ALBAY ÇİÇEK'İN ASKERİ MAHKEMEDE İLK DURUŞMASI 20 TEMMUZDA ANKARA (A.A)

-ALBAY ÇİÇEK'İN ASKERİ MAHKEMEDE İLK DURUŞMASI 20 TEMMUZDA ANKARA (A.A) - 13.07.2010 - Genelkurmay Askeri Savcılığının, ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' başlıklı yazıyla ilgili olarak, Deniz Piyade Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek hakkında açtığı davanın ilk duruşması 20 Temmuz Salı günü yapılacak. Çiçek hakkında yürütülen soruşturmayı tamamlayan Askeri Savcılığın hazırladığı iddianame, Genelkurmay Askeri Mahkemesince kabul edildi. Askeri Mahkeme, duruşmanın birinci celsesinin 20 Temmuz Salı günü saat 14.00'te görülmesini kararlaştırdı. Albay Çiçek, halen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasında da tutuklu sanık olarak yargılanıyor. Askeri Savcılığın hazırladığı iddianamede Çiçek'in 12 Haziran 2009'dan önceki bir tarihte ''İrticayla Mücadele Eylem Planı'' başlıklı yazıyı hazırlamak suretiyle görevi kötüye kullandığı'' ve ''hazırladığı yazıyı belirlenemeyen bir şekilde bazı kişiler aracılığıyla basında yer alarak, aleniyete kavuşmasını sağlamak suretiyle, astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye matuf olarak alenen tahkir ve tezyif edici fiil ve hareketlerde bulunduğu'' öne sürülüyor. Çiçek'in, bu suçlamalarla Askeri Ceza Kanununun 144. maddesi delaletiyle Türk Ceza Kanununun (TCK) 257/1'inci, Askeri Ceza Kanununun 95/4'üncü ve TCK'nın 53. maddesi uyarınca toplam 1 yıl 6 aydan 6 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması, bazı hakları kullanmaktan yoksun bırakılması ve Askeri Ceza Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) çıkarılması talep ediliyor. -''YAZININ, ÇİÇEK TARAFINDAN HAZIRLANDIĞI...''- İddianamede, ''İrticayla Mücadele Eylem Planı'' başlıklı yazının ''kim tarafından, ne amaçla, ne zaman ve nerede hazırlandığının tespitinin önem kazandığı'' belirtildi.  Çiçek'in, ''İrticayla Mücadele Eylem Planı'' başlıklı yazıyı hazırladığı iddialarını, ilk baştan itibaren istikrarlı bir şekilde inkar etmesine karşın, yazının 4'üncü sayfasında 'Dursun Çiçek, Dr.Dz.P.Kur.Kd.Albay' şeklindeki imza blokunun üzerinde yer alan imzanın Dursun Çiçek'e ait olduğunun Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığının raporlarıyla belirlenmiş olması karşısında, yazının Çiçek tarafından hazırlandığının kabulü gerektiği sonucuna varıldığı'' kaydedildi. ''Bu halde, Albay Çiçek, 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' yazıyı neden hazırlamıştır?'' diye sorulan iddianamede, şöyle devam edildi: ''Haberin yayımlandığı gazetede bu ve benzer haberleri yapan ve yayımlayan, yazı işleri sorumluları, köşe yazarları ve muhabirlerin değişik tarihlerdeki röportaj, haber programı ve makalelerinde, 'bu haberlere konu bilgi, belge, CD ve benzeri dokümanların Türk Silahlı Kuvvetlerinde yapılan bazı uygulamalara ve Yüksek Askeri Şuradaki terfilere tepki duyan personel veya önceden arkadaşlık ilişkileri olan kişiler tarafından kendilerine ulaştırıldığını ifade ettikleri dikkate alındığında, 2007 yılı Yüksek Askeri Şura toplantılarında amiralliğe terfi edemeyen şüpheli Dursun Çiçek'in de bundan kaynaklanan kırgınlık ve kızgınlık sonucu, muhtemelen bazı çevrelerin kışkırtmaları ve etkileriyle Türk Silahlı Kuvvetlerini zor durumda bırakmak amacıyla söz konusu yazıyı hazırlayıp, aynı amaçla hareket eden bazı kişi veya kişilere ulaştırıp, onların aracılığıyla yazının yayımlanmasını (aleniyete kavuşmasını) sağlamış olabileceği kanaatine varılmıştır.'' -''ÇİÇEK, ERZİNCAN'A GİTMEDİ''- ''İrticayla Mücadele Eylem Planı'' başlıklı yazıda öngörülen faaliyetlerin Erzincan'da uygulanmış olabileceği iddialarının Askeri Savcılığın görev alanı dışında kaldığı belirtilen iddianamede, bununla birlikte yazıda yer alan planın varlığı ve uygulamasının yapılıp yapılmadığının belirlenmesinin, soruşturmayla doğrudan ilgisi bulunması nedeniyle Çiçek'in 2009'da Erzincan'a gidip gitmediğinin araştırıldığı bildirildi. Çiçek'in izinlerine ilişkin yazılar, izin belgeleri, Genelkurmay ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı'na giriş çıkış kayıtları, kullandığı cep telefonuna ait iletişim kayıtları, THY'nin cevap yazısı, yurt dışına giriş-çıkışına ilişkin yazı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığının 3. Ordu Komutanlığında 13-14 Ocak 2009'da düzenlenen İç Güvenlik Seminerine Çiçek'in katılmadığına ilişkin cevap yazısı birlikte değerlendirildiğinde, şüpheli Çiçek'in, 2009'da iddia edilen tarihlerde ve bu tarihler dışında herhangi bir tarihte Erzincan'a gitmediği, Erzincan Orduevi'nde veya başka bir yerde konaklamadığının sabit olduğu kaydedildi. İddianamede, ''Bu tespit karşısında, Çiçek'in 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' başlıklı yazıda öngörülen hususları Erzincan'da görev yapan asker veya sivil kamu görevlileriyle irtibatlı olarak uygulamaya koyduğuna ilişkin bir delil bulunmadığı sonucuna varıldığı'' ifade edildi. ''İrticayla Mücadele Eylem Planı'' yazısını uygulamaya koydukları iddiasıyla Erzurum Cumhuriyet Başsavcıvekilliğinin hakkında dava açtığı Erzincan 3'üncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ile Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in de arasında bulunduğu 14 kişi iddianamede mağdur olarak yer aldı.    -İHBAR MEKTUBU- İddianamenin, ''Delillerin değerlendirilmesi ve olaylarla ilgili kabul'' başlıklı bölümünde, ''subay olduğunu söyleyen bir kişi tarafından özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine gönderilen tarihsiz, kimlik ve imza bulunmayan 5 sayfalık ihbar mektubu ve ekindeki belgelerin özelliklerinin ve delil olma vasıflarının incelenmesi gerektiği'' belirtildi. Mektubunun sonunda, ''Sayın Savcım, tanık olarak çağırmanız durumunda da gelmeye hazırım'' ifadesini kullanan ihbarcının, bugüne kadar ortaya çıkmaması nedeniyle kimliğinin belirlenemediğine ve iddialarıyla ilgili olarak ifadesinin alınamadığına dikkat çekilen iddianamede, ''Mektubunda, Bilgi Destek Dairesinde görevli olduğunu söyleyen ihbarcı subayın, Askeri Savcılıkta yapılan soruşturmalar da dahil olmak üzere, Genelkurmay Karargahının çeşitli birimlerine ait, ancak özel bir araştırma ve çalışma sonucu tespit edilebilecek, normal koşullarda değil bir subayın, komuta makamlarında bulunan komutanların dahi tamamına sahip olmasının mümkün olmadığı ayrıntılı bilgilere sahip olması dikkat çekmektedir'' değerlendirmesinde bulunuldu.