Akşam gazetesinin manşetine yalanlama ve suç duyurusu

Akşam gazetesinin manşetine yalanlama ve suç duyurusu

Akşam gazetesinin bugünkü nüshasının manşetinde yer alan "Savcı alarm verdi, TIR casusları kaçtı" başlıklı haber Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yalanlanırken, habere konu olan Savcı Yıldırım Bayyurt ve T24 muhabiri Arzu Yıldız haberde imzası bulunan Murat Kelkitoğlu hakkında suç duyurusunda bulundu. 

Akşam gazetesinin ilgili haberinde TMK Savcısı Yıldırım Bayyurt'un Adana'da MİT TIR'larının durdurulması hakkında başlatılan operasyonu 'eksik evrak var' diyerek engellediği ve operasyondan iki gün önce de T24 muhabiri Arzu Yıldız'a operasyona engel olacak bilgiler verdiği iddia edildi. Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, haber hakkında yaptığı açıklamada "Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve görevli Cumhuriyet Savcısının görevlerini yapmadığına dair haberler gerçeği yansıtmamaktadır" denildi. Metinde şu ifadelere yer verildi:

"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan talimat gereğince, Ankara Emniyet Müdürlüğü ve Ankara Merkez Komutanlığı yetkilileri ile gerekli yazışmalar yapılmış olup, belirtilen şüphelilerin gecikmeksizin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına götürülmesi sağlanmıştır.

(...)

Ayrıca basın yayın organlarında ismi belirtilen Cumhuriyet Savcısının talimat soruşturması ile ilgili görevi bulunmamaktadır."

Habere konu olan Yıldırım Bayyurt da, haberde imzası bulunan Murat Kelkitlioğlu ve "yayından yasal sorumlu" şahıs hakkında hakkında suç duyurusunda bulundu.

Akşam gazetesinin haberinde Bayyurt'un operasyona dair bilgi paylaştığı söylenen ve "odasında haber yazdığı" iddia edilen T24'ün adliye muhabiri Arzu Yıldız da Kelkitoğlu hakkında "iftira", "hakaret", "hedef gösterme", "yargılamayı etkilemeye teşebbüs" ve "yalan beyanda bulunmak"tan suç duyurusunda bulundu. Yıldız, dilekçesinde "Talimatlara bakan savcının Mustafa Başer olduğunu" vurguladı ve "Savcı Bayyurt'un yürüttüğü soruşturmaları belki bir kez dışında haber yapmış bile değilim" dedi. Akşam gazetesinin haberinde yer alan "Yıldız imzalı haber nedeniyle şüpheli askerlerin kaçtığı" iddiası hakkında da Yıldız, "T24’e yaptığım haberde şüpheli şahısların asker olduğu veya isimleri yer almamaktadır" ifadesini kullandı.

İlgili haberde "Kasıtlı olarak 'cemaatçi', 'paralel' gibi gösterilmeye çalışıldığını" belirten Arzu Yıldız, "Kendisini 'dindar' olarak bile tanımlamayacak bir hayat görüşüne sahibim" dedi.  

Arzu Yıldız'ın kaleme aldığı dilekçenin tam metni şöyle:

"T24 adlı internet sitesinde adliye muhabiri olarak görev yapmaktayım. 25 Şubat’ta Adana Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla Ankara’da iki kişiye yönelik operasyon düzenlendiği yönünde bir haber yaptım. Haberi ilk yazan gazeteciyim. Bugün yaptığım haberle ilgili Akşam Gazetesinde daha önce hiç tanımadığım ve İstanbul’da çalıştığını bildiğim Murat Kelkitlioğlu imzasıyla hakkımda asılsız bir haber yaparak beni hem hedef göstermiş, hem de haberde baştan sona yalan yanlış bilgilerle iftira ve hakarette bulunmuştur. Söz konusu haberde ; “önceki gün savcının talimat vermesine rağmen bu operasyon engellendi. Engellemenin arkasındaki isim ise TIR operasyonunu sızdıran TMK Savcısı Yıldırım Bayburt. Birkaç kez “Evrak eksik” diyerek soruşturmanın yürümesini engelleyen Bayburt, 2 gün önce yapılacak operasyonu gazetecilere sızdırarak internette yayımlanmasına neden oldu. Bu şekilde soruşturmayla ilgili şüphelilerin yer değiştirmesi sağlandı. Tüm bu "engellere" rağmen dün Ankara'da gerçekleştirilen operasyonda bir yüzbaşı ve astsubay yakalandı ve sorgulanmak için olay yeri olan Adana'ya götürüldü.

Peki operasyon haberini kim yaptı? Haberi T24’te çalışan Arzu Yıldız yayımladı. Bu arkadaşın Savcı Bayburt’la arasının çok iyi olduğu hatta haberlerini bu savcının odasında yazdığı iddia ediliyor. “Pensilvanya’ya gittim, Hocaefendi’nin hayır duasını aldım” diyerek dolaştığı iddia edilen bu arkadaşın, ‘paralel devlet’in dinleme ağını yöneten bir emniyet müdürüne de medyada röportaj ayarlamaya çalıştığı ileri sürülüyor. Söz konusu emniyet müdürü kamuoyunun çok yakından tanıdığı bir isim… “ ifadelerine yer verilmiştir. Haberde yer alan hususlar tamamiyle asılsızdır. Kaldı ki Ankara TMK 10.Maddesiyle Yetkili Cumhuriyet Başsavcı vekilliğince talimatlara bakan savcı Mustafa Başer’dir. Adana’dan gönderilen talimata da Başer bakmıştır. Öte yandan, haberde soruşturmanın savcı Yıldırım Bayburt tarafından engellendiği ifade edilmiştir. Haberde yer alan savcının ismi dahi yanlış yazılmıştır. Yıldırım Bayyurt Ankara TMK.10.Maddesiyle Yetkili savcıdır. Kendisiyle ilgili Google'dan basit bir tarama ile bile ulaşabileceğiniz şekilde bugüne kadar yürüttüğü soruşturmaları belki bir kez dışında haber yapmış bile değilim. Öte yandan haber metninde yer aldığı gibi “Savcının odasında haber yazıyor” ifadesi gerçeğe aykırıdır. Hayatında bir kez bile adliyeye gelmemiş, Ankara Adliyesi'nden hiçbir şekilde haberi olmayacak bu İstanbul’da çalışan kişinin asılsız isnatlar hem beni, hem de adli makamları zan altında bırakacak isnatları gerçekmiş gibi gazetenin ilk sayfasından yayınlamıştır. Öte yandan, bir adliye muhabirinin adliyede görev yapan savcılarla görüşmesi gazetedeki haberde anormal bir durum gibi lanse edilmiş. Evli ve bir çocuk sahibi olan şahsımın ailevi şerefi de hiçe sayılmıştır. Söz konusu haberi bir adliye muhabirinin birçok kaynaktan erişmesi mümkündür. Gazetede maksatlı olarak tarafım yıpratılmaya, sindirilmeye yönelik kasıtlı yanıltıcı manipülasyonlara yer verilmiştir. Haberde adı geçen savcı Yıldırım Bayyurt’un dosyaya müdahil olması, engellemesinin mümküm olmadığı da hukuku bilen herkesin malumudur. Adana’nın verdiği talimat “Talimat savcısı” Mustafa Başer tarafından uygulanır, talimatla ilgili kararı verecek merci de Özgürlük Hâkimliğidir. Dolayısıyla engelleme ve bilgilendirme de söz konusu değildir. Öte yandan, haberde yaptığım haber nedeniyle şüpheli askerlerin kaçtığı öne sürülmüş, ancak T24’e yaptığım haberde şüpheli şahısların asker olduğu, isimleri de yer almamaktadır. Dolayısıyla haber nedeniyle bir kaçma söz konusu olmadığı gibi şahıslarda gözaltına alınmıştır.

Söz konusu haberde Pensilivanya’ya gittiğim “hocadan dua aldım” şeklinde dolaştığım iddiasına yer verilmiştir. Cemaatle uzaktan yakından tek bir alakam yokken, bu şekilde kasıtlı olarak beni “cemaatçi” , “paralel” gibi saçma sapan delilsiz ispatsız bir grup içerisinde göstermeye çalışmıştır. Hayatımda Pensilivanya’ya gitmediğim gibi kendisini “dindar” olarak bile tanımlamayacak bir hayat görüşüne sahibim. Pensilivanya’ya gitmediğim yurt dışı çıkış kayıtlarım incelendiğinde bulunacaktır. Bu bakımdan sadece bu “yaftalama” girişimi bile kasıtlı ve bir gazetenin kamuoyu tarafından görülecek şekilde manşetten verilmesi iyi niyetli değildir. Tüm bu yazdıklarımdan dolayı şüpheli hakkında adaletin gerekli işlemleri yapacağını ümit ediyorum."

Savcı Bayyurt imzalı dilekçe ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın habere ilişkin açıklaması şöyle: