-Tamyon dede, tamyon. -Kamyon de kızım, bütün bakkalı alıcam sana. Hatta bütün Alpu Ovası’nı…
Eğer devam eden yargı süreci Eskişehirliler aleyhine gelişirse, artık almak istemeyebilirsin dede.
Türkiye’nin en verimli tarım arazilerinden biri olan Alpu Ovası’na kurulması planlanan termik santrale dair ÇED raporuna yönelik olarak TMMOB tarafından açılan ve Eskişehir 1. İdare Mahkemesi’nde görülecek davanın ilk etabı kapsamında bilirkişi heyeti bugün bölgeye giderek incelemelerde bulunacak.
Danıştay'ın proje aleyhine aldığı iki önemli karara rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan ‘100 Günlük İcraat Programı’nda da 'yapılacağı' belirtilen termik santralle ilgili olarak hukukun bu kadar 'hızlı' işlemesi, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı döneminde gündeme getirilen projenin hayata geçirilmesi yönündeki 'kararlığın' göstergesi olarak olarak yorumlanıyor.
Heyet, davaya bakan hâkimle birlikte bugün bölgeye gelecek ve TMMOB'un itirazına dair incelemelerde bulunacak.
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “Eskişehir halkı genel olarak bu projeye karşı. Köylerde de karşılar" dese de, 'projenin asıl isteklisi'nin Bakan Albayrak olduğu savunuluyor. Çakırözer, bu konuda şu yorumda bulunuyor:
"O, bu konuyu ısrarla istiyordu. Yerelde de AKP'li belediye başkanı ve köyün muhtarı dışında projenin isteklisi yok. Milletvekilleri dahi bu projeye sahip çıkmadılar. AKP Milletvekili Nabi Avcı, seçimlerden hemen sonra yaptığı açıklamada, 'Biz de oraya yeni bir santral yapmak yerine, Mihalıçık’a mı göndersek diye çalışma yaptırıyoruz demişti. Ama Erdoğan'ın 100 gün hedeflerinin içinde yer aldı. Bu demektir ki, AKP’nin içinde görüş birliği yok. Tek adam yönetimi ısrar ediyor. Berat Bey'in müsteşarı şimdi bakan oldu, onların inadı bu konuda devam ediyor."
Çakırözer, "Keşif heyeti inşallah hem yerel halkın taleplerine hem de TMMOB’un eleştirilerine paralel bir karar verir" temennisinde bulunsa da, sürecin şimdiye kadarki işleyişi çok da umut vermiyor. İşte şimdiye kadar yaşananlar...
Termik santral, Ağustos 2017’de gündeme gelen ‘Eskişehir’de bulunan 50 yıllık kömür rezervi bulunduğu’ haberinin hemen arkasından konuşulmaya başladı.
Dünyada bir tek Eskişehir’de bulunan ve ‘beyaz altın’ olarak da adlandırılan lületaşının çıkarıldığı bölgede linyit rezervinin bulunmasıyla ilgili haberlerde yer verilen ‘Türkiye’nin en büyük termik santralinin kurulacağı ileri sürülüyor, binlerce kişiye istihdam sağlanacak, büyük bir göç gelecek’ ifadeleri, termik santralin habercisiydi. Elektrik Üretim A.Ş.’nin (EÜAŞ) ihaleye çıkması ise Eylül'ü buldu.
Lületaşının da çıkarıldığı Beyazaltın köyüne kurulması planlanan santralin 1080 MW’lık olacağı ve 1.125 hektarlık alana kurulacağı duyuruldu. Yatırım için 1 milyar 800 milyon lira harcanacağı belirtildi. Termik santral planlarının netleşmesiyle birlikte, kentte tepkiler de başladı.
Vatandaşların yanı sıra merkez belediyelerin de aralarında bulunduğu kentteki kurum ve kuruluşların tamamına yakını santrale karşı çıktıklarını deklare etti, il genelinde imza kampanyaları başlatıldı. CHP’nin son dönemde -hem partisini destekleyenler hem de desteklemeyenler tarafından, en çok takdir edilen yerel yöneticilerinden biri olan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen de projeyi ‘akıldışı’ ve 'cinayet' olarak nitelendirdi. Projenin yegane destekçileri ise Beyazaltın Köyü Muhtarı Yüksel Girgin ve Alpu Belediye Başkanı Rafet Demirtaş oldu.
Ocak ayında, termik santralin yapılması planlanan arazinin ‘tarım dışı amaçla kullanıma açılması’ için Eskişehir Valiliği’nde yapılan İl Toprak Koruma Kurulu oylamasında, projeye onay çıkmadı. Valilik, Tarım İl Müdürü, İl Defterdarı, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü, DSİ Bölge Müdürü ile ESOGÜ temsilcisi arazinin tarım dışı kullanımına onay verirken; Büyükşehir Belediyesi, Ziraat Mühendisleri Odası, Ziraat Odası ve TEMA temsilcileri düzenlemeye karşı çıktı. Oylamada, nitelikli çoğunluk olan 7 oy çıkmadığı için 'evet' kararı alınamadı.
Valilik’te düzenlenen oylamayla neredeyse eş zamanlı olarak kentte de termik santral karşıtı kampanyalar başlatılırken; ‘sorun’un oylamayla sonuca ulaştırılamamasının ardından, -ailemin de nesillerdir çiftçilikle uğraştığı- Alpu Ovası’nın statüsü değiştirilerek mesele ‘kökünden çözüldü’. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Toprak Koruma Kurulu, yönetmelikte değişiklik yaparak, kararların nitelikli değil salt çoğunlukla alınması hükmünü getirdi.
Bakanlığın ‘usul değişikliği’nin ardından Ocak ayının son günü Valilik’te gerçekleştirilen ikinci oylamada verilen oylar değişmedi, ancak sonuç değişti. Oylama sonucunda Alpu Ovası tarım arazisi kapsamından çıkarıldı ve kömürlü termik santralin önü açılmış oldu.
Bakanlık’ın ufak bir ‘Ali Cengiz oyunu’yla karar verdiği değişiklik, konunun yargıya taşınmasının da önünü açtı. Süreç içinde, termik santralin kurulmasını doğrudan ya da dolaylı olarak engelleyecek konularda sayısı 10’a yakın dava açılırken; Ziraat Mühendisleri Odası yönetmeliğin 6. Maddesinin 1/c bendinin iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle yargı yoluna başvurdu.
Yerel ve ulusal basında çıkan haberlerin ardından termik santralin ihalesi birkaç kez ertelenerek 26 Nisan'a kadar ötelendi. Alpu Termik Santralı projesi için 11 Eylül 2017’de başlatılan ÇED süreci ise ‘rekor bir sürede’, 177 günde tamamlandı ve santral projesi hakkında ‘ÇED Olumlu’ kararı 6 Mart’ta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın internet sitesinde yayınlandı.
ÇED raporunun eksikliğine dair eleştiriler meslek odaları ve çevre dernekleri tarafından dile getirilirken, Danıştay öncesinde ‘sürece ket vuran ilk yargı kararı’ da Eskişehir 2. İdare Mahkemesi’nden geldi.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin Odunpazarı belediyesi sınırları içindeki Sevinç Mahallesi’nde bulunan 85068 ruhsat numaralı maden ocağının Alpu Termik Santralı projesine kömür sağlayacağını belirterek, maden projesinin de Alpu Termik Santralı’nın ÇED süreci kapsamında değerlendirilmesi gerektiği savıyla Eskişehir Valiliği’nin verdiği ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının iptali yönünde yaptığı itirazı haklı bulan Eskişehir 2. İdare Mahkemesi, 6 Nisan 2018 tarihli kararında, Valilik tarafından verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararını iptal etti.
Eskişehir’deki yerel mahkemenin verdiği iptalin onanması kararı, Danıştay tarafından da Ağustos ayı başında onayladı.
Konuya dair en önemli kararlardan biri de yine Danıştay'dan geldi. Danıştay 10. Dairesi, Ziraat Mühendisleri Odası'nın yukarı da bahsedilen başvurusuna istinaden, Temmuz ayı sonunda Toprak Koruma Kurulu’nun üye yapısını ve karar yeter sayısını değiştiren yönetmelik değişikliği için “yürütmeyi durdurma” kararı verdi.
Yargı aksini söylese, Eskişehirlilerin büyük kısmı karşı çıksa da; Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı döneminde gündeme getirilen proje, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimlerden sonra duyurduğu ‘100 Günlük İcraat Programı’ içinde de yer aldı.
AKP Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay da, ‘100 Günlük İcraat Programı’na ilişkin AA’ya yaptığı açıklamada, “Yerli kömür kaynaklarımızın ekonomiye kazandırılması kapsamında Alpu'da yaklaşık bin megavat kurulu gücünde termik santral kurulması için ihale sürecinin başlayacağı açıklanmıştır” dedi.
Ancak bir diğer AKP Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı, 24 Haziran seçimlerinden birkaç gün sonra yaptığı açıklamada, Alpu'ya kurulması planlanan santralin 'siyaset malzemesi haline getirilmemesi gerektiği'ne dikkat çekmiş ve şunları söylemişti:
"12 Aralık 2012 tarihli, altında benim de imzam olan bir karar var. Alpu ovası bir büyük ova statüsündedir. Burada tasarlanan bu termik santral bu büyük ova yasası ile ne kadar uyumlu olabilir? Bunu bilmemiz lazım. İkincisi, havamıza ne tür bir etkisi olur? Üçüncüsü, buradan çıkan kömür gerçekten böyle bir yatırımı hak edecek kalitede mi? Bunları tartışmamız lazım.”
“Bunları da siyasiler olarak değil, gerçekten soğukkanlılıkla bilim adamları ve karar vericileri buluşturarak yapmak lazım. Tarafları bilimsel olmalı. Bizim Mihalıççık’ta Adularya santrali var. Dedik ki bu santrali neden çalıştırmıyorsunuz, orada alternatifi var. TMSF’ye devredildi… Eğer buradaki kömür, o santralde değerlendirilebilecek kalitede ise, o kömürü o santrale ulaştırmak için yapılacak ulaşım altyapısı belki de yeni santral yapma maliyetinin altında olacak. Bunu da çalışalım. Siyasi sloganlarla değil. Bilimsel tartışalım. Ondan sonra karar vericilere, siyasiler olarak, ‘Biz böyle santral istemiyoruz” veya 'Biz bu santralin yapılmasında bir beis görmüyoruz, ikna olduk’ diyebiliriz… ‘İkna olduk’ derken de bizlerin ikna olmasını kast etmiyorum. Halkın ikna olması gerekir.”
Eskişehirliler şimdi AKP içinde bile tartışma yaratan termik santralin geleceğiyle ilgili olarak bilirkişiden gelecek kararı bekleyecek. Umutlar hâlâ yüksek ancak konuyla yakından ilgilenen gazetecilerden Doğu Eroğlu’nun Diken’de yayınlanan haberinde de dediği gibi:
“Yargı denetimi de sonuç vermezse, Alpu Ovası’ndaki tarım arazileri üzerine kurulacak santralın pek çok çiftçi ve besiciyi yerlerinden etmesinin önündeki son engel de kalkacak.”
Artık 'kamyon' diyebiliyorum dede. Senin öğrettiğin şekilde kullanabiliyorum kamyonu ve traktörü, ama Eskişehirliler bu yargı mücadelesini kazanamazsa yapabileceğim tek şey termik santralin küllerini taşımak olabilir...
*Eroğlu'nun Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, EÜAŞ, Patika Kitap, Güldoğan Durmuş ve Yuva Derneği'nin görüntüleri ile kendi çekimlerini kurgulayarak konuyla ilgili hazırladığı videoya; Beyazaltın halkının termik santral ile ilgili yorumlarına ve TMMOB'un ÇED raporuyla ilgili tespitlerine buradan da erişebilirsiniz.