Aladağ'da 11'i çocuk 12 kişinin öldüğü yangın faciası hakkındaki karar duruşması 4 Temmuz'da

Aladağ'da 11'i çocuk 12 kişinin öldüğü yangın faciası hakkındaki karar duruşması 4 Temmuz'da
Adana'nın Aladağ ilçesinde, 11'i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 22 öğrencinin de yaralandığı yangın faciasına ilişkin davanın karar duruşması 4 Temmuz’da Kozan Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Dava tutuksuz bir tek sanık bulunmazken, 30 Nisan'da Kozan Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, iddia makamı esas hakkında mütalaasını verdi. Duruşmaları “tiyatro oyunu” olarak yorumlayan Eğitim Sen MYK Üyesi Ahmet Karagöz “Köy okullarını kapatarak çocuklarımızı cemaat ve tarikat yurtlarına yönlendirenler, kendi çocuklarını kucaklarken, yanarak bedenleri kömürleşen çocukları anne ve babaları ile empati kurmaya davet ediyorum. Ve aynı zamanda 4 Temmuz’daki duruşmada aileler gibi demokratik kamuoyunun hukuk ve adalet beklediğini ifade ederek, insan hakları savunucularını bu davayı takip etmelerini temenni ediyorum" ifadelerini kullandı.
 
Mezopotamya Ajansı'ndan Hamdullah Kesen'in haberine göre iddia makamı esas hakkında mütalaasında söz konusu yangının elektrik tesisatında meydana geldiği belirti. Savcı, Mahmut Deniz, İsmail Uğur,  Mahir Kılıç, Mustafa Öztaş, Ramazan Dede, Ramazan Keleş ve Cuma Ali Genç'in" bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ya da yaralanması" suçunu işledikleri, Mehmet İpek ve Zeki Yılmaz'ın beraatlarına, kamu görevlileri Bayram Aydın, Cihan Ünsal, Davut Gökçeli, Mehmet Aktaş ve Ramazan Arı'nın hareketlerinin ihmal suretiyle "görevi kötüye kullanma" suçunu oluşturduğu, itfaiye görevlileri Durmuş Gökçe, Hasan Turan Çakmak, Nihat Sarraf ve Yücel Turaç'ın hareketlerinin ihmal suretiyle "görevi kötüye kullanma" suçunu oluşturduğu belirterek, "Sanıkların eylemlerine uyan kanun maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmalarına, tüm sanıkların adli kontrol kararlarının olduğu gibi devamına" karar verilmesini mütalaa etti. Sosyal Haklar Derneği (SHD) ve Adana Barosu avukatları, yargılananların "taksirle öldürme" suçlamasıyla değil "olası kasıtla öldürme" suçuyla yargılanmalarını istedi.

"Davanın senaryosu önceden yazılmış"

Şimdiye kadar görülen davaları izleyen Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Ahmet Karagöz, karar duruşmasına katılım çağrısında bulundu. Eğitim Sen olarak facia yaşandığı andan itibaren olay yerine gittiklerini ve polislerce gözaltına alındıklarını anımsatan Karagöz, olayı takip ettiklerini ve sorumluların yargılanması konusunda çaba sarf ettiklerini dile getirdi. Karagöz, “Bu davaya Eğitim Sen olarak müdahil olma talebimiz mahkeme heyetince reddedilmişti. İzlediğimiz tüm duruşmalar senaryosu önceden yazılmış bir tiyatro oyununun ötesini asla geçmedi” 

"Davayı irdeleyen hâkim ve savcılar görevden alındı"

Mahkeme heyetinin değişmesiyle Kozan Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen ara karar ve Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazılan talimata istinaden düzenlenen 22 Ocak 2018 tarihli bilirkişi raporuna dayandırılarak tutuklu 4 sanık tahliye edildiğini hatırlatan Karagöz, şöyle devam etti:
 
“Zaten davayı irdeleyen hâkim ve savcıların görevden alındığına ve zanlıların yakınları ise davayı takip eden mağdur ailelere saldırmaları ve aleni darp girişimlerine de her seferinde tanıklık ettik. Ülkemizde hukuk terazisi, siyasal iktidarın belirlediği hedef, yönelim ve talimatlara göre adalet dağıtmaktadır. İnsan hak ve özgürlüklerin olmadığı, hukukun evrensel ilkelerinin yok sayıldığı ve aynı zamanda sosyal hukuk devletinin görev ve sorumluluklarını cemaat ve tarikatlara devrettiği bir süreç topluma dayatılmaktadır. Bu sürece itiraz edenler ise yine siyasal iktidarın talimatlarıyla kolluk kuvvetlerince darp edilerek gözaltına alınmakta ve tutuklanmaktadır. Hak ve özgürlüklerin sınırı OHAL ve AKP’nin ihtiyaçları çerçevesinde sınırlandırılmış olan ülkemde, yargıda vicdanları rahatlatacak kararlar beklemek saflıktan öte başka bir şey değildir. 

Sanıklar tutuksuz yargılanıyor

Çığlık çığlığa bedenleri yanarak yaşamını yitiren 12 insanın ölümünden sorumlu olanlarla ilgili havuz medyası kör, sağır ve lal olmayı tercih etmiştir. Adalet Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ise âdete sorumluları koruma ve kollama yarışına girdiler. Onlar için, nede olsa ölen çocuklar yoksul emekçi ailelerin çocuklarıydı. Hesaplarına bir miktar para yatırılır ve davalarında vazgeçilir diye düşünülüyor ve bu konuda da somut adımlar da atılıyordu. Evlat acısının ne olduğunu bilmeyenler; hep kaza, kader ve fıtrat olarak değerlendirir. Dolayısıyla 12 insanın ölümünde kusuru olanlar AKP’nin yargıçlar üzerindeki somut baskısıyla bu gün bütün sanıklar senaryo gereği tutuksuz yargılanmaktadır. Önümüzdeki süreçte tutuksuz yargılananların tamamına dönük beraat kararını verileceğini düşünüyorum.”

"Yanarak bedenleri kömürleşen çocukların aileleri ile empati kurmaya davet ediyorum"

“Gözü yaşlı annelerin tek talebi çocuklarının ölümünde kusuru olanların yargılanması ve cezalandırılmasıydı. Ancak çocukların ölümünde kusuru olanlar, ölen yavrularımıza rahmet okuyarak kendi sorumluluklarını hasır altına süpürüyor” diyen Karagöz, bu durum dünyanın başka bir ülkesinde yaşanmış olsa “yer yerinde oynardı” fakir insana, saygı duymayanlardan vicdan muhasebesini beklemediklerini ifade etti. Karagöz, sözlerini şöyle tamamladı: “Köy okullarını kapatarak çocuklarımızı cemaat ve tarikat yurtlarına yönlendirenler, kendi çocuklarını kucaklarken, yanarak bedenleri kömürleşen çocukların anne ve babaları ile empati kurmaya davet ediyorum. Ve aynı zamanda 4 Temmuz’daki duruşmada aileler gibi demokratik kamuoyun hukuk ve adalet beklediğini ifade ederek, insan hakları savunucularını bu davayı takip etmelerini temenni ediyorum.”