AKP 27 Nisan'da hazırola geçmedi

AKP 27 Nisan'da hazırola geçmedi
Konuşması sırasında iki kelimeyi ‘Kürtçe' söyleyen Arınç "AK Parti 27 Nisan'da hazırola geçmedi" diye konuştu. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, partisinin Manisa İl Yönetiminin verdiği iftara katıldı. Arınç demokratik açılıma halkın yüzde 50'sinin destek verdiğini söyledi. Konuşmasında 2 Kürtçe kelime de söyleyen Arınç, Kürtçe konuşmayla kıyametin kopmadığın söyledi. Halkın temsilcisi olduklarını da belirten Arınç, “Efendim, ‘birileri bunları istemezse AK Parti de hizaya gelir.’ AK Parti öyle hizaya gelseydi, 27 Nisan akşamı hazırola geçerdi. Hazırola geçmedi, milletin önünde selam durdu” dedi.Taylan Plaza'da Manisa AKP İl Başkanlığı'nı düzenlediği iftar yemeğine Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AKP Manisa Milletvekilleri Hüseyin Tanrıverdi, Mehmet Çerçi, İsmail Bilen, Recai Berber, AKP İl Başkanı Abdürrahim Arslan, Bülent Arınç'ın eşi Münevver Arınç ve partililer katıldı. İftar ardından kürsüye çıkan Başbakan Yardımcısı Arınç, kendisi gibi partililerin de teravih namazını kaçırmasına neden olan uzun bir konuşma yaptı. Özellikle Kürt açılımı ve muhalefetin bu konudaki eleştirilerini yanıtlayan Arınç İçişleri Bakanı'nın bu konuda herkesin görüşlerini beyan etmesi için bir platform oluşturduğunu belirterek, “Her kesim, etnik kimliğini, demokratik haklarını kullanarak, işi terör noktasına vardırmadan kullanabilmeli. Biz bunu ülkenin zenginliği olarak görüyoruz” dedi.

'Taşın altına elinizi koyun'Türkiye'nin sorunu olan bu konuda CHP, MHP, meslek kuruluşları, demokratik ve sivil toplum örgütlerinin söyleyeceği şeyler olması gerektiğini hatırlatan Arınç, şöyle dedi: “Çünkü Türkiye'de yaşıyoruz. Aynı sıkıntıyı beraber çekiyoruz. O zaman gelin taşın altına hep beraber elinizi koyun. Bu işi çözme konusunda beraberce bu işin sadece şerefine talip olarak Anadolu'da halkımıza kucaklaştıralım. Terörle mücadele edelim ve onu minimize edelim. Türkiye’de kendini temsil etme ihtiyacı duyan herkesin demokratik temsiline imkan verelim.”

İktidara geldiklerinde Türkiye'de çetelerin ‘kaynadığını', hepsinin yargıya teslim edildiğini öne süren Arınç, şunları söyledi: “Mafyalar, çeteler, Ergenekon bir tarafa. Yargı onlarla uğraşıyor. Demokratik açılımın en önemli noktası halkın inancı, felsefesi ve kültürüne saygı duymaktır. Birbirimizi rakip, düşman olarak değil, bu ülkede kader birliği yapmış insanlar olarak görmektir. Bunun içinde bölücülük yok. Bugüne kadar bölücülükle itham edilen siyasi parti bile ‘biz bölünme istemiyoruz, devletin bütünlüğünden yanayız’ diyor. DTP’de bazı sizi tırmalayıcı söz, hareketler olabilir. Aynı şekilde MHP'de, CHP'de de olabilir. Ama demokratik açılıma halkımız yüzde 50 destek veriyor. Bugün daha işin başındayken daha havada vatan hainliği sürerken yüzde 50 destek veriyor. Aslında böyle projeye halkın yüzde 100'ünün karşı olduğunu tahmin edersiniz değil mi, değil. Çünkü halk AK Parti'nin ne dediğini, ne yapmak istediğini biliyor ve ona güveniyor. ‘Elimizden ekmeğimizi alacaklar, halbuki biz acılar dinerse, şehit cenazelerinin arkası kesilirse konuşacak birşey bulamazsak halimiz ne olur’ diye düşünenler var. Böyle düşünenlerle ‘akan kan dursun’ diyenler halkımızın vicdanındaki yerini bulacak hiç endişeniz olmasın.” Demokratik açılım konusunu gündeme getirdiklerinden sonra üzerlerine hakarete varan eleştirilerle gelindiğini anlatan Bülent Arınç, özellikle iki siyasi partinin bodoslamadan ‘bu işte yokuz, siz vatan hainisiniz, memleketi bölüyorsunuz’ diyerek çok ağır hakaretlerle hükümete hücum ettiklerini söyledi. Arınç, “Bu sözü söyleyenler önce kendilerine baksınlar, bunu kabul etmiyoruz ve onlara iade ediyoruz. Biz vatan haini değiliz” dedi.

Genel Başkanı Deniz Baykal'ın daha önce “Gelsin benimle konuşsun, ben sır saklamasını bilirim” gibi sözler ederken, Başbakan'ın kendisiyle görüşeceğini açıklamasından sonra “Ben seninle görüşmeyeceğim” dediğini belirten Arınç, şöyle konuştu: “Sayın Baykal zannediyor ki AK Parti direnç görünce karşısında, bu işten vazgeçecek, ‘Ben şimdiden muhalefet etmeye çalışayım ki milletin teveccühü bana gelsin. Yok, AK Parti hiçbir şeyden korkup vazgeçmez. Ne pahasına olursa olsun onu yapacak. Milletin buna ihtiyacı var. Ama maalesef öyle siyasi partiler var ki sivil kurumlar olarak doğuyor ama asker esas duruş dediği zaman esas duruşa geçiyor. Rahat denildiğinde ancak rahatlayabiliyorlar. Topuk sesleriyle birbirlerini selamlıyorlar. Biz öyle bir sivil kuruluş değiliz. Biz halkın temsilcisiyiz. Efendim, ‘birileri bunları istemezse AK Parti de hizaya gelir.’ AK Parti öyle hizaya gelseydi 27 Nisan akşamı (Genelkurmay Başkanlığı'nın Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle 27 Nisan 2007 tarihinde gece yaptığı açıklama) hazırola geçerdi. Hazırola geçmedi, milletin önünde selam durdu. Biz milletten yanayız. Emaneti milletten aldık, gerekirse millete teslim ederiz ama sokakta yere düşürmeyiz. Türkiye’de ancak Allah’tan korkan, sırtını halka dayayan halkın desteğinden başka her desteği reddeden AK Parti iktidarı başarabilir.”

Terör örgütünü kabul etmeme koşulu

Terörle mücadele için sadece silahlı gücün yeterli olmayacağını, toplumsal, ekonomik çalışmalar yapılmasını gerektiğini Emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un da söylediğini hatırlatan Arınç, şunları söyledi: “Terör örgütüne katılmak için dağa çıkma ihtiyacı duyanlara, ‘Dağa çıkma bizimle ol ne istiyorsan demokrasi içinde varlığın önemlidir. Yeter ki silaha sarılma, konuş dinleyelim’ demeliyiz. Ben bunu düşünüyorum. Baykal düşünmüyor. O Antalya’da denizde, eşi de karada kendisini izliyor. 1.5 saat sonra çıkıyor. ‘Ben onlarla biraraya gelmem’ diyor. Peki sen ana muhalefet partisisin. Senin Türkiye'nin bu en önemli sorunu karşısında bir tek cümlen yok mu? Hep olmazları mı konuşacaksın sen? Ne zaman pozitif anlamda ‘şöyle olursa iyi olur’ diyeceksin? Sayın Baykal’a göre Türkiye’de Kürt var, etnik kimlik onun şerefi. Ama bir Kürt demeli ki ‘Ben Kürdüm ama Türküm.’ Allah Allah. Birincisini söylüyor ikincisini söylemek istemiyorsa ne yapacağız? Kardeş olmuşuz, etle tırnak olmuşuz. Aynı Anadolu toprağının ayakta kalması için canla başla mücadele etmişiz. Biz ona diyoruz ki ‘sen benim istediğim gibi olacaksın.’ Peki insan o kimliğini söylesin ama bu bir bölünme vesilesi değil. Örgütle masum insanımızı ayırdık. O bölgede yaşayan kendisini Kürt kimliğiyle tanıtan insana, ‘Sen bizim kardeşimizsin senin terörle ilgin yok, ne istiyorsun oturalım birlik ve dirlik üzerine kucaklaşalım’ diyoruz ama terör örgütünü asla kabul etmemek şartıyla.”

Kürtçe iki kelime kullandı

MHP'nin de CHP'nin de doğu ve güneydoğuda varlık gösteremediğini önesüren Arınç, kendilerinin ise Türkiye'nin partisi olduğunu söyledi, sözü Kürçe televizyon yayınlarına getirdi. Türkiye'nın bu sorunu çözmesi halinde uçacağını iddia eden Arınç, 1980 ihtilalinin ardından Kürtçe'nin yasaklandığını hatırlattı. Bugün Kürtçe kursları açıldığını, radyo- televizyonların bulunduğunu belirten Arınç, “Kıyamet gelmedi farkındasınız değil mi? Kürtçe konuşmak 80 ihtilalinden sonra 84'e kadar yasaktı. Kim Kürtçe konuşursa gözaltına alınırdı. Bu doğru muydu? Hayır, yanlıştı. Bu yanlış bizi birbirimize düşman etti. Şimdi Kütçe kurslar açıldı giden var, gitmeyen var. Şimdi Kürtçe televizyonumuz bile var. Dünyanın sonu mu geldi? Bir kanal akşamdan sabaha kadar Kürtçe konuşuyordu bölündü mü Türkiye? Eskiden Roj TV yi izleyenler, Suriye'nin, İran’ın Kürtçe, yayın yapan televizyonunu izleyenler şimdi devletinin Kürtçe televizyonunu izliyor. Bir ay sonra TRT Arapça kanalını açacağız. Gün boyu yayın yapacak. TRT Farsça kanalını açıyoruz tüm Ortadoğu izleyecek. TRT İngilizce televizyonunu açacağız, BBC gibi CNN gibi İngilizce yayın yapacak ve tüm Dünya izleyecek. Şimdi Diyarbakır'da, Kars'ta Van’da vatandaş bize dua ediyor. ‘Artık Devletin televizyonundan haberleri izliyoruz’ diye gözlerinden mutluluktan yaş geliyor. TRT Anadolu’yu açacağız;, TRT Türki'yi açacağız. Hepsini açacağız. İsteyen istediği kanalı açıp izlesin. O zaman sen de bileceksin ki ‘Serçawan' dediği zaman bu adam ‘Başımın üstüne’ diyor. ‘Xwede jı te razibe' dediğinde ne diyor?” dedikten sonra bir televizyoncuya dönerek “Ne diyor Ahmet, Xwede jı te razibe' dediğinde” diye takıldı. Televizyoncunun bilmemesi üzerine “Öğren; ‘Allah razı olsun’ diyor” dedi.