AKP 'şüpheli asker ölümleri araştırılsın' teklifini, 'Türkiye ateş çemberi içinde' diyerek reddetti

AKP 'şüpheli asker ölümleri araştırılsın' teklifini, 'Türkiye ateş çemberi içinde' diyerek reddetti

TBMM Genel Kurulu’nda CHP’nin, ‘Askerlik görevini yapan kişilerin şüpheli ölümlerinin araştırılması ‘ amacıyla verdiği araştırma önergesi iktidar oylarıyla reddedildi.

HDP’nin önergeye destek verdiği görüşmelerde, AKP Grubu adına konuşan, Meclis Milli Savunma Komisyonu Başkanı Yusuf Beyazıt, “son zamanlarda ateş çemberi içinde olan Türkiye’nin DEAŞ, DHKP-C, PKK, PYD ve YPG ile uğraşırken verilen önergenin zamanlamasını doğru bulmadıklarını” söyledi. CHP Grrubu adına konuşan Antalya Milletvekili Niyazi Nefi Kara, 1992 yılından beri, sivil toplum örgütlerinin bildirdiği şüpheli asker ölümü sayısının 2 bin 220 olduğunu belirterek, “ Millî Savunma Bakanlığının İnsan Hakları Komisyonuna gönderdiği cevaba göre ise intihar oranının alınan tedbirlerle son yıllarda yüz binde 15'e kadar düştüğü ifade edilmiştir, yani her yıl 60 askerimizin hâlâ intihar ettiğinden bahsetmektedir.” Dedi. HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş da, “Askerlik görevini yaparken son on yılda 987 asker ölmüş, son yirmi yılda 2 tugay asker yaşamını yitirmiş” dedi.

Görüşmelerin ardından yapılan oylamada araştırma önergesi kabul edilmedi. Genel Kurul tutanaklarına yansıyan görüşmeler şöyle:

CHP GRUBU ADINA NİYAZİ NEFİ KARA (Antalya) - Askerlik görevini ifa ederken ölen ve ölümleri şüpheli sayılan askerlerimizin ölüm nedenlerinin araştırılarak ortaya çıkarılması ve bu ölümlerdeki ihmalkârlıkların önlenmesi ve başka ailelerin evlat acısı yaşamaması için ne gibi tedbirlerin alınması gerektiğinin belirlenmesiyle ilgilidir.

Bizler evlatlarımızı ellerine kına yakarak askere gönderiyoruz. Devletin bağımsızlığı, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü korumak için sağ ve sağlıklı gönderiyoruz. Ve her anne baba bunun onurunu yaşarken evlatlarının da sağ ve sağlıklı şekilde geri gelmesini bekler. Evlatlarının şüpheli şekilde ölümlerini hiçbir aile, hiçbirimiz kabul edemeyiz. Bu ölümlerin şüpheli kabul edilmesi, ölümlerin aileler ve toplum nezdinde somut kanıtlarla açıklanamaması, mahkeme kararları ve bilirkişi raporlarının ikna edici düzeyde olmamasından kaynaklanmaktadır. 1992 yılından beri, bu şekilde, sivil toplum örgütlerinin bildirdiği şüpheli asker ölümü sayısı 2.220'dir. Millî Savunma Bakanlığının İnsan Hakları Komisyonuna gönderdiği cevaba göre ise intihar oranının alınan tedbirlerle son yıllarda yüz binde 15'e kadar düştüğü ifade edilmiştir, yani her yıl 60 askerimizin hâlâ intihar ettiğinden bahsetmektedir.

Bakanlığın verdiği yanıtın devamında şüpheli şekilde ölen askerlerin defin işlemlerinin yapıldığına, ailelerine gerekli bilgilerin detaylı bir şekilde verildiğine ve her türlü yardımın yapıldığına dair bilgi de yer almış. Bu bilgi doğru olabilir ama eksiktir. Bu ailelerden 1 lira 11 kuruş mermi parası istenmekte ve kanlı kıyafetleri iki yıl sonra ailelere gönderilmektedir. Genelkurmay Başkanlığı ise bizim sorduğumuz her soruyu geçiştirerek bu konuyla ilgili sorularımızı yanıtlamamaktadır.

Tüm bunların yanında 2014 yılında soruşturmayı yürüten askerî savcı bugün FETÖ'den tutuklu bulunmakta ve "intihar" diyerek kapattığı dosyaların akıbeti ailelerin kafasında birer soru işaretidir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de yakınlarının askerdeki şüpheli ölümleri için mahkemeye yapılan başvurular da Türkiye Cumhuriyeti'ni Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2'nci maddesi olan yaşam hakkını ihlal ettiği ve şüphelerin giderilmesini sağlayacak etkin bir soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle mahkûm etmiştir. Bu şekilde şüpheli kabul edilen ölümlerin artması ve sonuçlanamaması ise sadece halkın Türk Silahlı Kuvvetlerine olan güvenini sarsmamakta, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu'nun 318'inci maddesinde yer alan "halkı askerlikten soğutma" suçunun da işlenmesine neden olmaktadır. Bu suçu işleyenlerin saptanıp devlet yapısından uzaklaştırılması gerekmektedir.

2017 yılından itibaren Mehmetçik Vakfı aracılığıyla şehit olan veya herhangi bir şekilde hayatını kaybeden asker yakınlarına 50 bin Türk lirası yardım yapılmaya başlandı ancak bu karar yıllardır hukuk mücadelesi veren diğer aileleri kapsamadı.

Size bir de evlatlarını bu şekilde askerdeyken kaybeden bir ailenin mektubundan bahsedeceğim. Hakan Erdoğan, 1989 doğumlu. Usta birliğinde Şırnak Çelik Karakolunda görevini yapmaktayken terhisine otuz gün kala 8 Nisan 2010 günü kırk beş dakika önce telefonda ailesiyle görüşüyor. Sesi kısık konuştuğu için annesi merak ediyor, "Ne oldu oğlum?" diyor. "Komutanlar var." diyor. Görüşmeden kısa süre sonra oğulları Hakan Erdoğan'ın silahla vurularak yaralandığını, helikopterle Diyarbakır Askerî Hastanesine götürüldüğünü öğreniyorlar. Hastanede hayatını kaybediyor. Cenazesi Tokat'a getirildiğinde önce şehit olduğu, sonra da kendisini başından vurarak intihar ettiği söyleniyor. Ailesi cenazeyi açtığında oğullarının başından değil, göğsünden vurulduğunu görüyorlar. Bu dava devam ediyor.

Genç yaşta kaybedilen evlatlarımızın yakınlarının yerine kendinizi koyarak bir dakika düşünün, Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın.

"Er Mektubu Görülememiştir" diye bir derleme yapmıştık. Bu kitapçığı bütün milletvekillerimize ve bütün yargı mensuplarına gönderdik, isterseniz tekrar gönderebiliriz.

Gelin, arkadaşlar, bu önergeye destek verelim, hem Türk Silahlı Kuvvetlerimizi koruyalım hem bu vatanın evlatlarını koruyalım, hep beraber sahip çıkalım diyorum. Teşekkür ediyorum ve bir hukukçu olan Meclis Başkan Vekilimize de Divana bu kitabı veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu önergenin bugün Genel Kurula inmiş olmasını çok önemsediğimizi ve gerçekten, Türkiye gündeminde şüpheli asker ölümlerinin, intihar olarak takdim edilen ölümlerin mutlak surette sadece şüpheyle kapatılmaması gerektiği konusunda, önergenin desteklenmesi konusunda kararımızı şimdiden açıklıyoruz. Bu önerge kabul edilmelidir. Neden kabul edilmelidir? Çünkü rakamlar dudak uçuklatacak şekilde.

Ben avukatlık yaptığım yıllarda da şüpheli asker ölümleri konusunda birkaç dava takip etmiştim ve gerçekten, bu şüpheli asker ölümlerinin adil bir yargılamayla gerçek sebeplerinin ortaya çıkmaması sonucu aileler çok büyük ızdıraplar yaşıyorlar ve bu davaları sonuna kadar devam ettirme çabası içindedirler. Bizim Meclis grubumuza da asker aileleri sıklıkla başvuru yapmakta, bizlere de başvuru yapmakta ve bu konuların üzerinde durulması, araştırılması gerektiğini ifade etmektedirler.

Size sadece iki rakam vereceğim. Askerlik görevini yaparken son on yılda 987 asker ölmüş, son yirmi yılda 2 tugay asker yaşamını yitirmiş. Bu basit bir rakam değil. Her fırsatta askerlikle, askerlik mesleği, göreviyle ilgili burada destek sunduğunu ifade eden herkese sesleniyorum: Gelin Meclis çatısı altında, bu ölümler gerçekten intihar mı, cinayet mi, kasıt var mı, ihmal var mı, olası kast var mı, hangi sebeplerle bunlar öldü ya da öldürüldü hep birlikte araştırıp bunu açığa çıkaralım. Bundan sonraki ölümleri de önlemek için çok önemli, caydırıcı bir sonuç ortaya çıkabilir bu şekilde.

"Asker ölümleri" derken tabii ki Sefter Taş'ı söylemeden geçemeyiz. Daha yeni açıklandı, IŞİD tarafından kaçırılan ve korkunç bir şekilde görüntüleri kamuoyuna yansıtılan bir ölüm olayı. Bunu çok iyi hatırlıyorum, Adıyaman Milletvekilimiz önergeler verdi fakat kendisinin üzerine yürünecek kadar bu konuya iktidar grubu tepki verdi "Siz bizim askerlerimizle ilgili nasıl böyle bir iddiayı ortaya atarsınız?" diye. Anayasa Komisyonunda ben ifade etmiştim "Sefter Taş'ın akıbeti nedir? Bu görüntüler gerçek midir?" diye. CHP Grubundan da açıklayanlar olmuştu fakat iktidar kesinlikle büyük bir hınçla, öfkeyle "Bu konuyu bu şekilde konuşmanıza izin vermeyiz, biz onu bulacağız." şeklinde "Gerçek değil." dediler ama ne oldu? On ay sonra Sefter Taş'ın ailesine mahcup bir şekilde, gizli bir şekilde "Evet, çocuğunuzu IŞİD öldürdü." dediler. İşte bunların önüne geçmek için biz bu araştırma önergesine olumlu oy vereceğiz.

AK PARTİ GRUBU ADINA YUSUF BEYAZIT (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu nedenle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinde intihar oranı -demin bir vekilimizin de söylediği gibi- son yıllarda alınan tedbirlerle binde 15'e kadar düşürülmüştür. Türk Silahlı Kuvvetleri, tüm bu gayretleri ve sağlanan, intihar oranındaki azalmayı asla yeterli görmemektedir, bu konuda da çalışmalarını sürdürmektedir.

Sayın milletvekilleri, TSK, insan hayatına büyük önem vermekte, yaşam hakkını en temel hak olarak her türlü faaliyetin önünde tutmaktadır. Özellikle, Mehmetçiklerin sağlıklı bir şekilde askerlik hizmetlerini tamamlamaları için tüm imkânlarını seferber etmektedir. Bu kapsamda, özellikle Mehmetçiklerin kışlaya adım atmalarından itibaren gerek fizikî sağlıklarıyla ilgili gerekse psikolojik durumlarıyla ilgili sıkı bir tarama yapmaktadır. Yine, bu alanda Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde rehberlik ve danışma merkezi, psikolojik olarak personelin sorunlarını belirlemek, yardımcı olmak ve koruyucu ruh sağlığı hizmetleri maksadıyla 1997 yılından beri faaliyet göstermektedir. Ayrıca, tüm Mehmetçiklerin istedikleri anda ulaşabilecekleri ve sorunlarını paylaşabilecekleri Alo Mehmetçik hattıyla, kışlalarda bulunan telefonlarla psikolojik destek sağlanmaktadır. Bunun yanı sıra, personelin silah arkadaşlığının bir parçası olarak "can dostu" uygulamasına geçilmiş, sürekli olarak ve özellikle de ani kriz durumlarında psikolojik destek sağlanmaktadır. Ölümle sonuçlanan her olayda mutlaka adli makamlar el koymakta ve konuya soruşturma yapılmaktadır. Ölümle sonuçlanan her olayın, olduğu birlik tarafından değil en az kolordu seviyesinde konu tahkik edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, diğer taraftan 2015 yılında yapılan değişiklikle asker kişilerin görev esnasında veya görev yerlerinde ölümü hâlinde, soruşturma ve kovuşturma süresi de dâhil olmak üzere avukat tutmaları imkânı getirilmiş, avukatları yoksa barodan avukat verme imkânı sağlanmıştır.

Sayın milletvekilleri, özellikle, son zamanlarda ateş çemberi içerisinde olan ülkemizde bir taraftan terör örgütleriyle, DEAŞ'ıyla, DHKP-C'siyle, PKK'sıyla, PYD'siyle, YPG'siyle uğraşırken bu dönemde özellikle bu alanda verilen önergenin zamanlamasını doğru bulmadığımızı ifade ediyor ve bu konuda, başta şehitlerimiz olmak üzere, askerde hayatını kaybeden -her ne sebeple olursa olsun- tüm yavrularımıza Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına da sabrıcemil niyaz ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)