AKP Sözcüsü Mahir Ünal, 2019 seçimlerine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Cumhur İttifakıyla birlikte yüksek oy oranları göreceğiz' açıklamasına ilişkin olarak, "2019'da yüzde 60'ın üzerinde oy oranına ulaşacağımızı öngörüyoruz" dedi. Varna'da yapılacak AB zirvesine de değinen Ünal, "Türkiye kapıda bekletilecek bir ülke değil" dedi.
Sivillere dönük hassasiyet gösterildiğini belirten Ünal, gerçekleştirilecek zirveye ilişkin olarak şunları kaydetti:
"Türkiye'nin bir işgalci olmadığını, hem kendi sınırları içinde hem de dışında tehdit oluşturan terör kaynaklarına müdahale etmek gibi haklarını kullandığını anlattık, bundan sonra da anlatmaya devam edeceğiz. Türkiye, köşeye sıkıştırılarak, bir takım bitmez tükenmez ödevler verilerek kapıda bekletilecek bir ülke değil."
Avrupa Birliği'nin dönem başkanlığını yürüten Bulgaristan'ın Varna kenti bugün (26 Mart 2018) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker arasında gerçekleştirilecek zirveye ev sahipliği yapacak.
Habertürk TV'de gündeme ilişkin soruları yanıtlayan AK Partili Mahir Ünal'ın açıklamaları şöyle:
Bizim AB ile ilgili herhangi bir şekilde geri adımımızın söz konusu olmadığını defalarca ifade ettik. Karşılıklı olarak verilen sözlerin yerine getirilmesi, süreç takibi ve bizim dile getirdiğimiz bazı husular var. Verilen sözlerin yerine getirilmesine kadar bugün birçok konu yerine getirilecek. AB'nin şunu görmesi gerekiyor, Türkiye bölgede 4 terör örgütü ile mücadele ediyor. Suriye'den kaynaklanan mülteci sorununa ilişkin oluşturulan geri kabul anlaşmasına Türkiye riayet ediyor. Vize muafiyetine yönelik görüşmeler yapılmış, talep listesi iletilmişti. Biz bunu yerine getirdik. Bu talepleri yerine getirmemize rağmen AB sürekli olarak, vize muafiyeti ve geri kabul ile ilgili sanki 3 milyon Euro Türkiye'ye veriliyormuş gibi hava oluşturuluyor. Türkiye kendisi almıyor. Mültecilere dönük, planlı, bütçelendirilmiş bir süreç dahilinde bu para harcamalarda kullanılıyor.
Bir ülkenin terörle mücadelesine dönük siz bir takım yaptırımlardan bahsediyorsunuz. İnsanların iradesinin korunması için yapılır terörle mücadele. Bu özgürlük mücadelesidir. Terörle mücadelenin bir sonucu olarak bölgede yaşayan insanlar günlük hayatlarını sürdürebiliyorlar.
Suriye'de şu anda Tel Rıfat'ta gösteri yapıldı. Türkiye'nin müdahalesi konusunda… Neden? Fırat Kalkanı bölgesinde, Afrin'de biz oraya gittiğimizde insanları özgürleştiriyoruz. Biz onların yerel yönetimine asla müdahale etmiyoruz. Orada bulunan bütün kesimler kendi nüfusları oranında 30 kişilik yerel mecliste temsil edilecekler. Biz sivil duyarlılık konusunda en hassas ülkeyiz. Terör örgütünden Afrin'i temizlerken bugün haline bir bakın bir de Rakka'ya bir bakın.
Türkiye'nin terörle mücadeledeki haklı pozisyonunu anlatacak argümanlarla Türkiye gidiyor (Varna zirvesi). Sivillere dönük nasıl hassasiyet gösterildiği, biz tüm bunları anlatacağız. Türkiye'nin bir işgalci olmadığını, hem kendi sınırları içinde hem de dışında tehdit oluşturan terör kaynaklarına müdahale etmek gibi haklarını kullandığını anlattık, bundan sonra da anlatmaya devam edeceğiz. Türkiye, köşeye sıkıştırılarak, bir takım bitmez tükenmez ödevler verilerek kapıda bekletilecek bir ülke değil.
PKK terör örgütünün finans kaynaklarından tutun da izinsiz gösterilere kadar, sergiler yapılıyor, gösteriler yapılıyor. Dünyanın her yerinde teröre karşı ortak tavır almadığı sürece dünya bir başarı elde edemez. Terör ister Kamışlı'da, ister Hakurk, ister Sincar'da olsun, kaynağında kurutulmalıdır.
Biz AK Parti olarak 16 yıldan beri her zaman sayısal olanla değil, siyasal olanla ilgilendik. Sayısal olan siyasal olanın bir sonucudur. Bugün, öncelikli olarak 15 Temmuz'dan sonra biz bu ülkenin bulunduğu coğrafyada birliğinin beraberliğinin korunması, huzurunun devam etmesi için bir birlik ve beraberlik, bunun yanında da yerlilik ve millilik vurgusunu sıkça yapıyoruz. Biz; milllet, bayrak, vatan ve devlet… Bu dört esasla, herkesle kardeşiz. Kucaklayıcılık bu.
Türkiye'yi işgalci olmakla suçlayan bir dille nasıl beraber olacağım. Tabii ki onlarla bir ve beraber olmayacağım. Kendi vatanına, devletine önem gösteren herkesle bir ve beraber olduğumuzu biz söylüyoruz.
(Fatih Erbakan ismininin konuşulması) İsimler üzerinden gitmeyelim, bu ülkeler etrafında herkese kapımızın açık olduğunu söylüyoruz.
Yerelde bu tür ittifaklar hep oluşturdular bu yeni bir şey değil. Yerel siyasetle genel siyaset çok farklıdır. Milletvekilliği, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili merkezden siyaset yapabilirsiniz ama yerel seçimle ilgili yapamazsınız. Yerel dinamikler karşılıklı hassasiyet esasında görüşür. Yerel seçimler geldiğinde muhtemelen aynı hassasiyette olan, aynı kaygıları taşıyanlar yerel dinamikler etrafında oturup konuşacaklardır ve bu konuda bir görüş birliğine varacaklardır. Biz buna ister gönül ittifakı ister birlik beraberlik diyelim, sonuçta bu olacaktır.
Biz şu ana kadar büyük oranda kongrelerimizi tamamladık. 972 ilçenin 900'ünü bitirdik. Kongreler siyasi partilerin değişim ve yenilenme süreçleridir. Cumhurbaşkanımızın genel başkan olduğunda ifade ettiği metal yorgunluğu da kongre ve değişim ile birlikte metal yorgunluğu kalmadı. Afrin'le birlikte yeni bir diriliş heyecanı başladı. Kongrelerde inanılmaz bir heyecan var. Diyarbakır'da 80 bin kişi vardı, kongre salonu dışında.
1919'dan 2019'a yüz yıl. Biz çok kritik bir tarih olarak görüyoruz. Cumhur İttifakı ile birlikte yüksek oy oranları göreceğiz demesi, toplumda bunun karşılığını Cumhurbaşkanımız görüyor. Biz 2019'da yüzde 60'ın üzerinde bir oy oranına ulaşacağımızı öngörüyoruz.
8 seçim kaybetmiş, elinde bugüne kadar kamuoyu araştırmaları ve veriler, genel siyaset, bütün bunlara baktığımızda ana muhalefet partisi ciddi anlamda kan kaybediyor. Ana muhalefetin ciddi kan kaybetmesinin yanı sıra söylemsizliği de hayalden ibaret kalıyor.
Bunu sadece AK Parti için söylemiyorum, MHP de kongrelerini tamamladı. BBP'de ciddi bir heyecan görüyoruz. Tarih boyunca her zaman yüksek hedeflere dair büyük inancı olanlar kazanmıştır. CHP'ye baktığım zaman bırakın inancı, CHP'nin bir hedefi yok. Bir motivasyonu yok. Harekete geçecek enerjisi yok. CHP'nin bir siyaset ürettiğini söyleyebilir miyiz?
CHP'yi artık eleştirmek de istemiyorum ama tespitlerimi söylüyorum. 15 Temmuz'dan sonra Türkiye, FETÖ ile hesaplaşıyor. CHP çıkıp ne yaptı? 15 Temmuz'da kontrollü darbe, tiyatro, bunları söyledi. Anayasa ve Meclis içtüzüğüne göre ilan edilmiş OHAL kararını sivil darbe olarak nitelendirdi mi? Türkiye'de mahkeme yok, hakimler ve savcılar iktidardan talimat alıyor diyorlar. Artık şehit yakınlarını bile ayrıştırmaya başladılar. Yeni bir şey söylenmiyor.
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile Türkiye'de siyaset değişmiştir. Devleti milletin seçtiği temsilciler ve onların iradeleri yönetir. Devleti milletin seçtiği yönetir.
Sansür ve denetim ayrı şeyler. RTÜK, ki Almanya'da da değişik ülkelerle de benzer kurullar var, internet üzerinden de yayın yapan, radyo ve televizyonların da aynı şekilde lisansa tabi olması yönünde düzenleme getiriyor. İnternet üzerinden radyo ve televizyon yayını yapan kuruluşların aynı şekilde diğer kurumlar gibi denetlenmesi…
Radyo ve televizyonları denetleyeceksiniz, internet üzerinden yayın yapanlar denetime tabi olmayacak, böyle bir şey olmaz.