Albay Ali Türkşen: 17 Aralık olmasaydı paşa paşa yatmaya devam edecektik

Albay Ali Türkşen: 17 Aralık olmasaydı paşa paşa yatmaya devam edecektik

Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen, Ocak 1996’da Kardak Adası’na çıkan SAT Timi’nin komutanıydı. Balyoz davasından 16 yıl hapis cezasına çarptırıldı, Hasdal Askeri Cezaevi’nde 3.5 yıl hapis yattı. ‘Hak ihlali’ ve ‘yeniden yargılama’ gerekçesiyle serbest bırakılan Türkşen, “17 Aralık olmasaydı bizler de paşa paşa yatmaya devam edecektik” dedi. TSK'nın süreci yönetemediğini ve 'cemaat üyelerinin' amiral yapıldığını belirten Türkşen "Fethullah'ın amiraline selam verecek değilim" ifadelerini kullandı.

Albay Ali Türkşen’in Hürriyet gazetesinde yer alan söyleşisi şöyle:  

 

‘Fethullah’ın amiralini selamlamam’ 

 

Benden daha küçük çocuklar amiral şu anda. Onların arasında cemaatçiler de var. Ben onlara selam durmam. Göz göre göre Fethullah’ın amiraline selam verecek değilim. Bu tabii sıkıntı yaratır. İlk arayanlar da onlar oldu. Yıllarca aramadılar, tahliye olur olmaz aramaya başladılar. Hem de ısrarla. Arayana ‘müsait değilim, hiçbir zaman da olmayacağım’ deyip kapatıyorum. 

 

Tsk sınavı geçemedi 

 

Orgeneraller bile var aralarında. Fethullah Gülen’i Amerika’da birebir ziyaret eden kurmay albaylar şu anda amiral. Bu isimleri herkes biliyor. Askeri savcılık işlem yapmıyor. Onlara da sıkıntı bizim dönmemiz. Çünkü ben dünyayı dar ederim onlara. Çeteyi her yerden temizlerler, silahlı kuvvetler’den temizleyemezler. Çünkü korkuyor silahlı kuvvetler. Silahlı kuvvetler bu sınavı geçemedi. Bize sahip çıkmadılar. 

 

IŞİD’den ne farkı var 

 

IŞİD şimdi takır takır insan vuruyor. Bunları başımıza açanların ne farkı var onlardan. Bunlar kalaşnikof ile taramıyorlar da başka türlü yapıyorlar. Bu da bir katliam, vahşet sonuçta. Bu kadar insanı sen nasıl bu hale getirdin. Şimdi akılları başlarına geldi. Ona da inanmıyorum. 17 aralık olmasaydı bizler de paşa paşa yatmaya devam edecektik. Kimsenin umurunda değilmişiz yani. Bir de teşekkür bekliyorlar. 

 

Hiç yaşanmamış gibi 

 

3.5 sene geçti diyoruz ya hani. 11 şubat 2011 gece 21.00’de tutuklandım. Sanki şu an 1 saniye geçmiş gibi. Hiç yaşanmamış gibi. Tak diye kapattım sanki. Cezaevinde, okuyamadığım bütün klasikleri bitirdim. Geldiğimde gördüm, ev kütüphaneye dönmüştü. Sporu hiç bırakmadık, her gün yaptık. 3 kitap yazdım. 

 

Oğlum İnce Memed’i okuyacak 

 

Bir ay önce oğlum cezaevinde ziyarete geldi. Ranzada koluma yatırdım, ‘yaz gelse de tatile çıksak, şuraya buraya gitsek’ dedim. ‘Hiç hayal kurma. Üzülüyorsun sonra’ dedi. Kaldım öyle. Geldiğimden beri her sabah geliyor, gülümseyerek bana bakıyor. Yanıma yatıyor. Çok mutlu. En son Gulliver’in maceraları’nı okuyacaktı. Aldım onu elinden, ince memed’i verdim. ‘Haklıyı haksızı göreceksin, hayatı bunlardan öğreneceksin artık’ dedim. Biraz okudu. ‘güzelmiş ben bunu okurum’ dedi.” 

 

Anı kitabı Temmuz’da çıkıyor 

 

Ali Türkşen, eşi sevim hanım ve oğlu serhan ile ayrı geçen 3.5 yılı hiç yaşanmamış sayıyor. Sevim hanım hasdal’dan eve getirdiği minik kediyle paylaşmış derdini “eşimi ziyarete gittiğim bir gün, cezaevinde doğan bir kedi yavrusunu sahiplendim. Serhan eve getirdiğim kediye cesur ismini verdi. Cesur şimdi 2.5 yaşında. O bana yarenlik yaptı. Antidepresanım oldu. Her ağladığımda geldi koynuma yattı” diye anlatıyor. Ali Türkşen ise “o da hasdal tahliyesi. Benden önce tahliye oldu ama” diyor. Deniz kuvvetleri’nde 24 yıl görev yapan Ali Türkşen, 1996’da Türkiye ile yunanistan’ı savaşın eşiğine getiren kardak kayalıkları’na çıkan ekipte yer aldı. Nato hizmet üstün cesaret ve feragat madalyası, üstün başarı kıdemi alan türkşen, hasdal askeri cezaevi’nde ‘adaletin şeytan üçgeni beşiktaş -silivri-hasdal’ ve ‘kardak’ta kahraman hasdal’da esir’ isimli 2 kitap yazdı. Türkşen’in cezaevinde yazdığı son kitap ‘1963’ten günümüze sat komandoları ve anılarım’ adlı kitap ise temmuz ayında piyasaya çıkacak. Hasdal’daki koğuş arkadaşlarından biri kardak’a birlikte çıktığı deniz yarbay ercan kireçtepe’ydi. Diğeri ise yine sat komandosu olan binbaşı levent bektaş’tı.