AKP Sözcüsü Ömer Çelik, "Bir iktidarı seçimle göndermeyi istemek her muhalefetin hakkıdır. 'Başka yollarla gidecek' demek millete karşı silah çekmenin referansıdır" dedi.
AKP MYK sonrası açıklamalarda bulunan Çelik, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Konuşmasının başında Koronavirüs'te gelinen noktayı anlatan Çelik şu ifadeleri kullandı:
"Gelinen noktada iki unsurun altını çizmek isterim. Birincisi vatandaşlarımızın tedbirlere uymasıyla birlikte bir normalleşme sürecine giriyor oluşumuz, konuşuyor olmamız son derece önemlidir. Bu alınan tedbirlere sıkı sıkıya riayet ettiğimiz için bunları konuşuyoruz. Tedbirlere ne kadar çok uyarsak normalleşme azami derecede mümkün olacak. Bütün vatandaşlarımızın sağlığını gözeterek kolaylaştırıcı adımların atılması bizi rehavete sevk etmektedir. Ümidimiz şudur; tedbirlere tam uyulsun ve normalleşme süreci ile uyumlu bir şekilde daha çok mesafe kat edelim. Geldiğimiz nokta sevindirici aşama ama aynı zamanda bundan sonra rehavete kapılmama konusunda birbirimizde telkinde bulunması gereken bir dönem. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyoruz.Ekonomisi bizden büyük, büyük devlet gibi davranamayan sadece iri devlet olanlara nazaran nasıl bir mücadele verdiğimizi hep birlikte gördük."
Çelik'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Bugün bir internet sitesindeki yazarın sayın Cumhurbaşkanımızı merhum Başbakan Menderes'in akıbetiyle tehdit eden bir süreç. Aylar evvel bu dönem bir askeri bürokratın yüce Meclis'e saldırısıyla başladı. Maalesef bildiğimiz parti her zaman olduğu gibi destek verdi. Bunlar devletin bürokrasisinde olurlar, bazen 367 ile bazen muhtıra ile önümüze çıkarlar. Bazen bir Baro açıklamasıyla kendilerini gösterirler. Bunun en acısı demokrasiyi felç etme örgütünün gönüllü militanları olmasıdır, yüce Mecliste bulunmasıdır. Saray rejimi demeye başladılar. Daha önce merhum Özal ve merhum Menderes'te de görmüştür. Askeri, yargı vesayetini tahrik etmeye çalışan bir üslupları vardır. Her işin arkasında bulunurlar, önde gözükmemeye gayret gösterirler. Bu saray rejimi tartışmasını uzun zamandır yapıyorlar.
Meclis'e yeni girdiğimizde sürekli rejim tartışması başlattıklarını çok iyi hatırlıyorum. İktidarımızın ilk döneminde bir grup başkanı 'Bu meclisi biz bile açık tutamayız' diyerek merhum Menderes'e gönderme yapmışlardır. Bu bizim bildiğimiz, mücadele ettiğimiz bir yöntemdir. Demokrasi mücadelesinin en büyük fitne ve engellerden biridir. Maalesef CHP'de grup başkan vekilinden il başkanına kadar antidemokratik imalarda bulunarak şöyle bir cümleyi yaşanmış, ödenmiş bedellerin vicdanına sahip hiç kimse kabul edemeyecektir, bu iktidar seçimle veya başka yollarla gidecek demek bu millete silah çekmenin, suikast yapmasıyla eşdeğerdedir. Sayın Kılıçdaroğlu bugün bir gazeteciye verdiği beyanatta 'darbeden bahsedilmesini doğru bulmuyorum' demiş. Biz de bunu söylüyoruz. 'Şu mensubunuz, milletvekiliniz darbe çağrısı yapıyor, bunlara karşı bir şey söyleyecek misiniz' diyoruz, bunlara karşı bir şey söylemiyor.
Biz asıl bu cunta çağrılarıyla cumhuriyetimizin ve demokrasimizin kazanımlarının örtbas edilmesine direniyoruz. Cunta çağrılarının ardında Yassıada kodu vardır. Kim rejim tartışması açıyorsa muhakkak surette zihninin arka planında Yassıada rejimini yeniden hayata geçirme stratejisi vardır. Bunun yol haritası bizce ve milletimizce malumdur. Demokrasiyi felç etme örgütü cunta çağrıları yaparak Yassıada'yı hatırlatarak sayın Cumhurbaşkanımızın akıbetinin Menderes'in akıbeti olacağına dair internet sitelerinde yayınlanmaya başladı. Bu milli iradeye yönelik suikast girişimidir. Neden bunlar hep aynı partide bulunuyor. Niye sürekli cunta çağrıları, milli iradeyi gasp etme çağrıları hep bir siyasi parti içindeki siyasetçilerden geliyor. Bunu çok iyi düşünmemiz lazım. O partideki demokrat arkadaşlarımızın buna tepki vermesi lazımdır.
Herkes kendi evini temizlemelidir. Demokrasi evini bu tür çirkinliklerden ne kadar temizlerse demokratik mücadeleye o kadar katkı verir. Milletimizin iradesi bellidir, bir daha bu ülkede Yassıada rejimi asla hayata geçmeyecektir, Yassıada rejimi cumhuriyetimizi ve demokrasimizi gasp edemeyecektir.
Normalleşme tedbirleri başladığında sınavlar ve diğer alanlarla ilgili konuların düzenlenmesi gayet normal. Bu çerçevede öğrenci kardeşlerimizin hazırlığını kolaylaştırmak için barajda indirim yapıldı, sınavın süresi arttırıldı, belli öğrenci kardeşlerimizin muaf olması sağlandı. 100 binden fazla öğrencinin üniversiteye girmesi sağlanacaktır. Muhalefet her şeyi istismar ediyor, sürekli iyi yapılan işler yerine afaki kötü işler peşinde koşuyor. Onlar işini yapıyor. Öğrenci kardeşlerimiz de biliyor ki, Türkiye'nin geleceği onlara aittir, onlarla ilgili olumsuz kararlar almamız mümkün değildir. Bu ülkeyi onların yöneteceği ülke olmaya hazırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.