Genetik yatkınlık ve çevredeki alerjenin (ev tozu akarı, polen…) yeteri miktarda bir araya gelmesi ile önce vücutta bebeklik döneminden itibaren bir duyarlılaşma oluşur. Hatta bu duyarlılaşma anne karnında (fetüs…) iken başlar. Anne karnında oluşan bu duyarlılık sonucu bağışıklık sistemi normalde bu maddeye karşı salgılamaması gereken IgE adında bir antikor salgılar. Bu antikor kan dolaşımı ile vücudun her tarafına dağılarak bağışıklık sistemi hücrelerine yapışır. Eğer alerjen vücuda bir daha ulaşırsa hemen onu tanır ve normalde görülmeyen çok şiddetli bir reaksiyon (hipersensitivite = aşırı duyarlılık reaksiyonu) verir. Bu reaksiyon esnasında bağışıklık sisteminden salgılanan binlerce madde alerjenin etki yarattığı organda anormal şiddette bir alerjik yangı oluşturur ve hastalığın bulgularının çıkmasına neden olur. Bu eğer alerjik yangı burunda ise hapşırma, burun akıntısı, burun kaşıntısı, gözlerde yanma sulanma ile karakterli olan saman nezlesine, akciğerde bronşlarda ise hırıltılı nefes alıp verme, nefes darlığı ve koyu balgam çıkarma ile ortaya çıkan alerjik bronş astımına, deride ise kaşıntı, kızarıklık ve kuruluğa neden olan alerjik egzamaya, bağırsakta ise karın ağrısı, ishal, kusma ve bağırsaklar dışında birçok bulguya neden olan besin alerjisine neden olur. Migren tipi baş ağrıları, göğüs ağrıları, hareketsiz yaşama isteği, inatçı öksürük, sık sık ve uzun süreli nezle olma, çocuklarda büyüme de gerilik gibi bulgular da alerji nedenli olabilir. Sonuç olarak alerji çocuğun vücudunda her yaşta başlayabilir. Ancak her alerjik hastalığın başlangıç yaşı değişiktir. Bunların belli başlıcaları şöyle sıralanabilir: Besin alerjisi 3-6 ay, alerjik egzama (atopik dermatit) sıklıkla 6 ay civarında, astım 3 yaşında alerjik rint-konjoktivit (bahar alerjisi, polen alerjisi) 5 yaş üstünde başlar. Bunlardan anlaşılması gereken en önemli ayrıntı ise bu yaşlardan önce çocuk gerekli önlemeler alınarak tedavi edilmeli ve hastalıktan koruyucu önlemler alınmalıdır. (cocukalerjiklinigi.com)