Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Bu ülkede vatana ihanet edenlerin, bu ülkede terör estirenlerin avukatlığına soyunanlar bunun bedelini ödemek durumundadır" açıklamasının ardından AKP Genel Sekreteri Abdülhamit Gül, CHP Parti Meclisi'nin (PM) dün yayınladığı bildiri hakkında suç duyurusunda bulunduklarını duyurdu. Gül, sosyal medya hesabında yaptığı açıklamada "CHP'nin PM bildirisine karşı AK Parti olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur" dedi.
CHP Parti Meclisi (PM) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun çağrısıyla 6 Kasım'da olağanüstü toplandı. Cumhuriyet gazetesi yöneticileri ve yazarları ile 9 HDP milletvekilinin tutuklanmasının değerlendirildiği toplantıda alınan kararlar dün (7 Kasım 2016) yayınlanan bir bildiriyle açıklandı. "CHP Parti Meclisi'nden yurttaşlarımıza" başlığıyla yayımlanan bildiride "AKP, bugün de Meclis’teki milletvekillerini tutuklatarak teröre hizmet etmektedir. Hukuki süreçler tamamlanıp hüküm kesinleşmeden milletvekillerinin tutuklanması anayasaya ve Anayasa Mahkemesi’nin içtihatlarına aykırıdır. Bu hukuk dışı uygulamaya son verilmelidir", "Türkiye’yi uçuruma sürükleyenler mutlaka yargıya hesap verecektir" ifadeleri yer alıyordu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Keçiören'de Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, Cumhuriyet gazetesinin yazar ve yöneticileri ile HDP milletvekillerinin tutuklanmasıyla ilgili olarak CHP'nin dün yayınladığı bildiriyi eleştirdi. Erdoğan "Bu ülkede vatana ihanet edenlerin, bu ülkede terör estirenlerin avukatlığına soyunanlar bunun bedelini ödemek durumundadır, hesabını vermek zorundadır, vereceklerdir. Milleti karşısına alanlar bedbahttır" ifadesini kullandı.
AKP Genel Sekreteri Abdulhamit Gül ise Erdoğan'ın konuşmasından yaklaşık 10 dakika sonra sosyal medyada yaptığı açıklamada "CHP'nin PM bildirisine karşı AK Parti olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. CHP, terör örgütlerinin yanında, Cumhuriyetin ve halkın karşısında durdukça bu milletten gereken dersi almaya devam edecektir" dedi.
CHP'nin PM bildirisine karşı AK Parti olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suçduyurusunda bulunulmuştur.
— Abdulhamit Gül (@abdulhamitgul) 8 Kasım 2016
CHP, terör örgütlerinin yanında, Cumhuriyetin ve halkın karşısında durdukça bu milletten gereken dersi almaya devam edecektir.
— Abdulhamit Gül (@abdulhamitgul) 8 Kasım 2016
Ne olmuştu?
4 Kasım'da yapılan gece yarısı operasyonuyla HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile Grup Başkanvekili İdris Baluken, milletvekilleri Nursel Aydoğan, Leyla Birlik, Gülser Yıldırım, Selma Irmak, Ferhat Encü ve Abdullah Zeydan 'terör' soruşturması kapsamında tutuklanmış; İmam Taşçıer, Ziya Pir, Sırrı Süreyya Önder adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
31 Ekim'de Cumhuriyet gazetesinin yöneticileri ve yazarlarına yönelik yapılan operasyon kapsamında gözaltına alınan Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Musa Kart, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör, Turhan Günay, Bülent Utku, Önder Çelik, ve Hakan Kara 5 Kasım'da tutuklanmış; Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya, Günseli Özaltay ve Bülent Yener adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
Cumhuriyet gazetesi yöneticileri ve yazarları ile 9 HDP milletvekilinin tutuklanmasının ardından toplanan CHP PM'nin "CHP Parti Meclisi'nden yurttaşlarımıza" başlığıyla yayımlanan (7 Kasım 2016) bildirisi şöyle:
Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi, 6 Kasım 2016 tarihinde olağanüstü gündemli olarak toplanmış ve ülkemizde son dönemde yaşanan gelişmeleri üzüntü ve kaygıyla izleyen tüm yurttaşlarımıza aşağıdaki çağrıyı yapma kararı almıştır: Türkiye iyi yönetilmemektedir. Ülkemizi 14 yıldır yöneten AKP iktidarı, devlet yönetiminin her kademesine yerleştirdiği FETÖ elemanlarıyla Türkiye’yi bilinçli ve planlı bir şekilde darbe ortamına sürüklemiştir. Halkımız, Gazi Meclis’imiz ve darbeye karşı duran medyanın aldığı ortak tavır sonucunda darbe girişimi başarısız kılınmıştır. Parlamenter rejimimiz Türkiye’nin demokrasi güçleri tarafından başarıyla korunmuştur. Ancak AKP iktidarı 15 Temmuz’da yaşananlardan hiçbir ders almamıştır. Toplumsal uzlaşıyı dışlamış, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkeleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerine dönük saldırılarını arttırarak sürdürmüştür. Yargı siyasetin güdümü altına alınmıştır. Gelinen noktada Türkiye, FETÖ ile mücadele bahanesiyle ortaya konan karanlık ve otoriter Saray darbesini yaşamaktadır. Mevcut siyasi durum halkımızın özgürlüğüne ve ülkemizin bekasına yönelik büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu kapsamda, 1- FETÖ üyesi olmak suçlamasıyla yargılanan bir savcı tarafından başlatılan Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik hukuksuz ve akıl dışı dava bir an önce sona ermelidir. Bu dava, hükümetin yönlendirmesi ve desteğiyle açılan siyasi bir davadır. Siyasi iktidar yalnızca gazetecilik faaliyetleri nedeniyle Cumhuriyet’le yaşıt ve basınımızın simgesi olan Cumhuriyet Gazetesi’nden adeta öç almaktadır. Basına yönelik her türlü baskıya son verilmelidir. Düşünce, ifade ve haber alma özgürlüğünün kullanılmasını engelleyen tüm baskılar ortadan kaldırılmalıdır. Tutuklu gazetecilerin tamamı serbest bırakılmalıdır. 2- Darbe girişiminde yer alan, destek veren askeri, siyasi ve bürokratik tüm unsurlar en kısa sürede ortaya çıkartılmalı ve hukuk çerçevesinde yargılanmalıdır. Öte yandan, OHAL kapsamında tutuklanan, görevden uzaklaştırılan ve ihraç edilen tüm yurttaşlarımıza adil yargılanma hakkı tanınmalıdır. İnsan haklarına aykırı muamelede bulunan ve buna meşruiyet katan tüm sorumlular yargı önünde hesap vermelidir. 3- AKP, TBMM zemininde ve seçimle gelen temsilciler ile yürütülmesi gereken çözüm sürecini, TBMM’yi hiçe sayarak doğrudan PKK ile pazarlığa girerek yürütmüştür. Ülkemizin karşı karşıya getirildiği terör ve şiddet ortamı, parlamentoyu yok sayan bu yöntemin ne kadar yanlış olduğunu kanıtlamıştır. Aynı hatayı tekrarlayan AKP, bugün de Meclis’teki milletvekillerini tutuklatarak teröre hizmet etmektedir. Hukuki süreçler tamamlanıp hüküm kesinleşmeden milletvekillerinin tutuklanması anayasaya ve Anayasa Mahkemesi’nin içtihatlarına aykırıdır. Bu hukuk dışı uygulamaya son verilmelidir. 4- Otoriter rejim; yurttaşların ifade, toplantı, örgütlenme ve girişim özgürlüklerini kısıtlamakta, tüm toplum kesimlerini yoğun bir baskı altına almaktadır. Okullara, üniversitelere, emekçilere, kadınlara, sivil toplum kuruluşlarına, iş dünyasına ve yurttaşlarımızın can güvenliğine yönelik tehditler, saldırılar, baskılar derhal son bulmalıdır. FETÖ, PKK ve IŞİD terör örgütlerine yardım ve yataklık eden Saray ve AKP yöneticileri, demokrasimize ve ülkemizin bekasına yönelik en büyük tehdittir. Bu tehdit yurttaşlarımıza demokratik direnme hakkını da vermektedir. Demokrasimize, birliğimize, huzur ve barış ortamına karşı yapılan bu tehdidi önlemek için yapılması gerekenler bellidir. Vatanını seven, demokrasiye inanan, temel ve hak ve özgürlükleri savunan her yurttaşımız Cumhuriyetimize yönelen bu büyük tehdidi bertaraf etmek için bir araya gelmelidir. CHP bu yaşamsal özgürlük, demokrasi, birlik ve bağımsızlık hareketinin öncülüğünü yapmaya hazırdır. Hiçbir yurttaşımızın kuşkusu olmasın ki CHP bu mücadelenin bütün gereklerini yerine getirecektir. Diktatörlük kurma çabaları, çok geçmeden özgürlük, hukuk ve demokrasi sevdalısı halkımızın iradesi tarafından yenilgiye uğratılacaktır. Türkiye’yi uçuruma sürükleyenler mutlaka yargıya hesap verecektir. Ne darbe, ne dikta, yaşasın tam demokrasi… Güven ve umut, karanlık ve korkuyu yenecektir. Türkiye Cumhuriyeti, daima ileriye gidecektir. Türkiye’yi böldürmeyeceğiz, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatacağız. Vatansever halkımıza saygıyla duyurulur...