AKP Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Çelik, Rusya'dan alınan S-400 hava savunma sistemine karşı ABD'nin Türkiye'ye karşı olası yaptırımlarına ilişkin açıklamalarda bulunan CHP kurmaylarını, "CHP'nin S-400 gibi hassas bir konuda milli duruşunu göremiyoruz. Arzu ederdik ki Türkiye'nin yanında dursunlar. CHP sözcülerinden Amerika'daki en muhalif ve Türkiye aleyhine en aykırı görüş varsa onları görüyoruz" şeklinde eleştirdi.
Çelik, Doğu Akdeniz'de yürütülen sondaj faaliyetlerine ilişkin de açıklamalarda bulunurken, "Türkiye'nin araştırmalarıyla ilgili olarak AB'nin Türkiye karşıtı yaptırımları uygulamaya koyacağı şekilde yabancı basına bir taslak sızdı. Bunun AB açısından büyük bir vizyonsuzluk ve tarihi hata olacağını belirtmek isteriz" dedi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni 'Akdeniz'in haylaz, şımarık çocuğu' olarak niteleyen Çelik, "Onlarla söze dayanan ilişki kurmamız mümkün değildir. Hukuka dayanan bir ilişki kurulursa bu kriz çözülür" ifadesini kullandı.
Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
"Ülkemize karşı terör enstrümanının bir saldırı unsuru olarak kullanıldığını görüyoruz. Terörle mücadelede kararlılığımız sürüyor.
"Srebrenitsa'da BM güçlerine sığınmışlardı. Onları korumak yerine o masumları katllere teslim etmeyi tercih ettiler. Maalesef bu acı bitmiyor. Her sene annelerin oradaki nöbet kesintisiz br şekilde devam ediyor. Çocuklarını, eşlerini, babalarını kaybedenler nöbet devralarak sürdürüyorlar. Onlar milletimizin kalbinde yaşıyorlar. Modern dünyanın utancıdır, büyük bir insanlık dramıdır. Dileriz bunlardan ders alınır. Suriye'de, Arakan'da ders alınmadığı gözüküyor. Bugün aynı acı Arakan'da, Suriye'de yaşanıyor. Kimse müdahale etmiyor. Keşke bunlardan ders çıkarılsa. Türkiye bütün platformlarda sesini yükseltecektir.
"15 Temmuz'da dünya tarihinde eşine rastlanmayacak onurlu bir direniş ortaya koyuldu. 15 Temmuz'un üçüncü senesine yaklaşırken aziz şehitlerimizi rahmetle anıyoruz, gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Demokrasi nöbetler tutan aziz milletimize bir kez daha saygılarımızı arz ediyoruz. Şehitlerimizin meşaleler Türkiye Cumhuriyeti'nin gelecek yıllarını aydınlatmaya devam edecek.
"15 Temmuz büyük br üzüntü ve keder, belki hiçbir zaman dinmeyecek acıyı anıyoruz. Aynı zamanda bu darbe ve işgal girişiminden kurtarmış olmanın coşkusu söz konusudur.
"450'den fazlası yurtdışında olmak üzere toplam 1500 civarında etkinlik faaliyete geçecek. İletişim Başkanlığı etkinlik haritası oluşturdu. Dünyaya bunu anlatabilmek için farklı dillerden videolar hazırlandı. Yabancı ülkelerdeki gençlere de demokratik bilinç konusunda bilgi vermek için çeşitli hazırlıklar var. Network belgesel dünyanın önemli şehrlerde yayına girmiş durumdadır.
"Tüm ülkelerin gemileri Doğu Akdeniz'i kapsamış durumda. Haritaya baktığınızda bütün dünyanın Akdeniz'e yığıldığını görüyorsunuz. Suriye ve Irak da Akdeniz'de.
"Gönül isterdi ki müttefiklerimiz bir NATO üyesi olan Türkiye'nin ihtiyacını karşılamak için daha etkili olabilselerdi, ancak Türkiye kararını vermiştir.
"Türkiye'nin milli güvenliği ve savunmasıyla ilgili bir ihtiyaçtır bu. Doğu Akdeniz'deki ülkelerin gemilerini kaplamış durumdalar. Neredeyse bütün dünyanın Akdeniz'e yığıldığını görüyorsunuz. Libya, Suriye, Irak'taki gelişmeler söz konusu edildiğinde Türkiye'nin hava savunmasının aciliyeti görülüyor. Gönül ister ki NATO ülkeleri Türkiye'nin bu ihtiyacı için daha etkili bir işbirliği içinde olabilseler. Müttefiklerimizle çok tatminkar bir noktaya geldiğimizi söyleyemeyiz. CHP'nin S-400 gibi hassas bir konuda milli duruşu bu partiden göremiyoruz. Türkiye burada güvenlik güçleri arkasındaysa biz de destekleriz, diye bir cümle söyleyip, arkasından 10-20 cümleyle ABD'nin tezlerini dile getiriyorlar. Türkiye'nin muhalefet konusunda maalesef cari açığı vardır ve bu daha da büyümektedir. Arzu ederdik ki Türkiye'nin yanında dursunlar. CHP sözcülerinden Amerika'daki en muhalif ve Türkiye aleyhine en aykırı görüş varsa onları görüyoruz. Sizin durduğunuz yer neresidir? Türkiye'de güvenlik birimleri destekliyorsa biz de destekleriz diye bir cümleyle geçiyorsunuz, buna karşı yabancı ülkelerin tezlerini uzun uzun dillendirmeyi ve buradan hükümet eleştirisine gitmeyi maalesef siyaset zannediyorsunuz.
"En son anlık bir fotoğraftan yola çıkıldığını gördük. Amerikan tarafının elinde kalem defter varmış, bir anlık fotoğraftan bu yorumu çıkarıyorlar. Bizim taraf ise not tutmuyormuş. Orada bulunan bütün arkadaşlarımız hem kendi alanlarıyla ilgili olarak hem de toplantının tamamının notları tutulur, çeşitli birimlere gönderilir ve devletin hafızasına kaydedilir. Başka fotoğraflarda da arkadaşlarımızın bu gayretleri açık şekilde görülüyor. O kadar iştahlılar ki Türkiye Cumhuriyeti hükümetini eleştirmeye. Bir anlık fotoğrafı bütün dış politikaya şamil gibi göstermeye çalışmışlardır. Burada bilgi eksikliği ve siyaset sapması söz konusudur. Bir gün görmeyi umut ederiz ki Türkiye Cumhuriyeti'nin tezlerini dillendirsinler, yabancılardan çok kendi hükümetlerinin yanında duracağı politikayı gösterebilsinler.
"Yunanistan'da erken seçim gerçekleşti. Miçotakis'in ilk arayıp tebrik eden sayın Cumhurbaşkanımız oldu. Miçotakis henüz 1 yaşındayken babası ülkemizde misafir edilmişti. Darbenin ne kadar aşağılık bir insanlık suçu olduğunu bilen ve şahsen yaşadığı için Türkiye'de darbe girişiminde bulunup Yunanistan'a kaçmış FETÖ'cülerin iadesi konusunda sayın Miçotakis'in daha çok gayret göstereceğine dair beklentimizi ifade etmek isterim. Beklerdik ki daha güçlü bir şekilde yeni döneme başlayabilsin. Olabilecek en zayıf ve yanlış yerden başladı. Çipras hükümeti son yıllarını Türkiye karşıtlığı üzerinden geçirmişti. Yunan iç siyasetinin karakteridir bu. İç politikada bir zayıflama başlayınca Türkiye karşıtlığı gösterilirler. Yeni işbaşına gelmiş bir hükümetin dışişleri bakanlığının bu üslubu kullanması son derece yanlış olmuştur. Türkiye'nin komşuluğu ve dostluğu paha biçilmez bir kıymete sahiptir.
"Doğu Akdeniz'deki Türkiye'nin araştırmalarıyla ilgili olarak AB'nin Türkiye karşıtı yaptırımları uygulamaya koyacağı şekilde yabancı basına bir taslak sızdı. Bunun AB açısından büyük bir vizyonsuzluk ve tarihi hata olacağını belirtmek isteriz. Rum tarafını tek taraflı olarak AB'ye aldılar. Türkiye'nin hakkını hem AB hem Rum tarafı teslim ediyorlar ama uygun mekanizma sunamıyorlar. Rum tarafının sözünü tutmamakla meşhur bir odak olduğunu hepimiz biliyoruz. AB'nin sözüne güvenemeyeceğimizi en son mülteciler konusunda sözlerini tutmamasında bir kez daha görmüş olduk. Biz Türkiye'nin hem kıta sahanlığı haklarını korumaktan hem de KKTC'nin Türkiye'ye verdiği ruhsatla arama haklarını kullanıyoruz. Yaptığımız şey sadece hakkın, hukukun takip edilmesi yaklaşımdır. Rum tarafı Kıbrıslı Türklerle paylaşmamayı reddedikçe bu faaliyetler devam edecektir. AB 'tansiyonu yükseltmeyin' diyor. Tansiyonu yükseltmemenin yolu Rum tarafını tek taraflı olmaktan vazgeçmesi, gelir paylaşımını sağlam bir mekanizmaya bağlamasıdır.
"Bu taslağa göre hava ulaşım anlaşmasını askıya alacaklarını, üst düzey diyaloglarını sonlandıracaklarını söylüyorlar. Zaten katılım müzakerelerini AB'nin hiçbir sözünü tutmamasının neticesi olarak zaten fiili olarak durmuştur. Bugün vizyon günüdür. Dünyada yeterince duvar ören lider var. Paris iklim anlaşmasından İran'a yönelik politikalar, NATO'nun sorgulanmasına dek bir sürü duvar ören politikalar var. AB'nin Rum tarafıyla mahalle dayanışmasını bırakmalı ilkeler temelinde bakmalıdır. Ortak mekanizma kurulur, KKTC eşit olarak masada yer alır, gelişir paylaşımı sağlam mekanizmaya bağlanır, kriz bu şekilde çözülmüş olur.
"Rum tarafı sondajlara, sismik araştırmalara başladığında bu uyarıları Türkiye yaptı. Türkiye kararlılık gösterdiği zaman konuşmalara hakkı yoktur. Yapılacak şey ortak mekanizmaların kurulmasıdır. Zaten Rum tarafı hakkın olmadığını söylemiyor. Ben bunu çıkarayım vereyim diyor. Rum tarafına güvenmemiz söz konusu değildir. Akdeniz'in haylaz, şımarık çocuğuyla bu şekilde söze dayanan ilişki kurmamız mümkün değildir. Hukuka dayanan bir ilişki kurulursa bu kriz çözülür. Mülteci anlaşmasından da üst düzey diyaloglardan bahseden Avrupa Birliği'dir. Tehditlerle, tutuklama tehditleriyle bu meselenin çözülmesi mümkün değil."
"Bazı arkadaşlarımız bu milletvekilleri toplantısı başladığından beri çok kötü şakalar yapmışlar. Yüzde 90 konuşulmayan şeyler konuşuluyor diye sızdırılmış. Kim bu haberleri sızdırıyorsa bu arkadaşlarımıza bize niye kötü yaptınız diye bir diyaloğa girmenizde fayda var. Bu toplantılarda ne konuşuldu, size söyleyemem, mahrem konulardır. Toplantılarda milletvekillerimiz karşılaştıkları çeşitli güçlüklerle ilgili birtakım analizler olmuştur, bunlar da not edilmiştir. Bunlar bürokrasinin hangi noktasında tıkanıyor, milletvekillerimiz söylemiştir. Milletvekillerimiz millet adına vekalet görevini yürütüyorlar. Milletin talebini dile getiriyorlar. Bunların değerlendirilmesi sayın Cumhurbaşkanımız tarafından son derece önemli bulunmaktadır. İllerde çalışan, köylerde temaslarda bulunan onlar. Millet adına bunları iletiyorlar. Bununla ilgili görüşler olmuştur, bahsettiğiniz magazin kısmıyla bir şey söylemeyeceğim size.
"Sayın Özhaseki öyle bir şey söylemez. Söylediği şey şu; sürekli olarak bunun ayrıştırcı bir şekilde gündeme getirilmesi. Uygulamaları yapan arkadaşlarımızla ilgili suçlayıcı ifadeler kullanılması karşısında bunu söylemiştir. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin ortak varlığıdır. Adlarımız farklı olabilir ama soyadımız Türkiye Cumhuriyeti'dir. Türkiye Cumhuriyeti demek hepimize meşruiyetini veren millet iradesinin somutlaşmış hali demektir. Mehmet Bey, hepimizi birleştiren ortak kelimeleri kullanarak özellikle sosyal medyada bunu üst başlık olarak kullanıp, altına ırkçı, ayrıştırıcı, nefret suçu ifadelerini kullananlarını eleştiren bir yaklaşımdı. Burada bir milli duruş sergilemeniz gerekmektedir diyen bir yaklaşımdır."