AKP 16 yaşında; 'Erdemliler Hareketi'nden 'metal yorgunluğu'na, darbe girişiminden OHAL'e neler yaşandı?

AKP 16 yaşında; 'Erdemliler Hareketi'nden 'metal yorgunluğu'na, darbe girişiminden OHAL'e neler yaşandı?

Tayyip ErdoğanAbdullah GülBülent Arınç ve Abdüllatif Şener gibi, Necmettin Erbakan'ın liderliğindeki Milli Görüş hareketinden ayrılan isimlerin öncülüğünde 'Erdemliler Hareketi' adıyla yola çıkan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), bugün 16. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Kutlamalar Sincan'daki Harikalar Diyarı’nda yapılacak.  Eski Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Bülent Arınç ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun de aralarında bulunduğu birçok ismin katılımının beklendiği etkinliğe, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katılıp katılmayacağı ise netleşmedi. Kutlama programı kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşma yapması, sinevizyon gösterileri ile çeşitli etkinliklerin yer alması bekleniyor.  AKP’nin kurucu kadroları dışında eski ve yeni milletvekillileri, ilçe ve il başkanları ile vatandaşlar da dahil 6 bin kişinin katılması bekleniyor.

3 Kasım 2002'de iktidara gelen ve girdiği tüm seçimlerden birinci parti olarak çıkan AKP yönetiminde geçen 15 sene, 2007 cumhurbaşkanlığı seçimi ve e-muhtıra krizi, parti kapatma davası, Balyoz ve Ergenekon davaları, 2010 referandumu, 2011 MİT krizi, Gezi Parkı protestoları, 17-25 Aralık operasyonları, 15 Temmuz darbe girişimi ve 'partili cumhurbaşkanlığı'na geçiş gibi birçok kritik siyasi, adli ve toplumsal gelişmeye sahne oldu. 

 AKP'nin bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'metal yorgunluğu' söylemiyle yenilenme işareti verdiği hareketin yolculuğundan satırbaşları şöyle:

Milli Görüş'te parti içi muhalefet: Gül Fazilet'te genel başkan adayı

16 Ocak 1998'de Refah Partisi'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasıyla Millî Görüş geleneğinden gelen siyasetçiler, Fazilet Partisi altında tekrar birleşti. Ancak değişmeyen politikalar ve değişmeyen lider kadro sebebiyle partinin halk tabanında karşılık bulamadığını düşünen Abdullah Gül liderliğindeki “Yenilikçiler”, Gelenekçiler ile Fazilet Partisi kongresinde Necmettin Erbakan'la genel başkanlık yarışına girdi. 14 Mayıs 2000 tarihinde düzenlenen kongreyi küçük bir farkla kaybeden “Yenilikçiler” artık partide toplum tabanlı bir siyaset yapılamayacağını düşünmeye başladı.

'Erdemliler hareketi' iktidarda: Başbakan Abdullah Gül

Bu dönemde Fazilet Partisi de Refah Partisi ile aynı akıbete uğrayarak 22 Haziran 2001’de kapatıldı. Hapisten çıkan Tayyip Erdoğan'ın da aralarına katılması ile kendisini "Erdemliler Hareketi" olarak tanımlayan grup yeni bir parti çalışmalarına başladı.

Milli Görüş içinden çıkan yeni hareket, AK Parti (AKP) adıyla 2001'de siyaset sahnesine girdi.  AKP, 3 Kasım 2002'deki girdiği ilk genel seçimde yüzde 34,28'lik oy oranıyla birinci parti olarak çıktı ve Abdullah Gül başkanlığında 58. Cumhuriyet Hükümeti kuruldu.

Erdoğan'ın siyasi yasağı kalkıyor

TCK'nın 312. maddesinde yapılan değişiklikle Erdoğan'ın siyasi yasağının kalkmasının ardından, Erdoğan, 8 Mart 2003'te Siirt'te yapılan yenileme seçimlerinde milletvekili seçilerek TBMM'ye girdi.

Abdullah Gül başkanlığındaki 58. Hükümet, üç gün sonra, 11 Mart 2003'te istifa ettikten sonra 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, hükümeti kurma görevini Tayyip Erdoğan'a verdi. Erdoğan, 15 Mart 2003'te 59'uncu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni kurarak, başbakanlık koltuğuna oturdu.

 

Yerel seçimlerde de birinci parti

AKP, girdiği ilk yerel seçim olan 2004'te, yüzde 41,67'lik oy oranıyla sandıktan birinci parti çıktı ve 11'i büyükşehir olmak üzere bin 950 belediyeyi kazandı.

Erdoğan liderliğindeki AKP, 2007'deki genel seçimlerde yüzde 46,58'lik oy oranıyla ipi göğüsleyerek tek başına iktidar oldu ve Tunceli dışındaki 80 ilden milletvekili çıkarmayı başardı.

Avrupa Birliği'yle bahar havası

16-17 Aralık 2004'te düzenlenen Avrupa Birliği (AB) Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi Brüksel Zirvesi'nde (16-17 Aralık 2004), Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine 3 Ekim 2005'de başlanması kararı alındı.

Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün de katıldığı zirvede müzakere tarihi alan Erdoğan, gelişmeyi Ankara dönüşünde "Hamdolsun tarihi aldık, başarı halkımızın" sözleriyle yorumluyordu:

"Aydınlık yarınların çağdaş Türkiye'si için çıktığımız yolda hamdolsun, dün müzakere süreciyle ilgili tarihi 3 Ekim olarak almış bulunuyoruz. Hayırlı olsun. Sene 1963 ve sene 2004 17 Aralık. Bu geçen süre içinde bir çok gayretler oldu. Birçok liderin AB yolunda mücadelesi oldu. Aşama aşama şüphesiz bir yerlere gelindi. 59. hükümetin Başbakanı olarak, hepsine milletim adına, hükümetim adına teşekkür ediyorum. Bu başarı sadece bizim hükümet olarak başarımız değil, milletimizin başarısıdır. Eğer sizlerin verdiği güç olmamış olsaydı, bunu başaramazdık. Siz bize güç verdiniz, siz bize inandınız. Siz bize yürüyün dediniz yürüdük. Ve inandık çalıştık hamdolsun sonunda sizlerle birlikte başardık.

Bundan sonra şüphesiz önümüzde uzun, zorlu yollar var unutmayın. Çünkü bundan sonraki çalışmalarımız her attığımız adım Türkiye'de yeni bir başarının oluşmasını temin edecektir. Bundan sonra ülkemizde demokrasi daha faklı bir şekilde güç bulacaktır. Ekonomi çok daha farklı bir şekilde performans ortaya koyacak. Türkiye çağdaş ülkeler arasındaki yerini almaya başlamıştır alacaktır. Birliğimizi beraberliğimizi kıskananlar olabilir. Ama siz onlara hiçbir zaman yüz vermediniz, bundan sonra da vermeyeceksiniz. Biz Türkiyemize en batısından en doğusuna, en kuzeyinden en güneyine halkımızın bir ve beraber olduğu o hamuru yoğuruyoruz. O kimlik de Türkiye cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Bölgelerimizin tamamının kalkındığı Türkiye'yi göreceksiniz. Kıbrıs meselesini spekülasyonlar yapabilirler, yapacaklar. Bu sorumluluk öyle kolay sorumluluk değil. Bu makam öyle şımarılacak makam değil, başkalarının ayakları yerden kesilmiş olabilir, ama biz mesuliyetimizi idraki içindeyiz. Bizimle kimse bu konuda aşık atmaya kalkmasın.

CHP'ye, AB'ye, İslam alemine teşekkür

Anamuhalefet partisine 2 yıllık süre içerisinde bize verdikleri destek nedeniyle teşekkür ediyorum. Sivil toplum örgütlerine teşekkür ediyorum. Türkiye basınının bizlerle beraber duydukları heyecanlı ve coşkuyu görmenizi isterdim. Bundan dolayı şahsım ve ülkem adına teşekkür ediyorum. AB Parlamentosu üyelerine, AB'nin komisyon başkan ve üyelerine, konseyin değerli devlet başkanlarına teşekkür ediyorum. İslam dünyasının da ciddi gayretleri oldu. Onlara da teşekkür ediyorum. Bu yolu adeta dantel örer gibi öreceğiz. Yolumuz açıktır, geleceğiniz aydınlık olsun diyorum. Türkiye asıl zorlu kavşağı dündü, bundan sonra farklı olacak.

 

Cumhurbaşkanı oylamasında 367 krizi

Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanı adayımız Abdullah Gül kardeşimdir” sözleriyle tek aday olarak seçime giren Abdullah Gül, 11. cumhurbaşkanını seçmek için 27 Nisan 2007'de toplanan TBMM Genel Kurulu'nda yapılan oylamaya katılan 361 milletvekilinin 357'sinin oyunu aldı ancak ilk turda seçilmek için gerekli 367 sayısını bulamadı. Cumhuriyet Halk Partisi, 367'nin sadece karar yeter sayısı değil, aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğu iddiasıyla Meclis'te yapılan ilk tur oylama işleminin iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi, CHP'nin yaptığı başvuruyu kabul  ederek seçimi iptal etti.

Türkiye tarihinde bir ilk: E-muhtıra

Cumhurbaşkanlığı seçimi için yapılan ilk oylamanın ardından geceyarısı Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesine bir bildiri konuldu.

Türkiye’nin siyasi tarihine "e-muhtıra" olarak geçen ve dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın bizzat kaleme aldığını söylediği 27 Nisan bildirisine, AKP hükümetinden sert bir karşı açıklama geldi.

Dönemin Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Genelkurmay Başkanlığı bildirisinin "hükümete karşı bir tutum" olarak algılandığını söyledi, “Başbakanlığa bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığı’nın, herhangi bir konuda hükümete karşı bir ifade kullanmasının demokratik bir hukuk devletinde düşünülemez” dedi.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül

Anayasa Mahkemesi'nin, CHP'nin başvurusunu kabul etmesiyle ikinci tur görüşmelerde toplantı yeter sayısı bulunamadığı gerekçesiyle cumhurbaşkanı seçilemedi.

TBMM, 20 Ağustos 2007 tarihinde yeniden cumhurbaşkanını seçmek için toplandı. Seçimin 1. turunda 341, 27 Ağustos 2007'de yapılan ikinci turunda 337, 28 Ağustos 2007'de üçüncü turunda 339 oy alan Abdullah Gül Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı seçildi.

AKP’ye kapatma davası

Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya tarafından hazırlanan ve Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu 71 kişiye 5 yıl süreyle siyaset yasağı getirilmesi ile partinin kapatılmasını içeren iddianame, 14 Mart 2008'de Anayasa Mahkemesi'ne sunuldu. Yüksek Mahkeme, 31 Mart 2008'de iddianameyi kabul etti.

Dava 30 Temmuz 2008'de karara bağlandı. Yüksek Mahkeme, AKP’nin kapatılmamasına ancak hazine yardımının yarısının kesilmesine karar verdi. AKP’nin kapatılması istemiyle açılan davaya ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin kararını Başkan Haşim Kılıç açıkladı. Kılıç, AKP’nin laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline geldiği tespitiyle Anayasa’nın 69. maddesinin 6. fıkrası 2008 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 101/b maddesi gereğince temelli kapatılması istemiyle dava açıldığını ve bu davayla birlikte 61 kişinin siyasi hayattan yasaklanması talebi olduğunu hatırlattı. Kılıç, müzakereler sonucu Anayasa Mahkemesi’nin APK’nin kapatılmamasına karar verdiğini açıkladı.

Başkan Haşim Kılıç ve üyeler şöyle oy kullandı:

Haşim Kılıç      Ret

Osman Paksüt    Evet

Fulya Kantarcıoğlu Evet

Mehmet Erten   Evet

Necmi Özder Evet

Şevket Apalak   Evet

Zehra Ayla Pektaş   Evet

Sacit Adalı     Hazine yardımından mahrum bırakılsın

Ahmet Akyalçın    Hazine yardımından mahrum bırakılsın

Serdar Özgüldür   Hazine yardımından mahrum bırakılsın

Ferruh Kaleli      Hazine yardımından mahrum bırakılsın

 

2009, 2011 seçimleri, 2010 referandumu

 

AK Parti, 2009'da yapılan yerel seçimlerde de yine en fazla oyu alarak 10 büyükşehir belediyesiyle bin 442 belediyeyi yönetme yetkisini aldı. 12 Eylül darbesinin 30'uncu yılına denk gelen ve 1982 Anayasası'nda değişiklik öngören düzenlemeye 2010'daki halk oylamasından yüzde 57,88 oranında "Evet" oyu çıktı.

Halk oylaması, 17-25 Aralık operasyonlarının ardından hükümet kanadı tarafından "Fethullahçı Terör Örgütü" (FETÖ) olarak isimlendirilen Gülen cemaatinin yargıya sızmasının önünü açtığı gerekçesiyle muhalefetin sert eleştilerine hedef oldu.

AKP, 2011 genel seçimlerinde de yüzde 49,53'lük oy oranının ardından kurulan 61.Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, çalışmalara devam etti.

 

MİT krizi

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu istihbarat görevlilerinin KCK soruşturması kapsamında 7 Şubat 2012'de ifadeye çağrılmasıyla başlayan kriz, siyasi iktidarın olaya müdahalesiyle son buldu. Yapılan yasal değişiklikle, MİT görevlilerinin soruşturulması izni Başbakanlığa bırakıldı.

Gezi Parkı protestoları

Hükümetin, Beyoğlu'ndaki Taksim Gezi Parkı'na İstanbul 6'ncı İdare Mahkemesi ve 2 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı olduğu halde Topçu Kışlası'nı Yayalaştırma Projesi çerçevesinde imar izni olmadan yeniden inşa etmesini engelleme eylemi olarak Gezi Parkı protestoları başladı.

27 Mayıs 2013'te iş makinelerinin parka girdiği haberinin sosyal medya aracılığıyla kısa sürede yayılması sonucunda bazı aktivistlerin parka gidip çalışmaları durdurmaya çalışmasına polis orantısız müdahalede bulundu. Bu müdahaleler ve dönemin başbakanı Erdoğan'ın inşaatın yapımında ısrarcı açıklamaları ile protestolar hükûmet karşıtı gösterilere dönüştü ve başta Ankara, İzmir gibi büyükşehirler olmak üzere Bayburt hariç Türkiye'nin tüm illerine yayıldı.

1 Haziran'da polis Taksim meydanından çekildi, protestocular Gezi parkında kamp kurdu. Kampta gönüllülerin çalıştığı kütüphane, revir, mutfak gibi tesisler kuruldu. 15 Haziran akşamındaki polis müdahalesi sonrasında Gezi kampı dağıtıldı.