Ayşe Sayın
Başkanlık sistemine ilişkin anayasa değişikliğindeki işbirliğini 24 Haziran genel ve cumhurbaşkanlığı seçiminde "cumhur ittifakı" adıyla kurumsallaştıran AKP ve MHP arasında son haftalarda birçok konuda yaşanan görüş ayrılığı yerel seçimlerde yolların ayrılması kararıyla sonuçlandı.
Şimdi Ankara siyaseti, bu yol ayrımının seçmende nasıl karşılık bulacağı, bu gerginliğin Cumhur İttifakı'nın sonunu getirip getirmeyeceği, ittifakın bozulmasının özellikle Ankara, İstanbul gibi büyükşehirlerde hangi parti lehine veya aleyhine sonuç doğuracağı sorusuna yanıt arıyor.
24 Haziran seçimlerine ilişkin yaptığı isabetli tahminlerle tanınan ANAR'ın Genel Müdürü İbrahim Uslu ve AKP'ye yaptığı kamuoyu araştırmalarıyla da tanınan MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat, siyasetin yeniden şekillenmesi sonucunu da doğurabilecek yeni sürecin olası sonuçlarına ilişkin BBC Türkçe'nin sorularını yanıtladı.
ANAR'ın Genel Müdürü İbrahim Uslu, MHP'nin yerel ittifaktan "feragat ederek" ederek riskli bir adım attığı görüşünde. Uslu'ya göre, MHP'nin bu riskli adımının altında, hesaplarını uzun vadeli, 2023 genel seçimlerine göre yapması yatıyor. Bu hesaplar nedeniyle Cumhur İttifakı'nın da süreceği görüşünde:
"MHP oyunu yerel seçimlerdeki mevzi başarılara göre endekslemedi, daha uzun vadeli, 2023'ü düşünüyor. O nedenle de AK Parti tabanıyla sıcak diyaloğunu sürdürmek istiyor. AK Parti'den hoşnutsuz olup, terk eden seçmenin kendisine yöneldiğini 24 Haziran seçimlerinde gördü.
"Önümüzdeki süreç içerisinde benzer şeylerin yaşanacağını tahmin ediyor; işte iktidar yıpranması, ekonomik darboğaz gibi... 2023'te de AK Parti'ye oy veren seçmenin bir kısmının başka partilere yönleneceğini değerlendirdi ve onların yine birinci adresi olarak kalmak istiyor.
"Bunun en etkili yolu da AK Parti'yle cumhur ittifakını sürdürmek. Çünkü AK Parti seçmeninin gidebileceği iki parti var İYİ Parti ve MHP. İYİ Parti çok sert muhalefet yaptığı için AK Parti tabanıyla diyalog geliştiremiyor. Ama MHP böyle bir sert üslup kullanmadığı için AK Parti tabanına daha sempatik geliyor şu an itibariyle. O nedenle iki taraf da cumhur ittifakından istifade edeceği için onu bozacaklarını düşünmüyorum."
Ancak Uslu'ya göre artık cumhur ittifakı ortaklarının bundan sonraki süreci "sorunsuz, balayı havasında" götürmesi mümkün görünmüyor. TBMM'nin açıldığı 3 hafta içinde 3 ayrı konuda MHP ve AKP'nin görüş ayrılığı yaşadığına işaret eden Uslu, aslında siyasette siyasi partiler arasında yeni bir sürecin, "konu bazlı uzlaşılar döneminin" başlayacağına dikkat çekiyor.
Bu durumun zaten, genel seçimlerde hiçbir siyasi partiye tek başına çoğunluk vermeyen seçmenin talebi olduğunu vurgulayan Uslu, "Benim gördüğüm bundan sonra parlamentoda bütün partiler arasında vaka bazlı uzlaşılar gündeme gelebilir. Çok profesyonel bir siyasal uzlaşı kültürü olacak" diyor ve ekliyor:
"Yani şirketlerin bazı işlerde rekabet etmesi, bazı işlerde çözüm ortağı olması gibi, siyasi partilerin de biz bazı konularda birbirleriyle rekabet eden, bazı konularda proje ortağı yapılar olduğunu göreceğiz. Çünkü seçmen, 'bir konuda karar alacaksanız en az iki parti bir araya gelin ve uzlaşın' dedi. Şimdi partiler herhangi bir karar çıkarmak için uzlaşı aramak zorundalar seçmenin isteğini de partiler yapmak zorundalar."
Uslu uzlaşının dozunu ise, "Bu tartışmaların da, işbirliklerinin de ne husumet, ne de kan kardeşliği doğuracak seviyede olmadığını göreceğiz" sözleriyle ifade ediyor.
Peki, yerelde ittifak kararından vazgeçilmesinin ardından MHP'nin eski AKP'li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melik Gökçek'in adını gündemine aldığını duyurması ne anlama gelir? Uslu, bu soruya şu yanıtı veriyor:
"Bence de çok ilginç oldu. Niye yaptılar doğrusu anlamadım. MHP tecrübesinde bir parti için adayla uzlaşmadan, adayın muhtemelen haberi yokken, MHP'nin bunu sızdırması anlaşılabilir bir durum değil. Haberi yoktur diyorum, çünkü Melih Bey'in bu tür deklarasyonları tarz olarak seven de bir üslubu var. Ama şu ana kadar sessiz kaldı.
"Benim anladığım, bir sondaj çalışmasıydı, ya da siyaseten AK Parti'ye veya başka partiye mi mesaj gönderdi. Hakikaten anlamakta zorlandım. Böyle alelacele Melih beyin haberi olmadan sızdırılması bende, son dakikada akla gelen parlak bir fikir olduğu intibaını uyandırdı. Ama gerçekleşecek bir proje olduğunu düşünmüyorum."
AKP ve MHP'nin de yerel seçim ittifakından vazgeçmesi, hangi partiyi olumlu etkiler? Özellikle büyükşehirlerde Ankara ve İstanbul'da hangi siyasi parti aleyhine tablo oluşturabilir?
Uslu'ya göre, ittifaktan vazgeçilmesi en çok MHP aleyhine sonuç doğuracak. Son genel seçimlere bakıldığında, MHP'nin elinde bulunan Mersin, Adana ve Manisa dahil, MHP'nin başka parti tabanının desteği olmadan iller bazında belediyeleri kazanması kolay görünmüyor. Uslu, yerelde ittifak yapılmamasının partilere yansımasını şöyle değerlendiriyor:
"Mersin'de MHP birinci parti olmamasına rağmen daha önce CHP tabanının desteğiyle buralara başarılı olmuştu. Şimdi CHP tabanı desteklemeyecek. AK Parti, kendi adayını çıkaracağı ve yollar ayrıldığı için AKP tabanından da oy alamayacak. Sadece kendi tabanına yaslanınca da MHP'nin bu üç yeri kazanma olasılığı riske girdi. O nedenle MHP yerel seçimlerde umduğunu bulamayacak.
"Bence bundan sonra artık CHP rahatlamıştır. Çünkü ittifak halinde CHP'nin riske girecek birçok belediyesi vardı.
"İşte Eskişehir - ki AK Parti 1. parti, MHP oyları gelince de mevcut başkan Yılmaz Büyükerşen'in popülaritesinin önüne geçebilirdi, Tekirdağ, Yalova, Aydın, Hatay gibi iller ittifak olması halinde CHP'nin çok zorlanacağı yerlerdi.
"Yine bir rekabet olacak ama AK Parti - MHP'nin güç birliği yaptığı atmosfere göre biraz daha rahat bir rekabet olacak CHP açısından. En azından elindeki belediyeleri koruma konusunda, düne göre biraz daha kendilerini konforlu hissettiğini düşünüyorum."
"AK Parti açısından bakıldığında; eğer MHP ile ittifak halinde girseydi, AK Parti açısından çok kolay bir seçim olacaktı. Çünkü zaten çok sayıda ilde AK Parti açık ara önde. İşte İç Anadolu, Doğu Anadolu, Karadeniz başta olmak üzere birçok yerde zaten açık ara önde ve yine rahat rahat alacak. Ama rekabetin yaşandığı başta iki büyük kent, İstanbul ve Ankara ve bunların bazı ilçeleri olmak üzere bazı yerlerde çok heyecanlı bir yarış bekliyor AK Parti'yi. Yine Antalya, rekabetin güçlü geçeceği iller arasında. Çok fazla değil ama kamuoyunun ilgisini çekebilecek bazı belediyelerde çok heyecanlı bir yarış olacak.
"Son genel seçim sonuçlarına baktığınızda CHP'nin başka parti tabanlarından oy alması durumunda AK Parti'yi zorlayacağı çok net. MHP de bu illerde iddialı adaylar gireceği sinyalini verdi AK Parti'ye. Eğer öyle olursa heyecanlı bir yarış olacak. Güneydoğu'da zaten HDP rahat, HDP kayyumdaki belediyelerde önde gidiyor.
"Ama seçimin heyecanı da birkaç şehirdeki yarışa odaklanacak. Ankara, İstanbul, Adana, Mersin, Hatay, Antalya, Manisa, Balıkesir gibi bir kaç ilde seçim heyecanlı geçecek. Bütün yorumcular da o illere bakacak."
Uslu, Ankara ve İstanbul'un da aralarında bulunduğu siyasi partilerin oylarının birbirine yakın olduğu yerler dışında yerel seçimden "sürpriz" sonuçlar beklemiyor. Ancak tek istisna olarak "ekonomik göstergeleri" gösteriyor ve 2009'da küresel düzeyde yaşanan ekonomik krizin Türkiye'ye etkileri sonucunda, AKP'nin yüzde 47'lerde olan oyunun, bu krize denk gelen yerel seçimlerde yüzde 38'lere gerilemesine dikkat çekiyor:
"Şimdi de yerel seçimlere e 5-6 aylık bir süre var. Ekonominin seyri nasıl olacak o önemli bir faktör olur. Stabil giderse favoriler kazanır ve adayların kimlikleri ve kampanya performansları ön plana çıkar. Ama ekonomi olandan daha kötü gidecek olursa, seçmen açısından sorunlar olursa seçmenin nasıl reaksiyon vereceğini şimdiden kestirmek zor."
MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat, MHP'nin AKP ile yerel ittifaktan vazgeçmesinin nedeni olarak, son dönemde AKP'nin de eline geldiğini tahmin ettiği kamuoyu araştırma sonuçlarının etkili olduğunu düşünüyor. Gerek son seçim sonuçları, gerekse genel seçim sonuçlarına bakıldığında belediye başkanlıklarının MHP'de olduğu Mersin, Adana, Manisa başta olmak üzere MHP oylarında büyük gerileme olduğuna dikkat çeken Kulat, şu görüşleri dile getiriyor:
"MHP'nin yüzde 30'larla belediye başkanlığını aldığı şehirlerdeki oyu yüzde 15-16'lara gerilemiş. Bizim karşılaştığımız bu fotoğrafla iktidar partisi de karşılaşmıştır. MHP'nin yerel ittifaktan beklentisi şuydu; mevcut belediyeleri koruyayım, bunun dışında da ne olursa gibi bir yaklaşım.
"Ama çok ilginçtir, MHP 24 Haziran oylarına bakıldığında, ikincisi, bizim yaptığımız araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de yarın seçim olsa, MHP hiçbir ilde belediye başkanlığını alamıyor görünüyor. Belediye başkanlığını aldığı illerde, 3. veya 4. parti konumunda. Yarından sonrayı bilemem ama bugün için söylüyorum, kimi ilçeleri alabilir ama hiçbir ilde belediye başkanlığını alamıyor. Muhtemelen ittifakın bozulmasında da bu veriler etkili olmuştur."
İttifaktan vazgeçilmesinde bu sonuçlar kadar, af, "Andımız" gibi konulardaki görüş ayrılığının da etkili olduğunu ifade eden Kulat, özellikle TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Bekir Bozdağ üzerinden verilen mesajların ipleri kopma noktasına getirdiğini belirtiyor. Kulat, "Evet Bozdağ hedef görünüyordu ama asıl hedef Cumhurbaşkanı'nın söylemleriydi. Geçmişte de Bahçeli'nin birtakım açıklamaları oldu ama ittifaka zarar vermemek için hiç kimse cevap vermedi" diyor.
Kulat, AKP'nin yerel seçimlerde "edilgen" bir konumu kabul edemeyeceği için de ittifaka sıcak bakmadığını düşünüyor.
Peki Erdoğan'ın, Bahçeli'nin "etnik kimliğine" vurgu yaparak eleştirdiği Bozdağ'a sahip çıkması, Kürt seçmene mesaj mı ve yeniden "çözüm sürecine" dönülebilir mi?
Kulat bu soruya şu yanıtı veriyor:
"Cumhurbaşkanı'nın açıklamaları politik bir çıkış değil. Son grup toplantısından önce de benzer mesajlar verdi. Ülkenin belli bir kesiminin, Kürt kökenli olduğu unutulmamalı. Azlığı, çokluğu önemli değil.
Bekir Bozdağ'ın bakanlığı dönemine ilişkin icraatlarını eleştirebilirsiniz, Bahçeli de eleştirebilir. Ama etnisitesi üzerinden eleştirilmesi doğru değil. Bu ülkede insanlar Kürt olduğu içini, Çerkez, Laz olduğu için hedef olmasını doğru bulmam. Tayyip Bey de bunu ifade ediyor. MHP ile milli konularda birlikte hareket edilmesinden rahatsız değil, etnisite üzerinden mesaj verilmesini doğru bulmuyor.
"Ama bu açıklamalar nedeniyle yeni bir çözüm süreci beklenir mi? Bence hayır. Güneydoğu'da şöyle bir şey vardı, işte yatırım yapılmıyor, vatandaş terör örgütlerinin kucağına düşüyor, diye. Ama bugün Şebinkarahisar'da ne varsa, Şemdinli'de de var.
Dolayısıyla devlet bütün imkanlarını, hatta pozitif ayrımcılık da yaparak bölgeye aktarıyor. Zaten AK Parti'nin bazı yerlerde oyunun adaylardan kaynaklı düştüğü söyleniyor ki bunun da etkisi 3-5 puanla sınırlı."
Kulata'a göre "Cumhur İttifakı" ise, zaman zaman görüş ayrılıkları olsa da "ülkenin bekası, milletin hayrına" olan önemli kararlar noktasında sürecek.