Yeni Şafak yazarı ve AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal, darbe girişiminin planlayıcısı olduğu öne sürülen Fethullah Gülen'in megaloman ve narsist olduğunu savunarak "Şimdi de bir 'bahar' söylentisi çıkardılar. Yine kıpır kıpırlar. Yine heyecanlılar, umutlular. Yine bir beklenti içinde, daha doğrusu ham hayal içindeler" dedi.
Aydın Ünal'ın "Size ebediyyen bahar yok!" başlığıyla yayımlanan (23 Mart 2017) yazısı şöyle:
Fetullah Gülen bir megaloman. Kendini beğenmişliği kendisine tapma düzeyine ulaşmış bir narsist. Dünya, hatta evren onun etrafında dönüyor. Meleklerle tanışıyor, konuşuyor. Hz. Peygamber'le (haşa) her an sohbet ediyor, hatta kimi zaman saygısızca kendisini Hz. Nebi'nin üzerinde konumlandırıyor.
Bakmayın o aşırı tevazu ifadelerine; Kıtmir'in pisliği dahi olamayacakken kendisini Kıtmir yerine koyan mugalatasına aldanmayın. Aşırı tevazu maskesiyle kurnazca kibir sergiliyor. Kendisi dışında hiçbir varlığın önemi yok. Kendisini ışık, etrafındaki robotlarını da o ışıkta kavrulacak zavallı pervaneler gibi görüyor. 17/25 Aralık darbe girişimi başarısız olup Fetullahçı polisler tek tek alınmaya başlandığında, “binde birini bile tanımam” diyerek anında robotlarını satmıştı Gülen. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından da aynısını yaptı. “Takipçilerimin yüzde birini bile tanımam” yalanıyla, mayın eşeği gibi sahaya sürdüğü, katliam yaptırttığı robotlarını tanımazdan geldi, hepsini bir kalemde çizdi, ortalıkta öylece bırakıp, kendisini kurtarma telaşına girdi. “Muştu”, “müjde” gibi kavramlar, Fetullah Gülen'in piyasaya çıktığı günden beri en çok kullandığı kavramlar. Bir falcı gibi, kahin gibi, sürekli gelecekten haberler vermeye çalıştı, robotlarına sürekli boş umut pompaladı. Peşinen Cennet tapusu dağıtmakla yetinmedi, müridlerine dünyada da Cennet'i vadetti. Fetullah Gülen'in suç imparatorluğunun çöküşü, “kim suçluysa Allah onun belasını versin” mealindeki münasebetsiz sözleriyle başladı. O andan itibaren irtifa kaybediyor Gülen. Bela okuduğu andan beri hem Gülen'in, hem de haşhaşla uyuşturduğu mankurtlarının başları beladan kurtulmuyor. Her hamleleri kendilerine dönüyor, kendilerini vuruyor. Başına iş geldikçe “müjde” ve “muştu”nun dozunu artırıyor Fetullah Gülen. Şifreli sözlerle, ağdalı ifadelerle, kimi zaman tarih vererek, kimi zaman mevsim vererek, örgütünü bir arada tutmaya çalışıyor. 17/25 Aralık'tan sonra defalarca kurtuluş müjdesi verdi, ama her seferinde eskisinden beter duruma düştü. En büyük umutları, TSK içindeki robotlarıydı. Onlar da korkak ve beceriksiz çıktı. Hayaller, umutlar, müjde ve muştular suya düştü. Bu kadar beladan, bu kadar irtifa kaybı, çöküş, batış, rezillik ve kepazelikten sonra bile umut dağıtıyor Gülen. Arkasındaki aptallar sürüsünün kendisine inanacağını biliyor. Örgütünü ayakta tutabilmek için, diri tutabilmek için yalan üstüne yalan söylüyor, boş hayal satıyor. Şimdi de bir “bahar” söylentisi çıkardılar. Yine kıpır kıpırlar. Yine heyecanlılar, umutlular. Yine bir beklenti içinde, daha doğrusu ham hayal içindeler. Fetullahçılar'a hiçbir şey anlatılamaz ama biz kayıt düşelim: Bu ülkede, bu topraklarda, Fetullahçılar bir daha ebediyyen bahar göremeyecekler. Bu toprakların insanı yaz görür, hazan görür, zemheri görür, ama nihayetinde bahara ulaşır; Fetullahçılar ise artık hiçbir bahara erişemeyecekler. Hiç umutlanmasınlar, hiç ham hayale kapılmasınlar. Sadece devlet değil; devletin ve vatanın sahibi millet, Fetullah ve Fetullahçıları çıkamayacakları mezarlara gömmüştür. Şartlar ne kadar değişirse değişsin, hiçbir bahar, Fetullahçı zehir tohumlarını yeşertemeyecek, filizlendiremeyecektir. Anadolu, katilleri, hırsızları, emeğini sömürenleri, ama en çok da inancını istismar edenleri, devletine göz dikenleri unutmaz. Aradan asırlar da geçse, Anadolu bu ihanet şebekesini hafızasından silmeyecek. Elbette mücadele bitmedi, elbette saldırabilir, zarar vermeye çalışabilirler. Fetullah Gülen, kendisine zarar gelmediği müddetçe, son müridine kadar herkesi ateşe atabilir. Mücadeleyi de, tedbiri de sürdüreceğiz. Ama ne baharı elimizden alabilir, ne de kendilerine bahar getirebilirler. Bahardan, hele hele Anadolu baharından yoksunluk kadar büyük bir belaya düçar oldular. Kulak asmayın söylentilere. Yeniden saldırmak gibi bir ahmaklığın içine girerlerse, 15 Temmuz'dan daha beterini görürler. Gelecekleri varsa, görecekleri de var.