Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde (AKPM) salı (yarın) günü yapılacak oylamadan çıkacak karar Türkiye’yi ya 2004’ün gerisine düşürecek ya da hükümete 3 ay daha zaman kazandıracak. NTV'nin haberine göre, Ankara, oylamadan umutlu değil; Türkiye aleyhinde bir karar çıkmasına kendisini hazırlamış durumda.
Cumhuriyet gazetesinden Duygu Güvenç'in haberine göre, Türkiye’nin insan hakları, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinde geri giden eğilimi salı günü Strazburg’da yapılacak kritik oylamada somut sonuçlarını verecek. Türkiye, ya 2004’ten geriye düşecek ve yeniden denetleme sürecine alınacak ya da 3 ay daha zaman kazanacak. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nden çıkacak karar Ankara’nın başta Avrupa Birliği ile sürdürdüğü katılım müzakerelerinin, AB ile mülteci karşılığı vize anlaşmasının ve ekonominin temelini oluşturan Gümrük Birliği’nin kaderini belirleyecek. Oylama, Ankara’nın, Amerika’dan Ortadoğu’ya uzanan ilişkilerine de yön verecek; Batı yatırımları kadar Körfez sermayesi için de belirleyici olacak.
Türkiye’nin Batı’yla bütünleşmesine dair kritik oylama 25 Nisan Salı günü Strazburg’da yapılacak. Ankara’nın 2 defa son anda yaptığı hamlelerle ertelettiği ancak söz verip kurmadığı OHAL Komisyonu ile güvenini kaybettiği Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Genel Kurulu’ndaki (AKPM) oylamanın artık ertelenmesi beklenmiyor. Ancak değişiklik önergeleriyle teklifin değişmesi bekleniyor. 25 Nisan günü yapılacak oylama için Türkiye çok sayıda değişiklik önergesine öncülük ediyor. Ayrıca perşembe günü için de Ankara Avrupa’da İslamofobi başlığını gündeme aldırmayı hedefliyor. Hedeflenen değişikliklere ulaşılmaması halinde Türk parlamenterlerin Strazburg’u terk etmesi de alternatifler arasında.
Türkiye’nin 2004’te çıkartıldığı denetleme sürecine yeniden alınmasını öngören ve başta Türkiye’nin AB ile müzakerelerinin askıya alınmasına yol açacak bu oylamanın sonuçları bundan sonra Batı’nın Türkiye’ye yaklaşımını da belirleyecek. 17 Nisan’da AB’ye bir süprizi olduğunu söyleyen hükümet, kritik oylama öncesinde AKPM’ye de rest çekti. AKPM Türkiye Heyeti Başkanı Talip Küçükcan “Türkiye’de demokratik kurumların işleyişi” başlığında sunulan rapor ışığında bahar oturumunda yapılacak olan oylamaya gönderdiği resmi yazıda “Bu rapor, Türkiye ile AK arasındaki ilişkilere aksi yönde tesir edebilir” dedi. Ayrıca, referandum için gelen AGİT heyeti AKPM heyeti arasındaki fark Ankara tarafından bilinçli olarak gölgelendi. Türkiye’nin bu denetleme sürecinden kaçınması için OHAL ile ilgili son uzatma kararında sonlandırılacağı tarihin de verilmesi bekleniyordu. Referandum öncesinde OHAL’i uzatma kararı vermeyen Ankara, hemen ardından uzatma kararını sürdürdü. Bu da Batı’da beklenen olumlu havayı tersine çevirdi.
AKPM, yeniden Türkiye’yi denetleme sürecine alırsa bu Ankara’nın müzakerelerin başlama şartı olan Kopenhag kriterlerini tatmin edici şekilde yerine getirmediğinin teyidi olacak. Aralık Zirvesi’nde Türkiye ile müzakereleri askıya alma talebini Avusturya’nın tek yanlı tutumu nedeniyle erteleyen AB Konseyi, bu ay sonunda yeniden ele alacak.
Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği ayrı ayı yapılar ama AKPM “Türkiye denetim sürecine alınsın” derse, bunun Türkiye’nin AB müzakerelere olumsuz etkileri olabilir. Çünkü Avrupa Birliği 2004 yılında, “Ankara’nın, Kopenhag kriterlerini karşılaması için denetim sürecinden çıkması gerekir” demişti. 2004 yılında müzakerelere başlamak için tarihi de, o denetim kalktıktan sonra “Türkiye Kopenhag kriterlerini yeterince karşılıyor” diyerek vermişti. NTV’ye konuşan Türk yetkililer, “Bunu diyen AB, tekrar ‘Türkiye yeniden denetime alınırsa, Kopenhag kriterleri konusunda soru işaretleri doğar’ diyebilir” görüşünü paylaşıyor. Müzakereleri askıya almak için ya üye ülkelerin ya da AB Komisyonu‘nun bir başvuru yapması gerekir. 28 üyeli AB Konseyi içinde Avusturya’dan başka hiçbir ülke bunu yüksek sesle dile getirmiyor. Yetkililer, “ AB üyesi ülkeler topu Komisyon’a atabilirler“ diyor. AB Konseyi, AB Komisyonu’na “durumu incele, bir rapor yaz” diyebilir. Eğer Komisyon “müzakereler askıya alınsın” yönünde rapor hazırlarsa ve tavsiye kararı bu yönde olursa, AB Konseyi bunu Haziran’daki Liderler Zirvesi’nde oylayabilir. Türk yetkililerin verdiği bilgiye göre; “Süreç teknik olarak böyle işleyebilir ama pratikte böyle olur mu bilinmez” Yetkililer, Türkiye iç siyasetindeki gelişmelerin, Eylül ayında Almanya'da yapılacak seçimlerin, Suriye ve mülteci krizi gibi kritik başlıkların, bundan sonraki süreç için belirleyici olacağını söylüyor.