AKP Sözcüsü Ömer Çelik, partilerinden belediye başkanı aday adayı olacakların başvurularının 5-12 Kasım 2018'de alınacağını bildirdi.
Çelik, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, parti genel merkezinde gerçekleştirilen AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Toplantıda iç politikalar, güvenlik gelişmeleri, dış politika ve ekonomik konularla ilgili sunumlar yapıldığını aktaran Çelik, partilerinin bütün seçim çevrelerinde seçime katılma kararının da alındığını belirtti.
AKP'den belediye başkanı ve belediye meclis üyesi olmak isteyen aday adaylarının başvurularının 5 Kasım Pazartesi günü alınmaya başlayacağını bildiren Çelik, "Belediye başkan adaylıkları müracaatlarının son günü 12 Kasım, belediye ve il genel meclisi müracatının son günü 3 Aralık Pazartesi günüdür." dedi.
Mevcut belediye başkanlarından müracaat almayacaklarını dile getiren Çelik, mevcut başkaların devam edip etmeyeceğine Genel Merkez tarafından karar verileceğini kaydetti.
Çelik, 8-15 Şubat 2019'da Genel Merkez'de İnceleme ve Onaylama Komisyonunun çalışmalarını yapacağını belirterek, MKYK'nin aldığı karara göre, bütün seçim çevrelerinde adayların tespiti ve sıralamasında "merkez yoklaması" usulünün uygulayacağını söyledi.
AK Parti'nin, "Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcular Birliği"nde yer aldığına değinen Çelik, Avrupa'daki sağ, merkez sağ ve demokrat partileri bünyesinde toplama amacıyla yola çıkan Birliğin, son yıllarda Avrupa'daki siyasi haritanın değişmesiyle aşırı sağ yoğunluğunun giderek arttığını ve demokratik niteliğini kaybetmeye başladığını belirtti.
Çelik, AKP olarak da bu Birlikten çıkmaya karar verdiklerini açıklayarak, "Bundan sonra Avrupa Parlamentosu içerisinde çeşitli demokrat, özgürlükçü gruplarla insan hakları, hukuk gibi konulara evrensel ilkelerle bakan gruplarla çalışmalarımız, çeşitli konulardaki temaslarımız sürecek ama Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcular Birliği, demokratik bir refleksle kurulmasına rağmen son zamanlarda maalesef Avrupa'da yükselen aşırı sağ tarafından tutulmuştur." değerlendirmesinde bulundu.
Birliğin tamamen ırkçılık seslerinin yükseldiği, Türkiye ve İslam düşmanlığının yapıldığı bir platform haline geldiğine işaret eden Çelik, "Birkaç kere aşırı sağcılar, ırkçılar bu tip partilerin temsilcileri AK Parti'nin oradan ihracını oyladılar, bu tabi reddedildi ama netice itibarıyla onlar giderek güçlerini arttırıyorlar, giderek kuvvetleniyorlar. Böyle bir platformda bulunmamızın herhangi bir değerinin olmadığı sonucuna vardık ve buradan da çıktık." dedi.
Çelik, Avrupa Parlamentosundaki ve Avrupa'daki partilerle çalışmaları önemsediklerini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle Avrupa açısından baktığınızda Avrupa'daki aşırı sağın, Avrupa'nın DEAŞ'ı olduğunu formüle etmiştik ve aynı şekilde devam etmektedir. Avrupa büyük bir tehditle karşı karşıyadır. Yıllarca Avrupa'ya gelecek tehditlerle ilgili yapılan analizlerde, bu tehditlerin Avrupa'nın dışından geleceği düşünüldü, başka ülkeler işaret edildi ama geldiğimiz noktada görüyoruz ki Avrupa'yı tehdit eden, bugün Avrupa Birliği'ni birlik yapan değerleri tehdit eden esas unsurlar Avrupa'nın içinden kaynaklanmaktadır."
Bir tespitlerinin daha haklı çıktığına değinen Çelik, merkez sağ ve merkez sol demokrat partilerin, bu aşırı sağcılarla mücadele etmek için net bir tutum almak yerine özellikle "Türkiye ve İslam düşmanlığı" konularında daha çekimser bir tutum aldıkça bunların daha da güçlendiğini vurguladı.
Aşırı sağcı, ırkçı, aşırı İslam düşmanlığı akımlara karşı mücadele için ilkesel bir tutum sürdürülmesi gerektiğini belirten Çelik, bu ilkeler çerçevesinde de ortak platformlarda iş birliği yapılmasının önemine işaret etti.
Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan Çelik, ABD'nin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'e yönelik yaptırımların da kaldırılması kararına ilişkin bir soru üzerine şöyle konuştu:
"Bu karar yanlış bir karardı. Onların bu yanlış kararı almasına karşı egemen bir devlet olarak biz de misillemede bulunduk. Türkiye'deki yargı süreçlerine saygılı olmalarını bekliyorduk. Bunun yerine bu şekilde bir yasayı işleterek bu kararı aldılar. Müttefiklik ilişkisine yakışmayan, Türkiye-ABD arasındaki tarihsel ilişkinin derinliğine ve bugün bulunduğu seviyeye yakışmayan bir karardı. Sonuç olarak bu kaldırıldı, bu birimlerimiz, kurumlarımız arasında epeydir konuşuluyordu. En son Cumhurbaşkanımızla, Başkan Trump arasındaki görüşmede tekrar ele alınmıştır, bu karar bağlanmıştır.
Eş zamanlı olarak bugün Türkiye saatiyle 16.30 civarında karşılıklı olarak bu kararlar kaldırılmıştır. Bundan sonrasındaki normalleşme için önemli bir aşamadır. Biz Türkiye tarafı olarak şunu defalarca vurguluyoruz; bu kararlara gelinen süreçteki duyduğumuz, işittiğimiz dayatmaların, üslupların hiçbir şekilde Türkiye'ye karşı kullanılmaması gerektiğini, Türkiye'nin bunu asla kabul etmeyeceğini, egemen bir devlet olarak Türkiye'nin yargı süreçlerine saygı duyulması gerektiğini, evet her şeyin konuşulabileceğini, her şeyin diyalogla halledilebileceğini, diplomasi kanallarının her konuda açık olduğunu, özellikle de kriz konularında açık olduğunu, çünkü en çok kriz için bu kanallar kullanılacaktır diye ifade ediyoruz."
Bunun yerine Türkiye'nin yargı süreçlerine talimat veren, egemenlik haklarını ihlal etmeye dönük birtakım üsluplar kullanıldığında, bunun Türkiye açısından kabul edilmesinin mümkün olmadığının net şekilde ortaya konduğunu vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
"Bundan sonrasında bu dile, üsluba, müttefik ilişkisine yakışan bir yaklaşımla dikkat edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu karşılıklı yaptırım kararları bu çerçevede geride bırakılmıştır. En son Sayın Cumhurbaşkanımız ile Başkan Trump arasında geçen telefon görüşmesinde, bunun eş zamanlı olarak kaldırılmasına karar verilmiştir."