CHP'nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, hükümet tarafından satılmasına karar verilen şeker fabrikalarının, cumhuriyet döneminin en önemli mirası olduğunu belirterek, “Amaç başkanlığı garantilemek için ülkeyi 3 ay daha rahat yönetebilmek. AKP 15 yılda tarımı bitirdi, şeker fabrikaları ile mezarına beton döküyor” dedi. Şekerin sağladığı katma değerle, gayri safi milli hasılayı artırdığını kayededen Erdoğdu, pancarın orta Anadolu şartlarında yetişen ve alternatifi olmayan bir ürün olduğunu belirek, yaklaşık 450 bin çiftçi ailesinin geçimini pancar tarımından karşıladığını söyledi. “Şeker, doğrudan veya dolaylı olarak 10 milyon insanımızın iş ve ekmek kapısıdır. Pancar tarımı, buğdaya kıyasla 20, mısıra göre 10 ve ayçiçeğine kıyasla 5 kat daha fazla istihdam yaratır. Şeker pancarı tarım ve sanayide 26 dekarda 1 tam istihdam sağlarken, mısır tarımında 200 dekarda, buğday tarımında ise 320 dekarda 1 tam istihdam sağlar. Gayri Safi Milli Hasılaya, buğdaya göre 6, ayçiçeğine göre ise 3,5 kat daha fazla katkı sağlayan pancar aynı zamanda yaprakları vasıtasıyla atmosfere saldığı oksijen, aynı miktardaki bir orman alanından daha fazla olan bir bitkidir. Atmosfere oksijen salarak yağış çeker ve suyun doğal döngüsüne katkıda bulunur.”
Ülke ekonomisine, istihdama ve çevreye böylesine katkısı olan şekerin son derece stratejik bir ürün olduğunu ifade eden Erdoğdu, pancar üreten köylünün hükümet eliyle küresel sermaye tarafından tarafından ezilmek istendiğini söyledi.
Erdoğdu şunlarını kaydetti:
“Şeker bir ülke için stratejik üründür. ‘Devlet işletmecilik yapmasın’ janjanlı bir söylem ancak devletin aynı zamanda sosyal olma vasfı da var. Kapitalizm denilince ilk akla gelen devletler bile tarım ve hayvancılık konusunda korumacı politikalar izliyorlar. Oysa biz bereketli topraklar üstünde ithal gıda ile doyuyoruz. Tahıl ambarı denilen ülke, artık tahıl ürünleri ithal ediyor. Atatürk'ten kalan milli sermayeyi ve milletin mallarını üç kuruşa yandaşlara satan ama kendi yaptırdığı köprüden, yoldan dolarla geçiren yerli ve milli iktidarımız var.”
Cumhuriyetin ilk yıllarında insanların çağdaş ve kendi kendine yetebilen bir Türkiye yaratma idealinden yola çıktıklarını kaydeden Erdoğdu, uzun süren bir savaştan çıkmış, devlet hazinesi boşalmış ve Osmanlı’dan kalan devasa borçlarla karşı karşıya kalmış ülkenin, bütün bu olumsuzluklara rağmen ülkenin dört bir yanında fabrikalar kurduğunu anlattı. Erdoğdu, “Halk bu fabrikaları dişinden tırnağından arttırdığı paralarla kurdu. O fabrikalarda her birinin alın teri var, emeği var, öyle bir bir çırpıda satamazsınız” diye konuştu.
Şeker fabrikalarının satılmasının pancar üretimini yok etmek anlamına geldiğini ifade eden Erdoğdu bunun halk sağlığını etkileyen olumsuz sonuçları olduğuna da işaret etti. Fabrikaların satılmasının, pancar şekeri yerine nişasta bazlı şeker kullanımını yaygınlaştıracağını vurgulayan Erdoğdu, “Nişasta bazlı şekerin insan sağlığını olumsuz etkilediği biliniyor. AB ülkelerinde nişasta bazlı şeker kullanım kotası yüzde 5’ken bizde 15. Bu bile ülkeyi yönetenlerin halkın sağlığını hiç umursamadıklarını, onlar için önemli olanın Cargill gibi küresel şirketlerin çıkarları olduğunun kanıtlıyor” dedi. “Devlet şeker üretmez, devlet et üretmez, devletin fabrikası olmaz” diyenlerin, bugün Sırbistan’dan et ithal etmek zorunda kaldıklarını kaydeden Erdoğdu, açıklamasını şöyle tamamladı:
“Halkının sağlığını güvence altına almayan, hatta küresel şirketlerin çıkarlarına göre kendi üreticisini cezalandıran ve kendi piyasasını korunmasız bir şekilde dışarıya açan bir devlet olmaz. ‘Devlet fazla maaş verip fazla adam çalıştırıyor, zararına şirket işletiyor’ iddiaları da geçerli değil. Devlet kapitalist bir şirket değil, sosyal bir varlıktır. Devlet, kendi çalışanlarına yüksek maaşlar verdiğinde özel sektörün ödediği maaşların da yükselmesini sağlar. Bunun gelir dağılımındaki adaletsizliği azaltıcı etkisi olur. Ayrıca çalışanına fazla ücret ödeyen devlet, tüketim vergilerinin artması sağlar. Tarım ve hayvancılık sektöründeki üreticilerin korunmasının yanında gıda güvenliği ve güvencesinin de sigortasıdır. Ama AKP, için 2019 seçimleri başkanlığa giden yolda son çıkış olduğu için o zamana kadar halka her şey yolunda imajı vermek, ekonomiyi ayakta tutmak için son elde ne var ne yok satma gayretindeler. Seçimleri aldıktan sonra açlıktan ölenler olursa, ‘bu, onların tercihiydi, bizi onlar seçti, elbette ölecekler’ diyecekler. Ama CHP olarak bu fırsatı onlara asla vermeyeceğiz."