Akit'ten Adalet Bakanı Gül'e: Birileri size yalan söylüyor

Akit'ten Adalet Bakanı Gül'e: Birileri size yalan söylüyor

Yeni Akit gazetesinin yazı işleri müdürü Ali Karahasanoğlu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün “Bir davanın 200 günü ya da 100 günü aşmaması için hedef koyduk” açıklamasını “Birileri size yalan söylüyor, Sayın Bakan!” başlıklı yazısında eleştirdi.

Karahasanoğlu, Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan’ın kendisine açtığı bir davayı da örnek göstererek yargıda hızlanmanın Yargıtay’dan başlaması gerektiğini söyledi.

Karahasanoğlu'nun yazısı şöyle:

Yargılamada hızlı hareket edilmeli..

Eyvallah.

Bir dava yıllarca sürmemeli..

Eyvallah..

Davacısının bile unuttuğu davadan, kimseye yarar gelmez..

Eyvallah..

Ama..

Tüm davalar için söylemiyorum..

Bazı davalar için.

Yargıtay’daki bazı daireler için..

Böyle bir düzen tutturulmuş gidilir iken..

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, “Biz tüm çalışmalarımızı yaptık. Hakim ve savcılarla da oturduk. Ortalama süreleri belirledik. Bir davanın 200 günü ya da 100 günü aşmaması için hedef koyduk. Bu dava 101’inci güne gelince hakkında teftiş başlayacak, notu düşecek, gerekirse hakim eğitime alınacak”derse, “Burada bir yanlışlık var” deme hakkımız olsa gerek..

Öyle ya..

Hedef, Adalet Bakanı’nın açıkladığı gibi olmalı..

Doğru..

Ama bu hedefe ulaşmak için, bugünkü tablo ile arada bir hedef olması gerekmez mi?

Örneğin..

Bir davanın ortalama süresi bugün için 200 gün imiş..

Adalet Bakanlığı hakim ve savcılarla yaptığı çalışmada bunu tespit etmiş..

Bu rakamı esas alıp..

1 Ocak’tan sonra, bu ortalamayı tutturamayan hakimlere teftiş uygulanacak ise.. Gerekirse eğitim verilecek ise..

Şimdiden başlayalım..

200 değil, 250 günde davayı bitiremeyen hakime, bugün teftiş ağır olabilir belki..

Küçük bir soru yollayalım: “Dava niçin bu kadar uzadı?”

Bunu yapabiliyor muyuz?

Bugün için, bu kriteri uygulayabiliyor muyuz?

Hayır..

Peki 1 Ocak’an sonra ne değişecek ki..

Bir de davanın bitme takvimi açıklanmasının baskısı ile, hakimi karar vermeye zorlayacağız?

Şu an zaten, verilen kararların nerede ise yarısı üst mahkemeden dönüyor..

Bir de böyle bir takvim önlerine konularak yargılama yapmaları istenilir ise..

Verilecek kararlarda isabet etme oranı azalmaz mı?

“Böyle gelmiş, böyle gider” demek istemiyorum..

“Bir dava açıldığında, ne zaman biteceğine dair bir takvim verilmesi, yanlıştır”demiyorum..

Ama “Türkiye şartlarında, bu takvim biraz lükstür” diyorum..

“Biz yaparız” diyen olursa..

“İnşallah yaparsınız, biz de mahcup oluruz” diyorum..

Ve somut verileri aktarıyorum..

Kendi başımdan geçen bir dava..

Aydın Doğan’ın, kağıt üçkağıdı davası, Ceza Genel Kurulu’nda 1.5 sene bekledi..

Ben de bu bekleme süresinin uzunluğunu belirterek eleştirdim..

O tarihteki başkanvekili “Bana hakaret edildi” diye ceza davası açtı..

Neyse ki beraat ettim..

Düşünebiliyor musunuz..

1 Ocak’tan itibaren, devletin vereceği söze göre, takriben 1 yılda neticelenmesi gereken bir davanın, sadece Ceza Genel Kurulu’ndaki görüşülmesi daha bir yıl önceki verilere göre, 500 günden fazla sürmüş..

Burdaki yanlışlığın hesabını verecek birisi bulunamamış..

Üstelik, konuya dikkat çeken bir gazeteci, ceza davası ile muhatap edilmiş..

Tüm bunlar Türkiye’de yaşanmamış gibi..

Şimdi, “Dava açıldığında, ne kadar sürede biteceğini de hemen belirleyip, bildireceğiz” diyoruz..

Bildirebilirseniz, memnun olurum..

Ama bildirilen takvime, sadece “Yanlış veya doğru, o kadar inceleyemem. Bir karar veriyorum.. Bozulursa, tekrar bir tarih belirlenir.. O tarihe yine uyarız”mantığı ile verilen yanlış kararlarla karşılaşmamız hiç de sürpriz olmayacaktır..

Başımdan geçen bir tekil olaydan bahsedip, reform niteliğindeki bir atılımı baltalamak mı istiyorum?

Hayır..

Yargıtay’ın internet sitesinden rakamları vereyim..

Ceza Genel Kurulu’na 2017’de gelen dosya sayısı 1200. 

Aynı yıl içinde karara çıkan dosya sayısı 564.

“Ne olmuş, bir kısmı da ertesi yıl karara çıkar” diyeceksiniz..

O zaman, 2018’e devredilenleri de vereyim..

2018’e devredilen dosya sayısı kaç?

1531.

Yani şöyle düşünelim..

2018’e 1531 dosya devir edildiğine göre..

2017’de de, Ceza Genel Kurulu’na sadece 1200 dosya geldiğine göre..

Asgarisinden söylüyorum..

331 dosya, taaa 2016’dan gelmiş olmalı ki..

2018’e 1531 dosya devredilmiş olsun..

Şu dosya, bu dosya indirgemesi yapmadan şunu söyleyebiliriz..

2016’da Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gelen dosyalardan bile 2018’e devredilenler var..

Ve bunlar, asgari bir yıl genel kurulda beklemiş oluyorlar..

Daha fazlası da cabası..

Yerel mahkemede dosya incelenmiş, karara çıkmış.

Ardından Yargıtay ilgili dairesinde incelenmiş.

Artık dosyada söylenmemiş söz kalmamış..

Davacının avukatı anlatmış. Davalının avukatı anlatmış.. Hakim karar vermiş.. Hem de süreye bağlı olmaksızın, geniş bir zaman diliminde karar vermiş.

Ceza Genel kurulu, artık on dakikada konuyu inceleyip bitireceği hale gelmiş.

Buna rağmen, dosya Ceza Genel Kurulu’nda 1 yıl bekleyebiliyorsa..

Yerel mahkemedeki hakimden, biz nasıl, “200 günlük ortalamayı tuttur”isteğinde bulunabiliriz ki?

“Sen de Ceza Genel Kurulu’na takmışsın.. Biraz da değişik dairelerden örnek ver” diyen olabilir..

Verelim..

5.  Ceza Dairesi’nin 2017’de gelen dosya sayısı 7259.

2017’de karara çıkan dosya sayısı 5707.. 

2018’e devreden dosya sayısı 10214..

Evet, bu dairede önceki yıllardan gelen bir birikim var ama..

Sonuç da ortada..

2017’de gelen dosya sayısı kadar bile , karar verilememiş..

Daha eski yıllardan devreden 8662 dosyayı da dikkate aldığımızda..

Adalet Bakanlığı’nın yerel mahkemeler için açıkladığı tablonun yanına yaklaşılması bile, pek mümkün değil..

Bir tane de, hukuk dairelerinden örnek vereyim..

Hukuk Genel Kurulu’nun 2016’dan devrettiği dosya sayısı 2727.

2017’de gelen 3203.

2017’de karara çıkan 2040.

2018’e devredilen ise 3890.

Yani 2016’dan devredileni esas alsak.. 

2727 dosya devredildiğine göre.. Ve 2017’de 2040 dosya karara çıktığına göre..

2016’da gelen dosyalardan en az 687 dosya, bir senesini doldurup, ertesi yıla incelemeyi bekler halde duruyormuş..

Tablo bu..

İsterseniz, yine ısrar edip, “Biz dava açıldığında, karar verileceği takvimi de açıklayacağız ve bunu ortalama dava sürelerine göre hesaplayacağız” deyin..

Ben uyarmış olayım..

“Önce, bu işe Yargıtay’dan başlayın ki..

Yerel mahkemelerdeki hakimlere de, sıra gelsin” diyeyim..