Sayısal sonuçların ayrıntılı olarak irdelendiği raporda, 81 il, bölgeler ve Türkiye geneline ilişkin tablolar analiz edildi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün, AKP Genel Başkan yardımcıları Reha Denemeç ve Edibe Sözen, AKP Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı Mustafa Ataş ve AKP İstanbul Milletvekili Ömer Dinçer'den oluşan komisyon, seçim analizini tamamlayarak raporunu hazırladı. Raporda, AKP'nin seçimde aldığı sonuçların yanı sıra diğer partilerin durumuna da yer verildi. Sayısal sonuçların ayrıntılı olarak irdelendiği raporda, 81 il, bölgeler ve Türkiye geneline ilişkin tablolar analiz edildi. Raporda, CHP'in oyunu bir önceki seçime göre bir milyon 700 bin artırdığı, bunun 800 bininin İstanbul, 400 bininin ise İzmir'den elde edildiğine işaret edilerek, “Türkiye genelindeki bir artış yerine, 5-6 ide oy artışı sağladığına” yer verildi. “Yerel seçimin, genel seçim havasına dönüştürülmesi sonucu oluşan kutuplaşma ve İstanbul'da Kemal Kılıçdaroğlu” etkisiyle CHP'nin, Batı Marmara, Ege ve Akdeniz odaklı bir parti görünümüne kavuştuğu, 26 ilde yüzde 10'un, bunun 16'sında ise yüzde 5'in altında oy aldığı kaydedildi. Oylarını, 300 bini Ankara olmak üzere bir milyon 200 bin artıran MHP'nin “Orta Anadolu odaklı bir parti” olduğu belirtilen raporda, DTP'nin oyunu 400 bin artırdığı, bunun önemli bölümünün Diyarbakır ile diğer Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinden sağladığı, DTP dışındaki partilerin ise bölgede ciddi bir varlık gösteremediği vurgulandı. Raporda, partilere yönelik şöyle denildi: “CHP, MHP ve DTP'ye bakıldığında bu partiler, bütün ülkeyi kucaklayan parti olma özelliğinde değil. Buna karşılık AK Parti, aldığı oy oranı, Türkiye'ye yaygınlık açısından bütün Türkiye'yi kucaklayan bir partidir. Edirne'de seçimi kaybettik ama orada bile yüzde 25'ten fazla oy aldık. Ak Parti, 10 ilde yüzde 25-30, 30 ilde yüzde 30-40, 30 ilde yüzde 40-50, 7-8 ilde ise yüzde 50-60 arasında oy aldı. Batı Anadolu'da Ak Parti ile yarışan CHP, yapacağı hizmetler üzerinde değil, laiklik ve yaşam biçimi üzerinden toplumsal bazı korku ve endişelerle kimlik siyaseti yaptı. DTP, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da etnik siyaset yaptı, özellikle Ak Parti'nin içinde TRT-6'nın da olduğu bazı hizmet ve demokratik açılımlarını, kendi varlıklarının sonlandırılması şeklinde kullandı, seçimi varlık-yokluk meselesi olarak gösterdi. Bu hizmet ve açılımlar, bizim yerel aktörlerimiz tarafından da topluma aktarılamadı. Bazı hizmetlerin hazmedilmesi için zamana ihtiyaç vardı. Çünkü yapılanlar bizim dışımızdaki partiler tarafından 'seçim rüşveti' gibi gösterildi. MHP ise İç Anadolu'da milliyetçilik siyaseti yaparak, TRT-6'yı 'Kürtlere taviz veriyorlar', dış politika konularıyla ilgili olarak Rumlara, AB ve ABD'ye taviz verildiğine yönelik propaganda yaptı. Bunlar seçmen üzerinde etkili oldu.” BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopter kazasında ölmesiyle ortaya çıkan duygusal iklimin seçime yansıdığı, Türkiye genelinde “AK Parti'ye gidebilecek” yaklaşık 500 bin oyun gerek il genel meclisi gerekse belediye başkanlığı seçiminde BBP'ye gittiği, bunun yüzde 1'lik bir puana tekabül ettiğine işaret edilen raporda, Saadet Partisi ile ilgili olarak, “AK Parti'den aday olamayanların durumu ve kırgınlıkları değerlendirerek yaklaşık 700-800 bin oyu transfer ettiği, bunun 15-20 ilde yaşandığına” yer verildi. Antalya, Manisa, Balıkesir neden kaybedildi? Raporda, bazı yerlerde aday tespitinde hatalar olduğu, özellikle kaybedilen yerlerde hem hatalı aday tespiti hem de teşkilatların çalışmalarındaki eksikliklerin etkili olduğuna dikkati çekildi. Raporda, AKP'nin kaybettiği bazı illerle ilgili şu değerlendirmede bulunuldu: “Antalya'da hizmetlerle ilgili sıkıntı olmadığı, ancak vatandaşın yolu yapılırken gönlüne giden yolun kazanılması da önemliydi. Ama bu yeterince yapılamadı. Halkla temas konusunda hem belediye başkan adayları hem de parti teşkilatları açısından sorun oldu. Bu da diğer partiler arasında ittifaka zemin hazırladı. Partiler arasında belki üst düzeyde olmasa da yerel bazda ittifaklar fark edilemedi. Geçen seçimde yüksek oy alan DP adayı Hasan Subaşı'nın oyları üzerinde bizim teşkilat çalışma yapmayınca CHP'ye yönelindi. Ak Parti olarak Büyükşehirde oranımızı korurken, oyların kaydığı CHP güçlenerek çıktı. Oysa bize yönelebilecek olan bu oran, CHP'ye yöneldi. Aynı durum Manisa ve Balıkesir'de de yaşandı, CHP-MHP ittifakı etkili oldu. Aynı olay İzmir'de de oldu, MHP oyları CHP'ye kaydı. Ege ve Akdeniz'de CHP ve MHP tabanındaki benzerlikler ve geçişler görülüyor. İç Anadolu'da ise Ak Parti tabanı ile MHP tabanı arasında benzer bir durum yaşanıyor. “ Seçimde, il teşkilatlarının çalışmalarındaki yetersizliklerin de etkili olduğu belirtilen raporda, teşkilat ve milletvekilleri arasındaki uyumsuzluğa örnek olarak Şanlıurfa gösterildi. Şanlıurfa'da seçimlerin kaybedilmesinin tek etkeninin “Ahmet Eşref Fakıbaba” değil, teşkilat ve milletvekilleri arasındaki uyumsuzluğun ve süreç içinde yapılan tartışmaların seçmen tarafından algısı olduğu da ifade edildi. ‘Kriz teğet geçti’ sözü farklı algılandı Yaşanan ekonomik krize işaret edilerek, özellikle piyasayı canlandırmaya yönelik alınan bazı tedbirlerin yeterince etkili olmadığı kaydedilen raporda, Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın “ekonomik krizin teğet geçtiği' sözünün farklı toplum kesimlerinde farklı etkiler yarattığı belirtildi. Raporda, yeni dönemde alınması gereken önlemlere ilişkin de değerlendirmeler yapıldı. İl kongreleri başlarken, teşkilatların yeni döneme uygun dizayn edilmesinin önemine işaret edilerek, bazı yerlerde parti teşkilatları ile halk arasında iletişim sorunu yaşandığına da yer verildi. Kabine revizyonunun yanı sıra parti ve grupta da değişikliklere gidilmesi gerektiği vurgulanan raporda, şöyle denildi: “AK Parti, üst üste 4 seçimi kazanan partidir. Hem aldığı oy oranı hem de oyların Türkiye'ye yaygınlığı dikkate alındığında bu önemli bir başarıdır. 4 seçimi üst üste kazandı ama 4 genel seçimi üst üste kazanmaya kurgulanmalıdır. Türkiye, AB sürecini sürdürecek, 21. yüzyılda bölgesel ve küresel güç olacaksa, Cumhuriyetin 100. yılının kutlanacağı 2023 yılına odaklı olarak siyasi istikrar ve güven önemlidir. Ak Parti kadar bütün Türkiye'ye yayılan ne siyasi bir kadro ne de siyasi bir lider var. Seçmenle yüz yüze yapılan ankette, Ak Parti'ye oy verebileceklerini söyleyenlerin oranı yüzde 60'tır. Ama son seçimde yüzde 39 oy aldı. Geri kalan yüzde 21'lik oy oranını da kolaylıkla alabiliriz. Üçüncü genel seçimi de alabilecek olan Ak Parti, 2016 genel seçimlerini de alabilecek potansiyele sahiptir. Seçmen, bazı konularda beklentilerinin karşılanması, Ak Parti'nin politika ve yaklaşımlarını gözden geçirmesi halinde kendisine oy verebileceğini söylemiştir.” (AA)