TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, Başbakan Binali Yıldırım'ın "Yeni anayasa ve başkanlık sistemiyle ilgili çalışmalar tamam, Meclis'e gidiyoruz" açıklamasının ardından sistem değişikliğine hazırlanan Türkiye hakkında "İddia edildiği gibi 140 yıldır sorunsuz işleyen bir parlamenter geleneğimiz yok. Tek parti yönetimlerinin sağladığı ilerleme dönemleri hariç, istikrarsızlıkla ve kesintilerle malul bir siyasi geçmişimiz var" diye konuştu.
AKP Milletvekili Şentop, partinin 25'inci İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın ana gündem maddessini oluşturan başkanlık sistemiyle ilgili çalışmalar hakkında şunları söyledi: "Her ülkenin kendine özgü bir toplumsal yapısı ve ihtiyaçları vardır. Bu sadece başkanlık sistemi için değil, parlamenter sistem için de geçerlidir. Türkiye'de ABD'den farklı olarak tek dereceli, ama iki turlu seçim sistemi olacaktır. Yine ABD'den farklı olarak, tek kameralı meclis olacaktır; çift meclisli sistemler daha ziyade federasyon olan ülkelerde mevcuttur. Bizim önerdiğimiz üniter başkanlıktır. Malum ABD'de federasyon var. Bizim tarihi tecrübemiz, toplumsal yapımız üniter yapıyı zorunlu kılar."
AKP'li Mustafa Şentop'un Sabah gazetesinden İsa Tatlıcan'a verdiği söyleşi şöyle:
Devlet Bahçeli'nin çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Siyasi partilerin dünya görüşlerindeki ayrımlar sebebiyle farklı ilke ve programlara sahip olmaları da tabiidir. Fakat her sağlıklı demokrasi, siyasi partilerin ve sivil grupların farklılıklarına rağmen, sistemde bir tıkanma yaşandığında veya toplumun bütününü ilgilendiren önemli bir konuda halka başvurur. Bu açıdan bakıldığında, Sayın Bahçeli'nin teklifi, demokrasinin gereğidir ve sorumlu muhalefet örneğidir.
AK Parti Meclis'te referanduma götürecek 330 yeter sayısını yakalayabilecek mi?
AK Parti'nin genel kurula taşıyacağı anayasa değişikliğinin 330'un üzerinde kabul oyuyla referanduma gideceği kanaatindeyim. Üstelik AK Parti olarak biz, kabul sayısı 367'yi aşsa dahi değişiklik teklifimizi referanduma götüreceğimizi ilan ettik. Parti olarak bizim en önemli farkımız, Türkiye'yi ilgilendiren konularda milleti paydaş kılmaya gösterdiğimiz özendir.
Yeni anayasa değişikliği neleri kapsayacak?
Yeni anayasa değişikliği, hükümet sisteminin, buna bağlı olarak ilgili kurum ve kuruluşların işleyişinde; yani teşkilat tasarımında değişiklikleri kapsayacak. Bizim daha önce hazırladığımız bir çok çalışma var. Çok kısa süre içinde son şekli verilmiş metni ortaya çıkartabiliriz.
CHP ve HDP, başkanlık sisteminin tek adam yönetimine yol açacağı iddiasında...
Türkiye'nin eriştiği demokratik bilinç düzeyi, 15 Temmuz darbe girişiminde milletimizin ortaya koyduğu tavır ile açık bir biçimde ortaya çıkmıştır. CHP, başkanlık sistemine muhalefetine gerekçeler, daha doğrusu bahaneler arıyor. Fakat bu 'tek adamlık' iddiasının temeli çürüktür ve bilimsel gerçeklerle de bağdaşmıyor. Dünyada bir çok ülkede başkanlık sistemi mevcut; oralarda 'tek adamlık' olmuyor da bizde neden olsun? Üstelik parlamenter sistem iddiasındaki bir çok yerde 'tek adamlık' mevcut. Bilgi temeli olmayan çürük bir iddia bu...
Başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı prensibinin ortadan kalkacağı yönünde itirazlar var...
Gerçekte kuvvetler ayrılığı başkanlık sisteminde mevcuttur. Parlamentoda gerçek, sağlam ve kalıcı çoğunluğa sahip bir hükümet varsa, yürütme yasamaya hâkim olur; zayıf bir desteğe sahip hükümet varsa, yürütme yasamanın elinde oyuncak olur. Oysa başkanlık sisteminde kuvvetlerin birbirlerinden kesin bir ayrılığı söz konusudur. Parlamento ayrı, hükümet yani başkan ayrı seçilir; birbirine bağlı veya bağımlı değillerdir. Dolayısıyla başkanlık sisteminin kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıracağı iddiası cehaletin ürünüdür.
Başkanlık sisteminde meclisin rolü ne olacak?
Parlamentonun 2 temel görevi vardır: Yasama ve denetleme. Parlamenter sistemin, saf haliyle Westminster modelinin yasama ve yürütme ilişkisi bakımından sorunlu bir yönü vardır. Hükümet, parlamentonun içinden çıktığı için yasamanın yürütmeyi denetleme görevi layıkıyla gerçekleşemez. Yasama faaliyeti de genellikle yürütmenin kontrolü ile gerçekleşir. Bu sadece Türkiye'nin değil, bu modeli benimsemiş bütün demokrasilerin temel sorunudur.
Parlamenter sistemin Türkiye'ye siyasi istikrar kazandırmadığını mı söylüyorsunuz?
Evet. Kısaca özetlediğimizi bu tablo da gösteriyor ki, Türkiye'nin iddia edildiği gibi 140 yıldır sorunsuz işleyen bir parlamenter geleneği yok. Tek parti yönetimlerinin sağladığı ilerleme dönemleri hariç, istikrarsızlıkla ve kesintilerle malul bir siyasi geçmişimiz var. Türkiye'de parlamenter sistemin yerleştiğinden değil, bir türlü yerleşemediğinden söz edebiliriz ancak. Bu bakımdan 50 yıldır devam eden hükümet sistemi arayışları ve başkanlık tartışmaları var. Parlamenter tarihimiz, bizatihi başkanlık sistemi arayışının en önemli gerekçesidir.
ABD'de güçlü 2 parti var. Türkiye'de de sistem bu yöne gider mi?
2 partili sistem, başkanlık sisteminin zorunlu bir şartı değil. Üstelik ABD'de Cumhuriyetçiler ve Demokratlar dışında da partiler var. Fakat Amerikan seçim sistemi üçüncü bir partinin başarılı olmasına çok da imkân tanımıyor. Benzer durumlar parlamenter sistemin uygulandığı ülkelerde de geçerlidir. Mesela İngiltere'de 2 partili sistem baskınken Almanya, İtalya gibi ülkelerde durum farklı. Türkiye'nin siyasi tarihi ve mevcut ortamı göz önüne alındığında, 2 partili bir sisteme gidişi kısa vadede mümkün görmüyorum.
ABD'de sistem zaman zaman tıkanıyor. Bizde de aynı tehlike olabilir mi?
Bizim öngördüğümüz başkanlık sistemi, ABD'de uygulanana benzer bir sistem olmakla birlikte, Türkiye'nin şartlarına özgü bir tasarıma da sahip olacak.
Türkiye'ye özgü tasarımla neyi kastediyorsunuz?
Her ülkenin kendine özgü bir toplumsal yapısı ve ihtiyaçları vardır. Bu sadece başkanlık sistemi için değil, parlamenter sistem için de geçerlidir. Türkiye'de ABD'den farklı olarak tek dereceli, ama iki turlu seçim sistemi olacaktır. Yine ABD'den farklı olarak, tek kameralı meclis olacaktır; çift meclisli sistemler daha ziyade federasyon olan ülkelerde mevcuttur. Bizim önerdiğimiz üniter başkanlıktır. Malum ABD'de federasyon var. Bizim tarihi tecrübemiz, toplumsal yapımız üniter yapıyı zorunlu kılar.
Bir de, ABD'de disiplinli parti modeli söz konusu değil. Fakat Türkiye'de siyaset aynı zamanda teşkilatlanma olduğu için bizde disiplinli parti sisteminin devamını öngörebiliriz.
A Haber'de katıldığınız bir canlı yayında "Üniter yapı vazgeçilmezdir" diye bir sözünüz var. Üniter yapı ile ilgili endişeler var, ne diyeceksiniz?
Başkanlık sistemi ile ilgili en önemli yanlış propagandalardan biri de, bu sistemin federal yapıya yol açacağı... Federal yapı ile başkanlık sistemi arasında bir zorunluluk ilişkisi yoktur. Mesela parlamenter sistemle yönetilen Almanya federal bir cumhuriyettir. Parlamenter sistem Almanya'da federasyonla yürürken Türkiye'de pekala üniter yapı ile sürdürülmüştür. Federasyonun bu topraklarda tarihi ve toplumsal temeli yoktur. Dolayısıyla Türkiye'nin üniter bir devlet olması, tarihinden getirdiği bir özelliktir; bir tercih değil, bir zorunluluktur.