Başbakan Ahmet Davutoğlu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugünkü kritik buluşmaları öncesinde AKP’de koalisyon yerine Kasım, olmazsa en geç mart ya da nisanda erken seçim seçeneği öne çıktı. Örgüt ve taban yoklamaları ile yaptırılan son anket sonuçlarının da masaya yatırıldığı 5.5 saatlik toplantıya ilişkin kulislere, “CHP’ye teşekkür kararı alındı” yorumları yansıdı.
Hürriyet'in haberine göre, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın koalisyon sürecine ilişkin, “Kendi ilkeleriyle de karşı düşüncenin örtüşmesi lazım. Herhalde örtüşmüyorsa intihar edecek hali yoktur” sözleri dün AK Parti kulislerinde büyük yankı buldu. MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin olası randevu girişimlerine kapı kapatan açıklamasının da damgasını vurduğu MYK’da edinilen bilgiye göre, CHP’nin en önemli koşul olarak öne sürdüğü 4 yıllık ortaklık önerisi kabul görmedi.
Bunun yerine “ucu” açık diye tanımlanan daha kısa süreli ortaklık önerisi dillendirildi. Azınlık hükümetiyle seçim önerisinin de gündeme geldiği toplantıda, “CHP 4 yıllık hükümette ısrarcı, önerilerimiz kabul görmezse, MHP’nin de kapıları kapattığı dikkate alındığında seçimden başka bir seçenek ortada kalmıyor” değerlendirmeleri öne çıktı. Dış politika ve eğitim başta olmak üzere bazı temel konulardaki görüş ayrılıklarının da bu ortaklığı sıkıntılı hale getireceği değerlendirmelerin yapıldığı toplantıda ağırlıklı görüş olarak koalisyon yerine seçim seçeneği öne çıktı. Seçim tarihi olarak da kasım, olmazsa mart ya da nisan ayları gündeme geldi. Seçime de partilerin katılımıyla oluşacak bir seçim hükümeti yerine seçenekler zorlanarak AK Parti azınlık ya da mevcut hükümetiyle gidilmesi görüşleri dillendirildi. Örgütün ve tabanın da ortaklık yerine seçim istediği de savunulurken, anket sonuçlarında da partinin oylarında artış olduğuna dikkat çekildi.
AK Parti sözcüsü Beşir Atalay da basın toplantısında bütün seçeneklerin masada olduğunu, anket sonuçları da gözden geçirilerek bütün bunların analizlerinin yapıldığını söyledi. “Ülke için büyük kazanım” dediği CHP ile görüşmelerde ülke sorunlarının paylaşıldığını belirten Atalay’ın, “Bundan sonrası için de bu doğrusu çok kalıcı bir çalışmadır. Sonuçta ortak hükümet kurulur ya da kurulmaz ancak bu çalışmayı bir kazanım olarak değerlendiriyoruz” sözleri dikkat çekti. Atalay, CHP’nin süre önerisine ilişkin de, “Bağlayıcı bir teklif olarak görmemek lazım, başka seçenekler de görüşülecek” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 45 gün dolduktan sonra kendisinin öngöreceği bir seçim hükümetine gelinmeden önce bir hükümet kurulsun diye teşvik edici olduğunu da savunan Atalay, Bahçeli’nin sözlerine ilişkin de, “Yanlış bir ifade olarak görüyorum. Görüşüp görüşmeme her genel başkanın kendi takdiridir. Biz partilere kapıyı kapatmıyoruz, diyalog yolunu açık tutacağız. Ortak hükümet kurulur ya da kurulmaz işbirliğine ihtiyaç var, o niyetimizi ve politikamızı sürdürüyoruz” dedi. Atalay, bu günlerin siyasetçiler için sınav günleri olduğunu da belirterek, “Biz partiler arası gerginlik politikası istemiyoruz, diyalog, açık kapı ve paylaşmayı önemli görüyoruz” dedi.
Atalay, CHP ile görüşmelerin sonuçsuz kalması halinde seçim kararı için Meclis’in toplantıya çağırılmasına ilişkin de, “Bütün ihtimaller değerlendiriliyor. Hukuki boyutlar da çok iyi çalışılmış durumda. Yarınki (bugün) kararı görmeden sonrasıyla ilgili bir adım söz konusu değil. Ama her alternatife yönelik çalışmalar oluyor. Yarınki karar bizim de kabulümüzdür, adımlarımızı da ona göre atacağız” dedi. Atalay, seçime ilişkin de “Kış günü olmaz, bir sonbahar var, sonbahara yetişmezse ilkbahardır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Benim 45 günün dışına taşan esnetme yetkim yok” sözlerinin ardından kalan 10 günlük sürenin yeni bir seçenek yaratmak için yetersiz olduğu da dile getiriliyor. Cumhurbaşkanı’na Meclis’i seçime götürme imkânı veren 45 günlük süre, 23 Ağustos gecesi doluyor. Kalan 10 günlük sürede AK Parti’nin MHP’nin kapısını çalıp, “Koalisyon, azınlık ve mevcut hükümetle seçime gidilmesi” yöntemlerinden birini müzakere etmesi gerekiyor. Erdoğan’ın “kronolojik süreci nasıl değerlendirim o biraz bana kalsın” sözleri, bu süreçle ilgili inisiyatif kullanacağı şeklinde yorumlanıyor. Erdoğan’ın kalan 10 günün MHP ile görüşme ve 3 hükümet seçeneğinden biri ile sonuçlandırılacak şekilde tamamlanması görüşüne sahip olduğu öne sürülüyor. Hukukçular, Anayasa’nın 116. maddesini Erdoğan’dan farklı yorumluyor. AK Partili hukukçular da “Bu madde ‘45 günlük süre dolmadan Meclis’i seçime götüremez’ demektir. Bunun için yeterli koşul 45. gündür anlamındadır. Takdir yetkisi verilmiştir. Sürenin aşılmasıda ‘Neden aştın’ veya ‘46. gün seçime gitme kararı niye aldı’ denilemez” yorumu yapıyorlar. Eski TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu da, sürenin esnetilebileceğini vurgulamıştı. CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, “Anayasa çok açık. Oradaki ‘seçime gidebilir’ ifadesi bu süreden önce seçim kararı alınamaz anlamına gelir. Cumhurbaşkanı’nın esnetme imkanı vardır” değerlendirmesi yaptı. Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da “Anayasa ‘Karar verir’ deseydi bağlayıcı bir yetki olurdu. Ama Anayasa ‘Verebilir’ diyor; açık şekilde takdire bağlı bir durum var” dedi.
Tartışma konusu olan 45 günlük süre Anayasa’ya 1982’de girdi. Aylarca süren hükümet görüşmelerini önlemek için konulan bu madde, o tarihten sonraki koalisyon görüşmelerinde biri hariç hiç aşılmadı. 1995’de kurulan Mesut Yılmaz başkanlığındaki koalisyon hükümetinde görüşmeler nedeniyle süre 8 gün aşıldı. 45 günlük süre dolmasına karşın Demirel, seçime gitme yetkisini kullanmayarak 8 gün esneklik sağladı.