AKP'nin yumuşak karnı neresi?

BIÇAĞIN UCU DAHA DERİNDE Aslında Deniz Feneri Derneği ile ilgili iddialar Türkiye gündemine yeni geldi. Bu tartışma neredeyse iki yıldır Almanya’da sürüyordu. Tartışmanın eksenini ise İslami holding mağdurları oluşturuyordu. Deniz Feneri Derneği ile ilgili iddiaların gündeme gelmesindeki asıl saik de bu mağdurlardı. Dernek’le ilgili iddialara göre 40 milyon avro toplanmıştı ve bu paranın 11.7 milyon avro’sunun nasıl kullanıldığı konusundaki derin kuşkularla ilgili Alman yargısı bir iddianame hazırladı. İddianamenin 3. sayfasında ise toplanan paraların bir bölümünün AKP’ye aktarıldığına ilişkin bir iddiaya yer veriliyordu. Başbakan’ı öfkelendiren de aslında bu iddiaydı. Doğruluğu ya da yanlışlığını kanıtlamak Alman yargısına kalmış. Ancak Sermaye Piyasası Kurulu’nun İslami holdinglerle ilgili hazırladığı bir rapor var ki son derece önemli bir belge içeriyor. SPK, İslami holdinglerle ilgili olarak Alman istihbaratına bir soru soruyor. Bu paralar nereye gitti? Münih kaynaklı ilgili yanıtta İslami holdingler tarafından toplanan paranın 20 milyon mark’ının Refah Partisi’ne gittiği ve seçim çalışmaları için kullanıldığı bilgisi geliyor. O yıllarda Refah Partisi’nin merkez karar ve yönetim kurulu üyelerinin neredeyse yarısından fazlasını bugünkü AKP kurucuları ve yöneticileri oluşturuyordu. ‘Gömlek çıkarılırken’ geçmişin muhasebesi yapılmadığı için Refah Partisi’nin karıştığı bu siyasi istismar gündeme bile gelmedi. Daha da önemlisi İslami holdingler gurbetçi diye tanımlanan ve Avrupa ülkelerinde yaşayan emekçileri iliklerine kadar sömürmüştü. İtikat ile ifrat arasında sıkışan gurbetçilerin heves ve hırslarının sömürüsünden elde edilen para miktarı kimi verilere göre 15 milyar avro’yu buluyordu. Yani Deniz Feneri Derneği’nde toplanan para bu rakamın yanında sadece fındık fıstık parası olabilirdi. Daha da vahimi bu paranın toplanmasında İslami holdinglerin vitrininde yer alan isimler bugünkü AKP kurucuları, bakanları ve liderleriydi. İslami holdingler davet ediyor ve aralarında Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu’nun da bulunduğu isimler gidip konuşmalar yapıyordu. Gurbetçiler de siyasetçilerin himayesi ve referansı olan bu holdinglere parasını yatırıyor ve güveniyordu. Bu holdinglerin merkezi ve yerel teşkilatlarında bugün AKP il ve ilçe düzeyinde yöneticilik yapan ya da milletvekili olan çok sayıda isim çalışıyordu. İşte asıl pisliğin oluştuğu ve kokuştuğu yer orasıydı. Meclis’in istişari düzeyde kalan İslami holding araştırması ya da AKP iktidarında yıllardır hakkındaki hapis cezasından kaçan Yimpaş yöneticilerinin artık mızrağın çuvala girmediği aşamada cezaevine gönderilmesi vicdanları rahat ettiremedi. AKP’nin yumuşak karnı orasıdır. Refah Partisi’ne para transferiyle bir alışkanlık yaratan bu siyasi sömürü olgusu belki de AKP iktidarı döneminde yeniden galebe çalmış olabilir. Son dönemlerdeki tartışma adabıyla söylersek bir kez daha fillerin tepiştiği dönemden geçiyoruz. Siyaset yapmak adına ille de “taraf olmayı” bizlere vazeden arkadaşlar bu kez acaba kimi tutmamızı isteyecekler? Rıdvan Akar / Birgün / 9 Eylül 2008Her yerde aynı isimler