeli" başlığıyla yayımlanan (25 Ağustos 2015) yazısı şöyle:
Dürüst adaya oy verecek dürüst seçmen bulmalı önce..
Aday, bilgili, dürüst, cesur olmalı..
Bilgili dedimse tek başına diploma yetmez. Kur’an, zamanın en bilgili adamına Ebu Cehil der, kitap yüklü eşek der, Bel’am der.. İşi ehline vermeli ama o ehlini iyi araştırıp soruşturmalı
Dürüst olmalı.. Test edilmemiş bir dürüstlük dürüstlük değildir.. Bu arada münafıklara dikkat.. Melek maskeli Şeytanlara dikkat.. Onların din alimi, tanıdıkları vardı. İşadamı tanıdıkları vardır. STK’lardan tanıdıkları vardır.. Parayı basar övgü dolu haberler yaptırırlar..
Cesur mu ona bakın bir de.. Korkaklarla yola çıkılmaz.
Muhterislerden, müstekbirlerden ve mütrefinlerden uzak durun. Kibirli biri olmasın derken, aşağılık kompleksi olanlardan da uzak durun.. Özgüven yoksa bir halt olmaz.
Bakın bakalım halkla arası nasıl. Sosyal ilişkileri iyi mi? Suratı turşu satan, “küçük dağları ben yarattım” diyen adamlardan politikacı olmaz.. Bakın bakalım tearüf edebiliyor mu?
Aman ha aklı kirada birisi olmasın.. Hemşehricilikte, mezhepçilikte, tarikatçılıkta aşırı giden biri olmasın.. Militanlarla, radikal tiplerle bir yere gidemezsiniz.. Aşkları ve öfkeleri çok büyükse bir adamın; uzak durun onlardan..
Paraya, kadına, makama, şöhrete ihtirası olanlardan da uzak durun..
Hem bireysel çalışmaya, hem de kollektif çalışmaya açık biri olmalı..
Havf ile Reca arasında bir yerde durmalı..
Bakın bakalım sorularınıza cevap verirken ya da bir iş yaparken “efradına cami, ağyarına mani” bir disiplin içinde mi? Mesela sözünün nereye gittiğinin hesabını yapabiliyor mu? Hızlı düşünüp doğru karar verebiliyor mu? Asabi mi, heyecanlanınca ya da kriz anında dengelerini koruyabiliyor mu?
Dinini, dünyayı bilmeli. Siyasetin tarihini, felsefesini bilmeli. Kitap “Bilmediğiniz şeyin peşine düşmeyin” der. Geçmişi bilmeliyiz, bugün olup bitenleri takip etmeliyiz, geleceğe dönük bir hayalimiz olmalı..
Dünyada olup bitenlere karşı entelektüel bir ilgi, olayları yorumlama felsefi ve hikmet yüklü bir derinlik, ihtimal, maliyet ve riskleri analiz etmede muhakeme kabiliyeti, düşündüklerini doğru anlatabilme konusunda estetik bir kabiliyet, hikmetli ve güzel bir üslub sahibi olmalı politikacı dediğin.. Söyleneni dinleme nezaketine sahip, anlayışı keskin, güler yüzlü, yerinde celallenebilen. Dostluğundan fayda umulurken, öfkesinden korkulan biri olmalı o kişi.
Dinini bilmeyeni geç bir kalem.. İçinde doğduğu toplumun tarih, kültür ve geleneğini de bilmeli.. Yaşadığı zamana ve mekana şahidlik edebilmeli yani..
Edep, haya ve iffet sahibi olmalı..
Aile ve akrabası ile komşusu ile kavgalı ise, bakın bakalım durum ne, haksızlık yapan taraftaysa geç bir kalem..
Aklıselim olmalı. Adalet duygusuna sahip olmalı. Kozmografya bilmeli. Geometrik düşünmeli, asimetrik sorgulayabilmeli, matematik olarak programlayabilmeli.
Sabırlı, dikkatli, affedici olmalı. Kindar değil.. Ama aynı delikten de iki kere ısırılmamalı. Evet dikbaşlı değil, ama başı dik durmalı.. Kindar değil ama hesap sormayı da bilmeli..
Gençle genç, yaşlı ile yaşlı olabilmeli. Değişen şartlara uyum performansı yüksek olmalı mesela..
Para, kadın, güç ve makam konusunda tamahkar olmamalı. Zaaf içinde olmamalı..
Malayani şeylerden uzak durmalı.. Kağıt, tavla, konken vs.. Alkol kötülüklerin anasıdır..
Bu adam nereden geliyor bir de ona bakmak gerek. Kimlerle çalışmış, hangi derneklere üye, kimlerle düşüp kalkmış.. Kimlerle selamı sabahı kesmiş.. Sık sık telefon ve çevre değiştiriyor mu? Eşi, oğlu, kızı, yeğeni, biraderi, hesabı kitabı ne durumda..
Bunları mevcut yöntemlerle tesbit etmeniz zor.. STK’lara soruyorsunuz, herkes kendi STK’sını ayarlıyor. Paralel yapı devreye girip, en abuk subuk adama oy verdiriyor.. Temayül yoklaması diyorsunuz, o mahalle temsilcisi çok mu doğru biri sanki. Belediyedeki adam. Teşkilatınız ne halde.. Birileri ahbab çavuş ilişkisi ile bu işi götürmeye çalışıyor.
Sizin eski-yeni bakanlarınız, milletvekiliniz kendilerini illerinin kralı sanıyor.. Her şey onlardan sorulur.. Kendilerine biat etmeyen dernek başkanını, mahalli mediasını da boğuyorlar.. Milletvekili, belediye, teşkilat, işadamı arasında bir kumpas kurup oligarşik bir yapı oluşturuyorlar. Bütün partilerde bu durum böyle.. Bizimkiler aralarına emekli müftü, hacı hoca takımından, tarikatlardan birini de alıyorlar, onlar da bu işin fetvasını veriyor.. Böylece dini açıdan vicdani bir baskıdan kurtulmuş oluyorlar..
AK Parti öncelikle şu seçimlerde adaylarını bu anlayışla yeniden gözden geçirmesi gerek..
Sonra hemen teşkilatını kongre sonrasında tepeden tırnağa elden geçirmesi şart.. O hemşehricilik, o tarikatçı yapılanma, o stratejik kadrolaşma oyunlarına, o bürokratik kadrolaşma planlarının boşa çıkarılması gerek. Ve hemen ardından, seçimden hemen sonra belediyelere bir çekidüzen verilmeli. Rüşvet ve torpil konusunda genel merkez gerekirse özel istihbarat ekipleri oluşturmalı ve bir ihlal ihbar hattı oluşturmalı..
Bakın, eğer bunu yapmazsanız, tamam sizi derin devlet yıkamadı, paralel yapı yıkamadı, PKK yıkamaz, ama bu ağaç kurtları bunu yapabilir.. Benden söylemesi. Unutmayalım: Def-i mazarrat celbi menafiden evladır.
Sahi iyi de, böyle bir adaya oy verecek seçmen nerede! İşte asıl zor olan da o. Bu insanı nasıl hayat sahnesine çıkaracağız.. Sonuçta, göreceksiniz tencere yuvarlanacak, kapağını bulacak.
Selâm ve dua ile..