İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Türkiye bugün çok derin bir krizle karşı karşıya. Bu iktidar şu anda millete gidebiliyor mu? Aranıza gelebiliyor mu? Aranıza gelmeye yüzleri var mı? Esnafın arasına çıkabiliyorlar mı? Pamuk tarlasına girebiliyorlar mı? Çarşıda pazarda gezebiliyorlar mı? Gençlerin karşısına çıkabiliyorlar mı? Aynı Sayın Erdoğan'ın bundan 20 yıl önce söylediği gibi, 'öyleyse tek bir çözüm, seçim seçim seçim" dedi. Akşener, ayrıca; "Erdoğan madem Nas konusunda bu kadar hassassın o zaman neden milletimiz zorluklarla mücadele ederken sen gidip milletin hazinesinden her gün milyonlar harcayarak Saray'ında sefa sürüyorsun. Millete gelince Nas var da sana gelince muaf mı oluyorsun" diye konuştu.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Denizli 29 Ekim Meydanı'nda miting düzenledi.
Akşener, "Elini prize sokarsan çarpılırsın. Küçücük bir çocuk bile bu sebep sonuç ilişkisini tek seferde öğrenir. Priz gördü mü bir daha da elini uzatmaz. Çünkü bu fizik kanunudur, esnetemezsin, değiştiremezsin. Elini prize sokunca nasıl çarpılıyorsan, 'faiz sebep enflasyon sonuçtur' dediğinde de ekonomiyi tepetaklak edersin. Yani çarpılırsın. Çünkü bu da ekonominin kanunudur. Aynı fizik kanunları gibi bunu da esnetemezsin" dedi. Akşener, ayrıca; "Ama maalesef bir çocuğun bile tek seferde anladığını bu ülkenin başındaki Sayın Erdoğan nedense 10 seferdir anlamıyor. Her seferinde çarpılıyor ama yine de gidip o parmağı o prize sokuyor. Ya zeka sorunu var ya da niyeti kötü" diye konuştu.
Akşener, özetle şunları söyledi:
"Bu meydanda 31 Mart'ta sizlerle hasbihâl ettikten sonra hapse atılacağım söylenmişti. Ben de çantamı hazırlayıp, 'buyurun buradayım' demiştim. Şimdi yine buradan, yine bu meydandan Denizlili kardeşlerimin huzurunda beni teneşire yatıracaklarmış, 'buyurun buradayım' diyorum yine sizin huzurlarınızda.
"İki yıldır memleketi karış karış arkadaşlarımla dolaşıyorum… Saray'a kapanıp millete sırtını dönen Sayın Erdoğan ve ortaklarının ısrarla duymadığı, inatla umursamadığı bütün gerçekleri duyuyor, görüyor ve öğreniyorum. Kardeşlerim, niye buradayım biliyor musunuz? Çünkü memleketimiz darda milletimiz zorda. Türkiye'de bugün analar tencereyi kaynatamıyor. Türkiye'de bugün babalar eve ekmek götüremiyor. Türkiye'de bugün gençler kaçıp gidecek ülke arıyor. Yazık değil mi? Bu aziz millete varlık içinde yokluk yaşatmaya ne hakkınız var. Ne diyordu kıymetli ozanımız Özay Gönlüm, testi içinde pekmez bu pekmez bize yetmez. Peki bu pekmez bize niye yetmez. Çünkü, testiye dadananlar var. Çünkü, memleketin zenginliklerine dadananlar var... İşte bunun için yollardayız.
"Milletin malını üç beş müteahhittin kasasına akıtanlara ayna tutmak için buradayım. Senin evladın işsizken geline, damada, kayınçoya beşer maaş bağlayanları utandırmak için buradayım. Sen ay sonun getiremezken Saray'da sefa sürenlerin sefasını bozmak için buradayım. Sen borç içinde yüzerken utanmadan uçan ekonomi masalları anlatanların yüzüne senin gerçeklerini çarpmak için buradayım… Milletin malına çökenlerin devrini artık bitirmek için buradayım. Ez cümle, bu kötü gidişe 'artık bir dur' demek için buradayım, buradayız.
"Türkiye'nin çözülemeyecek sorunu yok. Zengin, mutlu ve huzurlu bir Türkiye'yi inşa etmek için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz. Tek bir sorunumuz var. O da bu ucube sistem. Beceriksizliğin kitabını yazan AK Parti iktidarıdır. Bundan üç yıl öncesine göre daha mı zenginsiniz. Bundan üç yıl öncesine göre evlatlarınız daha kolay mı iş buluyor. Çiftçi kardeşlerim mahsulünüz üç yıl öncesine göre daha mı çok kazandırıyor. Esnaf kardeşlerim sattığınız malı yerine koyabiliyor musunuz?... EYT'li kardeşlerim üç yıl öncesine göre daha mutlusunuz… Ev kadını kardeşlerim, domatesi, biberi, patlıcanı, yağı, unu, şekeri üç yıl öncesine göre daha ucuza mı alıyorsunuz. Kasabın önünden geçebiliyor musunuz? Tencereyi kaynatabiliyor musunuz? Bu sesleri duyacaksın Sayın Erdoğan. Bu sesi duyacaksın, mutlaka duyacaksın. Duymadığın zamanda gideceksin. İstemesen de istesen de bu sesi duyacaksın. Senin duymak feryat işte burada. Milletin gündemi işte burada. Bu cevaplar bana değil, geçen seçimde 'ver yetkiyi gör etkiyi' dediğin milletimize verdiğin sözler. Millet sözüne güvendi yetkiyi verdi. Bugün ülkeyi sen yönetiyorsun. İşte o nedenle bu cevaplar sana Sayın Erdoğan. Artık köprüden önceki son çıkıştasın. Ya milletini duyacak ve gereğini yapacaksın ya da ilk seçimde boyunun ölçüsünü alacaksın. Ya Saray'daki sefana ara verip gerçeklerle yüzleşeceksin ya da sandık geldiğinde milletin okkalı şamarını yiyeceksin. Bu kadar basit bu kadar açık.
"Türkiye bugün çok derin bir krizle karşı karşıya. Bu iktidar şu anda millete gidebiliyor mu. Aranıza gelebiliyor mu. Aranıza gelmeye yüzleri var mı? Esnafın arasına çıkabiliyorlar mı… Pamuk tarlasına girebiliyorlar mı?... Çarşıda pazarda gezebiliyorlar mı? Gençlerin karşısına çıkabiliyorlar mı? Aynı Sayın Erdoğan'ın bundan 20 yıl önce söylediği gibi, 'öyleyse tek bir çözüm, seçim, seçim, seçim.'
"2001 yılındaki krizde bile 1,2 lira olan dolar bugün 11 lira. Türkiye'yi uçuracak dedikleri bu ucube sistem, üç yılda doları uçurdu. Enflasyonu uçurdu. İşsizliği uçurdu. Beş müteahhit daha zengin oldu ama milletimiz fakirleştikçe fakirleşti. Doğalgaz fiyatları ateş pahası. Domatesin, patatesin, etin, sütün, yoğurdun, şekerin, yağın fiyatı ateş pahası. İş veren için maliyetler iki katına çıktı…. Artık geceleri döviz kurunu takip ederken uykularımız kaçıyor. Sayın Erdoğan kafasına göre deney yapıyor ama yine olan milletimize oluyor. Buradan Sayın Erdoğan'ı bir kez daha uyarıyorum. Şahsi hırsların uğruna milletimize daha fazla eziyet etme. Bu millet bu fakirliği hak etmiyor. Damadınla oyun kurdun olmadı. Onu gönderdin başkasını getirdin tutmadı. Mevsimlik Merkez Bankası Başkanları gelip gidiyor, tutmuyor. Anla artık Sayın Erdoğan okey oynar gibi ekonomi yönetilmez. Istaka dizer gibi kabine yapılmaz, bürokrat atanmaz. Bu ucube sistem yerinde durduğu sürece bu ülke şahlanmaz…
"Biliyorsunuz bu arkadaşların Japonya'ya karşı nedense özel bir ilgisi var. Hatırlarsanız pandemi döneminde devletin haber ajansı aracılığıyla Japon esnafının derdiyle fevkalade dertlenmişlerdi. Biz üzüldüler. Japonların esnafları için çok üzüldüler, ağlayan bile oldu. Şimdi de cahil bir vekilleri aracılığıyla Japon Yen'inin dolar karşısındaki durumuna dertlenmişler. Çok üzülmüşler…yahu anladık bir yönetim krizi yaşıyorsunuz. Kaybedeceğinizi anladınız. Oynatmanıza az kaldı, doktor arıyorsunuz onu da anladık. Anlıyoruz ve acil şifalar diliyoruz. Ama oynatacaksanız gidin bari ötede oynatın kardeşim. Bu milletin asabını daha fazla bozmayın…Bu nasıl bir utanmazlıktır, ayıptır, günahtır.
"Sayın Erdoğan her konuşmasında piyasaya güven yerine şüphe vererek Türk lirasının ortalama 25 kuruş değer kaybetmesini tercih ediyor. Neden acaba. Geçilemeyen köprünün, kullanılamayan tünelin borcunu dolar cinsinden sırtımıza yükleyerek Denizliliyi yokluğa, yandaşını ise ranta boğmaya tercih ediyor. Haziran 2018'de domatesin fiyatı 4 liraydı bugün 11 lira. Kıymanın kilosu 40 lirayı bugün 75 lira. Ev fiyatları son bir yılda yüzde 100 arttı… Birkaç yıl öncesine kadar otomobili bir araç olarak bilirdik ancak bugün geldiğimiz noktada otomobil artık bir amaç haline geldi…işte size Sayın Erdoğan'ın buram buram zeka kokan tercihlerinin sonuçları. Çok zeki ya çok. Ama kendisine sorarsanız, her şey yolunda, enflasyonda yüzde 19. Güler misiniz ağlar mısınız? Gerçekten ibretlik.
"Benim çiftçim 'haciz gelmesin' diye traktörünü saklıyor. Borcunu ödeyememenin sıkıntısını yaşıyor. Sen ise hala milletimizin karşısına geçip utanmadan sıkılmadan ekonominin kitabını yazdım' diyebiliyorsun öyle mi. Yazıklar olsun. Buradan çiftçi kardeşlerime seslenmek istiyorum. Az kaldı çektiğimiz bu zulüm bitecek. İyi Parti iktidarında mevcut borç takiplerinizi durduracağız. Her türlü sübvansiyon haklarınızı koruyarak faizsiz, masrafsız, bir yıl ödemesiz, ertesi yıl sadece faiz ödemeli ana parayı da beş yılı vadeli olacak şekilde borçlarınızı ödeme imkânı sağlayacağız. Gelir garantili bir model sunarak daha sezon başlamadan ne ekeceğinize ve ne kadar ekeceğinize ne kadar kazanacağınızı size söyleyeceğiz. Ziraat Bankası'nı yandaşların değil bir tarım bankası haline getirip Atatürk Orman Çiftliği Tarım Bilimleri Akademisi vasıtasıyla verimli tarım arazilerine, sanayi bölgesi kurulmasına, plansız kentleşmeye, tarım ve orman bölgelerindeki maden arama faaliyetlerine son vereceğiz…
"Elini prize sokarsan çarpılırsın. Küçücük bir çocuk bile bu sebep sonuç ilişkisini tek seferde öğrenir. Priz gördü mü bir daha da elini uzatmaz. Çünkü bu fizik kanunudur, esnetemezsin, değiştiremezsin. Elini prize sokunca nasıl çarpılıyorsan, 'faiz sebep enflasyon sonuçtur' dediğinde de ekonomiyi tepetaklak edersin. Yani çarpılırsın. Çünkü bu da ekonominin kanunudur. Aynı fizik kanunları gibi bunu da esnetemezsin…Ama maalesef bir çocuğun bile tek seferde anladığını bu ülkenin başındaki Sayın Erdoğan nedense 10 seferdir anlamıyor. Her seferinde çarpılıyor ama yine de gidip o parmağı o prize sokuyor. Ya zeka sorunu var ya da niyeti kötü.
"'Nas var, faize göz yummam' dedi. Haydi buyurun buradan yakın. Nas ne demek? Kuran-ı Kerim'in emirleri ve sevgili peygamberimizin örnek hayatı demek. Buradan Sayın Erdoğan'a seslenmek istiyorum. Sayın Erdoğan, doğrudur nas var, ama nas başka konular için de var. Mesela beytülmale el uzatınca da nas var. Mesela, 'işi ehline veriniz' buyruğuna rağmen liyakatsiz kadroları milletin başına bela edince yine nas var… Sayın Erdoğan, madem nas konusunda bu kadar hassassın, o zaman neden milletimiz zorluklarla mücadele ederken sen gidip milletin hazinesinden her gün milyonlar harcayarak Saray'ında sefa sürüyorsun. Millete gelince nas var da sana gelince muaf mı oluyorsun?"