Ayşe Sayın
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, seçim hazırlıkları ve stratejisine ilişkin BBC Türkçe'nin sorularını yanıtladı.
Dağ, MHP ile yerel seçim ittifakının tüm seçim bölgelerinde "ince çalışma" gerektirdiği ve denenmemiş bir yöntem olduğu için gerçekleşmediğini belirtti.
İstanbul ve Ankara'yı kaybetme endişelerinin olmadığını belirten Dağ, "Asıl CHP İzmir'de değişime hazır olsun" dedi.
Dağ, kayyum atanan belediyelerde hizmetlerden memnuniyet olsa da bunun o kadar hızla oya dönüşmediğini de söyledi.
MHP ile yerel seçim ittifakı çöktü. MHP istekli ve ısrarlıydı. Ama baştan itibaren partiniz mesafeli bir tavır sergiledi. İttifakı neden istemediniz?
Genel seçim ittifakı işin uygulama boyutuyla daha kolay bir ittifak. Mevzuattaki değişiklik yapılsa da yapılmasa da, partiler arasında daha önce denenmiş ittifaklar var.
Siyasi geleneğimizde genel seçimlerde ittifaklar hep var oldu. Yerel seçimlerde MHP ile ittifakı ilk defa deneyecektik.
Bir kere mevzuatı yok. Buna rağmen yapılabilir mi? Evet yapılabilir. Ancak yine çok ince çalışmayı gerektiren bir husus.
Çünkü hem 81 ilin ki 30'u büyükşehir, tamamını konuşmamız gerektiği gibi, 900 küsur ilçe artı beldeler var.
Şimdi bunların hepsinde bir inşaatın ince işlerini çalışmak gibi çalışma yapmak gerekiyor.
Onun için yerel seçim konusunda bir mesafe kat edemedik.
Bir de son dönemde yaşanan bazı gelişmeler bu noktaya getirdi. İşte af konusundaki hususlar, 'Andımız' konusundaki farklı düşünceler, erken emeklilik konusu gibi. İki ayrı siyasi partiyiz ayrı düşünmemiz kadar normal bir şey yok.
MHP ile ittifakımızı bir seçime dönük işbirliğinden ziyade, 15 Temmuz'dan sonra ülkemizde yerli ve milli boyutta omuz omuza vererek bu badireyi atlatmak olarak değerlendiriyoruz.
Biz de öncelik olarak bu kampanya dönemini, mümkün olduğunca bu ittifaka zarar vermeyecek şekilde geçirmeye gayret edeceğiz çünkü tabanda, sahada tabanlarımız arasında birbirine muhabbet durumu hâsıl oldu.
24 Haziran'daki geçirgenlikten de bunu anlıyoruz.
Yukarıda bir ittifak yapılmamış olsa da lokal bazda illerde, ilçelerde oradaki temsilciler bir çalışma içinde olacaktır.
Aynı zamanda tabanın birbirini destekleme noktasında hareketlilik olacaktır.
24 Haziran'da MHP'de beklenmeyen oy artışı AKP'nin oylarında da düşüş yaşandı. İttifaka mesafeli durmanızda bu oy geçişgenliğinin partiniz aleyhine olması etkili oldu mu?
Bu artık geride kaldı. Sonuç olarak bizim cumhurbaşkanı adayımızın, yüzde 50'yi geçmesi gerekiyordu ve geçti.
Parti olarak da güvenoyu olmadığı için sandalye sayısının 300 milletvekilini geçmesi gerekmiyordu. Elbette 300'ün üzerinde milletvekilimiz olsa daha rahat olurdu. Ama bu yerel seçimlere dönük "Aman oy geçişgenliği olur bunu denemeyelim" düşüncesi söz konusu değil çünkü o seçimle bu seçim arasında ciddi fark var.
Bir ilde bir kişi seçimi kazanacak, bir belediye başkanı seçilecek. Genel seçimde eğer ittifak içindeyse 5 puan alan da Meclis'e milletvekilini göndermiş oluyor.
Dolayısıyla kendi partisine veya küçük partiye oy vermesi söz konusu olabiliyor.
Ama yerel seçimde bir kentte, ilçede yaşayan vatandaş, kazanma ihtimalini düşünerek tercih noktasında olacak.
Dolayısıyla o genel seçimlerdeki geçişgenlikle karşı karşıya kalmamız imkan dâhilinde değil.
Bunu düşünerek ittifak yapmayalım diyecek değiliz, böyle bir durum yok.
İl, ilçe, büyükşehir olmak üzere 1002 seçim bölgesi var. Tabii ki hepsinde yukarıdan ayrı ayrı çalışma yapmak kolay değil. Belki ileride daha farklı çalışmalar içinde olunabilir.
İttifak olmayınca MHP kanadından, Melih Gökçek, Bedreddin Dalan isimleri aday olarak ortaya atılmaya başlandı. Siz MHP'nin bu tavrını nasıl okuyorsunuz, partinizi yeniden "ittifak masasına oturtmaya çalıştığı" yorumlarına katılıyor musunuz?
Süreci yönetiyoruz. Yerel seçim genel seçim süreci gibi değil. Pek çok kulis de ortaya atılacaktır, birtakım ifadeler de konuşulacaktır.
Kamuoyunda tartışılan hususlara bakarak süreci yönetmeye gayret ediyoruz. Melih Bey konusunda da öyle bir durum oldu. Genel Başkan Yardımcımız zaten bir görüşme yaptılar. Bununla alakalı bir durum hasıl olduğunda gerekli çalışmalar yapılıyor.
Tabii bu yerel seçim, bir satranç oyunu gibi strateji kurarak işleri götürmek gerekiyor.
İki parti arasında bu çıkışlar ve arka arkaya yaşanan görüş ayrılıkları bir kırılma, kırgınlık yaratmadı mı?
Fotoğrafın büyüğüne bakmakta fayda var. Bizim 2013'den beri yaşadığımız normal süreçler değil, hele 15 Temmuz 2016'dan sonra hiç normal değil, ekonomik olarak en son yapılan operasyon ortada.
Ben bir kırgınlık olduğu kanaatinde değilim. Şahsen ben de kırgınlık olacak husus görmüyorum.
Kendi tabanımız yönünden bakacak olursak, ne Dalan isminin ortaya atılması ne Melih Gökçek isminin ortaya atılmasından dolayı bir kırgınlık doğabileceğine ihtimal vermiyorum.
Yerel seçimler için temel stratejileriniz ne olacak? Örneğin üç dönem görev yapan belediye başkanlarının yeniden aday gösterilmemesine dönük bir görüş var. Adaylarda hangi kriterler aranacak?
Yine üç dönem kuralını azami derecede uygulayacağız. Sanırım 68 civarında bu tarzda arkadaşımız var.
Bunun dışında, şimdiye kadar mümkün olduğunca süreç başlamadan, yani adaylık süreci ve takvim başlamadan sahada bir dolaşma olmamasını ısrarla söyledik.
Aday belirlemede anket yöntemini mutlaka deniyoruz. Bunun yanında hem yerel yönetim başkanlığımızın hem Ar-ge başkanlığı olarak biz, hem de teşkilat başkanlığımızın ayrı ayrı yerelde il, ilçelere gönderdiğimiz tebdili kıyafetle önerdiğimiz arkadaşlarımız var.
Onlar o il ve ilçede 50 kişiyle görüşme yaparak, o il ilçenin haritasını fotoğrafını bize çıkarıyorlar.
Bir nevi anket yaparken, bu yöntemle de anketin sıhhatini de ölçmüş oluyoruz.
Hem belediye başkanımızın mevcut performansı, ayrıca başkaca sevilen isimler olabilir mi diye sorular soruluyor.
Genelde bu arkadaşlar genel merkezden geldiklerini çok fazla söylemiyorlar.
Yine, teşkilat temayülü bizim gelenek haline getirdiğimiz bir yöntem, bu seçimlerde de yapacağız. Yine milletvekillerimizle istişare edeceğiz.
Adayın belirlenmesi için en az 5 - 6 kalem istişare mekanizması görüyoruz. Bunları uygulayarak en doğru kararı vermeye gayret edeceğiz.
Özellikle MHP'nin aday çıkarma nedeniyle partinizin Ankara ve İstanbul'da işinin kolay olmayacağı yorumu yapılıyor. Hatta İstanbul'a bu nedenle Binali Yıldırım'ın aday gösterilebileceği konuşuluyor. Bu illeri kaybetme ihtimaline karşı özel bir stratejiniz olacak mı?
Ben Ankara ve İstanbul üzerinden korku oluşturulmasını çok doğru bulmuyorum.
Bunu 2014'te de yaşadık biz. "İşte iktidarız, Ankara İstanbul kaybedilirse problem olur" gibi partimiz üzerinde bir baskı noktası olabiliyor.
Bu konuda mümkün olduğunca biz sadece, Ankara, İstanbul değil, bütün şehirlerde seçim kazanmanın derdini yaşıyoruz.
Buralar zaten uzun yıllardır bizim tarafımızdan yönetiliyor. Anketlere de baktığımızda bu iki şehirde ciddi anlamda iyi noktada olduğumuzu gözlemliyoruz.
Tabii her seçim farklı şekilde tezahür eder ama biz, bu iki şehirde CHP'nin almış olduğu oyun neredeyse iki katına yakın oy alıyoruz.
Veya tabii ki seçim dönemi olmayınca bütün siyasi partilerden bazı düşüşler olabiliyor.
Bu düşüşler bizde değil genelde bütün siyasi partilerde oluyor ve kararsıza doğru gidiş gösteriyor.
Değişim olması için orada birinci olan partinin ciddi düşüş yaşaması, başka siyasi partinin ciddi yükselme göstermesi lazım.
Mesela 2002'de şu net gözlemlenebiliyordu: DSP, ANAP, MHP bir düşüş içinde, AK Parti ve CHP bir yükseliş içindeydi.
Alternatif parti var ve oraya doğru bir heyecan vardı. Ama şimdi ısrarla herkes ne hikmetse AK Parti ile ilgili "İşte eski gücü yok buralarda kayıp söz konusu olabilir" gibi laflar söylüyor.
Bir kere böyle bir durum söz konusu değil, ikincisi diğer partinin yükselişi var mı? Yok. Biz kendi halimizi biliyoruz. Biz olumsuz bir noktada değiliz.
Ama bu bizi tembelliğe itmemeli, itmeyecek de. Ciddi anlamda takibini yapıyoruz. Hep dediğimiz bir şey var zaten, bu ülkenin en büyük sorunu ana muhalefet sorunu.
Yani ana muhalefet eğer iktidara alternatif bir yapısı olmazsa bu birçok kesim açısından sıkıntı oluşturabilir.
Dolayısıyla seçim stratejimizi 30 büyükşehirden daha önce aldığımız 18'ini yeniden almak ve mevcut sayıyı daha yukarı çıkaracak bir seçim stratejisiyle seçime gideceğiz.
Son bir şey söyleyeyim; herkesin şaşıracağı sonuç da İzmir üzerinden olacak. Asıl İzmir'de CHP değişime hazır olsun, orayı kazanacağız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Andımız' konusundaki açıklamaları MHP ortaklığı nedeniyle kaybedilen Kürt seçmenin tekrar kazanılmasına yönelik mesaj olarak yorumlanıyor. Sizin değerlendirmeniz nedir?
Hem bölgedeki Kürt kökenli seçmenler hem de büyükşehirlerde yaşayan Kürt seçmenler noktasında, 7 Haziran 2011 seçimlerinde ciddi bir kayıp yaşadığımız vaki.
Ama 7 Haziran'dan sonra 2011'de, 2007'de oy veren seçmenin bize doğru dönüşün olduğunu net görüyoruz.
1 Kasım seçimleri, referandum, arkasından 24 Haziran seçimleri hem Doğu - Güneydoğu oylarımızın artışı bunu gösteriyor.
Büyükşehirlerde HDP oy artışı görünse de bu tamamen CHP'den HDP'ye giden emanet oylar. Çünkü barajı aşması için CHP'den HDP'ye bir geçiş oldu.
Bizim MHP ile 24 Haziran'da yaptığımız ittifak, seçmenin bize tercihi noktasında olumsuzluk oluşturmadı.
Aynı zamanda terörle mücadelede yapılan son dönemdeki aktif çalışmanın olumlu tesir ettiğini görüyoruz.
Kayyum atamaları da bize oy veren Kürt seçmen konusunda önemli etkisi olduğunu görüyoruz. O açıdan geriye dönüş söz konusu, önümüzdeki süreçte daha da ivme kazanarak devam edecek.
Önümüzdeki seçimlerde de CHP ile HDP'nin ittifak yapacağı noktasında açıklamalar söz konusu.
Özellikle HDP tarafından CHP ile ittifaka çok sıcak bakıldığına dair hem siyasi partinin üst yönetiminden hem de terör örgütünün elebaşlarından bu açıklamaları duyabiliyoruz.
CHP'den açıklama duymasak da buna dair zihin hazırlığının veya fiili hazırlığın olduğunu görüyoruz.
Özellikle 'Andımız' mevzusu önemli. Biz 5 sene önce düşüncemiz ne ise aynı noktada olduğumuzu ifade ettik.
Cumhurbaşkanımız, bunun kapanmış mesele olduğunu ifade etti. Ama CHP'nin bu mevzuya hiç değinmemiş olması CHP Genel Başkanı'nın üzerinden iki grup toplantısı geçmesine rağmen hiç açıklama yapmamış olması aslında zihinsel olarak HDP ile bir ittifaka hazır olduğunu ve ittifak etmek istediğini gösteriyor.
Yoksa bizim bildiğimiz CHP kodlarında, olumlu olumsuz bir görüş bildirebilirlerdi. Ama sanki ülkede böyle bir gündem yokmuş gibi davrandılar.
Halkın kayyumlardan memnun olduğunu söylüyorsunuz, yerel seçimlerde kayyumlardan aday gösterilenler olacak mı? Seçimden sonra da kayyum atamaları gündeme gelebilir mi?
Kayyumlardan memnuniyet gerçekten fazla. Bunu anketlerden görüyoruz. Oya dönüşü biraz daha farklı bir olay. Oya dönüşün o kadar hızlı olduğunu gözlemlemiyoruz.
Belki memnuniyet oranı çok daha yükseklerdeyken oya bir etkisi var ama o memnuiyet duyulan iştiyak kadar oy konusunda öyle bir iştiyak olmadığını gözlemliyoruz.
Ama seçime kadar değişebileceğini, aklıselimin galip gelebileceğini düşünüyoruz.
Seçimden sonra yeniden kayyum atama konusuna gelince… HDP'liler şunu telaffuz ediyorlar; "Dağa para gönderildi diyorsunuz, açık açık dağa gönderilen para var mı?"
Kimsenin kimseyi kandırmasına gerek yok. Dağın bir hesabı var da o hesaba belediyeden para gönderme gibi bir şey olmayacağını herkes biliyor.
Ama 100 kişi çalışacak yerde bin kişi çalıştırırsanız, bu örtülü şekilde para göndermektir. O nedenle dağ ile irtibatlı olabilecek veyahut buna dair fikir ortaya konacak kişilerin aday gösterilmesi ve seçilmesi halinde mevcut uygulamanın devamı gerekecek.