15 Temmuz öncesi MHP genel başkanlığına aday olan, ancak daha sonra Genel Merkez tarafından partiden ihraç edilen Meral Akşener, yeni anayasa referandumunda "evet" oyu için kampanya yürüteceklerini açıklayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye tepki gösterdi. "Bahçeli tek başına karar aldı" diyen Akşener, "Sizin aracılığınızla bir kere daha çağrıda bulunuyorum. Toplasın bütün Ülkücü iradeyi, ben hariç, beni attılar ya! Arkadaşlarımızla bir kurultay yapsın, oylamada çıkan sonuca uyacağımızı ilan ediyorum ben. Tabanın yüzde 80'i hayır diyor. Bahçeli evet diyor. Neymiş efendim, Cumhurbaşkanı Anayasa'ya mugayir hareket ediyormuş. Anayasa suçu işliyormuş. Sayın Cumhurbaşkanını suçtan kurtarıyor" ifadesini kullandı.
"Şu anda İmralı'da Abdullah Öcalan'la görüşülüyor. Referanduma gidilirken HDP'nin seçimi boykot etmesi sağlanacak" iddiasında bulunan Akşener, "Evet oyu çıkması için her şey yapılacak. Burada anahtar, MHP'nin kurultay isteyen tabanıdır. Bu taban da Balgat'a ve Saray'a karşıdır. Anahtar da, kilit de biziz. İddia ediyoruz" diye konuştu.
Akşener, hakkındaki "FETÖ ile bağlantılı olduğu" yolunda çıkan iddialara ilişkin olarak, "En ağır söven, en ağır hakarette bulunan ve en ağır iftirada bulunanlara baktığım zaman hepsinin geçmişte en kallavî FETÖ'cü olduğunu görüyorum. Bunlar ıslah-ı nefis ettiklerini ifade edebilmek için bana vuruyorlar" dedi. "Bana FETÖ'cü diyenler, her kim diyorsa, ellerinde belge ve bilgiler olup da teslim etmiyorlarsa savcılara, bir FETÖ çatı iddianamesi var, oraya götürmeleri gerekiyor. Bunu yapmıyorlarsa suçludurlar" diyen Akşener, şunları söyledi:
"Bir terör örgütü, yandaşı, mensubu, üyesi isnadı olduğuna göre tespit etmeleri lâzım. Ben, sizin aracılığınızla savcılara, bu kişilere suç duyurusunda bulunuyorum. Ama bu bir iftiradır... Bu iftirayı atanlar, bu iftiralarını ispatlayamıyorlarsa namussuz, şerefsiz, alçaktır. Benimle kan bağı olanlardan bir kişi dahi FETÖ'cülükten açığa alınmadı, hapse girmedi. En iyi Erdoğan bilir benim FETÖ'cü metöcü olmadığımı. Eşim Rizelidir. Biz geçmişte ailecek görüşürdük. Bu konuda bizim görüşümüzü duruşumu bu ülkede Sayın Cumhurbaşkanı herkesten iyi bilir. O sebeple, varsa şüpheli bir nokta, ben buradayım. Benim korkum yoktur."
Yeniçağ gazetesinden Arslan Tekin'in sorularını yanıtlayan (21 Ocak 2017) Meral Akşener'in açıklamaları şöyle:
- Meral Hanım son zamanlarda yine gündemdesiniz. Size neden bu kadar yükleniyorlar?
- 15 Temmuz kalkışmasına kadar, o zaman MHP genel başkanlığına altı aday vardı, dördümüz çok aktif çalıştık. MHP'de kurultay istedik. 548 üst kurul delegesinin imzasını aldık. Hukukî süreçleri biliyorsunuz. Sonuç itibarıyla çalışmalarımıza devam ettik. Sadece ben 37 ile gittim. Halkın müthiş bir teveccühü vardı. Ondan sonra darbeye teşebbüs edildi. Arkasından aynı gece, bugün tutuklanacak, yarın gözaltına alınacak şeklinde benimle ilgili bir linç başladı. Altı ay oldu, bu süreç kimi zaman hafifliyor, kimi zaman yoğunlaşıyor. Milliyetçi İş Adamları Derneği'nin davetlisi olarak Antalya'ya gittim. Arkadaşlarımızın kurduğu bir sivil toplum örgütü bu. İki gün kaldım. Çok kalabalık ve canlı bir topluluğa hitap ettim. Sadece başkanlık konusundaki fikirlerimi paylaştım. Başkanlığa "hayır" diyeceğimizi açıkladık ve döndük. O andan itibaren yoğun bir saldırıya maruz kaldım.
-Bu saldırı daha çok hangi taraftan? Beştepe tarafından mı, Balgat tarafından mı?
-İki taraftan da... Şimdi şöyle bir durum var: "Havuz medyası" denilen kesimin zaten nöbetçi yazarları var. Mutlaka gün aşırı sövüyorlar, hakaret ediyorlar, iftira atıyorlar. Ama onun dışında bu nöbetçi yazarlara katılan kişiler var. Onlar da şöyle: En ağır söven, en ağır hakarette bulunan ve en ağır iftirada bulunanlara baktığım zaman hepsinin geçmişte en kallavî FETÖ'cü olduğunu görüyorum. Bunlar ıslah-ı nefis ettiklerini ifade edebilmek için bana vuruyorlar.
-Bu kadar temelsiz saldırı sizin bir "değer" olduğunuzu göstermez mi?
-Onu bilemem... Bunu üç sebebe bağlı yapıyorlar: Birincisi, reyting alıyorlar. İkincisi geçmişte en kallavî FETÖ'cü oldukları için para-pul sahibi olmuşlar bu sistemin içinde. Hak etmedikleri yerlere gelmişler. Dolayısıyla kendilerini örtmeye çalışıyorlar. Üçüncüsü de, şöyle bir şey var; Meral Akşener'e vurursak acaba bizi Saray veya Çankaya, yani Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yöneticileri, bulunduğumuz yerden bir üst makama, gazeteye bizi aktarabilirler mi, diye diğer sebep var. Anladığım kadarıyla o cenahta, "havuz medyası" dediğimiz yandaş medyada bu talep edilen bir şey. Ölçü kaçıyor zaman zaman. Ben hepsini mahkemeye veriyorum. Fakat mahkemelerde de bugün hukuk guguk olduğu için mahkemelerden de sonuç çıkacağını düşünmüyorum. Ama o karine elimde bulunsun diye mahkemeye veriyorum. Eğer bir şeyden korkarsanız, hukuk guguk da olsa zamanımızda gidemezsiniz. Sizin aracılığınızla bir kere daha tekrarlayayım: Bana FETÖ'cü diyenler, her kim diyorsa, ellerinde belge ve bilgiler olup da teslim etmiyorlarsa savcılara, bir FETÖ çatı iddianamesi var, oraya götürmeleri gerekiyor. Bunu yapmıyorlarsa suçludurlar. Bir terör örgütü, yandaşı, mensubu, üyesi isnadı olduğuna göre tespit etmeleri lâzım. Ben, sizin aracılığınızla savcılara, bu kişilere suç duyurusunda bulunuyorum. Ama bu bir iftiradır... Bu iftirayı atanlar, bu iftiralarını ispatlayamıyorlarsa namussuz, şerefsiz, alçaktır.
-Sözleriniz çok ağır. Bu sözler, aynı zamanda, sizin kendinizden asla şüpheniz olmadığını gösterir...
- Cinsiyet ayırımı gözetmeden söylüyorum: Alçak, şerefsiz ve namert bunlar. Hangi cenahtan söyleniyorsa... Birincisi bu... İkincisi, ben çok iddialı bir şey söyleyeceğim şimdi size: 13 halam var. Tahmin edeceğiniz gibi, çok sayıda kuzenim var. Onların çoluk çocukları var. Durumu fakir olanlar var, orta halli olanlar var... Devlet memuru olanlar var. Benimle kan bağı olanlardan bir kişi dahi FETÖ'cülükten açığa alınmadı, hapse girmedi. Benim babamın babası müderristi. Onun bize bir vasiyeti var. Biz dindar insanlarız. Ben yedi yaşımdan biri namaz kılarım. Hacıyım. Dedemin, dinî grupların başında bulunan kişilerle ilgili bize bir sözü var. Birçok tarikat ve cemaatten bahsediyorum, bunların başında bulunan insanların hakkında kötü şeyler söylemeyin; ama sizin yolunuz sadece Kur'ân-ı Kerîm'dir. Kur'ân-ı Kerîm'in dışına katiyen çıkmayacaksınız. Mürşidiniz sizin yalnız Kur'ân-ı Kerîm'dir diye bir vasiyeti var dedemin. Yine dedemin bir vasiyetidir: Dindarlığınızın içinden aklı çıkarmayacaksınız. Bütün kan bağım olanlar buna uydu. Bunu anlatıyorum, ben bir kallavî FETÖ'cüysem, insan hiç olmazsa üç beş kişiyi şakirtliğe devşirir yani. Darbe teşebbüsünden sonra, ben iktidarın ByLock üzerine gitmesini söyledim. Ancak şimdi bir şeyler yapılıyor.
Yurtta Sulh Konseyi'nden bahsediliyor. Bunun üzerine gidilmesi lâzım. Cumhurbaşkanının da söylediği, benin defalarca kamuoyuyla paylaştığım, itirafçılar denilen bir grup türedi. Yıllarca en ağır FETÖ'cülük yapmışlar, imamlık yapmışlar, bunların büyük bir çoğunluğunun itirafçı olduğunu gördük. Kendileri sütten çıkmış ak kaşık, herkes FETÖ'cü. Bu tür isnatların, imzasız mektupların bu işi sulandıracağını söyledim. Ben eski İçişleri Bakanı'yım. Bu tür mücadelelerin nasıl yapıldığını bilen bir insanım. Nihayet, Cumhurbaşkanı, itirafçıların işi sulandırdığını söyledi. Kendisine aynen katılıyorum. Benim, eşimin, oğlumun, gelinimin, yeğenlerimin, akrabalarımın cep telefonlarını geriye doğru incelesinler. Kimlerle irtibat kurduğumuzu çıkarabilirler. Ama bunu kimse yapmıyor. Çok net bir şey söyleyeyim. En iyi Erdoğan bilir benim FETÖ'cü metöcü olmadığımı. Eşim Rizelidir. Biz geçmişte ailecek görüşürdük. Bu konuda bizim görüşümüzü duruşumu bu ülkede Sayın Cumhurbaşkanı herkesten iyi bilir. O sebeple, varsa şüpheli bir nokta, ben buradayım. Benim korkum yoktur.
-Meral Hanım, şimdi FETÖ'cü suçlamasında yeni bir merhaleye geçildi. Adil Öksüz'le sizi yan yana getirdiler... Bilmiyorum böyle bir suçlama şeytanın da aklına gelir miydi?! Biz gazeteciyiz. Halk adına sorarız. Herkes merak ediyor... Bu Adil Öksüz meselesi nasıl çıktı?
-Bu meseleyi iki ay evvelinden duydum. Balgat mahreçliydi bu.
-Balgat mahreçli olduğunu nasıl ispat ediyorsunuz? Gelin ispat edin derlerse ne diyeceksiniz?
-Ben FETÖ'cü olmadığımı kendim ispatlamak durumunda kalıyorsam, onlar da ispat edecekler, Bana getirilen sözleri söylüyorum. Balgat'ta görüşmeler yapmış insanların gelip bana söylediklerini söylüyorum. Adil Öksüz'ün, eşiyle bizim bu eve geldiği iddia edildi önce. Bu Balgat mahreçli hadise sonra bir kısım Reisçi polislere gitti. Hatta isimlendireyim. Bu polislerden bir kısmı Ramazan Akgün'e, gözaltına alındığı ve tutuklu yargılandığı süreçte söylendi. Epeydir haberdar olduğum bir hâdise. Sonra Sabahattin Önkibar yazdı. Orada söylenen şu: AKP ve Balgat kulislerinden aldığı bir bilgi olduğunu yazdı. Bir montaj fotoğrafımız olduğu söyleniyor. Herkes gibi ben de bu kişiyi darbe teşebbüsünden sonra duydum. Zinhar bu adamla veya eşiyle bir araya gelmişliğim yoktur. Bu tür iddialarda, itiraflarda bulunanlar önce etraflarına bakacak.
-Bir de Ülkücü delegenin iradesinin gaspından bahsediyorsunuz...
-Siz 548 delegenin imzasıyla kurultaya gidiyorsunuz, Balgat diyor ki, bin imza da getirseniz bu kurultay olmayacak! Mahkemeye gidiyorsunuz, kanun çok açık olduğu hâlde hukuksuzluk yapılıyor. Böyle bir sistemin içinde bu gasp değil denedir? Başkanlık meselesinde milletten korkmayın, iradeye saygılı olun diyor Sayın Bahçeli... Biz hayır diyoruz... Milletten niye korkalım. Kendisi niye delegenin iradesinden korkuyor? Bir mesele daha var. Bu Anayasa değişikliği meselesinde. Bahçeli tek başına karar aldı. Sizin aracılığınızla bir kere daha çağrıda bulunuyorum. Toplasın bütün Ülkücü iradeyi, ben hariç, beni attılar ya! Arkadaşlarımızla bir kurultay yapsın, oylamada çıkan sonuca uyacağımızı ilan ediyorum ben. Tabanın yüzde 80'i hayır diyor. Bahçeli evet diyor. Neymiş efendim, Cumhurbaşkanı Anayasa'ya mugayir hareket ediyormuş. Anayasa suçu işliyormuş. Sayın Cumhurbaşkanını suçtan kurtarıyor.
-Dünyada örneği var mı bunun?!
-Evet, delegenin iradesinin gaspı söz konusudur.
-Delegenin iradesi gasp edildiyse, şu andaki Balgat yönetimi meşru kabul edilebilir mi?
- 19 Haziran kongresinin bir hukukî, bir siyasî sonucu oldu. Hukukî sonucu tüzükte 13 madde değişti. O maddeler beş gün yürürlükte kaldı. Sonra tedbir kararı kondu. Tedbir kararı konduğu andan itibaren kongrenin kabul ettiği maddeler de askıda, eski tüzük de askıda. Gelelim siyasî sonucuna: Bir kurultay yapıldı... Sayın Bahçeli 10 Temmuz'da esasen bu kurultayı kendisinin yapacağını ilan etti. Sonra Bahçeli sözünden caydı, 10 Temmuz'u ortadan kaldırdı. Siyasî sonucu olarak şu itibarıyla, kibar bir şekilde söyleyeyim yine, meşruiyeti tartışmalıdır.
-O kadar aleyhinde konuştu, Balgat bir de 180 derece döndü, başkanlığı hiçbir şart da koşmadan destekledi... Halkın arasında çok değişik söylentiler var...
-Meral Akşener'le MHP'de değişim sağlansaydı, halktan MHP'ye yüzde 25'te ve yüzde 8'i AKP'den geliyordu. Dolayısıyla herkes hopladı. Başka hiçbir sebep düşünmek istemiyorum. Ne kaset, ne şu, ne bu.. Tamamen al başkanlığı ver koltuğu olduğunu düşünüyorum.
-Referandumda ne olur?
-Sizin aracılığınızla tarihe not düşüyorum... Şu anda İmralı'da Abdullah Öcalan'la görüşülüyor. Referanduma gidilirken HDP'nin seçimi boykot etmesi sağlanacak. Evet oyu çıkması için her şey yapılacak. Burada anahtar, MHP'nin kurultay isteyen tabanıdır. Bu taban da Balgat'a ve Saray'a karşıdır. Anahtar da, kilit de biziz. İddia ediyoruz.
-Zenginlerden Mehmet Cengiz'in size 5 milyon lira verdiği iddia edildi?
-Sayın Bahçeli çok para konuşuyor. Daha önce İnan Kıraç'ın bütün masraflarımızı karşıladığını iddia etti. 23 FETÖ'cü iş adamının bana yardım ettiğini iddia etti. Şimdi anlatacağım çok ilginç. Başkanlık Divanı'nda şöyle bir konuşma yaptı. Oradan ilettikleri için söylüyorum, Sayın Bahçeli'nin anlatımıyla: Mehmet Cengiz'i telefonla arıyorum. Diyorum ki: Bana 5 milyon dolar gönderin, diyorum. O da baş üstüne diyor ve 5 milyon doları bana gönderiyor. Mehmet Cengiz'le hiç tanışmayız. Hiçbir surette irtibatımız olmamıştır. Sayın Bahçeli'nin böyle bir iddiası var. Mehmet Cengiz'e sizin aracılığınızla sesleniyorum. Bana 5 milyon dolar vermiş midir? Kendisiyle telefon görüşmem oldu mu? Bu Mehmet Cengiz ismi Devlet Bahçeli açısından çok ilginç. Kendisi Meclis'te, Mehmet Cengiz'le ilgili bir soruşturma veya araştırma önergesi olduğunda MHP milletvekilleri bu oylamaya katılmadılar. Bir şey daha söyleyeceğim. Mehmet Cengiz hakkında bir şey mi örtmek istiyorlar bilemem, Mehmet Cengiz'le Cuma namazı kılan genel başkan yardımcısına sorsun bakalım. Durum nedir?