AKP yeni dönemde MHP'nin desteğine ne kadar ihtiyaç duyacak?

AKP yeni dönemde MHP'nin desteğine ne kadar ihtiyaç duyacak?

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) üst üste 6. kez genel seçimden birinci parti çıktı. Ancak aynı zamanda 7 Haziran 2015'ten sonra 2. kez Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) çoğunluğu sağlayamadı. Son genel seçime göre oy oranı yüzde 50'den yüzde 42'ye düşen AKP, resmi olmayan sonuçlara göre 295 milletvekili çıkardı.

Meclis'teki sandalye sayısı 550'den 600'e yükseldi ancak AKP sandalye kaybeden tek parti oldu.

Birçok yorumcu AKP'nin esasında seçmen tarafından uyarıldığı görüşünde.

AKP artık TBMM'de yasa çıkarmak için Cumhur İttifakı'nın ortağı Milliyetçi Hareket Partisi'ne (MHP) ihtiyaç duyacak.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Pazar akşamı ilk sonuçların gelmesinin ardından Huber Köşkü önünde kendisini bekleyen kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada, "Parlamentoda her ne kadar hedefe ulaşamadıysak da, inşallah elimizden gelen bütün gayretlerimizle Cumhur İttifakıyla çözmenin gayreti içinde olacağız." dedi.

Peki, AKP, MHP'ye bağımlı bir partiye mi dönüştü ve bu birliktelik sistemde bir tıkanmaya neden olur mu? Bu konuda uzmanlar ikiye ayrılmış görünüyor.

Geçmişte bazı AKP hükümetlerinde Kültür ve Turizm Bakanı olarak görev alan Ertuğrul Günay, sandıktan çıkan uyarının doğru okunması gerektiğini söylüyor ve ekliyor:

"AK Parti, geçen seçime göre 8 puan kaybetmiş. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde neredeyse tek başına yüzde 52 oy alan Sayın Erdoğan bu seçimde MHP'nin bir 10 puanlık desteğiyle aynı rakamı elde etmiş görünüyor. Bu, iktidar partisi açısından 7 Haziran'dan sonra yaşanmış olan bir zafiyet."

TOBB Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek de seçmenin, AKP'den memnuniyetsizliği olduğu görüşünde.

Ancak AKP'nin kaybettiği seçmeni, "AK Parti'nin makbul ilan ettiği partiye geçti" diye değerlendiriyor. Özpek, "makbul"ü ise şöyle açıklıyor:

"AK Parti bütün seçim kampanyasını, AK Parti ve MHP dışındaki partilerin makbul, meşru olmadığı ve bir güvenlik sorunu olduğu üzerine kurdu. Dolayısıyla insanlar AK Parti'den memnun değil ancak devlet nezdinde meşru olmayan, kriminalize edilen partilere de oy vermek istemiyor.

"Bu seçmen AK Parti seçmenidir. Memnuniyetsiz, biraz da kırılgan bir seçmendir. Ancak AK Parti'ye muhalefet edecek cesarette bir seçmen değildir."

Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şahin de oy oranındaki düşüşün en önemli nedenleri arasında milletvekili listelerinin olduğunu söylüyor. AKP'nin oyunun azaldığını ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a güvenin tam olduğunu belirten Şahin, sözlerine şöyle devam ediyor:

"Ancak parti konusunda seçmen hem teşkilatlara hem de Sayın Cumhurbaşkanı'na mesaj verdi. Cumhurbaşkanımız da bu mesajı aldığını, seçim gecesi konuşmasında söyledi. Çünkü arada tam 10 puanlık bir fark var. Bu da az bir puan değil ve 8 ay sonra yerel seçimler var. Şu an bence yeni bir süreç başlıyor."

AKP'ye yakınlığıyla bilinen araştırma şirketi ANAR'ın başkanı İbrahim Uslu da ekonomik dalgalanmaların partiye bir fatura ödeteceğinin belli olduğunu söylüyor.

Erken seçim kararı alınmadan önce de AKP oylarında belli düşüşler gözlemlediklerini aktaran Uslu, "Fakat burada AK Parti açısından önemli olan husus, bunların ittifak dışına hareket etmemiş, Cumhurbaşkanlığı'nda da Tayyip Erdoğan'a oy vermiş olması" diyor.

Cumhurbaşkanlığı sisteminde koalisyon, parlamenter sistemdeki gibi işlemiyor.

Ancak Meclis aritmetiğine bakıldığında çoğunluğu elde etmek için partiler arası ittifak gerekiyor. Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da buna işaret ediyor ve "Sanıyorum ki MHP, AK Parti'nin politikalarını biraz ipotek altına almış olacak" diyor.

Günay AKP'nin MHP'ye bağımlı bir parti haline gelmesini AKP açısından "büyük talihsizlik" sayıyor.

Günay, "Çünkü AKP, son bir-iki yıllık uzlaşma dışında MHP'nin politikalarıyla uzlaşmayan bir çizgi izledi. Bu bağımlılık, AK Parti'nin bazı konularda atacağı adımları zorlaştıracak" değerlendirmesinde bulunuyor.

2000'li yıllarda MHP'nin DSP ve ANAP koalisyonu içinde çıkardığı sorunların bilindiğini aktaran Ertuğrul Günay, şöyle devam ediyor:

"Türkiye siyasetini bilenler, MHP'nin nasıl bir tutuculuk içerisinde olduğunu hatırlıyorlar. Şu an o zamandan daha gelişmiş ve dünyayı okumuş bir MHP yok. O yüzden AK Parti'nin işinin zor olduğunu düşünüyorum.

"Bu yeni dönemde hem ekonomik hem demokratik sorunların çözümü konusunda AK Parti'nin eli zorlanacak. AK Parti, milliyetçi bir parti değil aslında. Fakat siyasetin zorlamasıyla oraya doğru savruldu. Bu çizgiyi sürdürmesi halinde oy kaybedecek. Oy kaybı MHP'de mi kalır yoksa dışarıya mı taşar onu söylemek için erken. O nedenle önümüzdeki süreç sıkıntılı olacak."

Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şahin ise MHP ile sıkıntı yaşanacağına yönelik yorumlara katılmıyor. Şahin'e göre, bu yorumu yapanlar, eski sistemi göz önünde bulunduruyor.

Şahin, "Yeni sistem böyle değil" diyor ve ekliyor:

"Bunu anlamakta niye zorlanıyorlar anlamıyorum. Çünkü burada yürütmeye bir kişi yetkilendirildi. 'Sen takımını kurmakta hürsün' diyor sistem. MHP'ye, Meclis'te ihtiyaç olur. Hem Cumhurbaşkanı hem de Devlet Bahçeli'den gelen açıklamalara baktığımız zaman bu süreci devam ettirmek istedikleri gözüküyor. Birbirlerinin önemli hassasiyetlerine dikkat ederler. Bunu tamamen bir partiye bağımlılık olarak yorumlamamak gerekiyor."

Prof. Dr. Mehmet Şahin ayrıca MHP lideri Devlet Bahçeli'nin AKP'ye özellikle "ekonomi ve terör noktasında sonsuz destek vereceğini" düşünüyor.

ANAR Başkanı İbrahim Uslu da bir "topal ördek" durumuyla karşılaşılacağını düşünmüyor.

İki parti arasındaki var olan uzlaşının sadece alanının biraz genişlediğini düşünüyor. Uslu, her yasada uzlaşıya da ihtiyaç olmadığını söylüyor ve bunu şöyle açıklıyor:

"Çünkü hükümet icraatlarının büyük çoğunluğu için büyük bir yasal düzenlemeye ihtiyaç yok. Yeni bir yasal düzenleme olmasa da hükümet mevcut yasalarla yoluna devam eder. Bu olmadığı noktada Başkanlık Kararnamesi olanağı var. Özellikle ekonomik kararlarda Parlamento'nun desteğine ihtiyaç duyulacağını düşünmüyorum. Yeni bir düzenlemeye ihtiyaç olursa dönüp MHP'nin desteğini alması gerekecek. Destek, spesifik kararlarda karşımıza çıkacak. Her gün çıkmayacağını bilmek lazım."

Şimdi merak edilen ise MHP'nin nasıl bir strateji izleyeceği. Partinin genel başkanı Devlet Bahçeli, seçimler sonrası yaptığı açıklamada 'MHP'nin denge ve denetleme görevi' yapacağını söyledi.

Doç. Dr. Kürşat Yılmaz'a göre ortadaki bir koalisyondan ziyade 'belirli hassasiyetler ve ortaklıklar üzerinden sürecek asgari bir birliktelik'. Yılmaz, en azından yerel seçimlere kadar MHP'nin büyük bir destekte bulunacağı kanısında:

"Belirli hassasiyetler ve ortaklılar üzerinden sürecek asgari bir birliktelik bu. MHP açısından bakıldığında terörle mücadele, sınırötesi operasyonlar ve ekonomik sorunların aşılması süreci bir bütün olarak MHP'nin vazgeçilmez saydığı ilkesel tutumuna uygun olmalı. AKP penceresinden de benzer bir durum söz konusu. Örneğin yürütmenin inşası süreci…Ben burada MHP'nin doğrudan yer almayacağını düşünenlerdenim. Zaten Sayın Bahçeli'nin baştan bu yana yaklaşımı da böyle.

"Şimdi Türkiye'nin önünde ciddi problemler var. Bunların aşılması noktasında MHP en azından yerel seçim arifesine kadar büyük ölçüde destek verecektir. Seçim sathına girildiğinde ise ülkenin durumundaki değişme ve partinin görünümü irdelenerek yeni bir süreç başlayabilir."

Ortadoğu gazetesi yazarı Orhan Karataş ise önümüzdeki 5 yıllık süreçte iki ortak arasında sorun yaşanmayacağını beklediğini belirtiyor:

"Aksi yönde bir gelişme, marazi bir gelişme olmadığı müddetçe bu böyle devam eder. Marazi gelişme, AKP'nin tamamen farklı bir yola gitmesidir ki köyle bir şey olayacağını sayın cumhurbaşkanı defalarca söyledi. Önümüzdeki 5 yılda Cumhur ittifakı arasında bir sorun çıkacağı kanaatinde değilim.

"Hem AKP hem de MHP açısından hem de Türkiye'nin bekası açısından çok önemli ve hayati olduğu kanaatindeyim. Ama marazi gelişmeler olur mu? Bu siyasettir kimse kestirmez ama şu an için görünmüyor."

Karataş, kamuoyunda AKP'nin MHP çizgisine geldiği yönündeki yorumlarla ilgiliyse "AKP doğruyu buldu çünkü MHP'nin söylediği doğruydu. Bunu AKP'nin bir yanlıştan dönmesi olarak değerlendirmek daha doğrudur" diyor.

TOBB Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek'e göre, meclis aritmetiğinin karışıklığından ötürü bir sene içerisinde yeni bir erken genel seçim olacak.

Prof. Dr. Mehmet Şahin ise Özpek'in aksine kesin bir ifade ile erken genel seçim olmayacağını söylüyor. Bunu da şöyle açıklıyor:

"Çünkü Sayın Erdoğan seçime gitme kararı aldığında kendi hakkını kullanmış olacak. Bu durumda seçime sadece Meclis gitmeyecek. Milletin artık seçimden yorulmasıyla birlikte seçmenin, 'istemediğinde neden böyle yapıyorsun' gibi bir tavır koyma ihtimali de var. Kendi partisi olsa daha rahat çalışırdı. Ancak şunu unutmamak lazım ki seçmenin mesajı, parti üzerinden verildi. 'Cumhur İttifakı'nı siz kurdunuz, ben buna destek veriyorum' dedi. Seçmen dengeyi kuruyor aslında."

Ertuğrul Günay da ufukta yeni bir seçim görmediğini, AKP-MHP bloğunun bir süre birbirine dayanmaya çalışacağını belirtiyor.

ANAR Başkanı İbrahim Uslu da erken bir seçim beklemeyenlerden.

Uslu, "Muhalefet, parlamenter sisteme dönüleceğini söyledi. Türk seçmeni, benim gördüğüm, yeni sistemi denemek istiyor. Daha önce referandumda 'evet' dedi. Muhalefet itirazlarını sürdürdü ancak seçmen yeni sisteme ikinci kez 'evet' oyu verdi. Bu mesajı iyi okumak lazım" diyor.