AKP kurucularından Fırat'tan yargı paketi yorumu: Türkiye için en büyük felaketlerden, 1990’lı yıllara dönülüyor

AKP kurucularından Fırat'tan yargı paketi yorumu: Türkiye için en büyük  felaketlerden, 1990’lı yıllara dönülüyor

AKP’nin kurucuları arasında da yer alan eski Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, kamuoyunda geniş yankı uyandıran AKP’nin Meclis'e sunduğu son yargı paketi için "Türkiye'nin başına gelen en büyük felaketlerden birisi" değerlendirmesinde bulundu. Fırat, "1990'lı yıllara dönüyoruz. Siz evrensel hukuk kaidelerinden kaydığınız süreç içerisinde hukuk sizi keser. Hukukun öyle bir özelliği vardır. Yani, hukukla oynanmaz" dedi.

Cihan Haber Ajansı'ndan Vedat Denizli’ye konuşan AKP'nin kurucuları arasında yer alan ve bir dönem AKP Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Dengir Mir Mehmet Fırat, yeni yargı paketinden sonra aynı yönde başka yasaların geleceği uyarısında bulundu. Türkiye'nin otoriter bir yapıya evrildiğini ifade eden Fırat, hükümetin bir dönem Hizmet Hareketi'ni ocaktaki kızgın kestaneleri toplamak için 'kullandığını' sonrasında ise hedef haline getirdiğini söyleyerek cemaatin 'terör örgütü' ilan edilmesi durumunda buna şaşırılmaması gerektiğini belirtti.

Dengir Mir Mehmet Fırat, Meclis'e sunulan son yargı paketi için 'Bir felakettir' nitelendirmesinden sonra "Türkiye'nin başına gelen en büyük felaketlerden birisidir bana göre. 2003'ten itibaren AK Parti olarak Avrupa Birliği (AB) müktesebatını kabul etmeye başladık. Özgürlüklerin önünde bazı şeyler kaldırıldı. Hepsi kalktı mı? Hayır. Bazı demokratikleşme adımları atıldı. Türkiye tam demokratikleşti mi? Hayır. Şimdi oradan bir geri dönüş var. 1990'lı yıllara dönüyoruz" diyerek bunun bir çözüm olmadığını belirtti.

Geçmişte gerçekleşen darbelere işaret ederek cezaları artırma yoluyla toplum mühendisliği yapmayı Türkiye'nin birkaç kez yaşadığını ifade eden Fırat, "Bunların fayda vermediğini ancak kan, gözyaşı, geri kalmışlığa sebep olduğunu gördük. Siz evrensel hukuk kaidelerinden kaydığınız süreç içerisinde hukuk sizi keser. Hukukun öyle bir özelliği vardır. Yani, hukukla oynanmaz" dedi.

 

'Bunun arkasından aynı yönde başka yasalar gelecektir'

 

AKP hükümetinin son getirilen özgürlükleri kısıtlamaya yönelik yargı paketi ile yetinmeyeceğini kaydeden Fırat, "Yalnız burada kalacak mı? Ben zannetmiyorum. Bunun arkasından aynı yönde başka yasalar gelecektir. Allah, encamımızı hayır etsin diyorum bu konuda" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kırmız Kitabın yeniden düzenleneceğine dair beyanlarını hatırlatan Fırat, "Daha önce PKK bunun içerisindeydi. Dini gruplar vardı, onlar çıkartılmıştı. PKK kalmıştı, herhalde onun yanına bir de 'paralel yapıyı' de ekleyecekler. Belki de 'terör örgütü' olarak ilan ederlerse pek hayret etmemek lazım. Bu da var ilerde, öyle tahmin ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.

 

'Ocakta kestane kalmayınca hedef haline gelindi'

 

Fırat, Ergenekon sürecinde hükümetin 'paralel yapı' diyerek şikâyet ettiği kesim için "(Hükümetin)Ocağın üstündeki kestaneleri birilerine toplatması gerekiyordu. Onun için evrensel hukuka uygun olmayan yapılanmalar meydana getirildi. Denetlenmesi mümkün olmayacak şekilde yetkiler verildi. O gün ben yine karşı çıktım, bunun yanlış olduğunu söyledim" şeklinde konuştu.

"Emniyet Genel Müdürlüğü'ne ya da daire başkanlıklarına Pensilvanya'dan atama yapılmadı ki" diyen Fırat, bu atamaların üçlü kararnamelerle yapıldığına dikkat çekti. Fırat, son dönemde hükümet kanadının cemaate yönelik sert tavrını ise şu sözlerle özetledi:

"Şimdi kalkıp, ocak üstünde kestane kalmayınca başka yerde kestane aramaya kalkınca hedef haline gelindi. Orada da bir hukuksuzluk, haksızlık yapıldı. Niye? Çünkü, anayasaya göre her Türk vatandaşın haklarından birisi de devlette görev alma hakkıdır."

Bunun anayasal bir hak olduğunu vurgulayan Fırat, kişilerin inanç, mezhep ya da etnik aidiyetlerini devlete aksettirmemek şartı ile devlette çalışma hakkına sahip olduğunu vurguladı.

 

'Türkiye, bugün otoriter bir yapıya sahip'

 

Dengir Mir Mehmet Fırat, bir partinin genel başkanı ya da milletvekillerinin uygunsuz görüntülerinin internette yayınlandığında birileri meydanlarda "Bu özel hayatla ilgili değildir, siyasetçinin özel hayatı yoktur" derse ve onun faillerini bulmazsa, kendisiyle ilgili kasetlerin çıktığında bağırma hakkının olmadığını savundu. Türkiye'de 12 Eylül darbesinin ürünü olan liderler sultasına izin veren hukuksal düzenlemelerden kaynaklanan sıkıntıların yaşandığına dikkat çeken Fırat, günümüz Türkiye'si için "Otoriter bir yapıya sahip şuanda" tespitinde bulundu.

 

'Vatandaşımız demokrasiyi daha özümsememiş, ümidim yok'

 

Türkiye'nin otoriter bir yapıya evrildiğini kaydeden Fırat, bununla beraber vatandaşların demokrasiyi özümsemediğinden söz ederek "Bir yandan da ümidim yok" diye konuştu. Fırat, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Vatandaşımız demokrasiyi özümsememiş daha. Entelektüellerimiz dahil olmak üzere. Kendisine ihtiyaç duyduğu miktarda demokrasi, kendisinin ihtiyaç duyduğu miktarda da özgürlüktür. Bunun haricinde çok da ilgilenmez. Kamuoyu yoklamalarına özgürlükler ve demokrasi 16 .- 17. sırada gelir önem sıralamasında. Ekonomik sorunlar daha baştadır. Geçim sıkıntısı falan ondan sonra da terör gelir o dönemde terör artmışsa. Bağımsız yargı olsun mu? Bu insanların çok gündeminde değil. Bu demokrasi kültürü ile ilgili bir konu."

 

Bingöl saldırısının arkasında 'derin devlet' var

 

9 Ekim tarihinde Bingöl Dörtyol'da Bingöl Emniyet Müdürü ve ekibine yönelik yapılan silahlı saldırıda Emniyet Müdür yardımcısı ve bir komiserin yaşamını yitirdiği, Emniyet Müdürü ve bir polis memurunun yaralandığı olayla birlikte çözüm sürecinin geldiği noktayı Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) değerlendiren Dengir Mir Mehmet Fırat, olayların perde arkasının görünenden daha karanlık olduğunu ifade etti.

PKK ve HDP'nin çok zaman serhildan (direniş) çağrısı yaptığını ancak bölge insanının buna çoğunlukla rağbet etmediğini ifade eden Fırat, Bingöl'de gerçekleştirilen saldırının arka planın iyi incelenmesi gerektiğini vurguladı. Fırat, "Cumhurbaşkanı hemen failler için 'cezalandırıldı, öldürüldüler' dedi. Ama ondan sonra yayın yasağı getirildi. Bu öldürülenler acaba fail miydi, değil miydi? Yoksa fail başkası mıydı? Çünkü biz bunları 90'lı yıllarda yaşadık. 90'lı yıllarda Türkiye'de birçok general da dahil olmak üzere, çok kişi öldürüldü. Jandarma Genel Komutanı öldürüldü. Ancak daha sonra, belki 10 yıl sonra bunların gerçek yüzleri ortaya çıktı ki, bunu PKK yapmamış. Bunun arka perdesinde başka aktörler var. Ben Bingöl'deki olayda da, yağmalama olaylarında da yani, o kitleleri tahrik edip, 6-7 Eylül olayları gibi ki, 6-7 Eylül olayları da öyle başlamıştı. Yunanistan'ı protestoydu ama sonrasında bir vandallığa, bir soyguna dönüştü. Ben orada da (Bingöl'de) arkasında başka güçlerin olduğunu düşünüyorum. Yabancı istihbarat örgütleri olabilir, bana göre Ergenekon olabilir" derken, "derin devlet diyebilir miyiz?" sorusuna "Diyebiliriz" cevabını verdi. Fırat, çıkan olayları sadece görüldüğü gibi algılamanın çok doğru bir sonuç vermeyeceğinin altını çizdi.

 

‘Bu bir ayaklanma değildir, ayaklanmada silah olur’

 

Hükümeti Kobanê sorununu doğru algılayamamakla eleştiren Fırat, meselenin sadece Suriye'deki Kürtleri ilgilendirmediğini akrabalık bağlarından dolayı Türkiye'deki Kürtleri de yakından ilgilendirdiğini belirtti.

Kobanê saldırısı sonrasında gelişen olayları 'vandalizm' olarak niteleyen Fırat, "Bunu ben bir ayaklanma olarak nitelendirmiyorum. Bunu ben bir vandalizm olarak şey yapıyorum. Bu bir ayaklanma değildir. Ayaklanma silahlı bir karşıkoyuştur. Burada öyle bir şey yok" dedi.

Çıkan olaylarda HDP'nin çağrısının etkili olduğunu kaydeden Fırat, oturma eylemi gibi barışçıl bir eylemin tercih edilmesi durumunda Kobani'deki yaşanan dramın hem Türkiye hem de dünya kamuoyuna daha etkili şekilde duyurulabileceğini anlattı. Fırat, dünyanın farklı noktasındaki mağdur insanlara yardım elini uzatan hükümetin kendi vatandaşlarının Kobani'deki akrabaları olan insanlarla da yakından ilgilenmek durumunda olduğunu söyledi.

 

‘Abdullah Öcalan ile görüşülmesi anormal bir şey değil’

 

Çözüm sürecinin baştan yanlış yapılandırıldığını ifade eden AK Parti kurucularından Dengir Mir Mehmet Fırat, "Kürt sorunu ile PKK sorunu bir addedildi. Bu büyük bir hataydı. Kürt sorununu, vatandaşın doğrudan doğruya temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması ile ilgili bir sorundur. İkincisi ise 30 yıla yakın Türkiye topraklarında meydana gelen bir savaşı yürüten PKK sorunudur" dedi.

Sorunun çözümü noktasında PKK ile yapılan görüşmeleri onayladığını kaydeden Fırat, kimle kavga edildiyse onunla barışma adına Abdullah Öcalan ya da örgütün lider kadrosuyla görüşülmesinin yadırganmaması gerektiğini kaydetti. Fırat, "Abdullah Öcalan'ın PKK üstünde etkinliği hala devam ediyor. Bu süreç içerisinde Abdullah Öcalan ile görüşülmesinin ben anormal bir şey olduğu kanısında değilim" dedi.

 

‘Çözüm süreci şu anda bir çıkmazın içinde’

 

İki yıllık ateşkes sürecinde şehit cenazesinin gelmediğine dikkat çeken Fırat, "Ancak temel yanlışlık şurada; Kürt sorunu kapsamında temel hak ve özgürlükler hiçbir şekilde bir kişi, bir grupla ya da bir siyasi parti ile pazarlık unsuru yapılamaz. Hatta referanduma dahi sunulamaz" ifadelerini kullandı. Söz konusu özgürlüklerin pazarlık konusu yapıldığı anda işin çıkmaza gireceğini kaydeden Fırat, "Bana göre (çözüm süreci) şuanda bir çıkmazın içinde" değerlendirmesinde bulundu.

 

‘AK Parti'nin yeni hedef kitlesi MHP tabanı’

 

Haziran 2015'de yapılacak genel seçimlerin sonrasına bırakılacak bir çözüm sürecinin biteceği kanısını taşıdığını ifade eden Fırat, bazı belirtilerin bunu gösterdiğini savundu. AK Parti'nin muhafazakâr Kürt vatandaşlardan aldığı oyun donduğunu aktaran Fırat, "2015 seçimleri çok önemli çünkü başkanlık için anayasa değişikliği hedeflendiğine göre (Meclis'te) bu sayıyı bulabilmek için yeni hedef kitle araması lazım. Bu hedef kitle de bana göre MHP'nin tabanıdır" değerlendirmesinde bulundu.

Fırat, hükümetin bu yöndeki bir girişiminin, çözüm sürecinin askıya alınması ya da sürüncemeye bırakılması gibi bir sonuç doğuracağına inanıyor. Hedeflenen milliyetçi oyları kaybetmeme adına kamuoyunda tartışılan Abdullah Öcalan'ın kalan cezasını ev hapsinde geçirmesine imkan tanıyan bir uygulamaya gidilmeyeceğini kaydetti.