AKP ve HDP, Ankara'da seçmene nasıl ulaşıyor?

Haymana, başkent Ankara'nın Kürt nüfusu en yoğun ilçesi.

İlçede 15 yıldır yerel ve genel tüm seçimlerde seçmenin tercihi AKP oldu.

Haymana'da daha çok "Reis" diye hitap edilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a büyük sevgi var.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) yetkilileri ise ilçedeki Kürt vatandaşların giderek partilerine yaklaştığını ve referandumdan "Hayır" çıkabilmesi için bunun çok önemli olduğunu söylüyor.

HDP Ankara İl Başkanlığı tam da bu nedenle, Haymana'da referandum çalışması yürütmek ve seçmeni "Hayır"a ikna etmek amacıyla ilçeye önem veriyor. Parti heyeti, Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan'ın katılımıyla Haymana'daki semt pazarını ve ilçe esnafını ziyarete hazırlanıyor.

Mehmet Ali Aslan, "Bizim hedef kitlemiz 'Evet' diyenler. Neden 'Evet' dediklerini dinlemekten mutluluk duyuyoruz ve 'Hayır'a ikna etmeye çalışıyoruz. Bir yerleşim bölgesinde yüzde 80 oranında 'Evet'çi bir partinin oy alması bizi yıldırmaz, tam tersine biz oraya gireriz, ikna etmeye çalışırız" diyor.

Ardından yola koyuluyoruz.

Pazarda tezgah açan çiftçilerin destekledikleri siyasi partilere göre gruplaştığını görüyorum. HDP'li seçmenler belli noktalarda, AKP'li seçmenler diğer noktalarda yoğunlaşmış.

Yine de tezgahları yan yana bulunan iki pazarcının farklı görüşte olduğuna rastlamak mümkün. "Hayır" diyen seçmen Rafet Taşçı ile sohbetimizi bitirdikten sonra, "Tayyipçi olduğu için 'Enişte' lakabını taktıkları" 'Evet'çi pazarcıya sesleniyor:

"Enişte bunlardan makarna aldın kömür aldın, bize vermiyorlar tabii. Sonra da diyorsun ki 'Bizim köyün muhtarı iyi hizmet veriyor' ."

"Hayatta bir tane iğne almış değilim" diyerek yanıtlıyor haberde isminin geçmesini istemeyen pazarcı:

"Doğmamış çocuğun geleceği için 'Evet' diyorum. 2000'den beri ülke uçağını üretiyor, tankını üretiyor. Yolumuz yol. Eskiden hastanelerde hastamızı rehin alıyorlardı. Babam rahmetlik, hastaneden senet imzalayıp da çıkardım. Şimdi hastane, ilaç bedava."

Taşçı ise yanıttan ikna olmayarak bir kez daha sesleniyor:

"Bir yanda yol yapılıp diğer yanda Kobani'de, Halep'te Kürtler katledilirken neredeydin peki?"

Bir vatandaş kendisine verilen "Hayır" broşürünü hızlıca yırtıp yere atıyor. Girilen üç kahvenin ikisinden "Evet" sesleri yükseliyor. HDP vekili Aslan, "Asıl bu kahvelere girerek 'Hayır'ın sesini duyurmamız gerekiyor" diyerek, "Evet"çi olduğu bilinen diğer kahveye de giriyor.

"Hayır" diyen seçmenlerin bir arada olduğu üçüncü kahvede bir vatandaş ise, "Üzerimizde mahalle baskısı var, 'Hayır'cıların sesi 'Evet' kadar güçlü çıkamaz" diyor.

Ardından bir pazarcı kendisine yaklaşan vekile şöyle soruyor:

"12 Eylül'de 'Evet' kullandık, ben dahil köylerimizde nice arkadaşlarım hapse girdi. Şimdi tekrar 'Evet' demek için, insan tereddütte kalıyor. Neden 'Hayır' demem gerektiğini anlatır mısınız?"

HDP milletvekili Mehmet Ali Aslan bir anda heyecanlanarak izah etmeye başlıyor:

"Birincisi bu halka sorulmadan yapıldı. Halktan kaçırır gibi mecliste canlı yayın vermediler, neden çünkü halkı ilgilendiren tek bir madde bile yoktu.

"İktidara daha da yetki veren bir sözde anayasa düzenleniyor. Bu teklifin geçmesiyle bu zamana kadar yapılan kanunsuzluklar yasallaşacak. Yargıyı bir adam seçecek.

"18 maddenin hiçbiri 'Evet' demeyi gerektirecek bir demokratik yapıda değil. O yüzden dikkat edin hükümet ve MHP 'Evet' üzerinden bir savunma yapamıyor. Diyorlar ki 'Hayır' diyenler teröristtir. Öyle bir şey olabilir mi?"

Sohbete dışarıdan dahil olan başka bir pazarcı Remzi Daşçı ise hemen araya giriyor:

"Doğru söylüyor abi, 'Hayır' diyenler teröristlerdir tabii ki! Allah Erdoğan'dan bin kere razı olsun. Eskiden başörtüyle meclise mi girebiliyordunuz? Başörtülü annem yanımdayken dolmuşa bindim, dolmuştan indirdiler bizi başörtüsü var diye."

Aslan, "Peki Hayır demek teröristlikse neden bu teklif meclise getirildi? Ve bu paketin içindeki hiçbir maddede baş örtüsü oylanmıyor ki" diye karşı çıkıyor.

HDP heyetinden başörtülü bir kadın olan Yıldız ise bir adım öne çıkarak tezgaha yaklaşıyor:

"Biz de örtülüyüz oğlum, hepimiz inançlıyız Müslümanız. Türkiye'nin o kadar çok ciddi sorunları var ki, sen her şeyi kalkıp başörtüye bağlıyorsun."

Ankara'nın Altındağ ilçesinde bulunan Siteler bölgesi, mobilya imalathaneleriyle başkentin ekonomik nabzının tutulduğu bir iş merkezi sayılıyor.

İlk olarak AKP Altındağ Seçim Koordinasyon Merkezi'nde partinin yetkilileriyle buluşuyorum. Merkezde gözle görülür bir hareketlilik var, çalışanlar koşturmaca içinde o günkü referandum programlarını organize ediyor.

AKP Altındağ İlçe Başkanı Ahmet Karaca partinin günlük ziyaret programlarının yazılı olduğu kağıt destelerini göstererek, "Her gün genel merkezimizden gelen görevlendirmelerle sahaya iniyoruz. Bu hepimizin yüreğini koyduğu bir iş" diyor.

İktidar partisinden siyasetçilerin referandum çalışmalarını içeren programlara göz atıyorum: Genç seçmen ziyaretleri, taziyeler, esnaf ziyaretleri, ev gezmeleri, mahallelerde kanaat önderleriyle toplantılar...

Ardından Siteler bölgesine doğru yola çıkıyoruz. AKP Ankara Milletvekili Vedat Bilgin ile Siteler'deki ilk durak olan Kamil Bostan'ın iş merkezinde buluşuyoruz.

Bilgin, "Kamil Abi" diye seslendiği 80 yaşındaki iş adamına referandumdan 'Evet' çıkarsa ekonominin neden daha iyi olacağını anlatıyor:

"Türkiye'nin parlamenter sistem altında yürüyen mevcut sistemi istikrarsızlıklara çok açık. Yapılacak reformla artık Meclis her şeye hakim olacak. Devletin geçmişten gelen anti-demokratik yapısı demokratize edildikçe hesap verilebilirlik artacak ve Türkiye'de kurumsal olarak istikrar sağlanacak. Böylece Kamil Abi gibi ekonomi aktörleri yatırım yaparken yarın ne olacak diye düşünmeyecek."

Çok katlı iş merkezinden çıkarken, Kamil Bostan AKP heyetinin bulunduğu asansörün kapısını son anda tutarak son sözleri eklemeden vekili göndermiyor:

"Allaha söz verir gibi söz veriyorum size. 500 haneli köyümün tüm oyu sizindir. Sözümden asla çıkmazlar, 'Hayır' istiyorsan 'Hayır' verelim dediler mesela, aman dedim öyle şey olur mu?..."

Siteler'de ikinci durak, bir diğer kanaat önderi ve iş adamı Yücel Acar'ın KASVA inşaat şirketi.

KASVA, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, İller Bankası ve Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'na (TOKİ) ait birçok projede inşaat sektörünün yüklenici firması olarak faaliyet gösteriyor.

Acar da referandumda "Evet" çıkması gerektiği görüşünde:

"Ben 70 yaşındayım. Darbelerin hepsini gördük biz. O günleri tekrar yaşamak istemeyiz tabii ki. Bir Sana yağını bulamazdık bakkal kuyruklarında. Şimdiki şu bollukta, rahatlıkta insanların 'Evet' demekten başka şansı yok."

Bilgin ise teşekkür ederek şöyle yanıtlıyor:

"Türkiye 16 Nisan'dan sonra aşağı yukarı her 10 yılda bir askeri müdahalenin olduğu, demokrasinin işlemediği geri kalmış bir ülke görüntüsünden kurtularak, ekonomisinde meydana gelen canlanma ve siyasi hayatındaki istikrarla, yükselmenin asgari şartlarına sahip olacak."

Yurtoğlu Kardeşler şirketine ait tekstil atölyesine gidiyoruz. Bilgin burada iş başındaki işçilere sesleniyor ve anayasa değişikliğinden sonra işçilerin kazanımlarının ne olacağını anlatıyor:

"Daha iyi işleyen ve çalışanların sorunlarını çözmek için adım atan bir hükümet sistemi için bu değişikliğe ihtiyacımız var. Asgari ücret yetersiz fakat hükümet karar alamıyor, çünkü hükümetin karar alması için kanun çıkması lazım. Bunun için meclisteki partilerin bir araya gelmesi lazım fakat gelmiyorlar.

"Oysa gelecek sistemde bütünüyle meclis söz sahibi olacak. Milletvekilleri sizlerden gelen talepleri tek başına kanunla çözebilecek, buna gücü yetebilecek hale gelecek."

Haymana'da kimi esnaftan, Siteler'de ise iş verenlerden sıkça işittiğim ortak bir cümle dikkatimi çekiyor:

"Allah benim ömrümden alsın, Tayyip Erdoğan'a versin."

Siteler'de bir kereste şirketin sahibi olan Hasan Bal da Bilgin'in kendisini ziyareti sırasında aynı cümleyi kuruyor:

" 'Evet' çıkınca her şey daha da güzel olacak, istedikleri zaman her şeyi yapabilecekler. İnan ki Tayyip'e kendimizden ömür vermek istiyoruz. İnşallah 60'ın üzerinde alırız ve Türkiye nefes alır."

16 Nisan Anayasa değişikliği referandumu, Türkiye'nin birçok bölgesinde olduğu gibi başkent Ankara'da da, içeriğinden çok Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve AKP'ye "Evet" ya da "Hayır" demek üzerinden tartışılıyor.