T24- Uzmanlar, AKP'nin seçim beyannamesini değerlendirdi. Prof. Dr. Mehmet Altan, beyanname için "çok siyasi, insan odaklı değil" yorumunu yaparken Prof. Dr. Seyfettin Gürsel "yüzde 4.5 büyümenin garanti olmadığına" dikkat çekti. Ekonomist Uğur Gürsel ise "kentleşmeye odaklanmış belediye başkanı gözüyle yapılmış, kentler büyüyecek, nüfuslar alacak. Bu beyannamede insanlar nerede" diye soruyor.
Eylem Düzyol'un Taraf gazetesinde yayımlanan haberi (18 Nisan 2011) şöyle:
Tank var teknoloji yok
Başbakan Erdoğan’ın seçim beyannamesini değerlendiren ekonomi çevreleri, hedeflerin havada kaldığını, insan odaklı olmadığını belirtiyor. Uzmanlar, vaadlerin ‘belediye mantığıyla’ hazırlandığı görüşünde.
AKP lideri ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün açıkladığı 2023’e endeksli ‘çılgın projeli’ seçim beyannamesi ekonomi çevrelerini tatmin edemedi. Hedeflerin havada kaldığı ve insan odaklı olmadığı noktasında birleşen uzmanların ortak eleştirisi ise beyannamenin ‘belediye mantığıyla’ hazırlanması oldu.
Erdoğan’ın açıkladığı seçim beyannamesinde yer alan hedefler arasında, sosyal paylaşım ağı Facebook kullanımında dünya dördüncüsü olan, anlık mesajlaşma servisi MSN kullanımıyla dünya sıralamasında ilk 10’a giren ancak bilişim teknolojilerinin üretime yansıtılmasında 138 ülke arasında 71’inci olan Türkiye için, bilişim teknolojisine ilişkin vaadlerde yer almadı.
Uzmanlara göre seçim beyannamesi; dünyanın sayılı metropelleri arasında yer alan İstanbul’dan iki kent daha çıkarmayı hedefledi ancak, AKP’nin ‘ileri demokrasi’ söylemine rağmen, Kürt sorununun çözümü, savunma harcamalarının azltılması gibi konularda yeni bir açılım getirmedi.
Taraf’a değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, yüzde 7 büyümenin gerçekçi olmadığını belirtirken, “Yıllık yüzde 5 büyümenin sağlanması, dolar kuru, TL’nin değerlenmesi gibi faktörlerin de desteğiyle 2023 yılında zaten 2 trilyon dolar milli gelir hedefi yakalanmış olur. Ancak, mesele halkın bu gelirden ne kadar pay alacağı” görüşünde birleşti. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın halen dünyanın 17’nci büyük ekonomisi olan Türkiye’yi 2023’e kadar 10’uncu büyük ekonomi yapma hedefini de değerlediren uzmanlar, “Bunu yaparken yaşam kalitesi bakımından dünyada 83’üncü, milli gelir sıralamasında en alttlarda bulunan vatandaşlara yönelik de projeler oluşturması gerektiğini belirtti.
Yüzde 10’ların üzerinde seyreden işsizliğin nasıl yüzde 5’e indirileceği, cari açığın nasıl aşağıya çekileceği de ekonomi çevreleri tarafından sorgulanırken, zorunlu eğitimin 12-13 yıla çıkartılmasının dışında eğitimin kalitesine önem verilmesi gerektiği vurgulandı.
2.15 doların altında yaşayan kalmayacak
» 2015’e kadar günlük 2.15 doların altında bir gelirle yaşamak zorunda kalan vatandaş kalmayacak.
» 2023’te Ar-Ge harcamalarını milli gelirin yüzde 3’üne çıkaracağız.
» 2023 yılına kadar orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın üretim üssü olacağız.
» Askerlerin kullandığı silah, araç, gereç ve mühimmat bakımından yerli üretim ve teknolojiyi yüzde 50’ye çıkararak, 2023’te kendi milli tüfeğini, topunu, tankını, helikopterini, uçağını, insansız hava araçlarını, uyduların, tasarlayıp, üreten bir Türkiye olacak.
» 50 bin olan ihracatçı sayımızı 100 bine çıkaracağız.
» Dünya çapında tanınan en az 10 marka oluşturacağız.
» 2023 yılında dünya mal ticaretinde yüzde 1.5 oranında pay sahibi olacağız.
» Her ilde bir saatten daha kısa sürede bir havaalanına ulaşma imkânı olacak. Yeni yapılacak havaalanları ile mevcut 165 milyonluk yolcu kapasitesi yıllık 400 milyon yolcuya ulaştırılacak.
» İstanbul’a en az 60 milyon yolcu kapasiteli bir, 30 milyon yolcu kapasiteli iki, 15 milyon yolcu kapasiteli üç olmak üzere toplam altı yeni havaalanı yapılacak.
» Kişi başına milli gelir 2015 yılında 14 bin, 2019 yılında 18 bin 685, 2023 yılında da 25 bin 76 dolar seviyesine yükselecek.
» İhracat, 2023’te 500 milyar dolara yükselecek.
» Vergi politikası ekonomik büyümeyi ve istihdamı destekleyecek şekilde gözden geçirilecek.
» Kamu-özel sektör ortaklığı modeliyle sağlık tesisleri, Ar-Ge birimleri dev şehir hastaneleri oluşturulacak. Ankara’da bir, İstanbul’da iki dev hastane hedefleniyor.
» Öğrencilere ucuz barınma imkânı
OECD’ye göre Türkiye
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’na (OECD) göre Türkiye, bir çok alanda OECD ülkelerinin gerisinde. İşte OECD’nin son raporundan Türkiye ile ilgili gelişmeler:
» 2009 yılı baz alındığında istihdam oranının ortalama yüzde 66.1 olduğu OECD’de Türkiye’nin, yüzde 44.3 ile en düşük istihdam oranına sahip.
» OECD bölgesinde ortalama yoksul nüfus oranı yüzde 11.1, Türkiye’de bu oran yüzde 17.
» Türklerin yüzde 49’u mevcut gelirleriyle geçinmenin ‘zor’ ya da ‘çok zor’ olduğunu belirtiyor.
» Türkiye’nin 2007 yılında zorunlu eğitimde her yıl çocuk başına eğitim harcaması 1246 dolar.
» OECD’de bebek ölümü oranı ortalama binde 4.6 olurken, Türkiye bebek ölümü oranında binde 17 ile OECD ülkeleri arasında ilk sırada.
» Türkiye’de ortalama yaşam süresi 2008 yılında OECD bölgesinde en alt sırada.
» Türkiye’nin 2009 yılında doğurganlık oranı kadın başına 2.12 çocuk.
» 2010 yılında Türkiye su kalitesi memnuniyeti açısından geçen yıl OECD ülkeleri arasında en düşük orana sahip ülke. OECD bölgesinde su kalitesinden memnuniyet oranı ortalama yüzde 86.1 olurken, Türkiye için bu oran yüzde 64.1 olarak kayıtlara geçti.
» Yolsuzluk endeksinde Türkiye 69 puan ile 11’inci sırada. OECD ortalaması ise 56.
» Türkiye ücretli ve ücretsiz çalışmada günde sekiz saat dokuz dakika ile değerlendirmeye alınan 29 ülke arasında 12’inci sırada bulunuyor.
AKP’nin 2023’e endeksli seçim beyannamesinde öngörülen hedefler akademisyenleri tatmin etmedi
Gürses: Hedefler havada kalmış
Ekonomist Uğur Gürses, AKP’nin seçim beyannamesinde hedeflerin havada kaldığını düşünüyor. Gürses’in değerlendirmeleri şöyle:“İster 2015, ister 2019 olsun, isterse de 2023 olsun makro hedeflere bakılınca ‘Türkiye büyük ülkedir, kaynak Türkiye’dir. Biz bu hedefleri yaparız’ yaklaşımının hâkim olduğu görülüyor. 2023 rakamlarına ulaşmak için yıllık yüzde 7 büyümek gerek. Enflasyon düşecek. Döviz kurunda fazla oynama olmayacak. Kur biraz daha devalüe olacak... Hedefler böyle bir fotoğraf içinde tahmin edilmiş. Cari açık nasıl olacak diye bakarsak; cari açığı nükleer enerji ile çaresini bulmuşlar. Enerji ithalatı da bu şekilde azaltılacak. AKP’nin seçim beyannamesindeki hedeflerin havada kalmış.
Zorunlu eğitim
Başbakan Erdoğan ‘zorunlu eğitim 12-13 yıla çıkarılacak’ diyor. Beyannamede 12 yılı bile bulamadım. Sadece Erdoğan’ın konuşmasında var. Türkiye’de başarıda ilk 10 içine girecek deniyor. Şu anda 30’uncu sıradayız. Bunların nasıl gerçekleştirileceğine dair hiçbir altyapı yok. Zorunlu eğitim için 2007 yılında da aynı şey söylendi ancak hiçbir değişiklik yok.
İnsan ortada yok
Beyannamede insan kaynağına ne yapacağını ve tasarrufları nasıl arttıracağınızı da söylemiyor. Cari açık sürdürülebilir mi? Bunların hiçbiri yok.
Yıllık yüzde 7 büyümek ise gerçekçi değil. Nüfus 800 bin artacak diyor. Her yıl 700-800 bin kişiye iş bulacak. Makro hedeflerde içi doldurulmuş hedef yok. Hepsi temenni. Sağ kalırsak 2 trilyon dolar milli gelire ulaşmış bir ülke olacak. Kentleşmeye odaklanmış belediye başkanı gözüyle yapılmış, kentler büyüyecek, nüfuslar alacak. Bu beyannamede insanlar nerede. Eğitime ilişkin sadece YÖK’ün ismi geçiyor. Mütevelli heyeti oluşturacağız deniyor. Üniversitede nasıl rekabet olacak da biz bilim ve teknolojide ilerleyeceğiz. Rekabetçilik yok bu olmazsa, bunlar da olmaz.”
2 trilyon dolar hedefi gerçekçi
Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, 2 trilyon dolar milli gelir hedefini gerçekçi bir hedef olarak nitelendiriyor. Yüzde 4.5 büyümenin garanti olmadığına dikkat çeken Gürsel, ise şunları söylüyor:
“730 milyar dolar ın üstüne yüzde 2 asgari dolar enflasyonu, TL’nin değerlenmesini koyduğumuzda yüzde 3 eder ve bu milli geliri 1 trilyona çıkarır. 900’ü de yüzde 5’e yakın büyüme ile yakalar ve Türkiye 2 trilyon dolara yakın milli gelir hedefine ulaşır. Türkiye’nin yüzde 5 büyüme potansiyeli var. Ancak kötü yönetildiği için yüzde 4 büyüyebildi. Bunu gerçekleştirmek için kötü yönetilmemeli. Yapısal reformlar yapmalı, iç tasarruflar arttırmalı. Ancak seçim beyannamesinde bunlara dair ipucu yok. Tabii bu yapmayacakları anlama gelmez. Bu çekincelerle, bu eksiklikler yüzde 5 işsizlik hedefi gerçekçi değil. Bu büyüme ile işsizliği 3 milyonda sabit tutarsınız. 2023 yılında 3 milyon işsiz olursa. Oran olarak ise yüzde 8 inebilir.
Sekiz yıllık zorunlu eğitimden sonra gençlerin yarısı liseye devam etmiyor. Zorunlu yaptığınızda devamlı edecekleri anlamına gelmiyor. Eğitim reformları önemli, yapısal reformlar içinde sayıyorum bunu. Nasıl yapılacağına dair net birşey yok. Öğretmen yetiştirilmeli, kaynak ayrılmalı, gençleri okulda tutmak için teşvikler yapılmalı. Bu kaynakların nereden aktarılacağı düşünülmeli. Bunların anahtarı dönüp dolaşıp Anayasa ve Kürt sorunun çözümüne dayanıyor ve savunma harcamalarının azaltılmasına. Böyle bir strateji var mı aklında, bilmiyoruz ama beyannamede net birşey yok.
ARGE harcamalarının milli gelirin yüzde 3’ünü çıkaracak diyor. Bunun için ileri teknolojiye yatırım yapmak gerekir. Tıpkı ABD ve Almanya, Japonya ve Kore gibi. Teşvik çıkarıldı, bu faydalı oldu ancak bu yasa yetmez. Hızlı ARGe artışı için yetmez. Özel sektör bunu gerçekleştirecek, buna bu da yetmez. Burada da nasıl yöntem izlenecek bilmiyoruz. Netleştirilmesi gerekiyor. Çok radikal bir üniversite reformu lazım. YÖK’ün yetkilerini azaltacak ve koordinasyon kurulu olacak deniyor. Devlet ve vakıf üniversitelere akademik ve maddi özerklik vereceğiz, deniyor. Devlet kredilere garantör olacak ki böyle bir özgürlük verebilesiniz. Üniversite sistemini rekabet açarsanız, bunlar sağlanır. İnnovasyon ve yeni teknolojiler üretebilmesi üniversiteler için bunlar yapılmalı.”
Altan: Adalet Partisi’nin kalkınma mantığı var
Prof. Dr. Mehmet Altan, seçim beyannamesindeki hedeflerin nasıl yapılacağına dair ciddi açıklamalar görmediğini söylüyor. Altan’ın değerlendirmesi ise şöyle: “Çok düz. Beyannamede Süleyman Demirel’in Adalet Partisi’nin kalkınma mantığı var. 12 yıllık bir planı, doğrusal programlamayla ifade etmek çağa aykırı. Şu anda zenginleşmeyi finanse edecek olan kaynaklarımız ve tasarruf oranlarını en düşük olduğu bir dönemde cari açığı nasıl gidereceğiz de teknolojik atılım yapacağız. Niceliksel, doğrusal programlar bunlar. Demirel bize 1960-1965’lerde bu programları anlatırdı. Nitelik ile ilgili ise bir şey yok. Türkiye’yi anlatıyorsun ama dünya ne olacak. Türkiye büyür derken dünya ile ilgili bir kıyaslama yok. Türkiye’nin büyümesi önemli değil ki...’Dünyanın 10’uncu büyük ekonomisi olacağız’ diyorsun şimdi 17’nci ekonomiyiz. Ancak kişi başına gelirlerde en alt sıralardayız. Yaşam kalitesi bakımından dünyada 83’üncüyüz. İnsan odaklı bir beyanname değil. Çok siyasi. Global ve teknik olarak ele alındığında çok tartışılacak bir beyanname.
Hiçbir şekilde bilgi toplumu lafı yok. Türkiye’de çalışan 23 milyonun 10 milyonu kayıtdışı. Yüzde 60 mesleksiz. 600 bin liselerde öğretmen bulunuyor, bunların kalitesi ne durumda. Eğitim sistemi değişmez ise ne olacak. Sanayi sonrası toplum modelinin anlayışına ait kavram göremedim. Belediyecilik düzeyinde hazırlanmış. Çağın gereksinimlerine uygun değil.
Tank ve uçak hâla o düzeylerde tank üretiliyor. Dünya gelmiş facebook’a, arseniğin canlıyı beslediği noktasına... Başka bir dünya aşaması var, onlardan bahsedilmiyor. Türkiye’nin sanayi dönemi şu kadar kalkınırsak bu kadar olur. Kürt meselesi çözeceğiz diyor ama nasıl çözecek o da yok.”