Eski AKP milletvekili, Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, "Aday adaylığı sürecinde bir filtreleme sistemi olmalı, herkesin aday adaylığı başvurusu kabul edilmemeli. Adayların tespiti prosedürü de, sadece milletin isteği doğrultusunda şekillenmeli, milletin istemediği isimler zinhar listelere konulmamalı. 3 dönem kuralı da istisnasız uygulanmalı" çağrısını yaptı.
Metiner, yazısında, "AK Parti’nin bu süreçte kimi isimlerin aday adaylıkları konusunda bile seçici olması gerektiğine inananlardanım. Bir filtre sistemi olmazsa, kripto kimi unsurların aday adaylığı başvurularının kabulü bile, AK Parti’nin imajına yönelik farklı bir algı operasyonuna konu olabilir. Bunu engellemenin yolu nedir bilmiyorum. Ama parti yöneticileri mutlaka bir yolunu bulmalı diye düşünüyorum. Kendi aday adaylıklarını şimdiden kişisel piar ve baskı unsuruna dönüştürenlerin ilerde telafisi mümkün olmayan zararlar verebileceğini düşünmek lazım. Bu tip isimlerin aday adaylığı başvurularının kabul edilmemesi, siyasi süreç açısından bence büyük önem arz ediyor" düşüncesini dile getirdi.
Metiner, şu ifadeleri kullandı:
"Sahada gördüğüm bir gerçeklik de şu: Millette karşılığı olan ve dava hassasiyeti bakımından da herkesin takdir ettiği, bir başka deyişle, sadâkatleri sınanmış olan pek çok insan aday adaylığı başvurusunda bulunmaktan kaçınıyor. Nasıl olsa gene o birileri, yani yerelde partiye ve davaya zarar veren, artık millet nezdinde de zerre itibarı kalmamış o birileri yukarının gücüyle listelere tekrar girer diye düşünüp el etek çekiyorlar. “Refüze olmaktansa başvurmamak evladır” diyenlerin sayısı az değildir. O yüzden milletvekili adaylarının sadece resmi başvurusu olanlar arasından belirlenmesi, beraberinde başka ciddi sıkıntılar getirecek besbelli.
Âcizane önerim, teşkilat sistemi dışında kalmış veya bırakılmış, ama milletin gönlünde yeri olan bu isimlere ulaşılmasıdır. Veya objektif bir anketle millete kimi istediklerini sorma yoluna gidilmesidir. İsim sorup manipüle etmek yerine doğrudan kendi ilinde veya ilçesinde kimi görmek istediğinin sorulması, daha sağlıklı olur. Bunun için süre yeterli midir bilmiyorum. Ama sadece resmi başvurular üzerinden yapılacak bir seçim, menfi sonuçlara kapı aralar. Anketlerin yanı sıra illerde güvenilir hasbi insanlara isimlerin sorulması, onların mülahazalarının en az genel merkez komisyonlarındakiler kadar önemsenmesi, bence doğru sonuçlara ulaşmak için elzemdir.
Genel merkezdeki seçici kurulların yalnızca merkezde görevli kişilerden oluşması ise bir başka handikap bence. O seçici komisyonların teşekkülü bu dönem farklı olmalıdır. Ahbap-çavuş ilişkilerinden arınmış bir seçiciler kurulunun teşekkülü sağlanabilirse, bu dönem daha güçlü ve hasbi insanlarla güçlenme imkânı doğar.
Kimsenin şahsıyla bir alıp veremediğimiz yok. Kendi şahsımız için talep ettiğimiz hiçbir şey de yok. Lakin bulundukları illerde partiyi küçültmüş ve milleti küstürmüş isimlerde ısrar edilmesi halinde ortaya çıkabilecek menfi sonuçlara şimdiden dikkati çekmek de boynumuzun borcudur bizim.
Dün en tepemizde olan, ama bugün herkesten çok karşımıza geçip düşmanlık yapan o isimlerin benzerlerinin Meclis’e taşınması, bu kez altından kalkılmayacak siyasi yıkımları beraberinde getirir. AK Parti, Reis’in dediği gibi milletin partisidir. Milletin talepleri dikkate alınmazsa hem ilkeden sapılmış olur, hem de siyasi hüsrana kapı aralanmış olur. Üç dönem kuralının istisnasız uygulanması, milletin bir talebidir. 4 ve 5 dönemliklerin bile tekrar seçilmeyi düşünmeleri millet nezdinde büyük tepkilere yol açıyor. İstisnası olan kurala, kural denmez. Kural istisnasız uygulandığında anlamlıdır ve dahi gereklidir."