AKP'den TSK'ya destek: Siyasetçilerin komutanları polemik konusu yapması yanlış

AKP'den TSK'ya destek: Siyasetçilerin komutanları polemik konusu yapması yanlış

Yasin Doğan (Yeni Şafak, 12 Eylül 2012)

 

Kılıçdaroğlu istifa eder mi?

 

Son günlerde bazı yazarlar, demokratik ülkelerde 'istifa uygulaması'ndan bahsediyor, yaşanan ciddi sorunlardan yetkili isimlerin niçin istifa etmediklerini sorguluyorlar. Afyonkarahisar'daki saldırının ardından da benzer bir durum yaşanıyor. Elbette bu tür olayların sorgulanması, eleştirilmesi demokratik bir haktır. Ancak sağduyulu yaklaşım, olayın sıcaklığı devam ederken ve somut bir bilgiye ulaşılmadan bu tür 'suçlamalar'dan ve duygusal tepkilerden kaçınmayı gerektirir. Henüz şehitlerin naaşları toprağa verilmeden ve olayın tüm boyutları aydınlatılmadan peşin hükümler vermek ve kurban aramaya kalkmak ayrı bir yanlıştır.

Patlamanın ilk anlarında, daha henüz itfaiye araçları bile yangına müdahale etmeye uğraşırken açıklama yapıp bunun bir 'kaza olduğunu' ilan etmek ne kadar yanlışsa, uzmanların incelemelerini beklemeden 'sabotaj' açıklaması yapmak da o kadar yanlıştır.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun somut bir bilgiye dayanmadan 'sabotaj' şeklinde açıklama yapması, büyük bir sorumsuzluk örneğidir. 'Bana bir üst düzey komutan yüzde 99 sabotaj dedi' veya 'bana gelen bilgiler bu yönde' gibi açıklamalarda bulunmak, siyaseten çok vahimdir.

İlk gün röportajda dile getirdiği iddialardan sonra oluşan polemik neticesinde Kılıçdaroğlu'nun yapması gereken bu bilgileri kamuoyuyla paylaşmaktır. Ana muhalefet lideri böyle önemli bir konuda boş konuşuyorsa oturduğu koltuğun ciddiyetini anlayamamış demektir. Bu konu, yorumla geçiştirilecek, izlenim veya kanaatla izah edilecek bir konu değildir. 25 askerin şehit olduğu bir hadisede 'duyum'lar üzerinden yorum yapmak yerine, varsa bir bilgi ve belge kamuoyuyla paylaşılmalıdır.

Demokrasilerde istifa mekanizmasına vurgu yapanların tam da Kılıçdaroğlu gibi bu tür sorumsuz açıklamaları örnek olarak gösterip 'istifa' çağrısı yapmaları gerekir. Ana muhalefet liderliği boş konuşma, dedikodu yapma, polemik olsun diye mesnetsiz iddialarda bulunma makamı değildir.

Kılıçdaroğlu'nun sözlerini elbette ilgili makamlar ciddiye alırlar ve somut bir bilgi aktarıyorsa değerlendirmeye alırlar. Ama muhalefet olsun diye bu konuda delilsiz şekilde siyasi polemik yapmak CHP liderinin ağırlığını ortadan kaldırır.

Vali ile Genelkurmay Başkanı'nın görüntülerinin yaşanan acı olaydan daha büyük bir gündem haline getirilmesi ise üzerinde durulması gereken ayrı bir bahistir. Bu konuda Başbakan Erdoğan, Vali'nin yanlış yaptığını söylemiş, işin nezaketinin gözetilmediğini ortaya koymuştur. Bunun Genelkurmay Başkanı'nı yıpratmaya yönelik bir kampanyaya dönüştürülmesi hiç doğru olmaz. Başbakan Erdoğan da, Necdet Paşa da yanlışların üzerine giden, sistemi olması gerektiği gibi çalıştırmaya gayret eden bir karaktere sahiptir. Ama bu hassasiyet aynı zamanda sorumluluk duygusunu da içinde barındırır. İncelemenin neticelenmesini beklemeden ahkam kesmek, sadece acımıza acı katar. Geçmişte bazı komutanların siyasetçilerle polemik yapması ne kadar yanlış idiyse, bugün de siyasetçilerin komutanları polemik konusu yapması o kadar yanlıştır.

Kılıçdaroğlu'nun 'kaza süsü verebilirler' türü sözleri ise tam anlamıyla bir hezeyandır. Kim, niçin böyle bir yanlışa tevessül etsin? Bu kadar büyük bir iftirada bulunmak çok çirkin bir siyaset tarzıdır.

Kılıçdaroğlu, 'bir bildiğimiz var herhalde' demek yerine çıkıp ne bildiğini ortaya koymalıdır.