AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, '50+1' oy oranının değişmesi tartışmalarıyla ilgili olarak, "4 yıl önümüzde seçimsiz bir dönem var. Bu dönem içerisinde, gündemin hangi konularda tartışması ve aynı zamanda hizmete bağlı bir süreci öngörecek. Gereksiz gündemlerle toplumu yormanın hiç kimseye faydası olmayacağı kanaatindeyim" ifadelerini kullandı. Turan, yeni ittifaklar konusunda ise, "Biz olduğumuz yerdeyiz. 15 Temmuz sürecinde, Yenikapı ruhuyla hareket eden kim varsa bizimle yol yürümesinden keyif alır, gurur duyarız" dedi
AKPli Bülent Turan, yeni ittifak söylentileri, 50+1 tartışmaları, erken seçim iddiaları, Diyarbakır annelerinin nöbeti ve Meclis’te görüşmeleri başlayan yargı paketlerini değerlendirdi. Turan, Cumhurbaşkanlığı sisteminin ittifakları zorladığını savunarak, "Yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminde ifade ettiğimiz, aslında temel olarak başkanlık sistemi ruhunu yansıtan sistem hayata geçti. Bu sistemin esasında ve temelinde milletin güçlü olmasını sağlayan, vesayetçi, devletçi tüm yapılarla kavga etmeyi hedefleyen, milletin iktidarını hakim kılmaya çalışan bir anlamı var bu yeni sistemin. Bu da dolayısıyla '50+1' mantığıyla, yani toplumun büyük çoğunluğunun olurunu alması mantığıyla, ittifakları zorunlu kılan, besleyen, tavsiye eden bir sistem aslında" dedi.
Turan, AKP'nin yeni ittifaklara bakışı konusunda "Biz olduğumuz yerdeyiz. 'Cumhur ittifakı' adıyla büyük bir sinerji ortaya koyduk. 15 Temmuz sürecinde, yeni kapı ruhuyla hareket eden kim varsa bizimle yol yürümesinden keyif alır, gurur duyarız" değerlendirmesinde bulundu.
Turan, Cumhurbaşkanlığı seçiminde '50+1' oy oranının değişmesi tartışmalarıyla ilgili, "4 yıl önümüzde seçimsiz bir dönem var. Bu dönem içerisinde, gündemin hangi konularda tartışması ve aynı zamanda hizmete bağlı bir süreci öngörecek. Gereksiz gündemlerle toplumu yormanın hiç kimseye faydası olmayacağı kanaatindeyim. 50+1, bu Cumhurbaşkanlığı sisteminin temel esası aslında. Biz hep 'milletin dediği olsun' dedik. 50+1, bu sistemde milletin tartışmasız iktidarının bir göstergesi. Bunun için formüllerin doğru olmadığı kanaatindeyiz. Bunu şahsi görüşü olarak söyleyen insanlar tabii ki bunu tartışsınlar, akademik olarak, siyasi olarak baksınlar. Ama biz 50+1 öngören metodumuzu zaten yasa faaliyeti olarak Meclis’e getirmişiz. Ardından referandumda halkımıza onaylatmışız. Bizim gündemimizde 50+1 yok" dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, CHP'nin 'erken seçim' iddialarını samimi bulmadıklarını dile getirerek, şöyle konuştu:
"2002 yılından beri tüm seçimlere baktığımızda ortalama olarak; CHP’nin aldığı oy yüzde 20-24 oy arası, yüzde 25 değil. CHP'nin alacağı oy budur. CHP, bu anlayış ile bu vizyonla ne artı bir, ne eksi bir olur. Dükkanı kapatın, genel başkanı dışarıda bırakın tekrar CHP seçime girsin, alacağı oy yine yüzde 25'tir. Çünkü CHP’nin öyle ebedi bir hatırası var, öyle bir hatırası var ki, siyasal bir geçmişi var, köklü bir parti. Onun adı ve hatırasından kaynaklı oy imkanı var. Ama şu anki yönetimin Atatürkçülükten çok uzak, milliyetçilikten, ulusalcılıktan uzak olan ve şu an sadece HDP’nin kötü bir taklidi gibi davranan CHP’nin, yeni dönemde oy oranını artırma imkanı yok. O yüzden ben, CHP’nin erken seçim iddialarını samimi bulmuyorum. CHP’nin erken seçim iddiası sadece 'AK Parti’yi sıkıştırır mıyız, iktidarı yorar mıyız?' yaklaşımından başka bir şey değil. Eğer bugün olmaz ya; diyelim ki AK Parti 'hadi seçime gidiyoruz' desin, ilk 'hayır' diyen parti CHP olacaktır. CHP, oyunu mu artırdı, milletvekili sayısını mı artırdı?"
İstanbul-Ankara seçimlerindeki farkı saiklerle çıkan sonuçların CHP'ye faydası olmadığını ifade eden Turan, "Etrafımızda Suriye, Arap meselesi varken, ekonomik iddialarımız varken, seçimi niye gündeme alalım ki? Önümüzde 4 yıl var, göreceksiniz seçim olmadan hizmet aşkıyla yolumuza devam edeceğiz. CHP’nin seçimle ilgili talebi sahte, bu halk CHP’nin genlerini biliyor. Siyasi polemik iddiasından başka bir şey değil" diye konuştu.
Turan, Diyarbakır annelerinin nöbetine ilişkin de şunları söyledi:
"Artık millet, özellikle o bölgedeki insanımız, daha çok devlete-askerimize güvenmeye başladı. Bu güvenin bir karşılığı olarak öngörüyorum. Bugün anneler gidip de HDP’nin önünde PKK’ya, 'evlatlarımızı götürdünüz, geri verin' diyorsa, bu aynı zamanda devlete olan güveni yansıtıyor. Eğer örgüt büyüyor olsa; güven olsa, böyle bir tablo olur mu, örgüte güven olsa böyle bir tablo olur mu? Örgütün aslında devletle, farklı ideolojilerle değil, Kürtlerin kendileri ile kavgasını görüyorlar. Şu an PKK’nın en büyük zarar verdiği grup kim diye baktığımızda, Kürtlerin kendisi. O yüzden Kürtler, kendisi ile savaşan örgüte karşı ayağa kalkıyorlar. Çok kıymetli bir yaklaşım, o bölgede insanların PKK'ya 'dur' demesi, PKK’nın yan kolu olan HDP'ye 'dur' demesi çok kıymetli bir yaklaşım. Bununla ilgili sivil yaklaşımı kıymetli buluyoruz. Farklı grupların orada olmasını doğru buluyoruz. Sanatçıların, sporcuların orda olmasını çok kıymetli buluyoruz. Artık 82 milyonun bu örgüte 'hayır' demesi lazım, bu örgüte 'hayır' diyemeyen birkaç partiye, birkaç örgüte bu halk hesabını sorması lazım."
Bülent Turan, Meclis'te görüşmeleri başlayan, yargı paketini toplumun bütün kesimleri ile paylaştıklarını ve görüşlerini aldıklarını belirtti. İkinci pakette yer alacak infaz düzenlemesine ilişkin de Turan, "Yargıda beklentiler var. Şu anda görüştüğümüz paketi Meclis'te grubu bulunan partilere götürdük. Meclis’te grubu bulunmayan partilere de götürdük. SP, DP, BBP, İşçi Partisine götürdük. Uzlaşı anlayışımızı tüm katmanlara açarak, tüm partilerle görüşerek bir sonuca ulaştırmak istedik. İnfaz, MHP’nin talep ettiği bir yaklaşım; fakat bunu çok ayrıntılı çalışmamız gerekiyor. İki tarafta da mağduriyet yaratmamız gerekir. MHP’nin talep ettiği, AK Parti’nin ruhunu yansıtan bir teklif haline gelir. Dengeyi çok iyi kurmamız gerekiyor. Ümit ediyorum ikinci yargı paketi hayata geçer" dedi.