AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi tarafından gerçekleştirilen 'bağımsızlık referandumu'na yönelik yapılan eleştirilere tepki göstererek, "Referandum meşru görülse de görülmese de, hiçbir şekilde geçerli değil denilip yok sayılsa da, ne kadar yok sayarsanız sayın orada artık bir irade beyanı var" dedi.
Referandumun ardından bağımsız bir devlet ilan etme gibi bir hamlenin olmadığına dikkat çeken Ensarioğlu, “Kürdistan yönetiminin, Bağdat ile olan sorunların giderilebilmesi için bir referandum kartını elinde tutması gerekiyordu” ifadesini kullandı.
Erbil merkezli uydudan yayın yapan ‘K24 TV’ye konuşan Ensarioğlu, referandum sonrası yapılan tartışmaı ve gösterilen tepkileri değerlendirdi. Ensarioğlu, özetle şu açıklamalarda bulundu:
"Neticede orada bir referandum yapıldı. Herhangi bir bağımsızlık ilanı falan da yok. Öyle bir heyecana gelmiş oldukları da yok. Kürdistan yönetiminin, Bağdat ile olan sorunların giderilebilmesi için bir referandum kartını elinde tutması gerekiyordu. Burada IKBY’de yaşayan halkın eğilimi ortaya konmuş oldu. Şimdi artık bu eğilim biliniyor yani referandum meşru görülse de görülmese de, hiçbir şekilde geçerli değil denilip yok sayılsa da, ne kadar yok sayarsanız sayın orada artık bir irade beyanı var.
Protesto edenlerin, katılmayanların da sayılarının çok olmadığı görüldü. Kerkük’te de katılım oranı yüksek. Evet oranları da beklendiği üzere yüksek. Uluslararası gözlemcilerin de izlediği gibi makul ölçülerde gerçekle bir seçimdir öyle söylenildiği gibi bir baskı falan da yok. Bölge halkı iradesini ortaya koymuştur.”
Referandum biraz ilişkileri sarstı. Bu devam ederse ciddi bir güven sorununa da sebep olacaktır ama birbirimize mecburuz. Yani ben açıklamaları şöyle yorumlamak istiyorum; Gönül umduğu yere küser, dosta küser. Sayın Cumhurbaşkanı istişare edilmediğine, danışılmadığına dair açıklamalar yaptı. Belki bu temelde biraz daha diyalog içinde olunabilirdi. Ama açıkçası bu sertlik bize de fayda sağlamaz oraya da fayda sağlamaz. Kaldı ki bütün her şeye rağmen Kürdistan Bölgesi’nden yapılan açıklamalar hep olumlu hep ılımlı. Hiçbir şekilde Türkiye’nin sert açıklamalarına karşılık diğer ülkelere verildiği gibi cevaplar verilmiyor. Hatta hiç cevap verilmedi. Hep dostane bir şekilde ilişkilerin devam etmesi gerektiği şeklinde yorumlar, çok makul. Bugün Sayın Cumhurbaşkanının ifadeleri de biraz daha yumuşamış gibi.
30 yıldan bu yana çatışmaların görüldüğü Türkiye’nin anlaşılır haklı kaygıları var. 60-70 binin üzerinde insanını yitirdi. Bu işe çok ciddi bir şekilde kaynaklarını harcamış. Türkiye’de şu kaygı ve korku hep vardı; ‘Acaba oradaki bir bağımsız devlet, Türkiye’deki Kürtler’de de bir heves oluşturur mu? Bir ayrılıkçı fikir gelişir mi?’ Gelişmez yani. Türkiye, Irak’a da, İran’a da, Suriye’ye de benzemez. Türkiye’de Türkler ve Kürtler artık ortak bir vatanda harmanlanmış. Türkiye’de hiçbir Kürt’ün İstanbul’dan, Bursa’dan, Bodrum’dan vazgeçme gibi bir hayali yok. Birlikte eşit yurttaşlık temelinde bir ülke hayal ediyor buradaki Kürtler. Türkiye’nin bu anlamda kaygıları var ve mutlaka giderilmesi de gerekiyor tabii. Şahsi olarak ne IKBY’nin bu anlamda Türkiye’ye bir tehdit olabileceği, ne de Türkiye’deki Kürtler’in böyle bir talebi olabileceği kanaatindeyim. Türkiye büyük bir ülke. Türkiye bu korku, kaygılardan arınmalı. Geçmişteki derin devletin, vesayetin yarattığı kaygılardır. Vesayet rejimi ortadan kalktı ama yarattığı korkuların hala zihin gerilerinde kırıntıları var. Bunların kalkması gerekir.