AKP Sözcüsü Ömer Çelik, ABD Başkanı Donald Trump'ın dün akşam saatlerinde İran Başbakanı Benyamim Netanyahu ile birlikte Yüzyılın Anlaşması adıyla açıkladığı, Kudüs'ü tamamıyla İsrail'e bırakan Orta Doğu Barış Planı'na sert bir dille tepki gösterdi. "Garimeşru işgali meşrulaştırmaya çalışan bir plandır. İsrail'in oluşturduğu saldırgan fiili durumun yasallaştırılmaya çalışılmasından başka bir şey ifade etmiyor bu plan" diyen Çelik, "Açık bir şekilde, barış değil, bir işgal planıdır. İsrail'e yeni bir saldırganlık zemini oluşturmaktır" dedi.
Planın zamanına da dikkati çeken Çelik, "Yeni seçimden önce Netanyahu'ya destek verilmesi için Orta Doğu'da yeni çatışmaları destekleyecek bir tutumun ortaya çıktığını görüyoruz. Filistin tarafının kabul etmediği bir planın ortaya çıkması İsrail'in saldırganlığını desteklemek anlamına gelir. Başkenti Kudüs olan bir Filistin devleti kurulmalıdır. Bunun için çalışmalara devam edeceğiz. Filistinli kardeşlerimizin meşru görmediği hiçbir planı meşru görmeyeceğiz" ifadesini kullandı.
Konuşmasının başında Elazığ depremine ilişkin olarak açıklamalarda bulunan Çelik, Diyarbakır Anneleri'nin depremzedelere verdiği desteği hatırlatarak teşekkür etti.
Belçika Temyiz Mahkemesi'nin PKK'nın silahlı faaliyetlerinin "Türkiye'nin iç anlaşmazlığı" olduğunu ve bu nedenle de terör örgütü sayılamayacağı yönündeki alt mahkeme kararını onamasına sert bir dille tepki gösteren AKP Sözcüsü, " Uluslararası normlarda iç mücadelede bir devlet dışı aktör demek, meşru bir devletle bir terör örgütünü eş tutmak gibi hukukla herhangi bir uluslararası hukuk normuyla izah edilemeyecek kadar hukuk dışı, insanlık dışı bir tutumdur. Belçika'da insanlığın evrensel değerlerinin bir kere daha teröre kurban edildiğini açık ve net bir şekilde görüyoruz" sözlerini kaydetti.
Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Tabii çeşitli olaylarda olduğu gibi burada da maalesef bu duygunun dışına çıkan kendini kötülüğün hizmetine sokmuş, ahlaken ve vicdanen bir takım ifadeler kullanan bir takım kişiler olduğunu gördük. Onları kendi kötülükleriyle baş başa bırakmak lazım. Verilen en anlamlı desteklerden bir tanesi Diyarbakır Anneleri'nin buraya gidip destek vermesidir. Kendi çocuklarını arayan annelerin Elazığ'da ailesini kaybeden vatandaşlarımızla birlikte olmasıdır."
"Maalesef Belçika'dan terörle mücadele konusundaki kavramları alt üst edecek, teröre doğrudan destek vermek anlamına gelecek bir takım gelişmeler yaşanıyor. Adriana davası olarak bilinen davada Belçika mahkemelerinde verilen takipsizlik kararıyla bu meseleyi yargıya taşımamızın önü kesiliyor. Bunlar terör örgütü PKK'yı uluslararası normlarda bir iç dışı mücadelede devlet dışı aktör olarak tanımlıyorlar. Uluslararası normlarda iç mücadelede bir devlet dışı aktör demek, meşru bir devletle bir terör örgütünü eş tutmak gibi hukukla herhangi bir uluslararası hukuk normuyla izah edilemeyecek kadar hukuk dışı, insanlık dışı bir tutumdur. Belçika'da insanlığın evrensel değerlerinin bir kere daha teröre kurban edildiğini açık ve net bir şekilde görüyoruz.
Son yıllarda kürsel ölçekte yaşadığımız acı tecrübeler senin teröristin benim kahramanım anlayışının, aslında en çok da bu anlayışı savunanlara zarar verdiğini göstermiştir. Bu anlayışın insanlık adına en kadar tehlikeli olabileceğini pek çok ülkeler yaşadığı gibi bu teröre destek veren ülkeler de çeşitli sebeplerle yaşıyorlar. Avrupa'da uyuşturucu ticaretinin baş faili olan, açıktan Avrupa Birliği'nin terör örgütü olarak kabul ettiği, çocuk yaştaki kişileri zorla dağa kaçıran, insanlık dışı her muameleye imza atan, asker sivil pek çok insanımızı öldüren bir PKK terör örgütüne dönük olarak, Belçika mahkemelerinin aldığı bu karar, Belçika mahkemelerinin hukuki her türlü angajmandan, her türlü normdan uzaklaştığının bir göstergesidir.
Belçika'nın üyesi olduğu Avrupa Birliği başta olmak üzere pek çok ülke tarafından terör örgütü olarak kabul edilen bir terör örgütünü aklamaya çalışması, Belçika yargısının terör karşısında içine düştüğü zaafı göstermektedir. Yarın bir gün Belkçika'da bir terör örgütü çıksa, Belçika devletini hedef alsa, ki bunu asla istemeyiz, bu terör örgütü oradaki çocukları zorla dağa kaçırmaya çalışsa, uyuşturucu ticareti yapsa, ve başka bir ülke bu terör örgütüne uluslararası hukuk normlarında iç çatışmanın tarafı olan devlet dışı bir aktör dese, bu Belçika için ne kadar meşruysa bu kararla o şekilde yüzleşmeleri gerekmektedir. Bu mantıkla bakarsanız, bu karar DEAŞ'ı da terör örgütü olmaktan çıkarır. DEAŞ'ı da bir çatışmanın tarafı haline getirir. Bu karar hukuk karşıtı, yargının hiçbir hukuki angajmanı dinlemediğini gösteren bir karardır. Bu kararın siyasi son uçlarına karşı DEAŞ ve diğer terör örgütlerini, her şeyi aklayan, hukuktan boşanmış, hukuk karşıtı,i yargının hiçbir angajmanı dinlemediğini, terör örgütleriyle kol kola bir yaklaşım içinde olduğunu gösteren bir karardır.
İnsani ve hukuki değerleriyle asla bağdaşmayan bu kararın siyasi sonuçlarına karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu karar akıl dışı karara tepki göstermeye, her ortamda dillendirmeye, insan hayatının üstünlüğünü savunmaya devam edeceğiz. Bu karar Belçika yargısı için ağır bir lekedir. Belçika yargısının bir terör örgütünü aklaması, bırakın aklamayı hukuki bir takım argümanları kullanarak hukuk dışı bir şekilde destek vermesi anlamına gelmektedir."
"Dün gece saatlerinde Başkan Trump, uzun zamandır taslak olarak ortalıkta dolaşan adına barış planı denilen ama barışla hiçbir alakası olmayan bir planı açıkladı. Burada ilginç bir sahneydi, baştan sona izledik bunu .İsrail'in geçici başbakanı Netanyahu ile birlikte yan yana durarak çeşitli konulara, çeşitli kişi ve olaylara referans vererek bir açıklama gerçekleştirdiler. Bu açıklamadaki Filistin halkına karşı buyurgan üslup herkesin dikkatini çekmiştir. Tabii bu arada Filistin halkının meşru taleplerinin tamamen hiçe sayıldığı bir işgal planının açıklanmasıdır bu.
Bu işgal planının karşısında Filistin devlet Başkanı Mahmut Abbas'ın tavrı açıktır. Kudüs satılık değildir diyerek net bir tavır ortaya koymuştur. Nitekim plana baktığımızda işgal altındaki Filistin topraklarındaki İsrail varlığını meşrulaştırmaya çalıştığını görüyoruz. Garimeşru işgali meşrulaştırmaya çalışan bir plandır. Filistinlilere soyut bir devlet vadediyor. Başkentinin ne olduğu belli değil. Bir takım adresler var ama tamamen bir köleleştirme planı olarak ortaya çıkıyor."
"İsrail'in oluşturduğu saldırgan fiili durumun yasallaştırılmaya çalışılmasından başka bir şey ifade etmiyor bu plan. Açık bir şekilde barış değil bir işgal planıdır. İsrail'e yeni bir saldırganlık zemini oluşturmaktır. "
"İsrail'in günümü altında Filistinlilerin işgal yönetimi mekanizması var edilmektedir. Güya bu mekanizmaya devlet denilmektedir. "
"Yeni seçimden önce Netanyahu'ya destek verilmesi için Orta Doğu'da yeni çatışmaları destekleyecek bir tutumun ortaya çıktığını görüyoruz."
"Ortada iki taraf yok. ABD çok uzun zamandır yasa dışı yerleşimleri teşvik ederek Netenyahu hükûmetinin saldırganlığını sürekli savunarak kalıcı barış konusunda bar olan umutları zedeleyen bir yaklaşım içine girmiştir."
"Meşrulaştırılmış bir işgal planı olarak önümüze getirilmeye çalışılmaktadır. Dün açıklanan ABD'nin barış planı ölü doğmuştur. "
"Bu planın en temel arızalarından bir tanesi barış ve ilhak sürecinin başlaması içi İsrail'in işgal politikasının sona ermesi gerekir. Bu olmazsa olmazdır. "
"Filistin tarafının kabul etmediği bir planın ortaya çıkması İsrail'in saldırganlığını desteklemek anlamına gelir. Başkenti Kudüs olan bir Filistin devleti kurulmalıdır. Bunun için çalışmalara devam edeceğiz. Filistinli kardeşlerimizin meşru görmediği hiçbir planı meşru görmeyeceğiz. "
"Orada hem Başkan Trump bu maddeleri sayarken hem de Netayahu bu maddeleri sayarken Birleşik Arap Emirlikleri Umman Bahreyn Büyükelçisinin de orada olduğunu söyledi. Ve bu planın meşrulaştırılması anlamına gelen atıflar yaptılar. İslam coğrafyası açısından utanç verici olan bu planın birileri tarafından meşrulaştırılmaya çalışılması da utançtır. "
"Bu plana Mısır dışişleri bakanlığı tarafından desek verildiğinin söylenmesi Mısır halkının iradesine aykırı bir yönetimin olduğunun göstergesidir. "
(İmamoğlu'nun Elazığ sonrası Palandekön ziyareti) Burada bir afet durumu var. Aziz milletimiz tek yürek olarak büyük bir çaba göstermektedir. Halen bugün de bakanlarımız oradadır. Her yönüyle oradaki çalışmaları yürütmektedirle. Elazığ'a destek vermek böyle olur. Tatile giderken oraya uğramak şeklindeki bir yaklaşımın nasıl eleştiri aldığını ,nasıl yanlış bulunduğunu herkes tarafından ifade edildiği şekilde görüyoruz. Herkes kendine yakışanı yapar.
"Eğer CHP parti devleti konusunda bir tartışma açmak istiyorsa önce İş Bankası hisselerini Hazine'ye devretmesi gerekir."