AKP kurucularından HDP Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a "AKP içinde ülkenin bir savaşa sürüklendiğini söyleyebilecek kimse olmadığını, icap ederse söylemeye cesaret edenin dayak bile yiyebileceğini" öne sürdü.
Cumhuriyet'ten Selin Ongun'a konuşan (17 Ağustos 2015) Fırat, "İcap ederse dayak bile yer, dediniz. Geçmişte eleştirileri söylediği için dayak yiyen oldu mu?" sorusuna "Siz medyadan geliyorsunuz kimin dayak yiyip yemediğini bilirsiniz" yanıtını verdi.
Fırat, "Erdoğan’ın parti içinde hâlâ çok büyük bir gücünün olduğunu" ifade ederek, Erdoğan’ın AKP’nin tek başına iktidar olamamasının sorumlusu olarak da Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu gördüğünü iddia etti.
Dengir Mir Mehmet Fırat'ın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
'Davutoğlu’nun başbakanlığının devam edeceği kanısında değilim'
Beklediğim bir şeydi. Cumhurbaşkanı’nın tutumunu gördükten sonra Sayın Davutoğlu’nun o talimat dışına çıkması mümkün değildi.
- Neden değildi?
Parti en alt birimden en tepeye Cumhurbaşkanı’nın daha önce dizayn ettiği yapılanmadır. Nasıl atama yaptı ise o atadığı kişiyi alabilme imkanına sahiptir. Davutoğlu aslında bunu görüyor ama herhalde o cesarete sahip değil. Ya da başbakanlık hoşuna gitti, başbakan olarak devam etmek niyetinde. Fakat ileride görürüz, Davutoğlu’nun başbakanlığının devam edeceği kanısında değilim.
- AK Parti kurultayından sonra değişeceğini mi düşünüyorsunuz?
O düşüncedeyim. Çünkü AK Parti kurulduğu tarihten bu yana ilk kez yenilgiyi tadıyor. Partinin tek başına iktidar olamamasının bence gerçek sorumlusu Cumhurbaşkanı. Ama Cumhurbaşkanı’nın temel bir özelliği vardır. Başarı hep ona aittir ama başarısızlık mutlaka bir başkasına havale edilir. Şimdi başarısızlığın havale edileceği tek kişi Genel Başkan Davutoğlu’dur. Dolayısıyla Davutoğlu’nun bu başarısızlığın ceremesini çekmez ise sorumluluğun Cumhurbaşkanı’nın sırtında kalması mukadderdir. O bakımdan tahmin ediyorum ki büyük kongrede yeni bir yapılanmaya gidecektir.
- Başbakan Yardımcı Yalçın Akdoğan'ın “Öcalan bunları yakalasa sopayla kovalar” sözleri çok tartışıldı. Öcalan'ın HDP'yi de, AK Parti'yi de devlet yetkililerini de eleştirdiği haberleşti. Ne diyorsunuz?
Cumhurbaşkanı'na aşık olan bir Şems vardı medyada. Bizim Başbakan Yardımcısı da Öcalan mahbubu olmuş. Öcalan'ın konuşmasına müsaade yok. Zaten onunla görüştürülseydi belki de bu çatışmaların hiçbiri olmazdı. Belki de şu an silahlar patlamıyor olacaktı. Nutuklara bakın şimdi… Şu anda ölümlerin tamamı AK Parti iktidarının devamı için meydana geliyor. Bu ülke için bir savaş yapılmıyor.
- Defalarca AK Parti MYK’sinde bulundunuz. Orada bunlar konuşulmaz mı?
Hayır konuşulmaz. Ben orada altı yıl kaldım. Yine o günlerde bir iki ses çıkıyordu. Ama bugün uzaktan yakından böyle bir şey söyleme gücüne sahip kimse yok. Tek bir şey var, göze girip bundan sonraki seçimi garanti edebilmek. Günde 6 şehit gelmiş, insanlar ölmüş, Türkiye Ortadoğu bataklığına hızla sürüklenmiş. Şu anda her türlü organizasyon bu işin içinde. Amerikan Konsolosluğu saldırısı örnek. Ve Türkiye maalesef hızla toplumsal yırtılmaya doğru gidiyor. Artık bu düşük profilli savaş değil. Ülke bir savaşa gidiyor. Çünkü Türkiye artık sadece bir iç mesele ile uğraşmıyor. Türkiye kendi dışındaki ateşin içine hızla sürükleniyor. Bunu kaldırabilecek hiçbir ülke yok. Bazen iktidar insanları köreltir. Şu andaki kararların hareket saiki kin, nefret ve kaybetme kızgınlığı. Onun için de doğru düşünemiyorlar, doğru karar veremiyorlar. Türkiye bugün hakikaten bir siyasi açmazın içinde. Ülkenin içeride de dışarıda da başı belada. Bu şartlar halinde bir erken seçim Türkiye'nin zaman ve ekonomi kaybıdır. Ama daha en önemlisi bu zaman kaybının içinde insan kayıpları olacak.
Kimse cesaret edemez, icap ederse dayak bile yer. Şu anda üzülmesin diye Cumhurbaşkanı'na bir Rockefeller gazetesi çıkarılıyor. Her şey sütliman gösteriliyor. Devlet ve siyasi deneyimi olan hiç kimse de Sayın Cumhurbaşkanı'na bu yapılanlar hatadır, bunların yapılmaması lazımdır, demiyor.
- İcap ederse dayak bile yer, dediniz. Geçmişte eleştirileri söylediği için dayak yiyen oldu mu?
Siz medyadan geliyorsunuz kimin dayak yiyip yemediğini bilirsiniz.
- Mecazi anlamda mı söylüyorsunuz?
İcap ederse fiili güç de kullanabilir. (Bundan sonraki birkaç cümlesini, yazılmamak kaydıyla notunu vurgulayarak, aktarıyor. Takibinde yazılmak kaydıyla söyleşiye devam ediyor) Hatırlayın, 2007'de bir anayasa çalışmamız oldu. Bugün konuşulduğu gibi Türk tipi bir başkanlık sistemi var mıydı orada? Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin sınırlandırıldığı güçlendirilmiş bir parlamenter sistemden bahseder orada AK Parti. Peki, ne oldu da 2011'den sonra Türk usulü bir başkanlık sistemi ortaya atıldı?
Söyleşinin tamamı için tıklayın