AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, daha önceki senelerde Türkiye'yi yurt dışında temsil edenler ile şimdiki Cumhurbaşkanı'nı karşılaştırarak, "Bazen de gidip bizi temsil edenlerin o ezik tavrı hepimizin içini yakardı. Şimdi Cumhurbaşkanı'mızla görüşmek için hepsi sırada bekliyorlar. Allah'a hamdolsun gidiyor, bu milletin onurunu dimdik ayakta temsil ediyor. Bu bizim için başlı başına bir şeref vesilesidir." iddiasını dile getirdi.
AKP'li Özhaseki, partisinin Mersin İl Başkanlığını ziyareti sırasında konuştu. Ekonomiye değinen Özhaseki, "Ekonomi çok konuşuluyor, doğru. Sorunlar elbette var. Bunları aşacak kadro ve irade bizde var. Hiç kimsenin endişesi olmasın." dedi. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkeyi ve milleti temsil ettiğini söyleyen Özhaseki, şöyle devam etti:
"Geçmişte yurt dışına çıkan cumhurbaşkanlarımız, başbakanlarımız orada randevu almak için aylarca beklerler sonra da bir fotoğraf karesi verebilmek için de bir sürü uğraş içerisinde olurlardı. Bazen de gidip bizi temsil edenlerin o ezik tavrı hepimizin içini yakardı. Şimdi Cumhurbaşkanı'mızla görüşmek için hepsi sırada bekliyorlar. Allah'a hamdolsun gidiyor, bu milletin onurunu dimdik ayakta temsil ediyor. Bu bizim için başlı başına bir şeref vesilesidir.
Allah'a hamdolsun bayrağımız dalgalanıyor, ezanımız okunuyor. Gittikçe de büyüyoruz. Düşmanlara korku salıyoruz, içerideki dostlar da güven duyuyor.
Biz bu mücadeleleri verirken elbette ki muhalefetten destek beklemiyoruz ama en azından yerli, milli olmalarını beklemek hakkımız. Suriye'de bu milletin güvenliği için bir operasyon yaptığımızda 'Evet gidin orada bu milletin güvenliğini sağlayın.' demelerini bekliyoruz. Akdeniz'de haklarımızı ararken en azından arkamızda durmalarını bekliyoruz. Ama heyhat nerede? Özellikle ana muhalefet, Deniz Baykal'dan sonra bir başka yere doğru evrildi. Deniz Baykal'a ömrümde hiç oy vermiş bir adam değilim, sempatiyle de bakmadım ama yerli, milli bir adamdı. Onu ne zaman ki FETÖ operasyonuyla indirdiler, yerine Kemal Bey'i getirdiler. Her şeye müsait bir adam geldi ortaya.
Her yaptıklarına dikkat edin, iki ana stratejileri var. 'Recep Tayyip Erdoğan gitsin, ne olursa olsun, isterse batsın, ülke önemli değil' ve 'AK Parti gitsin, ne olursa olsun.' Onun içindir ki yedili benzemezler bir araya geldi. Bu yedili grup ömürlerinde birbirlerini sokakta görseler selam vermezler. Eşlerini alıp bir gün akşam birbirlerine çay içmeye gitmemişlerdir. Bunların hiçbir dünya görüşü birbirine benzemez. Nihayetinde inançları da çoğu zaman birbirleriyle tezat teşkil eder. Ekonomik konulardaki görüşleri, sosyal olaylara bakışları birbirine tezat teşkil eder. Bunlar bir araya geldiler, 37-38 kere buluştular. Bulabildikleri tek kelam 'Güçlendirilmiş parlamenter sistemi uygulayacağız.' Bunun Türkçesini ben size söyleyeyim, 'Biz yedili koalisyon kurmak istiyoruz' diyorlar. Biz ikili, üçlü koalisyonlardan neler çekildiğini iyi biliyoruz. O günlerde ne sıkıntılar yaşandığını, kavgalar edildiğini, ortalama ömürlerinin bir sene olduğunu çok iyi biliyoruz. Siz daha masada otururken 'Kim sağda, kim ortada oturacak?' diye tartışıyorsunuz. İnsanlar toplantı için girdiklerinde 'Kim önden girecek, arkadan çıkacak?' diye bir ay boyunca tartıştınız. Türkiye'nin devasa meseleleri karşısında Allah bilir kaç yüz sene tartışırsınız. Oradan yemek menüleri daha çok merak edilir hale geldi. Böyle bir grubun tehlikesinden Türkiye'yi Allah korusun. Ben yıkmak için toplanmış bir ekip olduklarına inanıyorum.
Çalışmıyorlar ama çalışıyormuş gibi gözükmek istiyorlar. Dürüst değiller ama dürüstmüş gibi numara yapıyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin algı operasyonları için ayırmış olduğu, geçen yıl ödedikleri bedel 849 milyon lira. Sosyal konutlar için 12 milyon, İstanbul'a deprem geliyor, hazırlık için ayrılan para 495 milyon ama algı operasyonları için ayrılan ve harcanan para 849 milyon lira. 'Beni dürüst, çalışkan gösterin. Ben aslında gidiyorum kayak yapıyorum ama siz beni iş başında gibi gösterin. Ben şortla geziyorum, denize girmek, tatil yapmak bana yakışıyor ama siz yine de beni çalışıyor gibi gösterin. Ben İngiliz büyükelçisiyle yemek yerim ama siz beni karla mücadele ediyor gibi gösterin. Hatta beni büyükşehir kesmez cumhurbaşkanı adayı gibi gösterin' diye dökülüyor bu paralar. Buna biz şaşırıyor muyuz? Hayır.
Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı benim. Bütün belediyelerimize diyoruz ki 'İster CHP'de, ister başka partilerde olsun meclise bir onay geldiğinde doğruysa, haklıysa, milletin menfaatineyse evet deyin, asla itiraz etmeyin.' İstanbul ve Ankara'da meclise gelen tekliflerin ortalama yüzde 98'ine 'evet' demişiz. 'Hayır' dediklerimiz sadece yeşil alana bir şey koymaya kalkıyorlar veya yanlış şeyler getiriyorlar, 'Olmaz, ona izin vermeyiz.' diyoruz. Onun dışında hepsine 'Evet' diyoruz. Mecliste bulundukları bütçeden daha fazla parayı Ankara gönderiyor bunlara. Bazen iki katına yakın gönderiyor. Nasıl önünüzü kesiyoruz sizin? Bunların iş yapmaya niyeti, iş yapma becerisi yok ki. Ama bir şeyi itiraf ediyorum bunlar güzel heykel yapıyorlar. Milletin ihtiyacı o zaten. Bolca heykel yapıyorlar.
Bu milletin sicilli düşmanları, FETÖ'sünden PKK'sına oklarını kime çevirdiler? Cumhurbaşkanı'mıza çevirdiler. Kime dua ediyorlar? Altılı masaya dua ediyorlar. Yurt dışında, Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde, Amerika'da Biden dahil olmak üzere oklarını kime çevirdiler? Cumhurbaşkanı'mıza. Onların hepsi de oklarını ona çevirmiş vaziyetteler. Mecliste bu millet bizi seçti diyerek gelen ama bir gün olsun yerli ve milli olamayan muhalefet oklarını Cumhurbaşkanı'mıza çevirdi. Bunca olumsuzluğun ve birçok kötünün bir araya gelerek oklarını çevirmiş olduğu Cumhurbaşkanı'mızı Allah'ın izniyle biz de yalnız bırakmayacağız. Sonuna kadar yanında yürümeye devam edeceğiz."