Aladağ Yurt Yangını Raporuna CHP’den ‘FETÖ’lü şerh

Aladağ Yurt Yangını Raporuna CHP’den  ‘FETÖ’lü şerh

CHP, Adana'nın Aladağ ilçesinde 29 Kasım 2016'da  ‘Süleymancılara’ ait olduğu belirtilen özel öğrenci yurdunda çıkan yangınla ilgili “Aladağ Yurt Yangını Araştırma Komisyonu” Raporuna 15 sayfalık muhalefet şerhi düştü. CHP’nin komisyon grubu, “Yeni Aladağ’lar olmasın diye objektif bir tutumla çalışılması gerekiyordu fakat iktidar partisi açıkça bazı meselelerin üstünü örttü ve bazı kişileri korumaya aldı”  dedi. Hazırlanan yeni yönetmeliklere  dikkat çekilen şerhte  CHP, “Kurumların denetimi İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı ya da Şube Müdürünün başkanlığında Şube Müdürü ve resmi Ortaöğretim Kurumu müdürü tarafından yapılacaktır. Teftiş Kurulunun (Müfettişlerin) denetim yetkisi saklı tutulmuştur. Bu sorumluları örtbas etme anlayışı ile Aladağ yangını halen devam ediyor. Bu yönetmelik ile yeni Aladağlar yaratılacağı açıktır” dedi.

 

 CHP, yakın zamanda darbe tehdidini hatırlatarak, “Yakın zamanda yaşamış olduğu darbe tehdidi ve FETÖ gerçeği ortada dururken, bu tür yapılanmalara izin verilmesi “Yeni paralel yapılar” oluşmasına alan açılması anlamına gelmektedir” dedi.

CHP Aladağ Komisyonunda görev alan Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Gaye Usluer, İstanbul Milletvekili Mustafa Ali Balbay, Bartın Milletvekili Muhammed Rıza Yalçınkaya ve İstanbul Milletvekili Gülay Yedekçi, Aladağ Komisyonunda iktidarın sunduğu rapora şerh düştü.

Aladağ Yurt Yangınını araştırma komisyonunun CHP’li üyeleri İktidar partisinin üyeleri tarafından hazırlanan rapora şerh düştü. CHP’li vekiller komisyonun verimli çalışmadığını ifade ederek, sorulması gerek soruların sorulmadığı ve muhalefet partilerinin davet edilmesini talep ettiği kişi ve kurumların çağırılmadığını belirttiler. Komisyonun toplanma amacına ulaşmadığını söyleyen CHP grubu, “Yeni Aladağ’lar olmasın diye objektif bir tutumla çalışılması gerekiyordu fakat iktidar partisi açıkça bazı meselelerin üstünü örttü ve bazı kişileri korumaya aldı” şeklinde görüş bildirdiler.

CHP’nin şerhinden bazı bölümler şöyle:

Adana’nın Aladağ ilçesinde 29 Kasım 2016 günü 11'i öğrenci, toplamda ise 12 kişinin yaşamını yitirdiği yurt yangını son dönemde toplum vicdanında derin yaralar açmış elim bir olay olarak hafızalardaki yerini korumaktadır. Bu yangının toplum nezdinde bir nebze de olsa söndürülebilmesi için, TBMM’de bulunan dört partinin ortak kararıyla kurulmuş olan komisyonun amacı siyaset üstü bir çalışma sergilenmesi, sorumlu olanların tespiti ve bir daha benzer olayların yaşanmaması için neler yapılması gerektiğinin belirlenmesiydi.

Aladağ yurt yangınında yanarak hayatını kaybeden evlatlarımızın acısıyla, bu elim olayın sebeplerinin ve sorumlularının ortaya çıkarılması için dinlenmesini talep ettiğimiz kişi ve kurumları komisyona yazılı olarak bildirmemiz ve talep etmemiş söylenmiştir. Yazılı ve sözlü bildirim ve talebin yapılmasına  karşın,  talep ettiğimiz kişi ve kurumlar komisyona davet edilmemiştir.

Konunun asıl muhatabı olan birçok kişi ve kurum komisyonda dinlenmemiştir. Yazılı görüş alınması yeterli olabilecek kurumların komisyon oturumlarına katılımları ve  süreci doldurmaları için uğraş verilmiştir.

Adana ili Aladağ ilçesinde Süleymancılar cemaatine ait olduğu bildirilen ve bilinen Özel Aladağ Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdunda meydana gelen yangında 11 öğrenci ve 1 yurt görevlisinin feci şekilde can vermesi, ülkemizdeki tarikat ve yurtlar gerçeğini yeniden görünür kılmıştır. Süleymancıların Adana genelinde 80 kadar yurdu olduğu ve bu yurtların 6’sının Aladağ’da olduğu belirtilen bilgiler arasındadır.  Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra AKP ile ilişkileri yeniledikleri, tasfiye edilen FETÖ’den doğan boşluğun bir kısmının bunlarla doldurulduğu da yapılan yorumlar arasındadır. Dava dosyası sadece yurt sorumluları ile sınırlı tutulmuş olup,7 yurt idarecisinden 6’sı halen tutukludur. Olaydan bir süre sonra sorumlular serbest bırakılmış, tepki üzerine yeniden tutuklanmışlardır. Kamu yöneticisi ve siyasi sorumlularla ilgili dosya ayrılmış olup,  bu yolla olayı zamana yayıp unutturma anlayışı olduğu ortadadır.

Türkiye'de 2 bin 242 ortaöğrenim, bin 645 de yükseköğrenim yurdu olmak üzere toplam 3 bin 887 özel öğrenci yurdu bulunmaktadır. FETÖ’ye ait 820 yurt devlete devredilmiş olup,özel yurtların büyük bir bölümünün Süleymancılar, Menzil, İsmail Ağa, Nurcular, Nakşibendiler gibi tarikatların elinde olduğu tarafımıza iletilen bilgiler dâhilindedir. Rakamlar, yurtlarda devletin değil tarikat ve cemaatlerin etkili olduğunu ortaya koymuştur. Kontenjanı 374 bin olan yurtlarda, 204 bin öğrenci kalmaktadır.

Hatırlanacağı üzere 1 Ağustos 2008’de Konya’nın Balcılar beldesinde de Kur’an kursuna giden kız öğrencilerin kaldığı yurtta da Adana’dakine benzer bir facia yaşanmıştı. Adı geçen cemaate ait olduğu belirlenen Boğaziçi Özel Öğrenci Yurdunda yaşanan patlamada 17 kız öğrenci yaşamını yitirmişti. Facia sonrasında yapılan araştırmalarda bu cemaate ait 1700 dernek ve 1300 yurt/pansiyon olduğu belirlenmişti. Adı geçen kurumların, bulundukları belde, ilçe ya da ilin etiketiyle “Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği” adı altında çalıştığı anlaşılmaktadır.

Ayrıca, MEB bünyesinde  2 bin 542'si orta öğrenim öğrencilerine hizmet veren pansiyon ve 325'i de temel eğitim öğrencilerine hizmet veren toplam 2 bin 867 yurt mevcuttur. 2 bin 542 ortaöğrenim yurdunun kapasitesi 431 bin 958 olup ve bu kurumlarda 296 bin 678 öğrenci barınmaktadır. Ortaokul bünyesinde ise 325 Yatılı Bölge Ortaokulu'nda 56 bin 515 öğrenci barınmaktadır.

AKP iktidarı 2002 yılından bu yana Yatılı İlköğretim Bölge Okullarını (YİBO) kapatma eğilimi içinde olmuştur. YİBO’ların sayısının azalması ile birlikte köylerde bulunan öğrenciler cemaat, dernek ve vakıfların merdiven altı kaçak açtıkları ev, yurt ve pansiyonlarda kalmaya başlamışlardır. Karaman’da yaşanan olayda da yoksul köy çocukları Ensar Vakfı’nın kaçak yurdunda cinsel istismara uğradıkları belirlenmişti. YİBO’ların kapatılmaları bundan sonraki süreçte de yoksul öğrencilerin farklı cemaat ve tarikatların himayesi altına gireceğini göstermektedir. Aladağ’da da aynı sorun yaşanmış, devlet yurdunun bulunmaması nedeniyle yoksul köy çocukları, eğitimci kimliği olmayan dernek yöneticilerinin insafına bırakılmıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yakın zamanda, “Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliğinde” değişiklik yapmış, 6/5/2017 tarihli resmi gazete ile de yayımlamıştır. “Özel Öğrenci Barınma Hizmetleri Yönetmeliğine göre; Gerçek ve Tüzel kişilere Ortaokul Düzeyinde Yurt Açma İzni Verilmiştir. Bu durumda ön görülüyor ki cemaatler şimdi apartlarını, pansiyonlarını öğrenci apartı, öğrenci pansiyonu adı altında özel yurt haline getireceklerdir. Bu durum 10-11 yaşındaki öğrencilerin, dernek ve vakıflar ile şahısların açtığı özel yurtlarda kalmasını yasal hale getirecektir. Gerçek ve tüzel kişilere Ortaokul, İmam Hatip Ortaokulu, Ortaöğretim ve Yükseköğretim düzeyinde yurt, pansiyon, apart, stüdyo daire açma hakkı getirilmiştir. Özel yurtların açılması için en az 40, pansiyon için 30, apart ve stüdyo daire için 10 öğrenci şartı getirilmiştir. Kurumlarda geçici barınma adı altında ortaöğretim kurumlarında yükseköğretim öğrencilerinin, yükseköğretim yurtlarında ortaöğretim öğrencilerinin barınmalarına da izin verilmiştir.

Kurumların denetimi İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı ya da Şube Müdürünün başkanlığında Şube Müdürü ve resmi Ortaöğretim Kurumu müdürü tarafından yapılacaktır. Teftiş Kurulunun (Müfettişlerin) denetim yetkisi saklı tutulmuştur. Bu sorumluları örtbas etme anlayışı ile Aladağ yangını halen devam ediyor. Bu yönetmelik ile yeni Aladağlar yaratılacağı açıktır.

Üstelik özel girişimcilik adı altında eğitim hizmetlerinin, amaçları belirsiz dini cemaatlere verilmesinin inanç grubu görünümlü suç örgütlerini cesaretlendireceği unutulmamalıdır. Ülkemizin yakın zamanda yaşamış olduğu darbe tehdidi ve FETÖ gerçeği ortada dururken, bu tür yapılanmalara izin verilmesi “Yeni paralel yapılar” oluşmasına alan açılması anlamına gelmektedir. FETÖ bütün insan kaynağını önce özel dershaneler, ardından paralı kolejler eliyle sağlamıştır. Faaliyetlerinin en önemli merkezi de eğitim olmuştur. Yıllar önce devletin eğitimine alternatif olarak kendi eğitim kurumlarıyla adım adım büyümeye başlayan ve AKP iktidarından aldığı güçle devlete karşı darbe girişiminde bulunmaya cüret eden hain FETÖ yapılanması, bütünüyle bu yöntemi esas almış ve hem insan kaynağı bakımından hem ekonomik olarak devleti tehdit edebilecek güce de bu sayede ulaşabilmiştir.  Özellikle maddi durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarının bu yurtlar aracılığı ile aynı amaç doğrultusunda yetiştirilmesi söz konusu yapılar tarafından bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Ülkemizin birçok şehrinde devlete ait ortaöğretim yurtlarının yeterli sayıda bulunmaması nedeniyle, yoksul ailelere çocuklarının okuması için tek olanak olarak bu yurtlar sunulmaktadır. İnsanlar da mecburen bu yurtlara çocuklarını teslim etmektedirler. Aladağ’da gerçekleştirilen çalışma ziyaretinde de aileler bu gerçeği dile getirmişlerdir.

Eğer ilköğretim değil ama ortaöğretim için vakıflar, dernekler veya özel kuruluşlar tarafından yurtlar açılıp işletilecek ise mutlak surette buraların ruhsatlandırılması, çalışacak insanların seçilmesi ve daha sık/etkin olarak denetlenmesi ve kuralsızlık halinde uygulanacak yaptırımlar daha somut ve ağır hale getirilmelidir. Çünkü barınma hakkının kötüye kullanılıp, kimi yöntemlerle çocuklarımızın ve gençlerimizin çağdışı, bölücü ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesine aykırı biçimde eğitilmelerinin engellemek gerektiği devletin asli görevlerinden birisidir.

Ayrıca, Komisyonumuzun çalışma yaptığı ve raporun yazıldığı zaman diliminde ülkemizdeki öğrencilerin kamusal eğitim ve barınma haklarına ilişkin sorunlar ve öğrenci yurtlarında çocuklarımızın karşı karşıya bırakıldığı sorunlar ne yazık ki devam etmektedir.  Çocuklarımızın barındığı kurumların denetimine ilişkin hala güçlü bir mevzuat  oluşturulamamıştır. Oysaki komisyonumuzun çalışmasına ilişkin usul ve esaslar arasında “Komisyonun gerekli görmesi halinde, komisyon olarak ya da oluşturulacak alt komisyonlar marifetiyle mahallinde inceleme ve araştırmalar yapması” kararı da bulunmaktadır. Bu anlamda, alanında yapılan tek çalışma komisyonumuzun kurulmasına da neden olan Aladağ’daki elim yurt yangını vakası ile sınırlı olmuştur. Oysa komisyonumuzun en azından ailelerinden uzakta eğitim almak zorunda kalan çocuklarımızın eğitim gördükleri diğer illerdeki benzer konumdaki yurt, pansiyon vb. yerleri inceleme fırsatı bulmuş olsa idi çocuklarımızın barınmalarına ilişkin farklı sorunlar tesbit edilebilir ve bu sorunların üzerine gidilebilir, çözüm önerileri geliştirilebilirdi.

Aladağ Yangınında kaybettiğimiz öğrencilerin kalmakta oldukları pansiyonun “Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği” adındaki bir dernek tarafından açıldığı bilinmektedir. Derneğin ilkokul mezunu olduğu belirtilen kurucuları, bazı kayıtlarda çiftçi ise bazı kayıtlarda esnaf şeklinde geçmektedir. Beş kişiden oluşan yönetim kurulunun birisi erkek, diğeri kız çocukları için iki pansiyon açtığı, daha sonra nedeni anlaşılmayan sebeplerle kız öğrencilerin erkek, erkek öğrencilerin kız yurduna transfer edildiği aktarılmaktadır.