Seçmen sayısına göre Türkiye'nin en büyük üçüncü kenti olan İzmir'in sokaklarında, üç haftadan az bir süre içerisinde referanduma gidileceğinin izlerini bulmak oldukça güç.
Kentte 'Evet' kampanyası, İzmir Milletvekili Başbakan Binali Yıldırım'ın 8 Mart'ta düzenlediği etkinliklerin afişlerinde kendini gösteriyor.
Diğer yandansa, Pazar günü Milliyetçi Hareket Partisi'nden (MHP) ayrılan Meral Akşener'in İzmir mitingi afişleri ve yerlere, kaldırımlara, elektrik direklerine ve trafolara gelişigüzel yapıştırılmış etiketler göze çarpıyor.
'Hayır' kampanyasını yürütenler Valiliğin bayrak ve afiş asılmasına izin vermediğini ve asılanları da hızlıca toplandığını öne sürüyor.
'Evet' kampanyasının başını çeken Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yetkilileri ise geçmiş deneyimlerin "aşırı derecede materyal kullanımının İzmir'de ters teptiğini" gösterdiğini ve bu nedenle de referandum için birebir insanlarla konuşma yöntemine ağırlık verildiğini söylüyor.
Taraflar farklı etkenler öne sürse de, aslında referandum yarışının heyecansız geçmesinin arkasında yatan nedenlerden biri de hemen hemen herkesin kentten çıkacak sonuçtan emin olması.
BBC Türkçe'nin İzmir'de konuştuğu herkes, 'Hayır'ın kentte açık ara önde çıkacağını söylüyor. Esas merak edilen ise Evet ile Hayır oyları arasındaki farkın ne kadar olacağı.
İzmir genelinde, 1 Kasım 2015'te yapılan son genel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) oyların yüzde 46.8'ini alırken, AKP'nin oy oranı yüzde 31 oldu.
Bir AKP yetkilisi, "Bazı ilçelerde oy oranımızı artıracağımızı düşünüyoruz. Ancak, İzmir'den 'Evet' yüzde 35 çıkarsa bizim için başarı olur" diyor.
Referandum halkın bir numaralı gündemi
Etrafta referandumun yaklaştığını anımsatan pek görsel olmasa da çarşıda, pazarda siyaset, sohbetlerin en önemli gündem maddeleri arasında yer alıyor.
Bununla birlikte, haber yapmak üzere konuşmak istediğimiz birçok kişi referandumla ilgili görüş belirtmekten kaçınıyor.
Hatta sohbet sırasında 'Hayır' oyu vereceğini söylemelerine karşın video ya da ses kaydı yapmak istediğimizde ailesel nedenlerden ya da yaptıkları işten dolayı, kayıt altında 'Evet' oyu vereceği beyanında bulunacağını söyleyenler de var.
'Hayır' oyu verecekken kayıt altında 'Evet' oyu vereceğini beyan edenlerin referandumla ilgili görüşlerine bu haberde yer verilmiyor.
İzmir'deki referandum kampanyalarında en çok dikkat çeken noktaların başında, her iki kampın da özellikle kararsız seçmeni ikna etmek için bire bir çalışmalar yürütmesi var.
AKP'li yetkililer: Biz anlattıkça kararsızların 'Evet'e doğru ikna olduğunu görüyoruz
AKP Konak İlçe Başkan Yardımcısı Oytunç Nalbantoğlu, "Aslında kimse neye oy verdiğini bilmiyor. Biz neden evet denmesi gerektiğini, sistem değişikliğinin neden iyi olacağını anlatıyoruz. Karşı tarafta terör örgütlerinin, Avrupa'nın olduğunu söylüyoruz. Biz anlattıkça kararsızların 'Evet'e doğru ikna olduğunu görüyoruz" diyor.
AKP, Evet kampanyasında sistemi ön plana çıkarıyor olsa da İzmir'de 'Evet' oyu vereceğini söyleyenlerin gerekçelerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğine duyulan beğeni ve güven ön plana çıkıyor.
Kemeraltı Çarşısı'nda bir lokantada garson olarak çalışan ve adının yazılmasını istemeyen bir kişi, karasız olduğunu söylüyor:
"Ama son zamanlarda 'Evet'e meyil etmeye başladım. Avrupa kızdıkça o adama (Recep Tayyip Erdoğan) sahip çıkmak istiyorum. Çok sağlam adam. Biz Kürtlerin bugün neyi varsa onun sayesinde var. O yüzden ona bir zarar gelmesin diye sanırım 'Evet' vereceğim."
Referandumda 'Erdoğan etkisi' kampanyalara da yansımış durumda.
Kararsızların fikrinin değişmesinde en etkili argümanın ne olduğuna yönelik sorumuza AKP'liler 'istikrar ve devamlılık' vurgusu, 'Hayırcılar' ise Erdoğan'dan sonrasıyla ilgili kaygıların dile getirilmesi olduğunu söylüyor.
İzmir'de parti olarak 'evet' diyen MHP'nin etkili bir kampanya yürüttüğünü söylemek çok güç. Karabağlar ilçe binasının önüne asılmış birkaç 'evet' bayrağı dışında MHP'nin kentte pek izi yok.
İl genelinde AKP'liler de seçim çalışmalarında MHP'den herhangi bir destek almadıklarını söylüyor.
CHP ise Türkiye genelinde olduğu gibi, kendi kalesi olarak bilinen İzmir'de de 'Hayır' kampanyasında geri planda kalmayı tercih ediyor.
'Hayır' kampanyasında CHP teşkilatlarının yanı sıra bazı sivil toplum kuruluşları ile farklı siyasi görüşlere sahip kişilerin bir araya geldiği gönüllü oluşumlar rol oynuyor.
CHP'nin geri planda durduğu 'Hayır' kampanyasına destek verenler arasında Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) gibi kuruluşlar da yer alıyor.
Genel Başkanlığını Doğu Perinçek'in yaptığı Vatan Partisi ise kendi adı ve logosuyla 'Hayır' kampanyası yürütmeyi tercih ediyor.
Bir de bu referandumun çok büyük önem taşıdığını düşündüklerinden dolayı herhangi bir parti bağlantısı olmasa da etrafındakileri 'Hayır' demeye ikna etmeye çalışanlar var.
Bu kişilerden biri de bir kahvede CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun televizyonlardan canlı yayınlanan konuşmasını dinlerken rastladığımız Osman Onuktav.
Onuktav, geçmişte çok çeşitli partilere oy verdiğini ancak referandumda kararının 'hayır' olduğunu söylüyor:
"Bunlar farkında değil. Eyalet sistemini getiriyorlar. Ülkeyi bölecekler, eğer evet çıkarsa büyük Kürdistan kurulacak Bütün hesap bu. Ben herkese bunu anlatmaya çalışıyorum."
Yanındaki arkadaşını göstererek devam ediyor:
"Bak mesela bu, Evet'çiydi. Dün akşam oturdum saatlerce konuştum. Şimdi kararsız oldu. Bu akşam da oturacağım 'Hayır'a ikna edene kadar konuşacağım."
Onuktav'ın yaptığını yine partilerden bağımsız daha organize ve grup halinde yapan oluşumlardan birisi de Hatay Hayır Meclisi.
Bu, İzmir'in Hatay semtinde halka açık yerlerde bireysel olarak broşür ve çıkartma dağıtırken bir araya gelmiş, farklı siyasi görüşlere sahip bir oluşum.
Hatay Hayır Meclisi üyeleri, haftalık olarak buluşuyor, planlama yapıyor ve hemen her gün İzmir'de sokak sokak gezerek 'Hayır' için kampanya yürütüyor.
Meclis üyelerinden Uğur Göçmüş, "Temel amacımız, 16 Nisan'a kadar hayır çalışmasını yürütmek, buradaki 'Hayır' oylarını artırmak ve referandumdan da 'Hayır' çıkmasını sağlamak. Burada herkes kendi bireysel kimliğiyle bulunuyor" diyor.
Grubun üyelerine, hangi partinin seçmeni olduklarını ya da herhangi bir partiye üye olup olmadıklarını sorduğumuzda aldığımız yanıt ise "17 Nisan'a kadar parti yok, Hayır var" oluyor.
Hatay Hayır Meclisi üyeleriyle birlikte Üçyol metro durağı çıkışında buluşup, Bahçelievler mahallesini birlikte geziyoruz.
Meclis üyeleri broşür dağıtırken etraftan gelen tepkiler genel olarak olumlu. "Bana vermeyin, benim oyum zaten 'Hayır'" diyen de var, korna çalıp el sallayarak destek olan da.
Ancak bir sokakta yürürken üzerimize bir apartmandan su atılıyor. Grup üyeleri, daha önce böyle bir şey yaşamadıklarını söylerken, Türkiye'nin diğer yerlerinde 'hayır' için kampanya yürütenlerin başına gelenlerin yanında bunun çok da büyük bir tepki olmadığını belirtiyor.
İzmir'de hemen herkes sandıktan 'hayır' çıkacağından emin.
'Evet'çiler, oylarını ne kadar artırabilirlerse artırmayı hedefliyor.
'Hayır'cılar içinse asıl kaygı, oyların adil bir şekilde sayılıp sayılmayacağı ve referandumdan nasıl bir sonuç çıkarsa çıksın 17 Nisan sabahında neler olacağı.
Kendisini Halkların Demokratik Partisi (HDP) seçmeni olarak tanıtan Hatay Hayır Meclisi üyesi 59 yaşındaki Kadir Çıplak, referandumdan 'Hayır' çıksa bile Erdoğan ve AKP'nin başkanlık ısrarının sona ermeyeceği görüşünde:
"Ben bu iktidarın seçimle gideceğini sanmıyorum. Referandumdan hayır çıksa başka bir şeyle gelecekler. Benim aktif olarak bu kampanyalara katılmam, bir şeylerin değişeceği inancından değil, meydanı boş sanmasınlar diye."
Ancak yine de genel eğilim referandum sonrasıyla ilgili kaygıları ötelemek yönünde.
Türkiye'nin en büyük kentlerinden İzmir'de her iki tarafı destekleyenler de her bir oyun önemli olduğunun farkında ve herkes bir kararsızı kendi safına çekme telaşında.