Hürriyet yazarı Noyan Doğan, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in 2018-2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'a Alacak sigortasının girdiğini belirtti. Noyan, 2016 yı sonunda ekonomik daralmanın olduğu vakitte 2 bin şirketin alacak sigortasına başvurduğu ancak yüzde 80'nin parayı geri ödemediniğine dikkat çekti.
Noyan Doğan'ın "Alacak sigortası Orta Vadeli Program’a girdi" başlığıyla yayımlanan (9 Ekim 2017) yazısı şöyle:
Alacak sigortası Orta Vadeli Program’a (OVP) girdi. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 2018-2020 dönemini kapsayan programı açıklarken, ticari alacağın ödenmemesine bağlı olarak ortaya çıkabilecek kayıpların tazmin edilmesine hizmet eden alacak sigortasının yaygınlaştırılacağını da açıkladı.
Aslında ticari alacak sigortası, bir süredir uygulanıyor. Özellikle de ekonomide durgunluğun yaşandığı, piyasaların tıkandığı dönemde ön plana çıkan bir sigorta ürünü. Peki, nedir alacak sigortası? En basit şekliyle; ticari alacağın ödenmeme riskine karşı ortaya çıkan kayıpları, alacak sigortası karşılıyor. İster yurtiçine, ister yurtdışına olsun mal satan şirket, bu satıştan doğan alacağını sigortalatıyor. Karşı taraf borcunu ödemezse de devreye sigorta şirketi giriyor ve sigorta yaptıran şirketin zararını karşılıyor. Daha açık bir anlatımla; alacak sigortasına konu iki şirket var. Biri, malı satan, diğeri de alan. Satan, borcunun ödenmeme riskine karşı sigorta yaptırıyor, yani faturalarını sigortalıyor. Sigortacı da malı alana, yani borçluya, bir anlamda kefil oluyor. Genellikle de 120 gün vadeli satışlar sigortalanıyor.
Mesela, 2016’nın sonlarında, ekonomik daralmanın olduğu dönemde, alacak sigortasına da rağbet çok oldu. O dönemde 2 binin üzerinde şirket, sattığı malın karşılığını alamama riskine karşı sigorta yaptırdı ve sigortacılar da 100 binin üzerinde KOBİ’ye, yani borçluya, kefil oldu. Şunu da belirteyim, yine o dönem, her 100 şirketten 80’i de borcunu ödemedi ve sigorta şirketleri ciddi tazminatlar ödemek durumunda kaldı. Hatta bu nedenden dolayı sigortacılar, alacak sigortasından zarar bile etti. Şimdilerde ise bildiğim kadarıyla sigorta şirketleri sigorta yaparken, yoğurdu üfleyerek yiyorlar.
Temel sorun ise alacak sigortasının, ekonominin daraldığı dönemlerde şirketler tarafından kurtarıcı olarak görülmesi. Zihniyet şu; ‘piyasa sıkışık, risk almayalım, alacağımızı sigortalatalım’. Ekonominin iyi olduğu dönemlerde ise kimsenin aklına sigorta yaptırmak gelmiyor, aksine masraf olarak görülüyor. Hal böyle olunca da sigortacılar, bile bile zarar etmek istemediklerinden sıkışık dönemlerde sigorta yapmak istemiyor. O zaman da, ‘sigorta yaptırmak istiyoruz, yapmıyorlar’ diye yaygara kopuyor.
Doğru, Mehmet Şimşek’in söylediği gibi, alacak sigortası yaygınlaşmalı. Küçüğünden büyüğüne, ihracatçısına kadar tüm şirketler alacağını sigortalatmalı ama önce ‘kötü günde sigorta yaptırayım, iyi günde ne gerek var’ zihniyeti değişmeli. Bilinmeli ki, alacak sigortası zor günün değil, tüm işletmeler için nakit yönetiminden tutun da iflasın önüne geçmek için gerekli bir ürün. Çünkü sigortanın en önemli özelliği, yurtiçi ya da yurtdışı olsun alıcı şirketler hakkında istihbarat yaparak satıcıya bilgi verilmesi.