"Allah'a inanan, ahirete inanan hiçbir adam kadına şiddet uygulamaz" sözleriyle tartışma yaratan AKP Isparta Milletvekili Sait Yüce, TBMM’de Boşanmaları Araştırma Komisyonu’na davet edilen sivil toplum örgütü Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ) Temsilcisi avukat Hülya Gülbahar'ı komisyondan kovma girişiminde bulundu. Gülbahar devletin kadın politikalarını eleştirince Yüce, "Gidin dışarıda konuşun, burası komisyon” dedi. Türkiye'de kadın hakları mücadelesin önde gelen isimlerinden olan Hülya Gülbahar, Yüce'ye, "Beyefendi, siz kime haddini bildirmeye çalışıyorsunuz? Eleştiriye saygı göstereceksiniz" diyerek konuşmasını sürdürdü. Kadın örgütleri de Yüce'yi kınayan açıklamalar yaptılar.
Boşanmaları Araştırma Komisyonu’nda Sait Yüce, “Kadının hayattaki tek rolünü yaradılışı gereği anne olmaya indirgeyen bir devlet politikasını tartışmamız gerekiyor” diyen Hülya Gülbahar’a “Böyle bir devlet politikası var mı?” diye sordu. Gülbahar’ın sözünü kesen Yüce, “Devlete böyle bir suçlama yapamazsınız. Siz burada muhalefet sözcüsü değilsiniz, konumunuzu bilerek konuşun yani. Öyle konuşmayın” dedi.
Bu sözler üzerine Gülbahar, “Ben konumumu çok iyi biliyorum. Ömrünü otuz yıllık bu mücadeleye vermiş bir kadın aktivistim ben” dedi. Sait Yüce bu kez “Gidin dışarıda konuşun, burası komisyon” deyince Gülbahar, “Sayın Başkan, kovuldum mu? Ne demek dışarıda konuşun?” diye sordu.
Komisyon Başkanı AKP Düzce Milletvekili Ayşe Keşir’in, Gülbahar’a, “Hülya Hanım, siz konuşmanızı tamamlayın lütfen” diye yanıt verdi. Konuşmasını sürdüren Gülbahar’ın bu kez de ‘AK Parti’ yerine ‘AKP’ demesi sorun oldu. AKP’li Yüce, “AK Parti kayıtlara ‘AKP geçmesin" diye müdahale etti.
CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, Gülbahar’ı AKP’lilere karşı korumaya çalıştı ancak komisyonda tansiyon düşmedi. Görüşmelerin ilerleyen saatlerinde Sait Yüce, “Hem Candan Hanım hem Hülya Hanım haklarını helal etsinler, biraz sesi yükselttim ama hakikatini bilseler herhâlde biraz daha farklı olurdu” diyerek işi tatlıya bağlamaya çalıştı. EŞİTİZ: Cinsiyetçi, şiddet dolu, terbiye sınırlarını aşan... Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ), yaptığı açıklamada AKP'li Yüce'yi kınadı. Yüce'nin "cinsiyetçi ve şiddet dolu ifadelerle terbiye sınırını aştığı" vurgulanan EŞİTİZ açıklaması şöyle:
"AKP Isparta Milletvekili Sait Yüce’nin, kadın hakları savunucusu Hülya Gülbahar’a yönelik tavrı ve sarf ettiği sözler kabul edilemez! Meclis komisyonları, yasa tasarılarının görüşüldüğü, milletvekillerinin yanı sıra uzmanların, sivil toplum örgütlerinin, konunun tüm yönlerini tartışmak ve müzakere etmek için davet edildiği yerlerdir. 18 Şubat 2016 tarihinde, TBMM’de Boşanmaları Araştırma Komisyonu’na, kadın hakları savunucusu ve Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ) temsilcisi olarak davet edilen avukat Hülya Gülbahar, konu hakkındaki görüşlerini sunarken milletvekili Sait Yüce’nin, yukarıda alıntılanan ifadelerini dinlemek zorunda kalmış, sözü kesilerek Meclis’ten kovulmak istenmiştir. Hülya Gülbahar, milyonlarca kadın ve onlarca kadın örgütü gibi bu ülkede on yıllardır kadın hakları mücadelesi veren kadınlardan biridir. Sait Yüce tarafından gösterilen tavır ve sarf edilen sözler, kadına karşı şiddetin bariz bir örneğidir. Ayrıca hükümetin yanlış, eksik ve cinsiyetçi politikaları hakkında konuşmak bile “devlete karşı ihanet” olarak kabul edilerek, her türlü eleştirel ve muhalif fikir beyanının fiilen imkânsız kılınması yönünde bir girişimdir. Kadınlarla ilgili her konuyu dini referanslarla açıklamayı tercih eden Sait Yüce, konuşması ile pek çok iktidar partisi milletvekili ve devlet temsilcisi gibi, kadın haklarının ancak bu bağlam içerisinde ele alınabileceği yönünde kadınlara ve topluma mesaj vermeye ve kadına yönelik her türlü hak temelli talebi zayıflatmaya çalışmıştır. Bu duruş sadece Hülya Gülbahar’a karşı değil; Türkiye’deki tüm kadınlara, kadın erkek eşitliği için mücadele eden tüm kadın ve insan hakları savunucularına ve kadın örgütlerine de sergilenmiştir. Milletvekilleri gider, kadınlar kalır! Milletin temsilcileri olarak oturdukları koltuklarda hiçbir milletvekillinin hiçbir vatandaşa cinsiyetçi ve şiddet dolu ifadelerle terbiye sınırını aşan sözler söylemeye hakkı yoktur. Hülya Gülbahar ve tüm kadın hakları savunucuları, on yıllardır Meclis’te ve komisyonlarında eşitlik ve özgürlük mücadelesi vermektedir. Bu mücadele boyunca, her çeşit siyasi görüşten, çok hükümet, çok bakan, çok vekil gelip geçmiştir. Bizler, kendi kişisel hırsları ve ikbal kaygıları, cinsiyetçi saplantıları ile malul birçok siyasetçinin geldikleri gibi gittiklerini izledik, izliyoruz. Ama bizler hep buradayız; kalıcı olan bizleriz, zira o meclis, bizim meclisimiz. Hükümetlere, partilere, vekillere kendi geçiciliklerini; kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin kalıcılığını bir an olsun unutmamalarını tavsiye ediyoruz. Hiçbir yere gitmiyoruz, eşitlik talebimizden vazgeçmiyoruz! Bugün Türkiye’de kadınlarla ilgili güncel devlet politikası, kadına karşı şiddeti önlemekten uzak hatta teşvik edici, cinsiyetçiliği pekiştirici ve kadınları toplumsal hayattan dışlayıcıdır. Bu durumun, kadın hakları savunucuları tarafından Meclis komisyonlarında, kamuoyunda ve ilgili her alanda paylaşılmasından, iktidarın politikalarının eleştirilmesinden ve kadınların taleplerinin dile getirilmesinden daha doğal bir şey olamaz. İfade özgürlüğümüz, gündelik hayatımızda erkek şiddeti yoluyla, haklarımızı talep ettiğimizde ise devlet temsilcileri tarafından şiddet kullanılarak baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Eşitlik talebine tahammülü olmayan erkeklerin, siyasilerin, devlet temsilcilerinin baskıları kadın hareketini yıldıramaz. Zamanında, Anayasa’da eşit temsil ilkesi yer alsın dediğimiz için bizi Ruanda’ya yollamaya çalışanlar da oldu; gitmedik, gitmiyoruz! Eşitlik ve haklarımız için mücadeleden vazgeçmeyeceğiz!" KA.DER: Kınıyoruz
TBMM tutanaklarına yansıyan komisyondaki tartışma şöyle:
SAİT YÜCE (Isparta) – Bir soru soracağım ben Sayın Başkanım. Hanımefendinin anlattığı üsluptan kadının evdeki ve aile içindeki fonksiyonlarını çok böyle gereksiz gibi anladım. Yani o önemli bir şeydir, “önemsenmiyor” gibi bir intiba edindim, tekrar eder misiniz o görüşlerinizi.
EŞİTLİK İZLEME KADIN GRUBU TEMSİLCİSİ HÜLYA GÜLBAHAR – Hayır, şunu söylemeye çalışıyorum: Kadının…
SAİT YÜCE (Isparta) – Yani, annelik, ev kadınlığı basit bir şey mi?
HÜLYA GÜLBAHAR – Önce kiminle tanışıyorum Sayın…
BAŞKAN – Sait Yüce, Isparta Milletvekilimiz.
SAİT YÜCE (Isparta) – Vekilim, Isparta…
HÜLYA GÜLBAHAR – Çok memnun oldum, çok istiyordum tanışmayı; gerçekten tanıştığımıza memnun oldum. Hayır, kadının toplumsal hayattaki işlevi sadece annelikten, hasta engelli ve yaşlı bakımından ve dışarıda çalışan erkek eşin gündelik ihtiyaçlarını gidermekten ibaret değildir. Kadın toplumsal yaşamın çalışma hayatı, sanat hayatı, spor hayatı ve siyaset hayatı dâhil, hayatın tüm alanlarında erkekler hangi haklara sahipse kadınlar da bu haklara sahip olmalı, kadınların bu hakları kullanmalarının önündeki bütün engeller temizlenmelidir.
SAİT YÜCE (Isparta) – Elbette.
HÜLYA GÜLBAHAR – Kadının bu işlevlerini göz ardı ederek, kadının hayattaki tek rolünü yaradılışı gereği anne olmaya indirgeyen bir devlet politikasını tartışmamız gerekiyor.
SAİT YÜCE (Isparta) – Böyle bir devlet politikası var mı?
HÜLYA GÜLBAHAR – Bu devlet politikası…
SAİT YÜCE (Isparta) – Nasıl söylüyorsunuz devlet politikası olarak bunu? Bir suçlama yapıyorsunuz, devlete bir suçlama yapıyorsunuz.
HÜLYA GÜLBAHAR – Acaba bu soruya vereceğim cevabı benim konuşma süreme ekleyebilir miyiz?
SAİT YÜCE (Isparta) – Bir dakika… Devlete suçlama yapıyorsunuz, devlete böyle bir suçlama yapamazsınız.
HÜLYA GÜLBAHAR – Eleştiriyorum, politikalarını eleştiriyorum. Suçlama yapmıyorum, politika eleştirisi yapıyorum.
SAİT YÜCE (Isparta) – Devlete suçlama yapıyorsunuz, açık açık ifade ediyorsunuz bunu.
HÜLYA GÜLBAHAR – Efendim?
SAİT YÜCE (Isparta) – Devam edin.
HÜLYA GÜLBAHAR – Politika eleştirisi yapıyorum, bunu yapmam gerekiyor zaten. Bunu yapmak hepimizin görevi. Yanlış bir şey varsa bunu eleştirmeliyiz. Bakın, çalışma yaşamı ile aile yaşamının uyumlulaş…
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Eleştiri yapıyor, suçlama yapmıyor ki, eleştiri sadece olumlu olmaz.
SAİT YÜCE (Isparta) – Yani yanlış uygulayanları eleştirebilir.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Eleştiri olumlu da olabilir olumsuz da olabilir, yani olumlu olan şeyleri söyleyip olumsuzları söylemezsek zaten olmaz. Bu en doğal hakkıdır buradaki herkesin eleştirmek…
HÜLYA GÜLBAHAR – Ayrıca farklı fikirleri dinleyeceğiz ki…
SAİT YÜCE (Isparta) – Suçlama yapıyor eleştiri yapmıyor.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Suçlama değil, eleştiri yapıyor, gayet doğal hakkı.
HÜLYA GÜLBAHAR – Eleştiri yapıyorum, siz onu suçlama olarak tanımlayabilirsiniz.
Süremiz çok değerli olduğu için ben bir örnek vermek istiyorum: Üstelik bu devlet politikası, yani kadının hayattaki ve ailedeki varlığını çocuk doğurmaya ve mümkünse 5 çocuğa kadar çok çocuk doğurmaya ve bu çocuklara sadece kendi bakmaya odaklı. Yani kreşleri kapatarak, bakımevlerini kapatarak, anaokullarını kapatarak bütün toplumsal ve devletin vereceği destekleri kadından çekip aile içerisinde…
SAİT YÜCE (Isparta) – Siz burada muhalefet sözcüsü değilsiniz, konumunuzu bilerek konuşun yani. Öyle konuşmayın.
HÜLYA GÜLBAHAR – Ben konumumu çok iyi biliyorum. Ömrünü otuz yıllık bu mücadeleye vermiş bir kadın aktivistim ben.
SAİT YÜCE (Isparta) – Gidin dışarıda konuşun, burası komisyon.
HÜLYA GÜLBAHAR – Ne demek dışarıda konuşun? Ne demek istiyorsunuz, çok özür dilerim?
SAİT YÜCE (Isparta) – Açık konuşuyorum.
HÜLYA GÜLBAHAR – Sayın Başkan, kovuldum mu? Ne demek dışarıda konuşun?
BAŞKAN – Hülya Hanım, siz konuşmanızı tamamlayın lütfen.
HÜLYA GÜLBAHAR – Çok çok ağır bir şey oldu bu söyledikleriniz. Lütfen siz de kendinize dikkat edin. Farklı fikirleri dinlemeye tahammül etmek gerekiyor.
BAŞKAN – Hülya Hanım, siz devam edin, bitirin.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Herkes özgürce düşüncelerini burada söylemesi gerekiyor.
SAİT YÜCE (Isparta) – Efendim, suçlama yapıyor.
HÜLYA GÜLBAHAR – Tartışma çıkartmaya gerek yok ben fikirleri anlatmak istiyorum.
SAİT YÜCE (Isparta) – Muhalefetin sözcüsü gibi devleti suçluyor.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Suçlamıyor eleştiriyor, siz katılmayabilirsiniz.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Öyle bir düşünce de var Türkiye'de biz öyle bir düşünceyi onaylamıyoruz, o zihniyet.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Öyle bir düşünceyi ifade etmesi suçlama anlamına gelmiyor. Yani biz katılmayabilirsiniz ama herkes düşüncelerini burada özgürce söylemeli.
SAİT YÜCE (Isparta) – Öyle bir düşünceyle suçlaması…
HÜSNİYE ERDOĞAN (Konya) – Öyle bir şey yok.
BAŞKAN – Candan Hanım, Hüsniye Hanım, Sait Bey; lütfen Hülya Hanım sözünü bitirsin vereceğim hepinize söz.
HÜLYA GÜLBAHAR – Bakın, kadının çalışma hayatından çekilmesi ve ailenin dinamik nüfus yapısının planlanmasıyla ilgili yasa tasarısıydı. Sonra gitti kadının istihdamıyla ilgili yarı zamanlı çalıştırılması yasa tasarısı gitti, gelir vergisi kanunuyla ilgili ne alakaysa torba yasanın içine gömülü verdi. Şimdi bu yasada anneliği destekliyoruz diyerek kadının çalışma hayatından çekilmesi, -ayrıntılar başka zaman konuşulur- yanı sıra birinci çocukta kadına -zaten yasada sekiz haftalık doğum izni vardı kadının, iki ay- iki ay daha doğum izni verildi ve çocuk 1 yaşına kadar olan sürede günde bir buçuk saatlik olan kalan sekiz aylık süt izni yok edildi kadının. Bu çocuk emzirilmeyecek mi? Kanuni düzenlemeden bahsediyorum.
HÜSNİYE ERDOĞAN (Konya) – Yanlış, öyle bir şey yok.
SAİT YÜCE (Isparta) – Yanlış, daha da artırdık.
HÜSNİYE ERDOĞAN (Konya) – Sağlık Komisyonunda bir kanunu görüşüyoruz, orada da arkadaşlar aynı şeyi söylediler ama öyle bir şey yok.
BAŞKAN – Bitirsin, cevap verin.
HÜLYA GÜLBAHAR – Bakın, olumlu bir şey anlatırken…
SAİT YÜCE (Isparta) – Yani söylediği şeyler…
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Siz buraya gelen, bugüne kadar gelen hiç kimseye… Siz çok olumlu konuşuyorsunuz. “Olumlu hiçbir şey yok mu dediniz, işte olumlu şeyler söyleyecekti.
HÜLYA GÜLBAHAR – Üstelik işte ben olumlu bir şey anlatıyorum.
SAİT YÜCE (Isparta) – Bu kadar güzel örnekleri…
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Güzel olan şeyleri de konuşacağım diyor…
BAŞKAN – Candan Hanım, Sait Bey…
SAİT YÜCE (Isparta) – …ideolojik örnekleri getiriyor.
HÜLYA GÜLBAHAR – Ayşe Hanımcığım, tam da olumlu örnekleri anlatıyordum.
BAŞKAN – Sait Bey ve Candan Hanım…
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Eğer bunları burada konuşmayacaksak...
BAŞKAN – Müsaade eder misiniz…
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Hayır güzel olan şeylerden örnek verecekti.
BAŞKAN – Müsaade eder misiniz her ikinizde.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Bakın güzel olan şeylere örnek verecekti: 6284’ü, İstanbul Sözleşmesini, Allah razı olsun diyecek ve bunları anlatacaktı.
HÜLYA GÜLBAHAR – Ayşe Hanım, tam da bunu anlatıyorum ben.
BAŞKAN – Müsaade edin…
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Ama olumsuz şeyleri de söyleyip düzeltmek için bu komisyon kuruldu.
SAİT YÜCE (Isparta) – Elbette.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Eğer bunları konuşmayacaksak biz de katılmayalım.
BAŞKAN – Candan hanım ve Sait Bey, lütfen…
SAİT YÜÇE (Isparta) – Bütün Türkiye böyle karanlık değil, çok güzel örnekler var.
BAŞKAN - Candan Hanım ve Sait Bey, lütfen…
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Bu konuda sorun olduğu için biz bu komisyonu kurduk…
BAŞKAN – Hülya Hanım, lütfen siz devam edin, sunumunuzu bitirin.
HÜLYA GÜLBAHAR – Ben olumlu örnekleri anlatıyordum işin kötüsü.
BAŞKAN – Siz bitirin, söz almak isteyenler Hülya Hanım bitirince söz alacaklar.
HÜSNİYE ERDOĞAN (Konya) – Sayın Başkan, ben konuşmak istiyorum.
BAŞKAN – Hüsniye Hanım…
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Hiç hoş değil, gerçekten hiç hoş değil.
HÜLYA GÜLBAHAR – Bakan başdanışmanlığı diyeyim, çok emeğiniz geçmişti süreçte, ortak çalışmamıza borçluyuz biz bunu, “İstanbul Sözleşmesi” adıyla bir dünya sözleşmesi yaratılmış olmasını, artı, 6284 sayılı Yasa’yı kelime kelime biz birlikte tartıştık. Bunlar çok önemli gelişmeler. Elbette ki, bu ortak çalışma için teşekkür etmek durumundayız bizler de. Bunu ayrıca biz adalet ve vicdan duygumuz ve tarih bilincimizle söylüyoruz, kimseye borcumuz olduğu için değil bunu söylememiz. Ama burada farklı bir problem var. 6284 sayılı Şiddet Yasası, yasaya bizim irademiz dışında yapılan müdahaleler nedeniyle aile kavramı indirildiği için kahvede iki okey oynayan amca çocuklarının kavgasına bile uygulanan bir kanuna dönüştürüldü. Dolayısıyla, o noktada bir sıkıntı çıktı. Buna rağmen, Türkiye’nin, belki de bölgenin en iyi kanunlarından birine sahibiz kadına karşı şiddeti durdurmak için. Fakat ben maalesef, gerek geçen dönem kurulan Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Komisyonunda Mecliste gerekse bu dönem Komisyonda edilen kimi lafların bu lafları eden kimi sayın milletvekillerinin bu komisyonlara neden seçildiğini de merak etmeye başladım.
BAŞKAN – Ama lütfen buna girmeyelim, devam edelim. Ya, burada o zaman burada tartışma açılır, siz sunumunuzu yapın.
SAİT YÜCE (Isparta) – O, sizin haddinizi aşar hanımefendi. Bu Meclisin milletvekilleri istediği komisyona girer, Anayasa’dan kaynaklanan hakları iken, sizin haddinizi aşar bunu söylemek.
BAŞKAN – Komisyonu oluşturma usul ve esasları Meclis tarafından…
HÜLYA GÜLBAHAR - Beyefendi, siz kime haddini bildirmeye çalışıyorsunuz?
SAİT YÜCE (Isparta) – Ben sana haddini bildirmeye çalışıyorum.
HÜLYA GÜLBAHAR – Had bildirmek ne demek?
BAŞKAN – Hülya Hanım…
SAİT YÜCE (Isparta) – Burada her milletvekili istediği komisyona girer, o konu sizin haddinizi aşar…
BAŞKAN – Sait Bey… Sait Bey…
HÜLYA GÜLBAHAR – İnsanların birbiriyle konuşma üslubu… Eleştiriye saygı göstereceksiniz.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Böyle bir usul var mı ama ya?
SAİT YÜCE (Isparta) – Onu bana söylemeyin. Siz de milletvekilisiniz, bu lafa bakar mısınız?
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Ama böyle bir usul yok, had bildirmek…
BAŞKAN – Candan Hanım…
SAİT YÜCE (Isparta) – Söylediği lafa bakın.
BAŞKAN – Sait Bey, lütfen…
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Böyle bir usul yok.
BAŞKAN – Komisyon üyelerinin belirlenme usulü Meclis İç Tüzük’ünde belirlenmiştir…
SAİT YÜCE (Isparta) – Hanımefendiye de bunu söyler misin?
BAŞKAN – Hülya Hanım’a da söylüyorum, herkese söylüyorum.
SAİT YÜCE (Isparta) – Bana söylemeyin, ona söyleyin.
BAŞKAN - …bu Komisyon ve diğer tüm komisyonlar bu usul ve esaslara uygun oluşturulur. Bu konuda usul ve esas…
SAİT YÜCE (Isparta) – Hanımefendi, sen önce muhalefetten milletvekili ol, o zaman gel, konuşalım.
BAŞKAN – Sait Bey… Sait Bey…
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Ne alakası var ya? Muhalefet mi illa sizi uyaracak… Böyle de mutlu olacaksanız hiç konuşmayalım. Bizim burada olmamızın bir anlamı yok ki.
BAŞKAN – Candan Hanım…
SAİT YÜCE (Isparta) – Bu burada kullanılacak bir husus değil, biz kendisine hakaret etmiyoruz. Bak, o bize hakaret ediyor, biz ona hakaret etmiyoruz.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Sayın Başkan, bir cümle söylemek istiyorum…
BAŞKAN – Hülya Hanım, söyleyecekleriniz bitti mi?
HÜLYA GÜLBAHAR – Hayır, Ayşe Hanım, sözüm sürekli kesildiği için konuşamadım.
BAŞKAN – Hülya Hanım’ın sözü bitmedi. Arkadaşlar, Hülya Hanım devam edecek. Bir dakika süre veriyorum, Hülya Hanım sözlerini tamamlayacak…
SAİT YÜCE (Isparta) – Ya, bir dakika, bunun haddini aşar “Bir milletvekili bu Komisyonda nasıl olabilir?” diyemez.
BAŞKAN – Ben cevap veriyorum Sait Bey o konuda.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Bir cümle söylemek istiyorum…
BAŞKAN – Hülya Hanım bir dakikada sözlerini toparlayacak, sonra vereceğim size söz Candan Hanım.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Hayır, bu konuda bir cümle söyleyeceğim. Şimdi, şu çok önemli bir gerçek: Bakın, biz bu komisyonları kuruyoruz, Kadına Şiddet Komisyonu olsun, boşanma olsun, Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonlarında olsun. Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda bakın, sözcü erkek oldu, dedik ki: Tamam, hani bir açıdan da tamam, hani güzel şeyler söylesin, bir erkeğin ağzından söylenmesi -belki her türlü kadın mücadelesine rağmen diyorum- güzel bir şey. Ama bakın, komisyonlarda kadın milletvekili olarak ayırmıyorum, insanı asla kadın, erkek diye ayırmıyorum ama kadın milletvekillerimizin hassasiyeti, ortaklaşması, gerçekten, komisyonlardaki verdiği katkı… Ama maalesef, çok üzülerek ifade ediyorum erkek milletvekillerinin sürekli bu komisyonları kaynağından uzaklaştırıcı, provoke edici, kamuoyunda farklı konuşulur tarza getirecek, sebebi tartışılır… Bunu tartışıyoruz, şimdi yine tartışmaya başlayacağım.
BAŞKAN – Candan Hanım, yeni bir cevap verme hakkını doğurmayın lütfen. Mikrofonunuzu kapatıyorum.
SAİT YÜCE (Isparta) – Kadınların hakkını ben sizden daha çok savunuyorum.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Keşke öyle olsaydı, mutlu olurduk.
BAŞKAN – Hülya Hanım, bir dakikada toparlayın lütfen.
HÜLYA GÜLBAHAR – Ama bunların bana eklenmesi lazımdı.
Şimdi, şöyle bir kaygımı dile getiriyordum, onu dile getirmek istiyorum: 6284 sayılı Yasa’yı, son şiddet yasasını 2002 yılında biz yaptık, birlikte yaptık bu yasayı. Bu yasanın her kelimesine AKP’yle beraber kadın örgütleri olarak sahip çıktık.
SAİT YÜCE (Isparta) – AK PARTİ. Kayıtlara “AKP” diye geçmesin.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Ya, siz söyleyip baskı yapamazsınız, böyle bir şey yok yani. Böyle bir şey yok.
SAİT YÜCE (Isparta) – O söyledi, ben de düzelttim, bunda bir şey yok ya.
BAŞKAN – Tamam, tamam.
HÜLYA GÜLBAHAR – Şimdi, bugün bir bölümünde AK PARTİ’nin de katkısıyla Türkiye dünyaya örnek göstereceğimiz anayasal ve yasal mevzuata sahip. Burada, Türkiye’de bizim açımızdan sorun, 2002’den sonraki süreçte âdeta 6284 sayılı Şiddet Yasası dâhil olmak üzere tüm yasaların kâğıt üzerinde bırakılması konusunda
SAİT YÜCE (Isparta) – Teşekkür ederim, sağ olun.
Hem Candan Hanım hem Hülya Hanım haklarını helal etsinler, biraz sesi yükselttim ama hakikatini bilseler herhâlde biraz daha farklı olurdu.
O gün, yani iki önceki Komisyondan bir gün önce Isparta Emniyet Müdürünü aramıştım, sonra da İstanbul Başsavcılığından bir başsavcımızla konuştum. Onlar dediler ki: “Sait Bey, bu Komisyondasınız, bilin -Hüsnüye Hanım’ın da ifade ettiği- hakikaten yanlış uygulamalar oluyor. Zaten adı da üstünde, araştırma komisyonu. Burada eksiği, fazlayı tespit edeceğiz ki onu tedavi edeceğiz, telafi edeceğiz. Kanunun uygulamasında hakikaten bazı aksaklıklar oluyor yani istisnai şeylerdir o, mesela, kadının haksız yere adamı evden uzaklaştırması ama var mı? Var. Bunun örneklerini bir emniyet müdürü, bir başsavcımız örnekleriyle söyledi. Ben, arzu ederseniz, getiririm onları da.
Onun dışında, yani, erkek milletvekillerinin duyarsız olduğunu söylemek gerçekten haksızlık olur. Niye? Ben, en azından kendi açımdan söyleyeyim: Son dört beş televizyon konuşmasında sadece bu konuya ayırdım. Özellikle Hazreti Peygamber Aleyhissalatu Vesselam’ın… Ben aynı zamanda bir ilahiyatçıyım yani bu Komisyonda hukukçular var, doktorlar var, psikologlar var, sosyologlar var ama ben de ilahiyatçıyım, kendi açımdan ele alıyorum. O programların tamamında kadına şiddeti… Hatta o kadar ağır şeyler de söyledim ki kadına şiddet uygulayan erkeklerle ilgili, belki burada söylesem “Ya, bu da olur mu?” dersiniz. Dolayısıyla, mesela, Hazreti Peygamber’in hayatından örnekler verdim, kızı Fatıma Medine-i Münevvere de Mescidi Nebevi’nin bitişiğindeki evine geldiği zaman -evi dediğimiz de işte tek odalı- kapıda karşılıyor kızı Fatıma’yı (RA). Ayağa kalkıyor, onu böyle eliyle kaldırarak kendi oturduğu mindere getiriyor, o minderi ona takdim ediyor. Onu da herkese göstererek yapıyor. Yani bir erkek, örnek bir Peygamber, insanlığa önder olmuş, örnek olmuş bir Peygamber kadına nasıl davranılması gerektiğini kızı Fatıma’ya göstererek yapıyor.
Çok haklısınız, hem Candan Hanım hem Hülya Hanım ve benzer ifadeleri kullananlar pek haklılar, gerçekten erkeklerin çok büyük bir kısmının maalesef ve maalesef bu nezaketten yoksun olduklarını ben biliyorum. Çünkü yani her ne kadar bir önceki Komisyon toplantısında ifade ettiğim gibi, bu meseleyi istismar edenler ya da hakiki manada bir Allah’a iman, hakiki manada ahirete imanı olan bir adam -bakın, orada “hakiki” kelimesini kullandım- hakiki manada olan bir adam “Ben ateşlerde yanarım, ahirette bunun hesabını veremem.” diye kadına el kaldıramaz, şiddet uygulayamaz, hiçbir canlıya, hiçbir mahluka, hayvana, bitkiye, hiçbir şeye. Bu, bizim dinimizin hakiki anlamda hem Kur’an’da hem sünnette hem hadisi şeriflerde üzerine basa basa vurgulanan hususlardı.
Tabii ki bu meseleleri burada dile getirmemiz… Yani biz aslında farklı şeyler söylemiyoruz ama birbirimizi suçlamadan; Hükûmeti, devleti, partiyi suçlamadan, bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın…