AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, ABD Başkanı Donald Trump tarafından Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gönderilen ve "skandal" olarak tarif edilen mektupla ilgili olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, "Cumhurbaşkanımız alıp meseleyi kişiselleştirse, 'Bana böyle bir mektup geldi' deseydi daha mı doğru olurdu?" dedi.
Mektuba dair Ünal, "Trump’ın mektubu üzerinden birileri, 'Cumhurbaşkanımıza hakaret edilmesine asla gönlümüz razı olmaz' deyip, dün Kılıçdaroğlu’nun o çirkin mektubu alıp Meclis kürsüsünden okuması gibi o mektup üzerinden bir maalesef siyaset yürütüyorlar. Burada Sayın Cumhurbaşkanımız sahada en güzel şekilde cevabı vermek yerine orada kalkıp da, 'Bana böyle bir mektup geldi. Ben bu mektubu kabul etmiyorum' deyip, diplomasi örneği değil de bir duygusallık örneği mi sağlasaydı? Cumhurbaşkanımız meseleyi kişiselleştirip, ülkesinin çıkarlarını, Türkiye’nin çıkarlarını ve Türkiye’nin masada yürüttüğü oyunu bozmak için sızdırılan mektubu Cumhurbaşkanımız alıp meseleyi kişiselleştirse, 'Bana böyle bir mektup geldi' deseydi daha mı doğru olurdu? Asla. Ona verilecek en güzel cevabı sahada Mehmetçik, Türk ordusu verdi" açıklamasında bulundu.
Ünal, Anadolu Yayıncılar Derneği’nde (AYD) medya temsilcileriyle bir araya geldi. Soçi Zirvesi’nin ardından sonlandırılan Barış Pınarı Harekatı hakkında değerlendirmelerde bulunan Ünal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan sözleri hakkında, "Şu anda biz ne yapıyoruz, sen ne yapıyorsun? Türkiye 40 yıldan beri mücadele ettiği terör örgütüyle mücadelesinde nihai bir zafere ulaşmak üzere. Terörle mücadelede en temel sorunumuz Irak ve Suriye’deki yaklaşık bin 300 kilometre uzunluğundaki sınırın denetimiydi. Siz 910 kilometre uzunluğundaki Suriye sınırında güvenli bölgenizi oluşturmuşsunuz, 30 kilometre derinlikte terör örgütünü güneye, daha içe atmışsınız. Siz illerinizde, kırsaldan terörü temizlediğiniz gibi kendi sınırlarınızdan da terör unsurlarını temizlemişsiniz. Bu konuda haklılığınızı dirayetli ve güçlü bir şekilde dünyaya kabul ettirmişsiniz. Hem Amerika’yla, hem Rusya’yla aynı anda diplomasi yürütmüş, her ikisinden de istediğiniz sonuçları almışsınız" dedi.
Soçi Mutabakatı ile Türkiye’nin istediğini aldığını ve sınırlarını terör unsurlarından temizlediğini vurgulayan Ünal, "Özellikle Tel Rıfat ve Münbiç'in YPG-PYD unsurlarından temizlenmesi çok önemlidir. Burada Kamışlı konusunu birileri gündeme getiriyor. Daha önceden Kamışlı’da Rusların ve rejimin varlığı vardı. Sadece Kamışlı’ya özel bir orada ifade söz konusu. Onun dışında Irak sınırına kadar yine anlaşmaya dahil. Yaklaşık Haseke'ye kadar 30 kilometre bir derinlik o bölgede söz konusu. Türkiye sınır güvenliğini bu iki anlaşmayla sağlamıştır. Bundan sonra artık PKK'nın, PYD'nin Türkiye ile hiçbir şekilde bir sınırı kalmamıştır" diye konuştu.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği mektuba ilişkin de Ünal, "Trump’ın mektubu üzerinden birileri, 'Cumhurbaşkanımıza hakaret edilmesine asla gönlümüz razı olmaz' deyip, dün Kılıçdaroğlu’nun o çirkin mektubu alıp Meclis kürsüsünden okuması gibi o mektup üzerinden bir maalesef siyaset yürütüyorlar. Burada Sayın Cumhurbaşkanımız sahada en güzel şekilde cevabı vermek yerine orada kalkıp da, 'Bana böyle bir mektup geldi. Ben bu mektubu kabul etmiyorum' deyip, diplomasi örneği değil de bir duygusallık örneği mi sağlasaydı? Cumhurbaşkanımız meseleyi kişiselleştirip, ülkesinin çıkarlarını, Türkiye’nin çıkarlarını ve Türkiye’nin masada yürüttüğü oyunu bozmak için sızdırılan mektubu Cumhurbaşkanımız alıp meseleyi kişiselleştirse, 'Bana böyle bir mektup geldi' deseydi daha mı doğru olurdu? Asla. Ona verilecek en güzel cevabı sahada Mehmetçik, Türk ordusu verdi" açıklamasında bulundu.
Suriye’den Türkiye’ye yönelecek yeni bir terör tehdidine karşı; hangi derinlikte olursa olsun Türkiye’nin müdahale hakkı olduğunu ifade eden Ünal, "O yüzden burada gerçekten bu başarının Türkiye’nin bu başarısının ağız tadıyla bir tadını çıkaralım, ondan sonraki adımlarda da Türkiye’yi, Cumhurbaşkanımızı ve onun sahada ve masada elini güçlendirecek bir psikolojiye 'devam' demek lazım" dedi.
Türkiye’nin Esad’la ilişkisi olup olmadığı yönündeki soruyu yanıtlayan Ünal, "Dünyanın her yerinde ülkeler savaş esnasında bile farklı kanallardan, farklı zeminlerde farklı temaslar sağlar. Dolayısıyla bizim şu anda Suriye rejimiyle herhangi bir temasımız söz konusu değil; ama bizim dün Soçi’de oluşturulan muhtıranın sonuçlarını Esed dedi ki, 'Ben bunları kabul ediyorum ve bu alınan kararları da saygıyla karşılıyorum.' İlişki diyorsanız, nihayetinde bu da bir ilişki biçimidir" şeklinde konuştu.
Güvenli bölgeye Suriyeli sığınmacıların yerleştirilmesi konusuna ilişkin Ünal "Öncelikli olarak donör ülkelerin toplantısı ve bir araya gelerek bu konuda alacakları yardım kararı önemli. Bu hattı da üçe ayırmak gerekiyor. Afrin-Tel Rıfat-Münbiç-Ayn El Arap yani Tel Abyad’a kadar olan bölge 'A' bölgesi, Tel Abyad-Resulayn bölgesi 'B' bölgesi, 'B' bölgesi bizim Barış Pınarı Harekatı'nı yaptığımız bölge. Resulayn'dan Irak sınırına kadar olan bölge 'C' bölgesi. 'C' bölgesinde sadece bir farklılık var, orada sadece Kamışlı özelinde bir durum söz konusu. Zaten orası da şu anda hızla YPG-PKK-PYD unsurlarından temizleniyor. Hem, 'A', hem 'B', hem 'C' bölgesi için nihayetinde bu bölgeye yardım edecek donörlerle yapılacak toplantıda alınacak kararlarla bu belli olacak. Biz Türkiye olarak bunu teklif ediyoruz. Buraya ilk etapta 1 milyon kişiyi yerleştirebiliriz, ikinci etapta da ikinci 1 milyon kişiyi yerleştirerek burada 2 milyon kişilik bu 910 kilometrelik bölümde bir yerleşim planlaması yapılabilir" diye konuştu.