"AKP, 696 sayılı KHK ile Yargıtay ve Danıştay’a tek başına sahip olmanın yolu açan düzenlemeler yaptı"

"AKP, 696 sayılı KHK ile Yargıtay ve Danıştay’a tek başına sahip olmanın yolu açan düzenlemeler yaptı"

CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan, AKP’nin olağanüstü hal (OHAL) kapsamında yayımlanan 696 sayılı kanun hükmünde kararname ile (KHK) Yargıtay ve Danıştay’a tek başına sahip olmanın yolu açan düzenleme yaptığını söyledi.

Danıştay’a 16, Yargıtay’a 100 yeni üye atayarak buradaki bir ortak hareket etme kararından vazgeçmiş göründüğüne dikkat çeken Aldan, “AKP yine birilerini kullanıp bir kenara attı. Cemaatten kurtulmak için sosyal demokrat ve ülkücüleri kullanıp şimdi Yargıtay ve Danıştay’a tek başına sahip olmanın yolunu seçti. Yargıda Birlik Platform vardı, bu düzenleme ile tarihe karıştığını görüyoruz” dedi.

12 Eylül askeri yönetiminin direnç karşısında geri adım attıkları tek tip düzenlemesine dikkat çeken Aldan, “Kadınlara tulum mu giydirelim, gri etek mi giydirelim bunu tartışıyorlar. Bırakalım yargı darbecilerin dersini kendi versin. Onun dışında bunlara ne giydirelim bakışı tam bir aşiret bakış açısıdır. Etek giydirme meselesi vardır, racon keserken mafya usulü.Türkiye cumhuriyete devletine böyle bir şey yakışmaz. Tarihten ders almayan bir iktidar var” diye konuştu.

CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın T24’e değerlendirmeleri şöyle:

“AKP yine birilerini kullanıp attı”

Bu düzenlemeler Türkiye’nin yararına değil başta da iktidar partisinin yararına değil.  Kimler bunu dayatmışsa bu düzenlemeleri onu bir elden geçirmelerini öneririm AKP yöneticilerine.  Basıtçe çözümlenecek konuları bile girift bir hale getirmişler.  25. Ocak 2017 tarihinde benim hazırladığım bir kanun teklifi vardı, şehit ve gazilere ilişkin onların yakınlarının askerden muafiyetine dair. Buna  ilişkin bir düzenleme yapmaya kalkmışlar ama kötü bir taklit olmuş.

Yargıda Birlik Platform vardı, Yargıtay ve Danıştay’daki sosyal demokrat , ülkücü  ve iktidara yakın üyelerden oluşan. Bu düzenleme tarihe karıştığını görüyoruz. AKP,  Danıştay’a 16, Yargıtay’a 100 yeni üye atayarak buradaki bir ortak hareket etme kararından vazgeçmiş görünüyor. AKP yine birilerini kullanıp bir kenara attı. Cemaatten kurtulmak için sosyal demokrat ve ülkücüleri kullanıp şimdi Yargıtay ve Danıştay’a tek başına sahip olmanın yolunu seçti. Hiç değilse yargıya müdahale etmeselerdi olurdu ama aç gözlülük, her şeye ben sahip olacağım anlayışı buna neden oldu diye düşünüyorum.

“Yargıtay’da savunmanın yolu kapandı”  

Hukuk ve Ceza Genel Kurullarını devamlı hale getirdiler. Oysa zaman zaman hukuk ve ceza genel kurullarının üye yapısı değişirdi ve bunu Yargıtay’ın Başkanlar Kurulu tespit edecek. Başkanlar Kurulu’na kendileri oluşturacakları için artık iktidarın istemediği bir kararın Yargıtay’dan çıkmaması için özel bir düzenleme olduğunu düşünüyorum. Bu konuda Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 100 üye  atamasına dikkat çekmiştim hatta ben Danıştay’a 15 üye diye biliyordum 16’ymış.  Bu çok yanlış bir şeydir.

Öte yandan temyiz de eskiden 10 yıldan daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda duruşma açılması zorunluydu Yargıtay tarafından. Sanık isterdi ya da Yargıtay re’sen karar verirdi. Şimdi bunu dairenin takdirine bırakılmış. Ağırlaştırılmış müebbetle yargılanırsanız ben bir de sözlü olarak Yargıtay’da savunmak istiyorum derseniz bile o yolu kapattılar.

“Kadın sanık ya da şüpheliler tulum giydirseler”   

Tek tip elbise konusu var, 12 Eylül döneminde dayatıldı ama müthiş bir dirençle karşılaşıldı, pek çok sanık duruşmaya gelmedi bu nedenle savunma hakları kısıtlandı, ölüm oruçları olayları yaşandı,  12 Eylül darbecileri bile kısa bir süre sonra bundan vazgeçmek zorunda kaldı.

Bu gerçekten ceza ve infaz kanunu var. İkinci maddesi, ‘ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı sırasında hiç kimsenin sosyal köken, felsefi inanç, siyasi ve diğer düşünceleri ve ekonomik güçleri konusunda ayrım yapılamaz der. Hatta ikinci fıkrası da,  ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında aşağılayıcı, onur kırıcı  davranışlarda bulunamaz der.

 Bu AKP’nin 2004 yılında kabul ettiği bir kanun. Darbecilere badem kurusu diğer terör örgüt üyeleri ise gri renkte tulum giyecekler deniyor. Öyle bir kafa karışıklığı var ki kadın sanıklar ya da şüphelilere ne giydireceklerine karar verememişler. Şimdi tulum giydirseler FETÖ’den içeride yatan bir sürü başı örtülü var. Şimdi bizim taban buna kızar mı?  Kadınların ne giyeceğini yönetmeliğe bırakmışlar.

“Bunlara ne giydirelim?' bakışı tamamıyla bir aşiret bakışıdır”

Erkek sanıklar anayasal düzeni yıkma teşebbüsünde bulunmuşlarsa, cumhurbaşkanına suikast girişiminde bulunmuşlarsa,  yasama organı ve hükümete karşı suç işlemişlerse badem kurusu renginde diğer terör örgütü üyeleri ise gri renkte tulum giyecekler. Kadınlarla ilgili giysinin ne olacağı yönetmelikle belirlenecek deniyor. Önce bunu erkeklerde bir deneyecekler anlaşılan. Kadınlara tulum mu giydirelim, gri etek mi giydirelim bunu tartışıyorlar. Türkiye çok ciddi bir darbe girişimi  ile karşı karşıya kalmış, bundan  kurtulmanın yollarını aramış ama bu sırada hala intikamcı, ders verici  şeylerle Bırakalım yargı darbecilerin dersini kendi versin. Onun dışında bunlara ne giydirelim bakışı tam bir aşiret bakış açısıdır. Etek giydirme meselesi vardır, racon keserken mafya usulü. Bu tem bir etek giydirme işine dönüşen bir iş olmuş. Türkiye cumhuriyete devletine böyle bir şey yakışmaz. Tarihten ders almayan bir iktidar var.