AKP'li belediye başkanının hakaret ettiği şehit yakını: Görüntüler, yaşananların üçte biri; ne hakaretler, ne tehditler...

AKP'li belediye başkanının hakaret ettiği şehit yakını: Görüntüler, yaşananların üçte biri; ne hakaretler, ne tehditler...

Ordu, Gürgentepe'nin AKP'li Belediye Başkanı Yaşar Şahin'in sendikadan istifa etmesi yönünde baskı yaptığı ve hakaret ederek odasından kovduğu şehit yakını ve belediye işçisi Sevinç Karaca, "O görüntülerdeki (yaşananların) üçte biri. Ne hakaretler, ne tehditler... O (olay) hariç üç kez odasından kovdu. Görüntülerin çekildiği gün önce toplantı yaptı. İstifa etmeyenleri kırmızı kalemle çizmişti. En sonda ben vardım. "Etmiyorum" dedim. Kovdu beni. Öğleden sonra çağırdı. Öğleden sonraki konuşma o video işte" dedi.

TIKLAYIN - AKP'li belediye başkanının şehit yakınına hakaret ettiği görüntüler ortaya çıktı

Belediye işçilerine sendikadan istifa etmeleri yönünde baskı yaptığı belirtilen Ordu’nun Gürgentepe ilçesinin AKP'li Belediye Başkanı Yaşar Şahin'in kendisiyle görüşmek için gelen şehit yakını ve belediye işçisi olan Sevinç Karaca'yı hakaret ederek odasından kovduğu ortaya çıktı.

Halk TV'den İsmail Saymaz'a konuşan Sevinç Karaca, olayla ilişkin olarak, "2017'de temizlikçi olarak girdim. Taşeronduk, kadrolu olduk. Eski Başkanımız Yener Yalçınkaya istedi, sendikaya girdik. Şahin gelince "Sendika istenmiyorum, istifa etmeyenlerin gereğini yaparım" dedi. 7-8 kişi istifa etti. Diğerleri etmeyince çağırıp toplantı yaptı, tehditkar konuşmaları oldu" dedi. 

İstifa etmediğini söyleyen Karaca, "O görüntülerdeki (yaşananların) üçte biri. Ne hakaretler, ne tehditler... O (olay) hariç üç kez odasından kovdu. Görüntülerin çekildiği gün önce toplantı yaptı. İstifa etmeyenleri kırmızı kalemle çizmişti. En sonda ben vardım. "Etmiyorum" dedim. Kovdu beni. Öğleden sonra çağırdı. Öğleden sonraki konuşma o video işte" diye konuştu. 

Saymaz'ın soruları ve Karaca'nın yanıtları şöyle:

Kaç kez bu muameleye maruz kaldınız?

Dört kez. "Kuş kadar beyninizle başkanla uğraşabileceğinizi mi zannediyorsunuz" (diyordu.) "Başkanım, ben hakkımı savunuyorum. Niye böyle yapıyorsunuz" dediğimde deliriyordu. Ağza alınmayacak hakaretler söylüyordu.

Neden istifanızı istiyor?

Bana "10 işçi çıkacağım, ekibimi kuracağım" demişti. Bizi çıkarıp iki işçi aldı.

Görüntülerden sonra neler oldu?

Bizi garson olarak görevlendirdi. Garsonlara tazminat az ödeniyormuş. Temizlikçilere daha fazla. Sonra çıkışımı verdi.

Yaşadıklarınız sizde nasıl bir etki yarattı?

"Allahım rızık senden, kuldan değil." Hep öyle dedim. Biz adalete başvurduk. Sonra Allaha dua ederek bekledim. Yanlış bir şey yapmadım. Hakkımı savundum. Onurumu, kadınlığımı, insanlığımı savundum. Niye diye sorarsan; başkana da söyledim, ben fakirlikle, yetimlikle büyüdüm. Ben ineğin yediği otları tencerelere koydum, aş yaptım. Benim rızkımı sen vermedin. Hakaret edemezsin. İyilikle anlat ki güveneyim sana. Öyle bir üslubu vardı ki, anlatamam.

İşten çıkarıldınız. Sonra?

Mahkemeye verdim. Sendikamız, Allah razı olsun, sahip çıktı. Bir bacısına yapılmış kadar bizi savundu. Gürgentepe'yi terk ettim. 22 yıllık emeğimi bırakıp Ordu'ya taşındım. Tekstil atölyesinde makinacıyım.

Neden göçtünüz?

E ne yiyip ne içeceksin? Çalışman gerekiyor. Ev aldım, borçluyum. Çocuklarım okul okuyor. Tek maaşla geçinme şansın zor. Mecbur. Bir de psikoloji...

Eşiniz ne iş yapıyor?

Şehit yakını olduğu için Milli Eğitim'de şofördü. Başkan onunla da uğraştı. Tehditkar haberler gönderdi, "Postalarım" diye.

Davayı kazandınız.

Kazandım. Başkan "Mahkemeyi kazansalar bile belediyenin kapısından içeri sokmayacağım" diyormuş. Arkadaşlarımla birlikte işimi geri istiyorum. Büyük bir haksızlığa uğradım.

Haksızlığı yetkililere söylemediniz mi?

Kaymakama, valiye, büyükşehir belediye başkanına söyledim. AK Partili iki vekile gittim. Hem de videoyla... "İlgileneceğiz" dediler. Bir buçuk yıl oldu, hala ilgileniyorlar.

Siz AK Partiliydiniz değil mi?

Dört yıl Gürgentepe Kadınlar Kolu yönetimindeydim. Yıllarca emek verdim. Şu an üye değilim.

Ayrıldınız mı?

Bu süreçten ötürü ayrıldım. Üyeliğim olmaz bu saatten sonra, olamaz. Gerçek bu. Allahın bildiğini kul da bilsin.

Başkan şehit yakını olduğunuzu biliyor muydu?

Biliyordu. O çocukluğumuzu bilir bizim.