AKP Sözcüsü Ömer Çelik, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Öğrenci Andı'na ilişkin yapılan temyiz dilekçesi eleştirilerinde haklı olduğunu söyledi. Bahçeli'nin tepki gösterdiği bölümün AKP'nin de görüşünü yansıtmamakta olduğunu ifade eden Çelik, "O bürokratlar da görevden alındı, avukatlarla ilişik kesilmiştir, dilekçeden o bölüm çıkarılmıştır. Temyiz süreci devam edecek" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli itiraz dilekçesindeki, "Türkler kendi çağdaşı unsurlara göre ulus bilincine en geç ulaşan topluluktur" ifadelerine dün partisinin grup toplantısında tepki göstermişti. Çelik'in konuşması öncesinde Milli Eğitim Bakanlığı, Danıştay'ın Öğrenci Andı kararına itiraz dilekçesinde imzası bulunan 3 kişiyi görevden aldı.
TIKLAYIN - Bahçeli tepki göstermişti; MEB, 'Öğrenci Andı' itirazında imzası bulunan 3 kişiyi görevden aldı!
Sözcü Çelik, Hakkari'deki mühimmat patlamasına ilişkin de açıklamada bulundu. Herhangi bir saldırının söz konusu olmadığını ifade eden Çelik, "rapor bugün, yarın çıkacak" dedi.
9 Kasım'da, "Keşke Yunan kazansaydı" diyen Kadir Mısıroğlu'nu ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a gelen tepkileri değerlendiren Çelik, "Böylesine ideolojik sonuçlar çıkarılmasını doğru bulmuyoruz. Diyanet İşleri Başkanı, Cumhurbaşkanımızın takdir ettiği bir isimdir, başarılı bir yöneticidir, ilim insanıdır" dedi. Çelik, Ali Erbaş'ın ziyaretini, "İnsani bir ziyaret. Hasta ziyaretinin ideolojisi olmaz" diyerek değerlendirdi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean- Yves Le Drian, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Cemal Kaşıkçı'nın ölümü ile ilgili ses kayıtlarını paylaştığı söyleminin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Fransa Dışişleri Bakanı'nın yaptığı açıklamayı kınadıklarını belirten Çelik, "Bu kadar bilgisizlik şaşırtıcı" diyerek tepki gösterdi.
Öte yandan CHP'nin, "Ezan Türkçe okunsun" diyen Öztürk Yılmaz'ı disipline sevk etmesinin doğru bir karar olduğunu söyleyen AKP Sözcüsü Çelik, "CHP'nin Öztürk Yılmaz'ın sözlerine karşı olması anlamlıdır" diye konuştu.
AKP Sözcüsü ayrıca, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz darbe girişiminde ölenlere ilişkin toplanan yardımların 'şehit' yakınlarına iletilmediği iddialarına yanıt verdi. "Kılıçdaroğlu'nun bahsettiği, vatandaşlarımızın yaptığı cüzi bir yardımdır" diyen Çelik, miktarın ailelere dağıtımı için Aile Bakanlığı'nın kontrolünde bir vakıf çalışmasının yapılacağını aktardı.
Çelik, Kılıçdaroğlu'nun geçen günlerde dörtlü liderler zirvesinin sonunda 'PKK', YPG'nin terör örgütü sayılmadığını belirterek, "imzaya gelince iş değişiyor" dediği eleştirisine tepki gösterdi. Kılıdçaroğlu'nun uluslararası hiçbir zirveye katılmadığını ve bilmemesinin doğal olduğunu ifade eden Çelik, "Zirvede kararlar ortak iradeyle alınır" dedi.
Kılıçdaorğlu'nun Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a ilişkin olarak eleştirilerine de gelen soruları üzerine yorum yapan Çelik, "Kılıdçaorğlu Erdoğan'ın ailesi üzerindne siyaset yapmayı çok seviyor" diye konuştu. Çelik, Kılıçdaorğlu'nu aile kavramına daha saygılı olmaya davet etti.
Çelik'in açıklaması şöyle:
Bu bölüm AK Parti'nin görüşünü yansıtmamaktadır. Sayın Bakanımızın başkanlığında oluşturulan görüşe aykırı olarak bu konuda avukatların kendi tasarruflarını ortaya koyduğu bir dilekçedir. Bahçeli'nin eleştirisi haklıdır, ahlaki olarak bir hatadır. Batı'da üretilen ulus devlet teorilerinden etkilenerek söylenmiştir.
Bakanımızın ve bakanlığımızın oluşturduğu görüşe rağmen oradaki avukatlar tarafından bu paragraflar oraya ekleniyor. Kontrol etmesi gereken bürokratlar da kontrol etmemiştir. O bürokratlar da görevden alındı, avukatlarla ilişik kesilmiştir, dilekçeden o bölüm çıkarılmıştır. Temyiz süreci devam edecek.
Bilinen tarihin başlangıcından beri var olan bir milletiz, bundan sonra da var olacağız Allah'ın izniyle. Bu bir propaganda ya da duygusal bir yaklaşım değildir. Milletimiz olmadan bir dünya tarihi yazılamaz.
Türkiye Cumhuriyeti olarak bu platformlarda olmamız son derece önemlidir. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanımız oraya giderek Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti olarak bu platformlarda bulunmamız önemlidir. Buralarda olmazsak kendi tezlerimizi anlatamayız. Orada yansıyan görüntülerde Türkiye merkezi bir roldedir. Tarihimizin çok önemli bir dönüm noktası ve 100'üncü yılının anıldığı 1. Dünya Savaşı ile ilgili olarak Türkiye'nin temsil edilmesi, tezlerin anlatılması için verimli bir ortam olmuştur. Tezlerimizi anlatmaya devam edeceğiz.
Avrupa Ordusu meselesi bundan sonra da çok tartışılacak. AB'den yapılan açıklamada, Avrupa'nın korunması için bir değerlendirme yapılacaktır deniyor. Bu NATO'ya alternatif bir oluşum değildir denir hep. Ama şimdi başka bir tartışma alevlendi. Başkan Trump başa geldikten sonra Transatlatik'teki ittifakta bir çatlak oluştu. ABD Başkanları hep Avrupa entegrasyonunu desteklerdi ilk defa ABD Başkanı Brexit'i destekledi. İran'a karşı yaptırımlara gideceğini söyledi. Bundan 5 yıl evvel aklımıza gelmeyek bir konu oldu ilk defa Merkel, Avrupa'nın kendi başına bakması gerektiğini düşünüyorum diye bir açıklama yaptı. Bu konu Macron tarafından dile getirildi. Başkan Trump'tan çok sert tweet'ler geldi, Fransa'yı suçlayarak, Alman işgalinden biz kurtardık diyerek, siz bu orduyu ABD'ye, Rusya'ya, Çin'e karşı kurmak istiyoruz dedi. Bu açık bir kırılma açık bir çatlaktır. Ama bizim bunu iyi takip etmemiz gerekiyor. Türkiye'nin içinde yer almadığı bir güvenlik konseptinin kurulması mümkün değil. Türkiye burada da merkezi bir roldedir.
Rapor tamamlanmak üzere, bugün ya da yarın Milli Savunma Bakanlığı açıklanacağını söyledi. Olay olur olmaz Milli Savunma Bakanımız bölgeye gitti, görgü tanıklarını dinlediler. Hem askeri hem idari soruşturma devam ediyor.
Diyanet İşleri Başkanımız, Cumhurbaşkanımız tarafından takdir edilen bir isimdir. Bu tartışmalar olduğu andan itibaren ayrıntılı bir şekilde izledik. Bu tartışmalar neticesinde Cumhurbaşkanımız görüşünün paylaşılmasını istemiştir. FETÖ, PKK gibi terör örgütlerine karşı son derece gayretli bir ilim adamıdır. FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerinin de hedefindedir. Ortaya koyduğu çalışmalar takdir edilmektedir. Bu ziyaret insani bir ziyarettir. Siyasi sonuçlar çıkarmaya başlarsak sonu gelmez. Hasta ziyaretinin ideolojisi olmaz. Diyanet İşleri Başkanımız hükümet ve Cumhurbaşkanımız tarafından takdir edilen bir ilim adamıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili her konunun tartışmaya dönmesini doğru bulmuyoruz. Her zaman hak ettiği saygıyı görecektir.
Son zamanlarda her vesiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk tartışılıyor. Ülkemizin kurucusudur, her zaman hakettiği saygıyı görecektir. Devlet heyeti de 10 Kasım'da giderek şükranla minnetle kendisi birkez daha anmıştır.
Burada CIA Başkanı'na gereken bilgi verilmiştir. Cumhurbaşkanımızın çağrısını birkez daha yineliyoruz, "Bu katilleri Türkiye'de yargılayalım." Gelsinler bu yargılamayı izlesinler, uluslararası hukuk standartlarına uygun bu yargılamayı yapalım. Konsolosluk Suud toprağıdır ama Türkie topraklarının içindedir. Bunların burada yargılanması gerek. Bu şahıslar bu eylemi işlerken nasıl bir organizasyon şeması içinde hareket ettiler görelim. Üst düzey emir gelmeden bu yapılamaz, bu emir kimden gelmiştir? Bakın bunu unutturmayacağız, Suudi Dışişleri Bakanı bunu söyledi; Türkiye'de yerel bir ortakları varmış. Bu yerel ortak kimdir?
Kınıyoruz, bu kadar bilgisizlik şaşırtıcı.
Burada Türkiye'nin öteden beri pozisyonu şudur; Libya'daki herkesin masada olmasını istiyoruz ve Libya'nın bölünmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Ama maalesef Türkiye gibi Libya konusunda merkezi olan bir ülke Cumhurbaşkanı Yardımcımız tarafından temsil edilirken, orada gayri resmi bir toplantı olmuştur. Ve sorulmuştur; Türkiye neden bu toplantıya davet edilmemiştir? Heyetimiz de doğal olarak bu konferanstan çekilmiştir, Cumhurbaşkanımızla istişare ederek. Libya'yla ilgili anlamlı bir çözümün peşinde değillerdir, Türkiye Cumhuriyeti de böylesine yanlış bir tablonun içinde olmayacaklarını belirterek bu konferanstan çekilmişlerdir.
Diğer partiler arasında görüşmeler sürüyor bununla ilgili açıklama yapacak değiliz. Biz Cumhur İttfak'ını sürdürüyoruz. Diğer partilerin arayışlarını da izliyoruz.
Sahaya en uygun arkadaşlar aday olarak belirlenecek.
CHP, ezana saldıran bu şahsı disiplin kuruluna sevk ederek doğru bir şey yapmıştır. Ezana saldırmak yanlış bir ruh halinin neticesidir. Bazı hastalıklar genetik oluyor, bunun tedavisi yok. Bu şahsı CHP'nin disiplin kuruluna sevk etmesi, ülkemizin geldiği olgunluğun göstergesidir. Milletimizin ortak değerlerine karşı olan tutumlar neden CHP'den çıkıyor hep, neden bu parti ideolojik olarak milletle kavga etmektedir?
Öteden beri gelen bir talep var. STK niteliğinin güçlenmesi için yapacağız. Sadece AK Parti değil, tüm partiler yararlanacak. Niteliği artıran bir düzenleme olarak görüyoruz.
Ne yaparsak yapalım şehit ve gazilerimize olan borcumuzu ödeyemeyiz. Kılıçdaroğlu'nun bahsettiği, vatandaşlarımızın yaptığı cüzi bir yardımdır. Bir vakıf kurulmak üzeredir. Bunu yakında göreceksiniz. Kılıçdaroğlu'nun bahsettiği gibi büyük bir rakam ortada yok. Cüzi miktarın en iyi şekilde değerlendirilmesi için, Aile Bakanlığı'nın kontrolünde bir vakıf çalışması gerçekleştirilmektedir.
Sayın Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanımızın ailesi üzerinden siyaset yapmayı çok seviyor. Aile meselelerini karıştırmaması gerekiyor, üstelik eleştirdiği kişi Hazine Bakanı'dır. Eğer eleştirmek istiyorsa bunu bakanımıza söyleyebilir. Hiçbir politikanız yok, ne zaman bir kurumun başına geçmişseniz orası batmış. Aile ilişkileri üzerinden siyaset yapılmamalıdır. O kişiye zarar vermez, kendi saygınlığına zarar verir. Kendisini saygıya davet ediyoruz.
İkincisi bu bahsettiği zirvelerde bu kararların nasıl alındığını bilmiyor. Bu doğal, çünkü hiçbir uluslararası zirveye katılmadı. Fakat hiç mi yanında dış politika danışmanı yoktur? Gerçi en son dış politikayla ilgili görev yapanın dış politikadan anlamadığını ezanımıza saldırdığını gördük. Şimdi bu zirvelerde kararlar ortak bir şekilde alınır. Açık bir şekilde de söyledim o zaman. Deniyor ki, “Fırat’ın doğusunda istikrarsızlaştırıcı bölücü faaliyetlerde bulunanlar” diyerek PYD YPG’yi işaret eden tutum ortaya konuyor.
Bir, Kılıçdaroğlu’nun öğrenmesi gereken kararlar nasıl alınıyor? Ortak metinler nasıl ortaya çıkıyor? İkincisi, kendisinin okumadığını biliyoruz. Önüne getirsinler, ortak bildiriyi açsalar Fırat’ın doğusunda bölücü faaliyette bulunanlar, zalimhane davranışları olanların nasıl nitelendiği net bir şekilde orada görülüyor.