MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin gündeme getirdiği yüzde 10 seçim barajının düşürülmesiyle ilgili beklenti içinde olmadıklarını söyleyen İyi Parti Kurucu Genel Başkanı Meral Akşener, “Anketlerde oyumuz yüzde 20’ye yakın çıkıyor. Her şartta oy vereceğini söyleyen yüzde 13’lük bir kesim var” dedi. Akşemer, erken seçim beklediğini de kaydetti.
Sözcü'den Özlem Gürses'in sorularını yanıtlayan Akşener'in açıklamaları şöyle:
– Anadolu'yu gezmeye devam ediyorsunuz…
Bu beşinci ilimiz, sırayla İç Anadolu, Batı Anadolu, Karadeniz, Tunceli… Hepsine tek tek gideceğiz. Aynı bu şekilde gezeceğiz. Yani cümbür cemaat gürültüyle değil sakin sakin, insanlarla konuşarak, dinleyerek.
– Bir genç kız “Siz doğu ile batıyı bir tuttunuz” dedi.
Son dönemde siyasetçiler genellikle batıya, orta Anadolu'ya gitti ya da buraya gelirlerse, salonlarda yüksek güvenlikli toplantılar yapılıyor. Gördüğünüz gibi, halkla, esnafla beraber onları dinleyerek yürüyorum.
– Ne anlatıyor insanlar?
Özellikle genç işsizliği, üniversite mezunu çocukların işsizliği Türkiye'nin genel ve en büyük sorunu olmuş. Bir de huzur istiyorlar. Bir Cizreli'nin söylediği gibi ‘Torbamda ekmek, evde çocuklarımla ailemle yemeğimi huzur içinde yemek, yaşamak istiyorum.'
– Herkes erken seçim olacak diyor… Başbakan ‘Erken seçim yok' dese de…
Ben 15 Temmuz 2018 tarihinde seçim bekliyorum. 66 ilde teşkilatımız tamamlandı, hızla diğerlerini de tamamlıyoruz.
– Ankara'da referandumun iptal edilmek istendiği de konuşuluyor…
Onun mümkün olmadığını düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı ister, içinden geçirir ama yapmaz. Pişman olduğuna kesinlikle inanıyorum ama iptal edemez. Erken seçim yapar, 15 Temmuz'da…
– Yeni katılımlar olacak mı partiye?
Olabilir tabii. Öncelikle şunu söyleyeyim, bir sistem kuruyoruz biz partide, yani bir grup kurma hedefiyle yola çıkmadık. Grup kurma hedefiyle yola çıktığınızda o işi kolaya almak anlamını taşıyor, böyle bir çabamız yok. Elbette siyasilere kapımız açık, o başka bir şey. Şayet ben Cumhurbaşkanlığı'na aday olacaksam, 100 bin imzayla geleceğimi de söyledim. Ayrıca milletvekili adayı olmayacağım. Yasal bir engel yok ama vekillik için adaylık istemiyorum. Yani Cumhurbaşkanlığı olmazsa, kendimi meclise atayım diye bir hesabım yok.
– Hodri meydan diyorsunuz yani…
Kazanacağıma inandığım için kendimi garantiye almak gibi bir endişem de yok. Her şey bu masanın üstünde, şeffaf…
– Seçim barajıyla ilgili beklentiniz var mı?
Bir beklentimiz yok. Anketlerde görülüyor, öyle bir ihtiyacımız da yok.
– Anketlerde size 7-8 puanda diyen de var, 20 diyen de…
Ben anketleri ciddiye alan ve imkanları ölçüsünde düzenli anket yaptıran bir siyasetçiyim. An itibarıyla 20'ye yakınız, öyle çıkıyor. İlginç olan şu; 13 puan seviyesinde sabit seçmenimiz oluşmuş, yani her şartta bize oy vereceğini söylüyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi meselesinde ise işler çok daha ilginç…
– Mesela?
Çok ilginç işte… (Kahkaha atıyor ama söylemiyor) 16 yıllık hükümranlık ciddi sarsıntıda…
– Aylardır hakkınızda bir dosya olduğu söyleniyor.
Ben böyle dosyaların olmadığını biliyorum.
– Yok muymuş?
Kesinlikle yok… Hangi dosyaysa çıkarsınlar, çıkarmayan ahlaksızdır, şerefsizdir. Benim FETÖ'cü dosyam olması mümkün değil. Daha da ilerisini söyleyeyim; köyümde, akrabalarımda, uzak ve yakın hısımlarımın arasında FETÖ'cü yok. Bunu hangi siyasetçi güvenle söyleyebilir? Damatlarla gelinler yarışıyor.
“Türkiye'nin yeni bir yola ihtiyacı var” diyerek yola çıkan Meral Akşener'e, “Bütün bu umutsuz ve hepimizi inciten gündemden onurlu bir çıkış var mı?” diye sordum. Akşener, şunları söyledi: “Biz, İYİ Parti olarak yeni bir yol ortaya koyuyoruz ve seçmene güçlü bir seçenek sunuyoruz. İYİ Parti kurulur kurulmaz Atatürk keşfedildi, kadınlar keşfedildi… En önemlisi bundan sonra siyasi dil yumuşayacak, göreceksiniz. Erkek siyasetçilerin tümü çok zorda çünkü karşılarında bir kadın var. Birbirlerine yaptıkları hakaretleri nasıl yapacaklar bana? Dönüp sadece ‘Terbiyesiz' dersem ne yapacaklar? Onurlu çıkış 2018'de ya da 2019'da demokratik usullerle yapılacak seçimlerde Türkiye'nin kaderini değiştirmek olacaktır. Bu arada şunu söyleyeyim, oy sandıklarında, YSK'da abidik gubidik işlere asla izin vermem. Kendi hakkını koruyamayan siyasetçi, vatandaşın hakkını nasıl koruyacak. Göreceksiniz demokrasiyle Türkiye bu hepimizi yoran günlerden çıkacak, Türkiye iyi olacak.”
– Öyle hızlı gelişiyor ki her şey, Kudüs, Lozan Antlaşması, belediyeler…
Kudüs'ün başkent olarak ilan edilmesi hem Türkiye, hem İslam dünyası açısından kabul edilebilir değil fakat tepkiler çok cılız… İktidarın tepkisi elbette çok anlaşılır, yine de farkındaysanız Trump'la ilgili tek söz çıkmadı ağızlarından… Kararı açıklayan Trump ama İsrail'e bir salvo var. Eğer İsrail'i bu konuda sorumlu tutuyorsanız, o zaman Kürecik'i kapatın. Yok eğer Trump sorumlu diyorsanız, o zaman ona göre bir tavır almanız gerek. Türkiye'nin devamlı “Eyyy” deyip, arkasını getirmemesi itibarımızı, inandırıcılığımızı yaralıyor. Şunu hatırlamakta fayda var, biz Kudüs'ten evvel neyi tartışıyorduk? Man Adası'nı, Zarrab'ın mahkemesini… Lozan'ın tartışmaya açılmasının iki motivasyonu var. Birincisi; Man Adası ve Zarrab meselesi… İkincisi ise bu arkadaşlar ‘Lozan zafer mi, hezimet mi?' diye okuya okuya geldikleri için Lozan'la ilgili bir şuur altları var. Çok sakıncalı bir durum. Lozan bizim devletimizin, ülkemizin kuruluş belgesidir. Bu tür söylemleri çok endişeyle karşılıyorum, ucu açıldığı zaman iktidar bunları toparlayacak gücü bulamaz.
– Man Adası belgeleri için sahte dedi iktidar…
Dekontları görmediğim için bir şey diyemeyeceğim. Benim sorularım şöyle: Bir özel kalem ne kadar maaş alıyor ve bu parayı nasıl biriktirdi? Öğretmen emeklisi bir enişte 2.5 milyon doları nasıl biriktirdi? ‘Bu paralar gitmedi, oradan geldi' dedi Tayyip Bey. Peki, diyelim öyle oldu. Neyin karşılığında geldi?
– MİT raporuna da sahte dediler…
Zarrab soruşturmasına da yalan diyorlar ama havuz medyasına baktığın zaman CIA ajanı oldu Zarrab, kripto FETÖ'cü oldu. Amerika'da ülkem adına itibarımızı zedeleyen, hepimizi rahatsız eden şeyler yaşanıyor.
– Bu bir şantaj davası mıdır size göre?
Zarrab davası, sayın Erdoğan'dan belli talepleri masaya getirecek gibi görünüyor. Bunlar arasında Kıbrıs, S-400 füze anlaşması, FETÖ'ye yönelik bir af gibi başlıklar olabilir. Türkiye'nin itibarı gidiyor asıl olarak. Oysa bu davaya konu her şey Türkiye'de halledilebilirdi.