Burcu Karakaş
Gerek bürokrasideki varlığı gerekse Cumhur İttifakı'nda siyaseti yönlendiren adımlarıyla kritik bir aktör olarak varlığını sürdüren MHP son haftalarda zor günler geçiriyor. Parti, eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetiyle bağlantılı olarak tartışmaların odağında. MHP'liler ise partilerinin cinayetle ilişkilendirilmesine karşı çıkıyor, ancak cinayet sonrası partideki toplu istifalar soru işaretleri yaratıyor. Cinayetle bağlantılı olarak eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş'ın MHP Milletvekili Olcay Kılavuz'un evinden gözaltına alındığının basına yansıması sonrası soruşturmanın MHP'ye daha ne kadar uzanacağı da dikkatle takip ediliyor.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), 9 Şubat'ta böyle bir cinayetle anıldığı dönemde 54'üncü kuruluş yılını kutlayacak.
"Devlet-Ocak-Dergâh: 12 Eylül'den 1990'lara Ülkücü Hareket" ile "Devlet ve Kuzgun: 1990'lardan 2000'lere MHP" kitaplarını Tanıl Bora ile kaleme alan gazeteci Kemal Can, aslında Sinan Ateş cinayetiyle ortaya çıkan ilişkiler örgüsünün MHP için şaşırtıcı olmadığı görüşünde. Daha önce Abdullah Çatlı, Alaattin Çakıcı gibi suç örgütü liderliğinden mahkûm olmuş kişilerin MHP tarafından "dava arkadaşı" olarak lanse edildiğini hatırlatan Kemal Can, partinin şimdi içinde bulunduğu durumu şöyle yorumluyor:
"İktidarla kurulan simbiyotik ilişkiyle birlikte cezasızlık sayesinde çeteleşmiş yapıların daha cesur davrandığını gördük. Bu ilişkiden duyulan alerjinin iyice tavan yaptığını, seçmeni ve özellikle ülkücü kadroları etkilediğini görüyoruz."
Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Aytürk de Ateş cinayetinden önce muhalif MHP'lilere yönelik saldırıların arttığını, bu saldırıların cezasız bırakıldığını ve gelinen noktada işin boyutunun cinayete vardığını düşünüyor.
MHP, 2015 yılından beri iktidar partisi AKP ile ittifak içerisinde. Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayeti de milliyetçi hareket içinde 2015'ten bu yana devam eden mücadelelerin bir sonucu olarak görülüyor.
İttifak sonrası önemli siyasi bir güç haline gelen partinin siyasetteki "idari" fonksiyonuna dikkat çeken Can, MHP'nin ideolojik misyonuna bağlı olarak fikri önceliklerini ve kırmızı çizgilerini iktidarda tutmak ve iktidarların bu fikir çerçevesinde davranmasını zorlamak gibi bir işlevi olduğunu belirtiyor:
"Büyük bir politik güç haline gelsin gelmesin, 80'li, 90'lı yıllardaki gibi iktidar olmamasına rağmen dönemin iktidarlarını belirleyen siyasi bir aktör oldu."
Can'a göre, 2015'ten bu yana AKP iktidarının ideolojik yörüngesine veren politik aktör haline gelmesi de bu işleve örnek teşkil ediyor. Kemal Can, MHP'nin reel politikaya karşı yeteneksizliğinden ve hatta "politika karşıtlığı"ndan bile bahsedilebileceği görüşünde. MHP'ye önemli siyasi pozisyon kazandıran durumu ise şöyle açıklıyor.
"Milliyetçilik denilen devlet yapısının en önemli çimentolarından, bir tür 'joker siyasi kimlik' gibi kullanıma açık olan ideolojik çerçevenin marka ismini elinde tutuyor."
Türk sağı üzerine çalışmaları ile bilinen Doç. Dr. İlker Aytürk de MHP'nin oyunun nispeten düşük olduğuna, ancak Kemal Can'ın da ifade ettiği gibi etkisinin oy oranı ile doğru orantılı olmadığını söylüyor:
"Baktığınız zaman hep çok küçük oylar alır, fakat buna karşılık oyunun çok üzerinde siyasi sistemde etkisi olan bir partidir."
MHP 2002 seçimlerinde yüzde 8,36; 2007 seçimlerinde yüzde 14,27; 2011'de yüzde 13,01; 2015'te 16,29 oranında ve aynı sene Kasım ayında yinelenen seçimlerde yüzde 11,9 oranında oy almıştı.
Aytürk'e göre, MHP "düşmanıyla var olan" bir parti. 60'lı ve 70'li yıllarda Türk solu olan "düşman" 80'li ve 90'lı yıllarda Kürt hareketine dönüştü:
"2000'li yıllardan itibaren biraz düşmansız kalmış bir MHP var karşımızda."
Aytürk, partinin neden muhalefetle işbirliğini seçmeyip AKP'ye destek vererek Türkiye'yi adım adım "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"ne götürmeyi seçtiğini ise anlamlandıramadığını söylüyor:
"MHP'liler ittifakı 'mecburi bir şey'miş gibi sunuyor, halbuki değildi. Bu bir seçimdi."
MHP'de 1 Kasım 2015 seçim hezimetinin ardından başlayan genel başkan ve yönetim değişikliği tartışmaları, parti içinde yol ayrımına neden olmuştu. Kasım 2015'te MHP'den milletvekili adayı gösterilmeyen Meral Akşener, yaklaşık yüzde 5 oranında oy kaybı yaşanması nedeniyle kurultay talebinde bulunarak genel başkan adayı oldu. 8 Eylül 2016'da MHP'den ihraç edilen Akşener, yeni parti çalışmalarına başladı. Böylece 25 Ekim 2017'de İYİ Parti siyaset sahnesinde yerini aldı.
Aytürk, MHP'nin parti içindeki muhalefete karşı AKP'den destek aldığını ama Cumhur İttifakı'na dahil olmasının sadece buna indirgenemeyeceğini savunuyor:
"MHP hükümete girerek iktidar olmak istemeyen, bürokraside güçlü olmayı tercih eden bir parti. AKP'den bu konuda yeşil ışık görmüş olmaları lazım."
Peki MHP seçmenini kimler oluşturuyor? MHP, erkek egemen bir parti. KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi'nin yaptığı araştırmalara göre, her 10 MHP seçmeninden yaklaşık 7'si erkek. KONDA'dan araştırmacı Erman Bakırcı, "Bu oranı, diğer seçmen kümelerinde bu yoğunlukta görmüyoruz" diyor.
İYİ Parti'nin kurulmasıyla birlikte MHP'de 18-25 yaş arası seçmenlerin sayısı azalsa da MHP seçmenleri içerisindeki 18-32 yaş arası gençlerin oranı Türkiye ortalamasının üzerinde. Partide sayısı azalan seçmenlerden bir diğeri ise kadınlar. Bakır şöyle devam ediyor:
"2022'de sahaya çıktığımızda her 100 kişinin 25 ila 28'i kendini 'ev kadını' olarak tanımlıyordu. Bu oran bugün MHP'lilerde yüzde 14. 2016'da ise yüzde 17 bandındaymış. Yani MHP seçmenleri içerisinde ev kadınlarının ağırlığı azalmış."
Peki MHP tabanı 2023 yılı itibari ile en çok hangi sorunları dert ediniyor?
"Güvenlik" ve "terör", MHP'lilerin en çok önemsediği konular. KONDA'nın Mart 2021'de yaptığı bir araştırmada, "Türkiye'nin en önemli sorunu terör" diyenlerin ülke ortalaması yüzde 16 iken, bu oran MHP seçmeninde yüzde 36, AKP'lilerde yüzde 32 ve CHP'lilerde yüzde 5 oldu. Ancak Bakırcı'ya göre, sorulan soru iktidarla ilişkilendirilmiyorsa Türkiye ortalamasına uyumlu şekilde cevap verme eğilimi var. Erman Bakırcı, hükümetle birincil derecede ilişkilendirilen her konuda ise AKP seçmenine benzer hareket ettiğini dile getiriyor. Örneğin, hayat pahalılığı olduğu kabul edilse de "dış güçlerden dolayı" denebiliyor:
"'Türkiye'deki en büyük sorun nedir?' diye sorduğumuzda 'işsizlik' diyenlerin ülke ortalaması yüzde 41. Bu oran MHP'lilerde yüzde 36,5. Ama mesela Türkiye'nin yüzde 13'ü 'Yargı siyasallaşıyor' derken bu oran MHP'lilerde 3.6'. MHP'li seçmen AKP ile ittifak olma halini özdeşleştirmeye başlamış durumda."
Geçmişte MHP'de siyaset yapmış, şimdi İYİ Parti'de olan ve ismini vermek istemeyen bir kadın siyasetçi eski partisinde erkek egemen yapı içinde kadınların oldukça mücadeleci davranmak durumunda kaldıklarını şöyle anlatıyor:
"Naifliğe yer yok. Başa baş dişe diş kendinizi var ediyorsunuz."
Siyasetçi, yeni parti kurma dışında kendilerine başka seçenek bırakılmadığını söylüyor:
"Genel başkanlık mücadelesinde yaşadığımız süreç insanları parti kurulması için tetikledi. MHP içinde demokrasi isteyen, demokrasiyi delege iradesiyle hayata geçirmek isteyen bir kitle vardı ama o süreç işletilemedi. O kadar engellendik ki bize yürüyecek yol bırakılmadı. O yol, İYİ Parti oldu."
MHP ve İYİ Parti seçmenleri arasında sınıfsal ve coğrafi ayrım dikkat çekiyor. İYİ Parti'nin oyları Batı illerinde yoğunlaşırken MHP kırsalda daha fazla etkinliğe sahip.
Doç. Dr. İlker Aytürk, iki milliyetçi parti arasındaki farklılıkları "iyimser" ve "kötümser" tanımı ile özetliyor:
"'Kötümser milliyetçiler' yani Türkiye'nin her an düşman saldırısı altında olduğuna inanan, ABD ve Avrupa'ya olumsuz bakanlar MHP'de kaldı. İYİ Parti'ye gidenler gelir düzeyi daha yüksek, daha eğitimli, daha genç ve ABD ve Avrupa'ya karşı 'eziklik hissetmeyen' iyimser bir grup."
MHP, "seçim sürecindeki yoğunluk nedeniyle" bu haberin hazırlanış sürecinde sorularımıza yanıt veremeyeceğini bildirdi.